- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Cehennem yeryüzünü ziyarete geliyor. Aman dikkat!” diye bir yazı ile karşılaşsak, o an tepkimiz ne olurdu hiç düşündük mü böyle bir şeyin olabileceğini?..
Biz ona gitmeden o bize mi geliyor yoksa? Bu şiddetli sıcaklarda neyin nesi? Her geçen gün yakıp kavuruyor. Çıplaklık ise yaşlı genç demeden, yediden yetmişe neredeyse anadan üryan almış başını gidiyor. Bu gidişata bakılırsa beklenmeli Cehennem her an yeryüzüne gelebilir! “Yok canım daha neler!” demeyelim. Bir düşünelim, bizim yapmasını istemediğimiz bir hareketi karşımızdaki bize inat gibi yapıp dursa nasıl kızar hiddetleniriz. Hatta bazen karşılık verir ileri gittiğinde cezalandırırız. Peki Cenab-ı Hak neden cezalandırmasın? Cenneti cehennemi mükafat ve ceza için yaratmış. Kullarının O’na olan itikadlarına göre öldükten sonra kimini Cennete, kimini cehenneme koyacak. Buna şüphe yok… O’na yapılan bu kadar isyana karşılık O cehennemi yeryüzüne çıkaramaz mı? Elbette çıkarır. O’nun “Ol!” emriyle olmaz sanılanlar anında oluverir.
Her şeyi yoktan var edene hiç zorluk olurmu?… Şu kavurucu sıcakları yaşarken bir düşünsek; cehennem yeryüzüne çıksa, biz aciz insanlar ne yapardık? Yanmamak için kendimizi uçsuz denizlere mi atardık?.. Ya da derin ırmaklara mı bırakırdık aciz bedenimizi? Yatağa, yorgana, battaniyelere mi sarardık günahkar tenimizi? Bir ağaç gölgesi mi arardık serinlemek için. Hayır! Cehennem yeryüzüne çıksa, bize ne denizler ne ırmaklar ne de gölgeler fayda verir. Çünkü cehennem yeryüzüne çıksa bu saydıklarımız cehennemin bir parçası olacağı için herşey bizi de yakar. Cehennemin yeryüzünü kapladığı düşünülse o andan itibaren her şey alev alev yanacak, bizimde arkasına saklanabileceğimiz hiç bir şey olmayacağı gibi yanmamızın da kaçınılmaz olacağı kesin.
Eğer gelmiyorsa cehennem yeryüzüne. Demek bekliyor bizi bütün dehşetengiz haliyle öbür alemde. Bilinir ki, büyük suçlar büyük mahkemelere sevk edilir. Bizimde mahkememiz asla unutulmaz sadece ertelenir. Ta ki mahşerde dirilene kadar…
Kendisine kulluk yapmamız için bizleri bu dünyaya gönderen Rabbimiz, O’na karşı işlediğimiz günahlarımızdan dolayı bizleri bu cezaya ne bu dünyada ne de öbür dünyada uğratmasın. Bizler en çok günahların içinde bulunduğumuz şu yaz mevsiminde, çıplaklığımızla sokaklarda boy göstersekte acısın halimize rahmetiyle kuşatıp, merhametiyle bağışlasın. Yoksa çıplaklık gibi daha nice günahların içinde yüzen bizler cehennemi daha ölmeden yeryüzünde yaşamaya müstahakız.
Her türlü günaha rağmen dinini yaşayabilme mücadelesi veren kullarının yüzü suyu hürmetine, Sadık kullarının yüzü suyu hürmetine Rabbimiz her türlü afatlardan, felaketlerden ve her iki dünya yangınlarından bizleri muhafaza etsin. Cümlemizi hidayete erdirip kendimize çeki düzen vermeyi, kulluk bilincinde olmayı nasip etsin. Yakıcı sıcağına da razıyız, dondurucu soğuna da. Sende razı ol Rabbimiz biz aciz ve günahkar kullarından. Amin…
Biz ona gitmeden o bize mi geliyor yoksa? Bu şiddetli sıcaklarda neyin nesi? Her geçen gün yakıp kavuruyor. Çıplaklık ise yaşlı genç demeden, yediden yetmişe neredeyse anadan üryan almış başını gidiyor. Bu gidişata bakılırsa beklenmeli Cehennem her an yeryüzüne gelebilir! “Yok canım daha neler!” demeyelim. Bir düşünelim, bizim yapmasını istemediğimiz bir hareketi karşımızdaki bize inat gibi yapıp dursa nasıl kızar hiddetleniriz. Hatta bazen karşılık verir ileri gittiğinde cezalandırırız. Peki Cenab-ı Hak neden cezalandırmasın? Cenneti cehennemi mükafat ve ceza için yaratmış. Kullarının O’na olan itikadlarına göre öldükten sonra kimini Cennete, kimini cehenneme koyacak. Buna şüphe yok… O’na yapılan bu kadar isyana karşılık O cehennemi yeryüzüne çıkaramaz mı? Elbette çıkarır. O’nun “Ol!” emriyle olmaz sanılanlar anında oluverir.
Her şeyi yoktan var edene hiç zorluk olurmu?… Şu kavurucu sıcakları yaşarken bir düşünsek; cehennem yeryüzüne çıksa, biz aciz insanlar ne yapardık? Yanmamak için kendimizi uçsuz denizlere mi atardık?.. Ya da derin ırmaklara mı bırakırdık aciz bedenimizi? Yatağa, yorgana, battaniyelere mi sarardık günahkar tenimizi? Bir ağaç gölgesi mi arardık serinlemek için. Hayır! Cehennem yeryüzüne çıksa, bize ne denizler ne ırmaklar ne de gölgeler fayda verir. Çünkü cehennem yeryüzüne çıksa bu saydıklarımız cehennemin bir parçası olacağı için herşey bizi de yakar. Cehennemin yeryüzünü kapladığı düşünülse o andan itibaren her şey alev alev yanacak, bizimde arkasına saklanabileceğimiz hiç bir şey olmayacağı gibi yanmamızın da kaçınılmaz olacağı kesin.
Eğer gelmiyorsa cehennem yeryüzüne. Demek bekliyor bizi bütün dehşetengiz haliyle öbür alemde. Bilinir ki, büyük suçlar büyük mahkemelere sevk edilir. Bizimde mahkememiz asla unutulmaz sadece ertelenir. Ta ki mahşerde dirilene kadar…
Kendisine kulluk yapmamız için bizleri bu dünyaya gönderen Rabbimiz, O’na karşı işlediğimiz günahlarımızdan dolayı bizleri bu cezaya ne bu dünyada ne de öbür dünyada uğratmasın. Bizler en çok günahların içinde bulunduğumuz şu yaz mevsiminde, çıplaklığımızla sokaklarda boy göstersekte acısın halimize rahmetiyle kuşatıp, merhametiyle bağışlasın. Yoksa çıplaklık gibi daha nice günahların içinde yüzen bizler cehennemi daha ölmeden yeryüzünde yaşamaya müstahakız.
Her türlü günaha rağmen dinini yaşayabilme mücadelesi veren kullarının yüzü suyu hürmetine, Sadık kullarının yüzü suyu hürmetine Rabbimiz her türlü afatlardan, felaketlerden ve her iki dünya yangınlarından bizleri muhafaza etsin. Cümlemizi hidayete erdirip kendimize çeki düzen vermeyi, kulluk bilincinde olmayı nasip etsin. Yakıcı sıcağına da razıyız, dondurucu soğuna da. Sende razı ol Rabbimiz biz aciz ve günahkar kullarından. Amin…