- Katılım
- 28 Şubat 2011
- Mesajlar
- 318
- Tepkime puanı
- 13
CAMİ-ÇOCUK BULUŞMASI
Muhterem Kardeşlerim!
Peygamberimiz(s.a.s.), Amcasının oğlu Abdullahı bineğinin arkasına bindirmiş yol alırken, bir yandan onunla sohbet ediyor ve şöyle diyordu: Yavrum, sana bak ne öğreteceğim: Allahın hakkını koru ki, O da seni korusun. Allahın hakkını koru ki, Onu her daim yanında bulasın. Bir şey isteyeceğin zaman Allahtan iste; yardım dileyeceğin zaman Allahtan yardım dile. Şunu bilmelisin ki, bütün varlıklar sana bir konuda yardım etmek üzere bir araya gelseler, Allahın senin hakkında karar verdiğinden başka yardımda bulunamazlar. Yine sana bir konuda zarar vermek üzere elbirliği etseler, Allahın senin için takdir ettiğinden başka bir zarar veremezler.[1] diyordu. Küçük bir çocuğa ibadetin, kulluğun özünü böyle anlatıyordu şefkat peygamberi Efendimiz(s.a.s.). Şartlar ne olursa olsun, Rabbi ile arasındaki bağı koparmamayı öğütlüyordu.
Kardeşlerim!
Efendimiz, meclisinde ve mescidinde çocukların bulunmalarına izin vererek onlara kendisini dinleme ve örnek alma fırsatı tanımıştır. Kutlu Nebi, dini öğretmek ve ibadet etmek gibi ciddi işlerle meşgulken bile, çocukların bu ciddiyeti bozması endişesini taşımamış, onları ilim ve ibadet ortamının dışında bırakmamıştır. Onların çocukça davranışlarını hoş görmüş, hataları sebebiyle onları mescidin dışına çıkarmamıştır. Öyle ki, bir gün hutbe okurken torunları Hasan ve Hüseyinin düşe kalka mescide girdiklerini görünce dayanamamış, minberden inip onları kucağına aldıktan sonra tekrar minbere çıkmış ve şöyle buyurmuştur: Allah, Mallarınız ve çocuklarınız imtihan vesilesidir[2] derken ne kadar doğru söylemiş! Şu iki yavrunun düşe kalka yürüyüşünü görünce dayanamadım da, sözümü keserek onları kucağıma aldım.[3] Merhamet ve şefkat bunu gerektirir değil mi?
Değerli Kardeşlerim!
Peygamber Efendimizin bu tavrı, çocuklar ile kurduğu sevgi ve merhamet dolu ilişkiyi ibadet eğitiminde de benimsediğini göstermektedir. Çocuğun horlanarak kovulduğu, sesi çıktığında azarlandığı, soru sorduğunda terslendiği bir mescide tazecik gönlünün ısınması nasıl mümkün olabilir ki? Çocuğun ibadeti sevmesi ve benimsemesi, öncelikle ibadet eden büyüklerle aynı ortamı paylaşması ve orada bulunduğundan dolayı taltif görmesi ile mümkün olacaktır.
Çocuklarımızın Allaha kulluk bilinci, ibadet aşkı ve mescit sevgisiyle büyümesini istiyorsak geliniz; hem gönüllerimizi hem mescitlerimizi onlara açalım. Onların yüreklerine iman mayası çalalım. Yavrularımızın ruhunu camide doyuralım. Kalplerine Allahın ve Resulünün sevgisini koyalım. Kuranı öğretelim, İslamı sevdirelim. Cennet çiçeği çocuklarımızı, adeta birer cennet bahçesi olan camilerimizle buluşturalım. Onları dinî terbiye ile yetiştirelim. Resulullah Efendimizin şu öğüdünü hatırımızdan çıkarmayalım:
Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.[4]
Kardeşlerim!
Peygamberimiz döneminde çocukla cami arasındaki bu sıcak ilişkinin tekrar yoğun bir şekilde yaşanması amacıyla, Başkanlığımız, Cami-Çocuk Buluşması adı altında bir kampanya başlatmıştır. Bu kampanya aracılığıyla yavrularımızın camiyi şenlendirmeleri ve bütün ayrıntılarıyla camilerimizi tanımaları sağlanacaktır. Bu noktada tüm görevlilerimizin ve cemaatimizin duyarlılığını beklemekteyiz. Unutmayalım ki; camilerimizin imarı, sahip olduğumuz çocuklarımızın manevi imarıyla gerçekleşebilir.
Hazırlayan ve Redaksiyon:
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
[1]Tirmizî, Sıfatül-kıyâme, 59.
[2]Enfâl 8/28.
[3]Tirmizî, Menâkıb, 30; Nesâî, Cuma, 30.
[4] Tirmizî, Birr, 33.
Muhterem Kardeşlerim!
Peygamberimiz(s.a.s.), Amcasının oğlu Abdullahı bineğinin arkasına bindirmiş yol alırken, bir yandan onunla sohbet ediyor ve şöyle diyordu: Yavrum, sana bak ne öğreteceğim: Allahın hakkını koru ki, O da seni korusun. Allahın hakkını koru ki, Onu her daim yanında bulasın. Bir şey isteyeceğin zaman Allahtan iste; yardım dileyeceğin zaman Allahtan yardım dile. Şunu bilmelisin ki, bütün varlıklar sana bir konuda yardım etmek üzere bir araya gelseler, Allahın senin hakkında karar verdiğinden başka yardımda bulunamazlar. Yine sana bir konuda zarar vermek üzere elbirliği etseler, Allahın senin için takdir ettiğinden başka bir zarar veremezler.[1] diyordu. Küçük bir çocuğa ibadetin, kulluğun özünü böyle anlatıyordu şefkat peygamberi Efendimiz(s.a.s.). Şartlar ne olursa olsun, Rabbi ile arasındaki bağı koparmamayı öğütlüyordu.
Kardeşlerim!
Efendimiz, meclisinde ve mescidinde çocukların bulunmalarına izin vererek onlara kendisini dinleme ve örnek alma fırsatı tanımıştır. Kutlu Nebi, dini öğretmek ve ibadet etmek gibi ciddi işlerle meşgulken bile, çocukların bu ciddiyeti bozması endişesini taşımamış, onları ilim ve ibadet ortamının dışında bırakmamıştır. Onların çocukça davranışlarını hoş görmüş, hataları sebebiyle onları mescidin dışına çıkarmamıştır. Öyle ki, bir gün hutbe okurken torunları Hasan ve Hüseyinin düşe kalka mescide girdiklerini görünce dayanamamış, minberden inip onları kucağına aldıktan sonra tekrar minbere çıkmış ve şöyle buyurmuştur: Allah, Mallarınız ve çocuklarınız imtihan vesilesidir[2] derken ne kadar doğru söylemiş! Şu iki yavrunun düşe kalka yürüyüşünü görünce dayanamadım da, sözümü keserek onları kucağıma aldım.[3] Merhamet ve şefkat bunu gerektirir değil mi?
Değerli Kardeşlerim!
Peygamber Efendimizin bu tavrı, çocuklar ile kurduğu sevgi ve merhamet dolu ilişkiyi ibadet eğitiminde de benimsediğini göstermektedir. Çocuğun horlanarak kovulduğu, sesi çıktığında azarlandığı, soru sorduğunda terslendiği bir mescide tazecik gönlünün ısınması nasıl mümkün olabilir ki? Çocuğun ibadeti sevmesi ve benimsemesi, öncelikle ibadet eden büyüklerle aynı ortamı paylaşması ve orada bulunduğundan dolayı taltif görmesi ile mümkün olacaktır.
Çocuklarımızın Allaha kulluk bilinci, ibadet aşkı ve mescit sevgisiyle büyümesini istiyorsak geliniz; hem gönüllerimizi hem mescitlerimizi onlara açalım. Onların yüreklerine iman mayası çalalım. Yavrularımızın ruhunu camide doyuralım. Kalplerine Allahın ve Resulünün sevgisini koyalım. Kuranı öğretelim, İslamı sevdirelim. Cennet çiçeği çocuklarımızı, adeta birer cennet bahçesi olan camilerimizle buluşturalım. Onları dinî terbiye ile yetiştirelim. Resulullah Efendimizin şu öğüdünü hatırımızdan çıkarmayalım:
Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.[4]
Kardeşlerim!
Peygamberimiz döneminde çocukla cami arasındaki bu sıcak ilişkinin tekrar yoğun bir şekilde yaşanması amacıyla, Başkanlığımız, Cami-Çocuk Buluşması adı altında bir kampanya başlatmıştır. Bu kampanya aracılığıyla yavrularımızın camiyi şenlendirmeleri ve bütün ayrıntılarıyla camilerimizi tanımaları sağlanacaktır. Bu noktada tüm görevlilerimizin ve cemaatimizin duyarlılığını beklemekteyiz. Unutmayalım ki; camilerimizin imarı, sahip olduğumuz çocuklarımızın manevi imarıyla gerçekleşebilir.
Hazırlayan ve Redaksiyon:
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
[1]Tirmizî, Sıfatül-kıyâme, 59.
[2]Enfâl 8/28.
[3]Tirmizî, Menâkıb, 30; Nesâî, Cuma, 30.
[4] Tirmizî, Birr, 33.