Boşanmak ile ilgili ayetler

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
Eğer boşamada kararlı davranırsa (boşanırlar) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir (2/227)

Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç 'ay hali ve temizlenme süresi' beklerler Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sahibidirler Onların lehine de aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var Allah Aziz'dir Hakim'dir (2/228)

Boşanma iki defadır (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir) Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir; ancak ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka) Eğer ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin Kim Allah'ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir (2/229)

Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Allah'ın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için günah yoktur İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; bilen bir topluluk için bunları (böyle) açıklar (2/230)

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur Allah'ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah'ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitab'ı ve hikmeti anın Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir (2/231)

Kadınları boşadığınızda bekleme sürelerini de tamamlamışlarsa -birbirleriyle maruf (bilinen meşru biçimde) anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel çıkarmayın İşte içinizde Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere bununla (böyle) öğüt verilir Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir Allah bilir, de siz bilmezsiniz (2/232)

Kendilerine el sürmediğiniz mehirlerini tesbit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın (Bu) iyilik edenler üzerinde bir haktır (2/236)

Eğer onlara mehir tesbit eder de el sürmeden boşarsanız bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tesbit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı görendir (2/237)

(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır Bu sakınanlar üzerinde bir hak (borç) tır (2/241)

Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? (4/20)

Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı (4/21)

(Kadın ile kocanın) Aralarının açılmasından korkarsanız, bu durumda erkeğin ailesinden bir hakem, kadının da ailesinden bir hakem gönderin Bunlar, (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da aralarında başarı sağlar Şüphesiz, Allah, bilendir, haberdar olandır (4/35)

Ey peygamber, eşlerine söyle: "Eğer siz dünya hayatını ve onun süslü-çekiciliğini istiyorsanız, gelin sizi yararlandırayım ve güzel bir salma tarzıyla sizi salıvereyim" (33/28)

"Eğer siz Allah'ı elçisini ve ahiret yurdunu istiyorsanız artık hiç şüphesiz Allah, içinizden güzellikte bulunanlar için büyük bir ecir hazırlamıştır" (33/29)

Ey iman edenler, mü'min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin (33/49)

Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -güzellikleri senin hoşuna gitse bile- sana helal olmaz; ancak sağ elinin malik olduğu (cariyeler) başka Allah herşeyi gözetleyip denetleyendir (33/52)

Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın Rabbiniz Allah'tan korkun Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayasızlık' göstermeleri durumu başka Bunlar Allah'ın sınırlarıdır Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur Sen bilmezsin; olabilir ki Allah bunun arkasından bir iş oluşturur (65/1)

Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun ya da maruf üzere onlardan ayrılın İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir Kim Allah'tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir; (65/2)

Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki)- üç aydır Hamile kadınların bekleme-süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter) Kim Allah'tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir(65/4)

(Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara 'darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla' zarar vermeyin Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse onlara ücretlerini ödeyin (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam'a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir (65/6)

Belki onun Rabbi, -eğer o sizi boşayacak olursa- ona yerinize sizlerden daha hayırlı Müslüman, mü'min, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bakire eşler' verir (66/5)
 
Üst Alt