Borçluyu kimse anlayamaz

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
Bir gün Nasrettin Hoca damdan düşmüş, tabi fena halde canı yanıyormuş. Hemen etraftakiler Hocanın başına toplanıp halini öğrenmeye çalışmışlar. "Hocam canın çok yandı mı, Hocam bir yerin kırıldı mı, Hocam doktor çağıralım mı" gibi sorular sormaya başlamışlar. Hoca da, "içinizde damdan düşen biri var mı?" diye sormuş, yok demişler. "O zaman siz beni anlamazsınız, bana çabuk damdan düşen birini bulup getirin, benim halimden ancak o anlar" demiş

Nasrettin Hocanın bu meşhur fıkrasında olduğu gibi borçlu insanın halinden ancak borçlu veya bunu vakti zamanında yaşamış kişiler anlar. Hiç borçlanmamış kişilere burada yazılanlar şaka gibi gelir. Hayatında hep alacaklı pozisyonunda olmuş insanlar borçlunun halinden azıcık anlasalardı, belki alacağı için o kadar baskı yapmaz, ellerinden geldiğince mühlet vermeye çalışırlardı. Borç dışında hangi bela olursa olsun diğer insanlar, belaya uğrayan kimseye acır, yardımcı olmaya çalışır, merhamet gösterirler.

Meselâ kaza geçirene, hasta olana, evi yanana, bir yakını ölene vs. herkes elinden gelen yardımı yapıp, şefkatle yaklaşırken; nedense borçluya kimse acımaz, tam aksine bir insanın iflas ettiği duyulursa herkes üstüne çullanıp kendi alacağını kurtarmaya çalışır. Aslında iflas eden bir insanın psikolojik durumu, diğer saydıklarımdan kat kat daha kötüdür. Bu bazen o kadar kötü olur ki, iflas eden adam ölümü kurtuluş görüp intihar edebilmektedir. Ama, kaza geçiren, hasta olan hiç kimse intihar etmeye kalkışmaz, aksine sağ olduğu için haline şükreder. Bütün borçlulara alacaklıları tarafından mühlet verilmesini, sıkıştırılmamasını ve bir an evvel borçlarından kurtulmalarını Rabbimizden niyaz ediyoruz.
 

Firariyim

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Şubat 2012
Mesajlar
705
Tepkime puanı
2
mh.png


Ebü Katade'den (r.a): Resulullah (s.a.v) buyurdu ki:
"Kim borçlusuna mühlet tanır veya borcunu silerse kıyamet gününde arşın gölgesinde gölgenir."

"Kimi kıyamet günü sıkıntılarından Allah'ın kurtarması sevindirecekse darda kalana mühlet tanısın veya hakkından vazgeçsin."
Huzeyfe'den (r.a): Resulullah (s.a.v) buyurdu ki:
"Sizde önce yaşamış bir adamın ruhunu melekler karşıladılar ve, 'Hayırdan hiçbir şey işledin mi? dediler,o, 'Hayır' dedi. melekler ona, 'Hatırla' dediler.
O da, 'Ben insanlara borç verirdim ve yanımda çalışanları paramı tahsil için gönderdiğimde onlara; ödeyemeyecek durumda olanlara mühlet tanıyın, durumu iyi olanlardan ise alacağın bir kısmından vazgeçin derdim' dedi. Bun karşılık Allah, 'Siz de ondan vazgeçin' buyurdu"

"Bütün eksik sıfatlardan münezzeh olan allah (c.c), 'Ben bu işe senden daha layığım; kulumdan vazgeçin' buyurdu"
Büreyde'den (r.a):Resulullah (s.a.v) buyurdu ki:
"Kim sıkışmış durumda olana mühlet tanırsa her gün ona alacağı kadar sevap vadır"
Daha sonra şöyle buyurdu:
"Kim sıkışmış durumda olana mühlet tanırsa, her gün ona alacağının iki misli sevap vardır. Ödeme gününe kadar beklediği her gün alacağı kadar sevap vardır.
Ödeme gününden sonra beklediği hergün içinse alacağının iki misli sevap vardır.

Bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur:
"Sıkışmış durumda olana mühlet verene , borcun ödeme ününden önce her gün için alacağı kadar sadaka vermiş gibi sevap vardır. Ödeme günü geldikten sonra ise mühlet tanıyana her gün alacağının iki misli sadaka vermiş sevap vardır.

İbn Ömer'den (r.a) Resulullah (s.a.v) buyurdu ki:
"Kim dualarının kabul olmasını ve sıkıntılarının giderilmesini istiyorsa sıkıntıda olanın sıkıntısını gidersin".
 
Üst Alt