Bitliste Dugun Gelenegi...

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Bitliste Dugun Gelenegi... EVLENME...

Erkek ve kadının bir aile kurmak için yasaca birleşmeleri olan evlilik, insan gruplarının yaşantıları boyunca uyguladıkları ve geliştirdikleri sosyal öğelerle yüklü bir kavaramdır.

Evlilik, toplum tarafından onaylanan kadın ve erkek arasında gerçekleşen bir ilişki türüdür. Bu ilişkinin belirli kalıplar içinde gerçekleşmesi de evliliğin sosyal bir kurum olarak ele alınmasına neden olmaktadır. Öyle ki evlilik sadece eşleri değil, toplumu da ilgilendirir. Karşı cinslerin birbirlerini karı koca olarak kabul etmesi kadar toplumun bu birleşmeyi kabul etmesi de önemlidir.

Evlilik, kadın ve erkek arasında gelenek ve göreneğe bağlı olarak şekillenen toplumsal yapının temeli olması, birliği sağlayan evlenme olayına evrensel bir karakter kazandırmıştır. Her toplum bağlı bulunduğu kültür kalıbına uygun belli kural ve kalıplara uyarak evlenme olayını gerçekleştirmek tedir.

Anadolu'nun her tarafında olduğu gibi Bitlis ilinde de evlenme olayının gerçekleşmesi için bir takım hazırlık ve aşamaları uygulamak gereklidir. Evlenme aşamaları da dini ve yöreye has özlü işlemleri ihtiva eder. Her aşamada zengin töre, gelenek ve adetlerin uygulanması zorunlu hale gelmiş, adeta evlenmeyi bunlar yönlendirir olmuştur.
Geleneksel kesimde kızın ve erkeğin evlenme çağına geldiğini gösteren bir takım ölçüler vardır. Bunların başında buluğa erme gelir. Gerek kızda, gerek erkekte görülen bir takım biyolojik ve fizyolojik gelişmeler buluğ çağının belirtileridir.
Bitlis'te başbağlama olarak da adlandırılan evlilik kızlar için 15-18, erkekler için ise 18-22 yaş arasıdır. Yaş sınırı kesin çizgilerle belirtilmese de kızlar için yaş ilerlemesi durumunda fiziki güzellik ve doğurganlığın azalacağı düşüncesi ile yaşları geçenlere "evde kaldı", "nereke" yakıştırması yapılır. Evlilikte kız verilecek erkeklere askerliğini yapmış olması, evinin geçimini sağlamaya yönelik gelirinin bulunması, namuslu ve dini bütün olması, içki-kumar gibi kötü alışkanlıkların ın bulunmaması gibi özellikler aranır. Alınacak kızın da namuslu, dinine bağlı, hamarat olması, iyi bir sülaleden gelmiş olması önemlidir.

Bitlis'te evlenme olayı şu aşamalardan geçilerek gerçekleştirili r.

Evlenme isteğini belirtme:

Evlenme çağına gelen kız ve erkeklerin evlenme isteklerini kendi aileleri içerisinde açıkça belirtmeleri imkansızdır. Aile kültürü gençlerin açıkça evlenmek istediklerini söylemelerine imkân vermemektedir. Saygısızlık olarak değerlendirilec eği düşüncesiyle bu istek birtakım davranışlarla aileye duyurulmak istenir.

Erkek çocukları eve geç gelerek, huzursuz ve sinirli tavırlar takınarak, bahaneler uydurup küserek, düşünceli ve üzgün durarak, bıyık bırakıp burarak, ayna karşısında uzun süre süslenerek kıyafetlerini beğenmeyerek, pilava kaşığını ters batırarak, ayakkabılarını üst üste koyarak bu isteklerini ailesine fark ettirmeye çalışırlar. Bununla birlikte erkek çocukları beğendiği bir kız arkadaşı veya ablası vasıtasıyla ailesine söyleyebilir.

Kız çocukları da bir takım davranışlarla artık evlenme çağlarının geldiğini göstermeye çalışmaktadırla r. "Allah canımı ale kurtulem elenizden" yakınmaları, evi hışımla süpürmesi, bulaşık ve çamaşır yıkarken sinirlenmesi, kardeşleri ile ağız dalaşına girip sinirli tavırlar sergilemesi, düşünceli üzgün durması, ayna karşısında süslenmesi, kıyafet beğenmemesi evlenmek istediğini gösteren davranışlardır.

Erkek çocuklarına göre evlenmek isteği kız çocuklarında nadiren açığa vurulur. Kızlar kiminle evlenmek istediklerini söyleyebilme yerine bir görücü geldiği zaman sorulduğunda evlenmek isteyip istemediklerini söyleyebilmekte dirler.


Bitlis'te kız kaçırma şeklinde evlilik hoş karşılanmadığı için bu tür evlilikler görülmez. Kaçan kızın bu kusuru sadece kendisini değil tüm sülaleyi etkiler ve yıllarca bu olay yüze vurulur ve başa kakılır. Ninesi kaçmış bir kızın istenmesinde "Ha o mu ninesi kaçmış onun sülalesi bozuk." diye nitelenip sülaleyi zor durumda bırakmamak için kaçma olayı konusunda kız çocuklarına telkinlerde bulunulmakta, hassas davranmaya yönelik eğitilmektedirl er. Bitlis'te hoş karşılanmayan diğer bir olay boşanmadır. Bu sebeple ilde boşanma çok nadiren görülür. Ailenin mutluluğu için kız anne babası olur olmaz konularda konuşmaz kızlarına destek çıkmaz, oğlan anne babası gelinlerini kızları beller, önemsiz kusurları görmez, sevgi gösterirler. Büyüklere ve kocaya itaatin yaşandığı ailelerde bu sebeple tatsızlıklar yaşanmaz, boşanma olayları görülmez.

Görücülük:

Bitlis'te nadiren genç kız ve delikanlının karşılıklı görüşüp anlaşarak evlenmelerinin yanında genellikle görücü usulü evlilik yaygındır.

Evlenme çağına gelen delikanlının yakınları, kız aramaya başlarlar. En uygun beğenme yeri düğünler ve hamamlardır. Bu arada eğer oğlanın beğendiği ve istediği bir kız var ise aile önce o kız hakkında bir soruşturma yapar. Kız çevrede huy ve ahlak açısından beğeniliyor ise kız evine görücülüğe gidilir. Görücü olarak oğlanın annesi, ablası ve akrabalarından bir kadın gider. Görücüler, gelin adayının terbiyesine, hal ve hareketlerine fiziki görüntüsüne, evin temizlik ve düzenine dikkat ederler. Kız evi bu gelişin nedenini az çok anlar. Kız "Hoşgeldini z" dediğinde kucaklaşarak ağız kokusu olup olmadığı, kısık sesle konuşarak kulaklarının iyi duyup duymadığı, konuşma şekli, ses tonu, ikramları tutuş ve sunuş şekline bakılarak bilgi edinilmeye çalışılır. Gelenler kızı daha yakından görmek için "bacı bir acı kahvenizi içelim" diyerek istekte bulunurlar veya sık sık su içme bahanesi ile kızı incelerler. Bütün bu incelemeler olumlu ise ve aileler birbirini tanımıyor ise kısa bir tanışma olur. Görücüler ayrılırken "sizi çok sevdik, nasipse tekrar misafir oluruz" dileğinde bulunurlar.
Görücüler kızı beğenmişlerse oğlan annesi aynı günün akşamı durumu önce kocasına açar, gördüğü kız hakkında bilgi verir. Karı-ko-ca karar verirler. Kızı almaya karar verdiklerinde durumu oğlana açarlar. Kız hakkında olumlu sözler söyleyerek oğlandan evet cevabı alınır. Kısa bir süre sonra kız evine dünür gönderilir.

Dünürlük ve Şerbet İçme:

Kızın görülmesinden sonra her iki taraf birbirleri hakkında araştırma yapar. Mahcup olmamak için araya aracılar konularak önce çarşıda bir büyüklerine konu açılır. Uygun görüş alındıktan sonra kız evine gidilir. Kız babası, aile büyükleri ile görüş alış verişinde bulunulur. Oğlanın ailesi ve oğlan uygun bulunmamış ise "kızın yaşı küçük, daha oğlanı evlendirmedik, evde hanıma yardım gerek" vb. bahaneler ileri sürülerek taraf kırılmadan evlenmenin mümkün olamayacağı bildirilir. Kızın istenmesine karar verildikten sonra araya kız evinin kolay kolay hayır demeyeceği aracılar konularak çarşıda kızın babasına konu usulen açılır. Halk içinde itibarı olan, hürmet gören kişilerin aracılık etmesi gelenektendir. Kız babası kızını verecek ise oğlan evi hakkında araştırmalar yapılır. Dolan sürenin sonunda aracılar kız babasına "en kısa sürede çay içmeye geleceğiz ne zaman müsaitsiniz" diye sorar. İki aile arasında karara varılan bir günde genellikle perşembe ve pazartesi günleri kız evine kız istemeye gidilir.
Aslında kız babası ile çarşıda yapılan konuşma bir bakıma kızın verildiğinin işaretidir. Ancak geleneklere göre kız evine gidilerek burada Allah'ın adının anılması ile istenmesi gerekmektedir.

Oğlan evi yakın akrabalarını ve bir imam alarak kız evine gider. Erkek ve kadınlar ayrı ayrı odalarda toplanırlar. Önce hal hatır sorulduktan sonra imam kız tarafının büyüğüne sözü açarak kızı ister. Genel olarak şu konuşmalar geçer: "Allah nasip ederse dostluğumuza dostluk katmaya, yeni yuvalar kurmaya geldik. Allah'ın emri Peygamber Efendimizin kavliyle kızınız .......'ı, oğlumuz ........'a istiyoruz. Biz sizi, siz de bizi tanırsınız." Bu arada oğlan ile ilgili övücü bilgiler verilir. "Askerden yeni geldi, işi gücü iyi, terbiyeli , namuslu, kötü huyları olmayan mazbut bir genç, size layık bir damat olur inşallah. Evliliğe sebep lazım, Allah kader etmiş ise bu iki gencin mutluluğuna da biz sebep olalım sizler de engel olmayasınız güzel iş güzel biter." vb. konuşmalar yapılır. Kızın verilmesi kararlaştıranca kız evinin aile büyüğü de "Hoşgeldini z başım gözüm üstüne sefalar getirdiniz. Bu cemaat uygun görmüş ise bize diyecek bir şey kalmıyor. Bir kızdır. Size kurban etmisem. Allah kader etmiş ise diyecah bir şey kalmıyor" vb. şeklinde cevap vererek kızın verildiğini söyler. Bundan sonra imam dua eder. Orada bulunanlar hayırlı olsun dileklerinde bulunurlar. Güveyin erkek kardeşi veya yakın akrabalarından bir genç, kız evinin büyüğünden başlamak üzere el öper. Buna el öpme töreni denir.
Kadınların olduğu odada da oğlan tarafının aldığı bilezik, elbise ve diğer hediyeler gelin kıza takılır, şeker dağ itil ı r. Güveyin yakın akrabalarından bir kız, kaynanadan başlayarak tüm kız tarafı kadınların elini öper. Başlık alma geleneği bazı ailelerde devam eder. Başlık alan aileler için el öpme töreninden sonra ayrı birgün başlık verme töreni yapılır. Başlık vermeye kadınlar katılmaz iki üç erkek katılır.

El öpme ve başlığın verilmesinden sonra oğlan evinin kız evine getirdiği şekerle yapılan şerbet dağıtılır. Bu güne "şerbet içme günü" de denir. Böylece evlenecek gençler için söz kesilmiş olur. Oğlananne-babası ile kız anne babası arasında başlayan akrabalığa "Kude" adı verilir.

Nişan:

Söz kesimi tamamlandıktan sonra nişan günü kararlaştırılır . Bir tören ile birlikte düğün içinde takılan eşyalara, takıya nişan adı verilir. Nişandan önce gelin kız, çarşıya alış-verişe götürülür. Kıza elbise ve ihtiyaçları alınır. Kız evi oğlan evinin getireceği nişana karışmaz. Ancak bazı ailelerde kız babasının istek belirttiği görülür. Ancak hiçbir zaman bu istekleri oğlan tarafını sıkıntıya düşürecek düzeyde değildir. Geleneğe göre oğlan babası takacağı nişan konusunda kız babasının görüşünü alır. Genelde kız babası "Biz bu konuda berşey söyleyemeyiz. Ne getirirseniz evinize gelecek. Bu sizin şerefiniz, bizi de eşe dosta mahcup etmeyeceğinizi umuyoruz" şeklinde cevap verir.

Nişan töreni kız evinde yapılır. Umumiyetle pazartesi veya perşembe öğleden sonra yapılan törende güvey bulunmaz. Her iki tarafın kadınlarının katılımı ile gerçekleştirili r. Bazı aileler güveyin katılımı ile nişan törenini gerçekleştirir-ki, bu tip nişanlara "asri nişan" adı verilmektedir.
Oğlan evinin kadınları nişan için gelin kıza alınan elbiseleri beraberinde getirirler. Kız bu elbiseyi giyer. Yanında iki kadınla birlikte oğlan evinin kadınlarından başlamak üzere el öper, kendisine ayrılan yer oturur. Eğlenceler düzenlenir. Daha sonra gelin kız ortaya getirilerek önce nişan yüzüğü olmak üzere altınlar orda bulunanlara gösterilmek suretiyle takılır. Yüzüğü takana kız annesi bahşiş verir. Ayrıca oğlan evinin getirdiği eşya ve hediyeler güveyin ablası, yengesi veya yakın akrabası tarafından yüksek sesle sayılarak orada bulunanlara gösterilir. Oğlan evinden getirilen şeker oradakilere dağıtılır. Kız evi misafirlere pasta ve çay ikramında bulunur.

Ertesi gün kız evinin aldığı nişan yüzüğü ve bir takım elbise damada gönderilir.

Nişanlık dönemi altı ay ile iki sene arasında değişmekle birlikte meydana gelebilecek olumsuzlukları önlemek için genelde çok kısa tutulur. Nişan ile düğün arasında eğer Ramazan Bayramı ver ise kız evine bir tepsi baklava ve altın, Kurban Bayramı var ise de bir kurbanlık (koyun, sığır) ile altın gönderilmesi adettendir.

Düğün (Toy) Düğün hazırlığı:

Nişandan sonra düğün hazırlığına başlanır. Bitlis'te düğüne "toy" denilir. Düğün için gelin kız çarşıya alış-verişe götürülür. Kızın istedikleri alınır. Bu alış verişte en az bir yıl yetecek giyim ve malzeme alındığı dikkat çekicidir.

Düğünden yaklaşık bir hafta önce gelin kız yakın akrabalarından birinin evinde misafir edilir. Burada kızın saçları kınalanır. Sabah banyosu yaptırılır altın veya hediye verilerek uğurlanır. Buna gelin kınalama adı verilir. Diğer akrabalar tarafından da kınalama adı ile çağrılan gelin adayına kına yakılmayıp hediyeler verilir.

Kız evinde çeyiz hazırlığı vardır. Çeyiz kıza verilen eşyaların yanında, kız evinin statüsünün bir göstergesidir. Çeyiz hazırlığı kız çocuğunun doğumu ile başlar. Bunun için "kız evladı kundahte çeyizi sandığte" diyen kız annesi kızını evlendiği zaman ihtiyaç duyacağı eşyaları hazırlamaya başlar. Oda takımları, danteller, seccade, baş örtüleri vb. eşyalar çeyizden sadece bir örnektir. Çocukluk çağından genç kızlığa geçtikten sonra kız da bu hazırlıklara katılır. Düğün tarihi belirlendikten sonra da yatak hazırlanır. Kızın arkadaşlarının katılımı ile yün yıkama ve yorgan dikme günleri düzenlenerek hazırlıklar tamamlanır. Yanlış anlaşılmalara meydan vermemek için çeyizinde verilmeyen ve eksik bırakılan çeyiz düğün gününden sonra haftasında gönderilen hediyelerle tamamlanmış olur.

Düğün Günleri ve Aşamaları:

Düğünler genellikle perşembe veya pazar günleri yapılmaktadır.

Toyluk Düğünü:

Düğün gününden üç gün önce oğlan evinin toyluk (düğünlük) adı verilen hediyeleri kız evine götürülür. Perşembe günü öğleden sonra öğleye doğru oğlan evinin yakın akrabaları toyluk olarak kız evine gönderilecek hediyeleri (Düğün de gelin tarafından kullanılacak veya ihtiyaç duyulacak malzemeler) dualar eşliğinde sandık içerisine yerleştirirler. Sandığın içine toyluk olarak yerleştirilen eşyalar: Gelinlik, kına, başörtüsü, ayakkabı, çanta, manto, elbise, vs. ile toy çerezidir, (leblebi, üzüm, fıstık, şeker vb.). Bu sandık yaşlı bir kadın öncülüğünde ha-mallarca kız evine götürülür.

Kız evinde kadınlar toplanmışlardır . Toyluk, kız evine öğlen ezanından önce ulaştırılmalıdı r. Öğle ezanın okunması ile dua eşliğinde kilit açılır ve toyluğu getiren hamallara ve öncü kadına toyluk çerezi ve bahşişler verilir, ayrıca oğlan evine götürülmek üzere de bir tepsi baklava verilir.

Sandıktaki toy çerezi orada toplananlara dağıtılır. Bu arada kızın çeyizi toplananlara gösterilir. İçinde toyluk gelen sandık daha sonra içine çeyiz doldurularak gelinin çeyizle birlikte oğlan evine gönderilir. Toyluk günü ayrıca yüz alma töreni de yapılır. Bu iş için mahallede veya ildeki maharetli kadınlar çağrılır. Kirşan ve ipi kullanmak suretiyle kızın yüzündeki fazla kılların alındığı ve gelin kızın kısmi olarak süslendiği ve gelin olmaya hazırlandığı bu törende orada bulunanlar yüz alıcı kadına bahşiş verirler.

Gelin Hamamı:
Gelin hamamı, toyluk töreninden bir gün sonra yapılır. Bir gelin ve genç kızlarla birlikte gelin kız hamama götürülür. Hamama gidilirken oğlan evinden getirilen hamam bohçası ile elbise bulunur. Hamamda kızlarca eğlence düzenlenir yemek yenir, yıkanılır (toylukta gelen hamam takımları kullanılır.)ve baş yıkayıcı kadına bahşiş verilir.

Şerbet:

Eskiden ayrı ayrı törenler halinde yapılan şerbet töreni, kına gecesi günü ile birlikte de yapılmaktadır. Düğünden birkaç gün önce üzerine mavi bez örtülen bir torba şeker hamal ile kız evine gönderilir. Kız evi hamala bahşiş verir.

Şerbet, cumartesi gecesini pazar gününe bağlayan gece, yatsı ezanını takiben oğlan tarafının kız evine gelmesi ile kız evinde yapılan bir törendir. Oğlan evinden kadınlı erkekli bir alay yol yakınsa yürüyerek, fenerlerle uzak ise arabalarla kız evine giderler. Kadınlarla erkekler ayrı odalarda toplanır. Oğlan evinden bir erkek çocuk, hiç konuşmadan hazırlanan bez ve demir üzerinde çekiç ile üç tane şeker kırar ve bir parçasını yer (Bu uygulamada erkek çocuk, evlenecek çiftlerin oğullarının olmasını sağlamaya yönelik bir uygulamadır. Demir üzerinde kırılan şeker de evliliğin sağlam ve tatlılık içinde geçirmelerini dilemek amacına yöneliktir). Şerbet şekeri denilen bu şekerden genelde bekarlar yerler ki kendi muratları da olsun. Şekeri kıran çocuğa kız evi bahşiş verir. Hazırlanan şerbetler bir tepsi içerisinde ortaya bırakılır. Oğlan evi ile gelen imamın dua okumasının ardından şerbet dağıtılır.

Şerbeti bir kişi tepside sunarken, bir kişi de elinde biri ıslak, biri kuru iki havlu ile el silinmesi için gezerler. Bu törende oğlan evinden gelenlerin bardak çalmaları adettendir. Kimseye göstermeden çalınan bardaklar çalan kişiye kalır. Kadınların olduğu odada da şerbet töreni yapılır. Kıza getirilen hediyeler takılır. Şerbet töreninde de oğlan evinden getirilen çalgı eşliğinde oyunlar oynanır, Kız evi damat için bir sürahi şerbet ile güveyin yüzüğünü oğlan evine gelenlerle gönderir

Düğün Yemeği:

Düğün yemeklerine çok önem verilir. Düğünden bir gün önce avluda veya bahçede ocaklar kurulur, büyük yemek kazanları hazırlanır, hayvanlar kesilir. Genellikle oğlan evinde pirinç pilavı, dolma, türlü, güveç yemekleri yanında tatlı ve meyve (üzüm-karpuz) hazırlanır. Her gelen misafire sofra hazırlanır. Kız evinde de kına gecesi için ciğer taplemesi yemeği yapılır. Kız annesinin yanan ciğerini taplediği, dövünerek susturduğuna işaret bir yemek nazarı ile yapılır.

Kına Gecesi:

Kızla oğlanı birbirine sevgili yapmak sevincin işareti olması amacıyla gelin alma gününden birgün önce kız ve oğlan evinde törenlerle kıza ve güveye kına yakılır. Oğlan evinden gönderilen kına türküler eşliğinde kızın ellerine ve ayaklarına yakılır.

Güvey Giydirilmesi ve Güvey Kınası:

Yemekten sonra güvey sağdıçları ile bir odaya geçer. Bir evli bir bekar olmak üzere iki sadıç olur. Odada güveyin çok yakın akrabaları bulunur. Güvey giydirme töreni yapılır. Giydirilecek her parça eşya (çorap, gömlek, yelek, ayakkabı, ceket v.b.) güveyin etrafında üç defa dolandırılır. Bu arada ilahiler söylenip zılgıtlar çekilir. Güvey giydirildikten sonra kına töreni için düğün alınana geçilir. Düğün alanına girişe evli sağdıç önde, güvey arkada önce anne babanın sonra alanda bulunan yaşlıların eli öpülür. Daha sonra güvey sağdıçları ile birlikte kendilerine ayrılan yere oturur. Oyuna kalkdığında Güvey ve sağdıçları ağır küvenk oyununu oynarlar. Bu oyunda bahşiş atma adettendir.

Kına için etrafı mumlarla (fint) çevrilmiş kına taşı türlü ve zılgıtlar eşliğinde güveyin yanına getirilir. Güvey ve sağdışların serçe parmaklarına kına yakılır. Güveyin kınası analı babalı bir yakını tarafından yakılır. Güveyin parmağı hiç kullanılmamış beyaz bir bez ile bağlanır. Sağdıçlar kınayı yakana bahşiş verirler. Orada bulunanlara da kına gezdirilerek parmaklarının kınalanması sağlanır. Ayrıca mum (fint) dağıtılarak aydınlık ve yakılan kınanın kurutulması sağlanır.

Güvey Traşı:

Güvey ve sağdıçları oyundan sonra hazırlanmış traş masasına gelir ve konulan üç sandalyeye otururlar. Önlerinde traş masası bulunur. Berber traş için hazırlıklarını tamamlamıştır. Bu araa berberin traşa başlaması için sağdıçlar bahşiş atarlar. Sonra orada bulunan erkekler ve yakın akraba yaşlı kadınlar bahşişlerini atarlar. Türküler ve oyunlar eşliğinde yapılan güvey traşında güveyin ayakkabısının çalınması adettendir. Sağdıçların görevi ayakkabı çaldırmamaktadı r. Ayrıca düğün bitimine kadar güveyin de çalındığı görülür. Güvey bu durumda hiç seslenmez. Ayakkabı ve damadın çalınması durumunda sağdıçlar yüklü bahşiş ödemek zorunda kalacakarından ve çevreye karşı mahcup olacaklarından düğün bitinceye kadar güveyi alnız bırakmamaya dikkat ederler.

Traştan sonra güvey oyuna kaldırılır. Kısa bir oyundan sonra misafirlerin yanına oturur. Bu sırada çaycı iki dolu, bir boş bardak çayı getirir ve boş bardak güveyin karşına, dolu bardakları sağdıçların karşısına koyar. Sağdıçların, bu bardağa bahşiş koymalarının ardından güveye de çay gelir. Ayrıca düğün başlangıcından bitimine kadar misafirlere sık sık çay servisi yapılır.

Gelin Getirme (Gelin Ardı):

Düğünün ikinci günü sabah oğlan ve kız evlerinde toplanan misafirler oyun oynayıp eğlenirler. Öğleye doğru yol yakınsa yürüyerek, uzaksa arabalarla oğlan evinden kız evine gelin almaya gidilir. Gelin almaya güvey gitmez. Bugün gelinin çeyizi de alınır. Gelinin çeyizi sabah oğlan evinden gönderilen bir öncü eşliğinde hamallar ve taşıyıcılar tarafından alınarak oğlan evine getirilir. Çeyiz alınırken gelinin sandığının üzerine bir çocuk oturur. Çeyiz almaya giden öncü çocuğa bahşiş verir. Çeyiz gönderilirken bir noktaya özen gösterilir. Kız evine çeyizi almak için giden hamallara oğlan evi bahşiş verir.
Kız evine giden gelin alma alayındaki kadınlar ve erkekler ayrı yerlerde toplanırlar. Davul, zurna, tef, saz eşliğinde mahalli oyunlar oynanıp türküler söylenir. Bu arada kız evi tarafından şerbet dağıtılır. Oğlan evinden gelenler şerbeti içtikten sonra bahşiş verirler. Ancak bu adet günümüzde terkedilmiştir. Dışarıda eğlenceler devam ederken içeride kadınlar gelini hazırlarlar. Gelin evdekilerle ağlayarak vedalaşır. Gelinin beline kardeşi veya yakın bir erkek akrabası tarafından ret kuşağı da denilen bekaret kemeri bağlanır. Üç kere bağlanıp çözülerek bağlanan bu kuşak bağlılığın, sadakatin göstergesidir. Gelini evden oğlan evi tarafından damadın kardeşi veya yakın bir akrabası ile kız evi tarafından yine yakın bir erkek akrabası çıkarır. Gelin çıkarılmadan önce yere konan bir yastık üzerine salavatlar eşliğinde üç kere oturtulup kaldırılır, başına çerez ve para karışımı dökülerek bereketli olması dilenir. Önde Kur'an taşıyan biri olmak üzere gelinin iki kolundan tutularak dışarı çıkılır. Kız evi tarafından kapı kilitlenir. Kapı parası ödenip dışarı çıkılır. Gelinle beraber sağdıç ve karısının gelmesi adettir.

Gelin alayı gelini almaya geldikleri yoldan imkân varsa geri dönmez farklı yol izlerler. Yolda alayın önü sık sık küçük taş yığınları dizilerek, ip gerilerek veya ağaçlar tutularak kesilir, bahşiş verilerek alay yoluna devam eder. Ayrıca yolda alayın önüne su dökenlere su testisi kıranlara ve atla karşılayanlara da bahşiş verilir. Yolda oyunlar aynanarak, silahlar atılarak oğlan evine ulaşılır.

Oğlan evine gelindiğinde gelinin kolundan varsa güveyin babası yoksa en yakın akrabası ve bir kadın tutarak getirirler. Güvey iki sağdıcı ile birlikte evin damındadır. Gelin gelince damdan başına çerez-para karışımı dökülür. Bu da gelinin bereketli olmasını sağlamaya yönelik bir uygulamadır. Orada bulunanlar para ve çerezleri kapışırlar. Para bereketlidir diyerek saklanır. Çarezi de bekar gençlere"ağbet basan" diyerek yedirilir. Ev kapısının eşiğinde bir fincan ve ters iki kaşık konur. Gelin fincanı kötü huylarının kırılması dileği ile kırar, kaşıkları düzeltir. Bu arada eline verilen çiviyi yere çakarki evde mukim (daim) olsun. Ayrıca iki çocuk oğlan olsun diye yumurta verilir. Gelin avucuna sürülen balı kapının eşiğine sürer ömür boyu tatlılıkla geçim sağlansın diye. Gelinin başına leblebi, üzüm, buğday, arpa kaşımı çerez dökülür, bu uygulamanın temelinde yine bereket dileği yatar. Gelin eve alınır. İçeride aydınlık içinde olması eve nur getirmesi dileği ile gaz lambası yakılarak gelin karşılanır. Gelin ocakta kaynayan tencerenin kapağını açıp karıştırır. Çeşmeyi açıp kapatır ve odaya geçerek ayakta bekler. Damat gelinin yüzünü açar ve sağdıçları ile birlikte akşam gelmek üzere evden ayrılır. Kayınbabası geline hediye verir, gelin daha sonra kıbleye karşı oturtulur, gelinin arkasına yanık gaz lambası asılır. Gelin oturduktan sonra kucağına doğacak çocuğunun erkek olması dileği ile bir erkek çocuğu oturtulur. Gelin, çocuğa hediye verir. Daha sonra düğüne katılanlarca geline hediyeler verilir, türküler eşliğinde halaylar çekilir...

( alinti )
 
Üst Alt