- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Kapkaranlık bir yere bir çekirdek olarak düştüm önce.Ardından bir ıslaklık hissettim, üstten döküldü, beni de aldı iyice derinlere sürükledi...Eskiden az da olsa gördüğüm o ışığı yitirdim bir anda...
Ama ıslaklık vücuduma temas ettikten sonra kendimde bir değişiklik hissettim...Büyümeye, güçlenmeye başladım,sonra her ıslaklık hissinde, her ıslandığımda biraz daha büyüdüm...
Büyümeye başladıkça bulunduğum yer bana dar gelmeye başladı...İlk zamanlar ;bir tarafı çok sert bir tarafı yumuşak olan bu yerin, yumuşak tarafına doğru kendimi atabiliyordum...Sonra orası da sertleşti,beni kabullenmez oldu resmen...Ben de ikisinide fazla zorlamadan yukarıya doğru çıkmaya başladım...
Yukarıya çıkarken bir ışık gördüm,kafamı uzattım...Uzun bir süre sonra bir ışık görmüştüm, çok güzeldi...Onu gördükten çok kısa bir süre sonra yeşil
yeşil lekeler çıktı üzerimde...Sonra onlar büyüdüler,onların da yanında daha büyük morluklar oluştu...
O morluklar epey ağırdı; beni aşağıya doğru çekiyorlardı resmen...Sonra tam kambur olmaktan korktuğum anda hepsi birer birer aşağıya döküldüler...Ben çıkıntılarımla başbaşa kaldım, başbaşa ve kupkuru...
Birgün,azçok bize benzeyen; bizim gibi çıkıntıları olan, ama konuşabilen istediği gibi hareket edebilen yaratıklar geldi yanıma.Kendilerine "insan" dediklerini duydum...
Başladılar benim hakkımda konuşmaya...Bu konuşmada; hissettiğim ıslaklığa sebep olan şeyin "yağmur",büyürken yanlarımdan zorlayan şeylerin isminin "dal",en güzeli; bende yeşil lekeler çıkaranın "güneş" olduğunu öğrendim...Ha bu arada o yeşil lekelere de "yaprak" diyorlarmış,o morlukların da ismi "incir" imiş...Onların neden sürekli ölüp yeniden dirildiğini merak ederken beni duymuş gibi cevap verdi biri "sonbahar" dedi...Sonra biraz da benden bahsettiler ; "incir ağacı" imiş ismim,ilk başta biraz tuhaf geldi ; ama sonra sevdim bu ismi...
Hem sonra dediler ki ben; o kadar güçlü bir ağaçmışım ki ; köklerim içinde bulunduğum bu "mesken duvarları" nı parçalayacakmış zamanla...Hatta benim de içinde bulunduğum bir sözleri varmış,birbirlerine kötü zamanlarında söyledikleri "Ocağına incir ağacı dikilsin..."...Ben dikilecekmişim o ocağa, yıkacakmışım o duvarı ; onların da içi rahat edecekmiş...Ayrıca onların dediğine göre ben ; şu an içinde bulunduğum meskenin duvarını da parçalayacakmışım iyice büyüyünce,çok canım yanarsa mecburen yaparım böyle birşey...
Ama çok merak ediyorum; acaba bu sonbahar denen şey birgün insanlara da çok kızar; onları da önce soldurur ,sonra yok eder mi ?Yok canım sanmıyorum, öyle birşey olsa onlar sonbahardan korkarlardı,sonbahar onlara sinirlenmesin kızmasın diye ona iyi davranırlar,birbirlerinin ocağına incir ağacı dikmek gibi boş işlerle uğraşmazlardı...
Yoksa her varlık için bir sonbahar var da ; insanlar o büyük beyinlerini kullanıp; BENİM KADAR DÜŞÜNEMİYORLAR MI? Kim bilir...