Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Bir haftalık evliya
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ferit" data-source="post: 8938" data-attributes="member: 11"><p><span style="font-size: 12px">Bir Haftalık Evliya</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Televizyonda dini bir program seyrediyorum.Ekrandaki kişi ilahiyat fakültelerinden birinde dekan olmalı.Eski asırlardaki maneviyat büyüklerinden bahsederken:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">-Onlar gözucuylada olsa nisa taifelerine bakmazmış,diyor.Nerde şimdi o büyük evliyalar..?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Duyduğum sözler damarıma dokunuyor. Ve her müslümanın yapması gereken bir şeyin hiç yapılmıyormuş gibi gösterilmesi, beni ta can evimden vuruyor. Biraz düşündükten sonra müthiş bir karar alıyor ve kendi kendime söz veriyorum: Hocanın "nisa taifesi" dediği hanımlara, konuşmak için bile olsa bir hafta boyunca bakmayacak ve zamanımızda da büyük evliyalar olduğunu ıspatlayacağım. Program bittikten sonra ekmek almak üzere dışarı çıkıyorum. Daha merdivenlerden inerken, alt kata yeni taşındığı söylenen kiracılarla karşılaşıyorum. Evde ne kadar kadın, kız, çoluk, çocuk varsa hepsi kapıda. Hanımlardan biri, benim Türkiye sınırlarını aşan şöhretimi duymuş olmalı. Daha görür görmez:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Vayyyy!... Cüneyd bey, diyor. Kızlarımın tarifinden tanıdım. Çay içmeye geleceğiz inş.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ben aldığım karar gereği hemen başımı eğerken:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Hoşgeldiniz efendim, diyorum. İnş memnun kalırsınız komşuluğumuzdan. Duyduğum seslerden, kalabalığın içinde bir de erkek çocuk olduğu anlaşılıyor. Ona bakayım derken kazayla hanımları görürüm diye gözlerimi kaldıramıyorum yerden. Çocuk, ablası olacak kızlardan birine fısıldayıp:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Ben sana, bu adamın kendini beğenmiş bir züppe olduğunu söylemiştim, diyor. Yüzümüze bile bakmıyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hemen arkasından yaşlı bir kadın sesi:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Vah evladım vah, diyor. Ne kadar da mahçupmuş zavallıcık. Anlaşılan küçükken çok dövmüşler.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Her evliyanın başına gelen sıkıntılar benim de başıma geliyor tabi ki. Aceleyle merdivenlerden iniyor ve sokağa atıyorum kendimi. Metodum gayet basit: Yürürken sadece yere bakacak ve bana doğru yaklaşan kişilerin ayakkabılarından erkek olduğunu anladığımda, başımı kaldırıp rahatça yürüyeceğim. Bu büyük buluşumu uygulamak üzere daha birkaç adım attığımda, neye uğradığıma şaşırıyorum. Moda mıdır nedir bilmiyorum ama, hanımların onunda pantolon var. Altlarında da aynen benimkiler gibi ucu küt, tabanı geniş erkek ayakkabısı veya koca koca asker postalları. Anlaşılan dikkatli olmalıyım. Başımı hiç kaldırmadan giderken, yanımdan geçen kadınların seslerini duyuyorum. Bir tanesi arkadaşına hitaben:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Bu adamda bir tuhaflık var ayol, diyor. Boşuna dememişler 'dost başa, düşman ayağa bakar' diye.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Diğer kadın, daha farklı görüşte. Benden uzaklaşıp duvar dibine kaçarken:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Benim de gözüm tutmadı kardeş, diyor. Belli ki çapkının teki. Yere bakan, yürek yakan cinsindendir mutlaka. Ben, yine evliya sabrıyla ve aynı şekilde yürürken, birden ne olduğumu anlayamadan kendimden geçiyor ve ilaç kokulu bir yerde gözlerimi açıyorum. Yattığım yerin etrafında, beyaz elbiseli genç kızlar dolanıyor. Verdiğim söz gereği hemen gözlerimi kapatarak nerede olduğumu kestirmeye çalışırken, hastanede bulunduğumu anlıyor ve başucumdaki hemşirelerin konuşmalarına kulak veriyorum. Kızlardan biri, gözlerimin kapandığını farkedince:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Yine kendinden geçti zavallı, diyor. Bu üçüncü bayılışı. Önündeki elektrik direğini görmemiş.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hemşirelerin yanında bir de erkek hasta bakıcı olmalı. Sinir sinir gülüp:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Biraz önceki elektrik kesintisi, demek ki bu yüzdenmiş, diyor. Adamın kafasındaki şişliğe bakılırsa, Allah bilir devirmiştir direği. Ayağa bir kalkabilsem, ben neyi devireceğimi çok iyi biliyorum ama ne mümkün. Başım dönme dolap gibi dönüyor, beynim feci zonkluyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Biraz sonra erkek doktor geliyor yanıma. Ve beni görür görmez:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Geçmiş olsun Cüneyd abi, diyor. Çok fena çarptığın için sağ gözünü bandajladık. Bir müddet tek gözle idare et. Neyse, zor da olsa biraz sonra çıkıyorum oradan. Ama artık akıllandığım için yere falan bakmak yok. Yeni metoduma göre sağlam kalan gözümle yol kenarındaki apartmanların üst katlarına bakacak ve karşımdan gelen insanları siluet(görüntü) olarak farkedip yolumu bulacağım. Planımın oldukça başarılı olduğunu düşünürken, seslerinden anladığım kadarıyla manavdan alışveriş yapan bir kadın, yanındaki arkadaşına beni gösterip:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Şu terbiyesize bak, diyor. Tek gözlü olduğuna aldırmadan balkondaki kızları seyrediyor. Öbür gözün de kör olsun inş. Can sıkıntısından sıcak sular boşalıyor tepemden. Ne kadar masum olduğumu nerden bilsin zavallı. Ben, söylenenlere sabretmeye çalışarak yine üst katlara bakarken, sanki o yükseklerden düşüyormuş gibi bir halle tekrar geçiyorum kendimden.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Anlaşılan yine hastanedeyim. Biraz önceki hemşirelerden biri:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Hayret ya! diyor. Bu yine aynı adam. Kanalizasyon çukuruna düşmüş bu sefer.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir anda anlıyorum başıma gelen felaketi. Üstüm başım çöplüklerden beter kokuyor. Bütün kemiklerimle birlikte sağlam zannettiğim gözüm de sızlıyor. Hastaneden bir an önce kaçabilmek ve eve dönüp temizlenebilmek için sağa sola bakınırken, bir türlü göremiyorum etrafımı. Yine aynı doktor:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Boşuna uğraşma abi, diyor. Morardığı için öbür gözünü de bandajladık. Bir haftacık sabretmen gerekiyor. Ben, bu süre içinde ne yapacağımı düşünürken, daha önceki hasta bakıcı, hemşirelere laf atarak:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">– Cüneyd abi size fena tutuldu, diyor. Baksanıza saatte bir uğruyor. Bu adama sinirimden ateşler basıyor yüzümü. İyileşir iyileşmez hastaneye üçüncü kez uğrayıp onun gözlerini de benimkine benzeteceğim kesin. Her neyse, beni bir ambulansa bindirip eve gönderdiklerinde alt kattaki komşularımıza rastlıyorum yine. Sanki beni bekliyorlar kapıda. Hanım ve kızları, "Geçmiş olsun" dileklerini ayrı ayrı iletirken, çocukları olacak o haylaz velet, yine haince fısıldıyor ablasının kulağına: "Bizim züppe cezasını bulmuş" diyerek. Komşularımızın yardımıyla merdiveni çıkıp içeri girerken, kendi kendime verdiğim sözü bir hafta boyunca eksiksiz olarak tutacağım için yine de seviniyor ve "Evliya sözü, işte böyle olur" diye kasılıyorum. Gözlerim açıldığında, ne yapacağımı şimdilik bilmiyorum. Ama bir haftalık da olsa evliyalık güzel bir şey, değil mi? </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Cüneyd Suavi</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ferit, post: 8938, member: 11"] [SIZE=3]Bir Haftalık Evliya Televizyonda dini bir program seyrediyorum.Ekrandaki kişi ilahiyat fakültelerinden birinde dekan olmalı.Eski asırlardaki maneviyat büyüklerinden bahsederken: -Onlar gözucuylada olsa nisa taifelerine bakmazmış,diyor.Nerde şimdi o büyük evliyalar..? Duyduğum sözler damarıma dokunuyor. Ve her müslümanın yapması gereken bir şeyin hiç yapılmıyormuş gibi gösterilmesi, beni ta can evimden vuruyor. Biraz düşündükten sonra müthiş bir karar alıyor ve kendi kendime söz veriyorum: Hocanın "nisa taifesi" dediği hanımlara, konuşmak için bile olsa bir hafta boyunca bakmayacak ve zamanımızda da büyük evliyalar olduğunu ıspatlayacağım. Program bittikten sonra ekmek almak üzere dışarı çıkıyorum. Daha merdivenlerden inerken, alt kata yeni taşındığı söylenen kiracılarla karşılaşıyorum. Evde ne kadar kadın, kız, çoluk, çocuk varsa hepsi kapıda. Hanımlardan biri, benim Türkiye sınırlarını aşan şöhretimi duymuş olmalı. Daha görür görmez: – Vayyyy!... Cüneyd bey, diyor. Kızlarımın tarifinden tanıdım. Çay içmeye geleceğiz inş. Ben aldığım karar gereği hemen başımı eğerken: – Hoşgeldiniz efendim, diyorum. İnş memnun kalırsınız komşuluğumuzdan. Duyduğum seslerden, kalabalığın içinde bir de erkek çocuk olduğu anlaşılıyor. Ona bakayım derken kazayla hanımları görürüm diye gözlerimi kaldıramıyorum yerden. Çocuk, ablası olacak kızlardan birine fısıldayıp: – Ben sana, bu adamın kendini beğenmiş bir züppe olduğunu söylemiştim, diyor. Yüzümüze bile bakmıyor. Hemen arkasından yaşlı bir kadın sesi: – Vah evladım vah, diyor. Ne kadar da mahçupmuş zavallıcık. Anlaşılan küçükken çok dövmüşler. Her evliyanın başına gelen sıkıntılar benim de başıma geliyor tabi ki. Aceleyle merdivenlerden iniyor ve sokağa atıyorum kendimi. Metodum gayet basit: Yürürken sadece yere bakacak ve bana doğru yaklaşan kişilerin ayakkabılarından erkek olduğunu anladığımda, başımı kaldırıp rahatça yürüyeceğim. Bu büyük buluşumu uygulamak üzere daha birkaç adım attığımda, neye uğradığıma şaşırıyorum. Moda mıdır nedir bilmiyorum ama, hanımların onunda pantolon var. Altlarında da aynen benimkiler gibi ucu küt, tabanı geniş erkek ayakkabısı veya koca koca asker postalları. Anlaşılan dikkatli olmalıyım. Başımı hiç kaldırmadan giderken, yanımdan geçen kadınların seslerini duyuyorum. Bir tanesi arkadaşına hitaben: – Bu adamda bir tuhaflık var ayol, diyor. Boşuna dememişler 'dost başa, düşman ayağa bakar' diye. Diğer kadın, daha farklı görüşte. Benden uzaklaşıp duvar dibine kaçarken: – Benim de gözüm tutmadı kardeş, diyor. Belli ki çapkının teki. Yere bakan, yürek yakan cinsindendir mutlaka. Ben, yine evliya sabrıyla ve aynı şekilde yürürken, birden ne olduğumu anlayamadan kendimden geçiyor ve ilaç kokulu bir yerde gözlerimi açıyorum. Yattığım yerin etrafında, beyaz elbiseli genç kızlar dolanıyor. Verdiğim söz gereği hemen gözlerimi kapatarak nerede olduğumu kestirmeye çalışırken, hastanede bulunduğumu anlıyor ve başucumdaki hemşirelerin konuşmalarına kulak veriyorum. Kızlardan biri, gözlerimin kapandığını farkedince: – Yine kendinden geçti zavallı, diyor. Bu üçüncü bayılışı. Önündeki elektrik direğini görmemiş. Hemşirelerin yanında bir de erkek hasta bakıcı olmalı. Sinir sinir gülüp: – Biraz önceki elektrik kesintisi, demek ki bu yüzdenmiş, diyor. Adamın kafasındaki şişliğe bakılırsa, Allah bilir devirmiştir direği. Ayağa bir kalkabilsem, ben neyi devireceğimi çok iyi biliyorum ama ne mümkün. Başım dönme dolap gibi dönüyor, beynim feci zonkluyor. Biraz sonra erkek doktor geliyor yanıma. Ve beni görür görmez: – Geçmiş olsun Cüneyd abi, diyor. Çok fena çarptığın için sağ gözünü bandajladık. Bir müddet tek gözle idare et. Neyse, zor da olsa biraz sonra çıkıyorum oradan. Ama artık akıllandığım için yere falan bakmak yok. Yeni metoduma göre sağlam kalan gözümle yol kenarındaki apartmanların üst katlarına bakacak ve karşımdan gelen insanları siluet(görüntü) olarak farkedip yolumu bulacağım. Planımın oldukça başarılı olduğunu düşünürken, seslerinden anladığım kadarıyla manavdan alışveriş yapan bir kadın, yanındaki arkadaşına beni gösterip: – Şu terbiyesize bak, diyor. Tek gözlü olduğuna aldırmadan balkondaki kızları seyrediyor. Öbür gözün de kör olsun inş. Can sıkıntısından sıcak sular boşalıyor tepemden. Ne kadar masum olduğumu nerden bilsin zavallı. Ben, söylenenlere sabretmeye çalışarak yine üst katlara bakarken, sanki o yükseklerden düşüyormuş gibi bir halle tekrar geçiyorum kendimden. Anlaşılan yine hastanedeyim. Biraz önceki hemşirelerden biri: – Hayret ya! diyor. Bu yine aynı adam. Kanalizasyon çukuruna düşmüş bu sefer. Bir anda anlıyorum başıma gelen felaketi. Üstüm başım çöplüklerden beter kokuyor. Bütün kemiklerimle birlikte sağlam zannettiğim gözüm de sızlıyor. Hastaneden bir an önce kaçabilmek ve eve dönüp temizlenebilmek için sağa sola bakınırken, bir türlü göremiyorum etrafımı. Yine aynı doktor: – Boşuna uğraşma abi, diyor. Morardığı için öbür gözünü de bandajladık. Bir haftacık sabretmen gerekiyor. Ben, bu süre içinde ne yapacağımı düşünürken, daha önceki hasta bakıcı, hemşirelere laf atarak: – Cüneyd abi size fena tutuldu, diyor. Baksanıza saatte bir uğruyor. Bu adama sinirimden ateşler basıyor yüzümü. İyileşir iyileşmez hastaneye üçüncü kez uğrayıp onun gözlerini de benimkine benzeteceğim kesin. Her neyse, beni bir ambulansa bindirip eve gönderdiklerinde alt kattaki komşularımıza rastlıyorum yine. Sanki beni bekliyorlar kapıda. Hanım ve kızları, "Geçmiş olsun" dileklerini ayrı ayrı iletirken, çocukları olacak o haylaz velet, yine haince fısıldıyor ablasının kulağına: "Bizim züppe cezasını bulmuş" diyerek. Komşularımızın yardımıyla merdiveni çıkıp içeri girerken, kendi kendime verdiğim sözü bir hafta boyunca eksiksiz olarak tutacağım için yine de seviniyor ve "Evliya sözü, işte böyle olur" diye kasılıyorum. Gözlerim açıldığında, ne yapacağımı şimdilik bilmiyorum. Ama bir haftalık da olsa evliyalık güzel bir şey, değil mi? Cüneyd Suavi [/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Bir haftalık evliya
Üst
Alt