- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81

Beynimizin gücünü keşfettiğimiz zaman yaptığımız işlerden zevk almasını öğreniriz. Bunun için de beynimizi doğru kullanmayı bilmeliyiz, bu o kadar zor bir şey değil, kimse gözünde büyütmesin.
Beyninizi nelerle doldurursanız o yönde o alanda güçlenirsiniz ve bu güç sizin kişiliğinizi oluşturur. Araştırmak, okumak, gözlem, kıyaslama yapmak ve neticede empati yaparak karşınızdaki insanların bakış açısını yakalamak en büyük gücünüzdür.
Kafası az çalışan insan yoktur kafasını beynini doğru yönlendireme-yen ve dolayısıyla doğru çalıştırama-yan insan vardır. Karşınıza bir güçlük çıktığında oturup bunun için başka hiçbir şey yapmadan üzülüyorsanız, beyninizi iflas ettirmişsiniz demektir ya da beyniniz iflas etme yolunda ilerliyor demektir. Karşınıza herhangi bir sıkıntı, güçlük, sorun çıktığında neden ve niçin'lerini araştırıp bir daha böylesi zor durumlara düşmemek için neler yapmanız gerektiğine dair kafa yorar ve muhtemel sorunlara önlem alırsanız tüm zorlukların üstesinden gelebilirsiniz.
İnsanlar güveni hep dışarıda ararlar ama en kuvvetli güç ve güven insanın beynindedir. Yani kendilidedir. Tüm olaylar beynimizde biter! Beyninizde bir olayı nasıl sonuçlandınrsanız; kalbiniz ve kişiliğiniz de o derece şekillenir ve kuvveti de o nispette olur.
Kişinin ihtiyacı olan tüm güç, bedeninin içindedir. Bu ise beyinde başlar tüm duygusal ve fiziksel hareketlere yansır. Güçlü beyne sahip olmak için öncelikle inançlı olacaksınız. Başarılı ve iyi olma inancına sahip olursanız, gücünüzü iyi kullanabilirsiniz.
Beyninizin içinde en kuvvetli değer; inanç olmalıdır sonrası kolay, merak etmeyin. Tabi şunu da kabul edin hayat kolay değil, her zaman iyi şeylerle karşılaşmayacaksınız. Zorluklar sizi yoracak, üzecek ama başarma ve iyi olma inancıyla yolunuza devam edeceksiniz.
Evet ağlayacaksınız ama bu ağlamayı enkaz altında kalmış bir mağdur olarak değil bir psikolojik rahatlama olarak varsayacaksınız ki işin gerçeği de böyledir. Önemli olan her olay karşısında zır zır ağlamamak. Soğukkanlılığı muhafaza edebilmek önemli. Yine de yaşadıklarınızın üzerinizdeki olumsuz etkisini boşaltmak için ağlamak en iyi yöntemdir gibi geliyor bana... Bu sizi rahadatır, nitekim ağlamak ayıp değil, insani bir duygudur.
Beyninizden asla ve katiyen insani duygularınızı çıkarmayın. Güçlü beyin, hislerini ya da duygulanın kaybetmiş beyin demek değildir, insani duygularınızı hep içinizde barındıracaksınız ama ne zaman nerede ortaya çıkartacağınızı zamanla öğreneceksiniz.
İşte arkadaşlar kadın ya da erkek beyninin gücünü keşfetmiş bir kişinin ayakta durması kadar doğal bir şey yoktur. Sizler de bunu yapacaksınız; iyi akşkanlıklar, iyi arkadaşlar iyi bir sosyal çevre, bol bol araştırma doğru yerde doğru zamanda eğlenmek ve her şeyden önce en büyük sermayemiz aklımızı rahatlatmak ve neticesinde güç kazanmak... İşte bu saydıklarımın hepsi sizi hayatta ayakta tutacak.
Tek hedefiniz iyi insan olmak ol-malı ki, işte bunu da kendinize yaptığınız doğru yatırımlarla başarabilirsiniz. Doğru insanlar, doğru alışkanlıklar, doğru arkadaşlar eşittir: Doğru güç... Yani siz..
***
( Akif'in doğuşu )
Akif; 27 yaşında, 1.80 boylarında, Siyah saçlı siuah gözlü biri. İstanbul'da tamirci olarak çalışıyor. Babasından kalma bir dükkanı var, her gün akşama kadar birbirinden farklı arabaları tamir ediyor. Akif sanayide çok tanınıyordu ; çünkü şuana kadar tamir edemediği bir araba yoktu. Arızalı bir araç geldiğinde kaputu kaldırıyor bir iki bakıyor sorunu hemen anlıyordu. Bir gün öğlene doğru müşterisi Tatra 8x8 bir büyük araç getirdi. Motorunu açtı daha önce hiç göememişti acaba nasıl çalışıyor diye düşünmeye başladı o kadar çok düşündükü sonra hemen nasıl çalıştığını anladı. Araçdaki arızayı buldu ve tamir etmeye çaşladı.. İki saat sonra araçın tamir işi bitti aracı sahibine teslim etti, parasını aldı. Dükkanı kapatmak üzereydi bir jeep birde minübüs geldi. İçinden bir düzüne adam geldi ve
-Takım Elbiseli adam : "Akif Arslan ?"
-Akif : "Evet Benim"
-Takım Elbiseli adam : "Yakalayın" dedi.
Hemen yakalayıp arabaya attılar, labaratuara götürdüler. Doktorlar incelemeye başladı ama farklı birşey göremedilrer. Akif'i ayıltıp sordular.
-Doktor : "Bugün sana garip birşeyler oldu mu ?"
-Akif : "Hayır her günki gibi araç tamir ettim"
-Doktar : "Peki dükkanında garip birşey oldu mu ?"
-Akif "Hayır herşey normaldi. Beni neden kaçırdınız" dedi.
Doktor dışarı çıkıp takım elbiseli adamla konuşmaya başladı.
-Doktar : "Efendim onda bulamadık büyük ihtimalle yanlış kişiyi aldınız. "
-Adam : "Ne yapıcaz şimdi ona"
-Doktar : "Onuda siz düşünün"
Adam Akif'in yanına girdi ve kaçırdığı için özür diledi. Bir suçluyu aradıkalrını söyledi ve onunla karıştırdıklarını. Akif'e burayı gördüğü için artık bu hücreden çıkamayacağını söyledi. Adam tam çıkarken.
-Akif : "Ben tamirciyim. Burada bir iş verirseniz çalışabilir." dedi.
Bu fikir adamın hoşuna gitti.
-Adam : "Benimle gel" dedi.
Akif adamın peşine takılıpı gitmeye başladı. Adam onu alt katta bir yere indirdi. Eric'i çağırdı
-Adam "Eric bunuda yanına al sana yardımcı olur".
-Eric "Tamam benimle gelsin". dedi
Akif Eric'i takip etmeye başladı.
-Eric "Adın ne?"
-Akif "Akif"
-Eric "Türkmüsün"
-Akif "Evet Türküm"
-Eric "Burada bunların bir önemi yok zaten, sana burayı bi tanıtayım yapıcağın işleri göstereyim."
Beraber gezmeye başladılar. Eric Akif'e arıza odasını gösterdi, birşey arızalanınca buradan görünüyor ve arızayı tespit edip tamir ediyorlar.
-Eric "Sen tam olarak ne yapabilirsin."
-Akif "Ben tamirciyim motor felan tamir edebilirim."
-Eric "Bak mesela şimdi komprosör arızalanmış tamir edebilirmisin"
-Akif "Edebilirim, bana bi alet çantası verin yeter."
Alet çantasını alıp komprasörün yanına gitti. Motorunu açtı bi alttan bi üstten iki kere baktı sorunu hemen anladı. Tamir etmeye başladı on dakika sonra komprasör çalışmaya başladı. Akif'e bir oda verdiler ve Akif artık orada çalışmaya başladı...
Akif alışmıştı artık orada çalışmaya, çalıştığı yer hakkında tek bildiği buranın bir labaruvar olduğuydu ne yaptıklarını bilmiyordu yada onların kim olduğunu. Eric'e sormuştu ama oda kendi gibi pek birşey bilmiyordu. Hatta nerede olduklarını bile bilmiyordu. Eric bu işi fiyatı yüksek diye kabul etmişti. Labaratuvar'ın Morgundakli soğutucunun arızalandığını söylediler.
Akif alet çantasını alıp Labaratuvar'a gitti. Ona morgun yerini gösterdiler ve içeriye girdi. Etrafında bakınmaya başladı daha önce hiç morga girmemişti bi labaruvarda neden morg varki diye düşündü. Sonra arızayı bulmaya çalıştı ve sorunu gördü. Yarım saat uğraştıktan sonra halletti çantasını alıp çıkacakken birden dur acaba morgun içinde ne var diye merak etti. Etrafına baktı kimse yoktu birtane morgun kapağını açtı ama içinde vücüdunun her yeri kesilmiş bir adam gördü hemen kapatmaya çalıştı.
Tam kapatıcakken birden durdu, adamın beyninde tuhaf birşey farketti. Kapağı indirdi ve bakmaya başladı, o adamda farklı birşey vardı. İyice incelemeye başladı ve beynindeki farklı anladı. Sesle alakalı bölüm çok gelişmiş ve çok kullanılmıştı.
Sanki bu adam hiç düşünmeden durmadan konuşmuştu. Elini oraya dokunda ve ondaki gariplik kendine geçti. Hemen geri çekildi kapağı kapatıp çıktı kendini tuhaf hissediyordu odasına gitti ve hemen yatıp uyudu...