Beyazıd-i Bistami

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
Bâyezîd-i Bistâmî, kabristanda çok dolaşırdı.
Bir gece gezerken, gece bekçisi elindeki sopayla vurdu.
Bâyezîd; "lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm." dedi.
Bekçi birkaç kere daha vurunca sopa kırıldı.

Bâyezîd hazretleri eve dönünce talebelerine sopanın fiyatını sordu.
O kadar parayı bir keseye koyarak, bir miktar da tatlı ile beraber bir talebesiyle, o bekçiye gönderdi.
Bir de mektup yazarak bekçiye vermesini söyledi. Mektup şöyle idi:

"Muhterem bekçi efendi, belki beni hırsız sanarak dövdün. Kabahat bendedir.
Gece kabristanda gezmeseydim, dövmezdin. Sopanızın kırılmasına da sebep oldum.
Gönderdiğim parayla kendine bir sopa al!
Sopanın kırılma üzüntüsünün kalbinden gitmesi için de, yolladığım tatlıyı ye! Allahü Teâlâ’nın selâmı üzerine olsun."

Genç bekçi mektubu okuyunca , gelip özür dileyerek tövbe etti. Onunla birlikte birkaç bekçi daha hak yola girdi.

(alıntı)
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
"Muhterem bekçi efendi, belki beni hırsız sanarak dövdün. Kabahat bendedir.
Gece kabristanda gezmeseydim, dövmezdin. Sopanızın kırılmasına da sebep oldum.
Gönderdiğim parayla kendine bir sopa al!
Sopanın kırılma üzüntüsünün kalbinden gitmesi için de, yolladığım tatlıyı ye! "

Keske Bizlerde O mubarek Bâyezîd-i Bistâmî gibi olabilseydik her hata ve kusurda karsimizdakini suclayip kizacagimiza biraz da hatayi kendimizde arayip bulabilseydik...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Bâyezîd-i Bistâmî yağmurlu bir havada Cuma namazına gitmek için evinden çıktı. Sağanak hâlde yağan yağmur, yolu çamur haline getirmişti. Yağmur bitinceye kadar bir evin ihâta duvarına dayandı. Çamurlu ayakkabılarını duvarın taşlarına sürerek temizledi. Yağmur yavaşlayınca câmiye doğru yürüdü. Bu sırada aklına bir mecûsînin duvarını kirlettiği geldi ve üzülerek;

"Onunla helalleşmeden nasıl Cuma namazı kılabilirsin? Başkasının duvarını kirletmiş olarak nasıl Allahü teâlânın huzurunda durursun?" diye düşündü ve geri dönüp o mecûsînin kapısını çaldı.

Kapıyı açan mecûsî;

"Buyrun bir arzunuz mu var?" diye sorunca;

"Sizden özür dilemeye geldim." dedi.

Mecûsî hayretle;

"Ne özrü?" diye sordu. O da;

"Biraz önce duvarınızı elimde olmadan çamurlu ayakkabılarımı temizlemek maksadıyla kirlettim. Bu doğru bir hareket değil. Yağmurun şiddeti bu inceliği unutturdu." deyince,

Mecûsî hayretle;

"Peki ama ne zararı var? Zaten duvarlarımız çamur içinde. Sizin ayağınızdan oraya sürülen çamur bir çirkinlik veya kabalık meydana getirmez." dedi.

Bâyezîd-i Bistâmî;

"Doğru ama, bu bir haktır ve sahibinin rızasını almak lâzımdır." dedi.

Mecûsî;

"Size bu inceliği ve insan haklarına bu derece saygılı olmayı dininiz mi öğretti?" diye sorunca;

"Evet dînimiz ve bu dinin peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm öğretti." dedi.

Mecûsî;

"O hâlde biz niçin bu dine girmiyoruz?" diyerek kelime-i şehâdet getirip müslüman oldu
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
Keske Bizlerde O mubarek Bâyezîd-i Bistâmî gibi olabilseydik her hata ve kusurda karsimizdakini suclayip kizacagimiza biraz da hatayi kendimizde arayip bulabilseydik...
Aynen, keşke kendimizde arayıp bulabilsekhmmnn
yorum için teşekkür ederem kardeşim.
 
Üst Alt