Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
Beyaz yalanlar ne kadar beyaz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 48507" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 12px"><img src="https://www.islamiforumlar.net/resim/images3/phpthumbphpsrchttps3a2f2fwwpyp.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px">“Anneciğim n</span><span style="font-size: 12px">ereye gidiyorsun?” </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Doktora gidiyorum yavrum. Sen burada kalacaksın. Yoksa sana ‘cıss’ yaparlar.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Küçük çocuk, doktora gitmektense evde kalmayı ‘tercih etmiş’ ve annesi alışverişi yalnız yapabileceği bir fırsat bulmuştu.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Çıkarken anne, kızkardeşine ne kadar süre dışarıda kalacağını, nereye gideceğini fısıldıyordu, telaşlıydı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Çocuğunun kendisini duyduğunun farkına varmadı, çocuk da hissettirmedi ve hiç sesini çıkarmadı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Anne bu beyaz yalanlardan ötürü kendisini çok huzurlu hissediyordu. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Hem rahat gezmeye gidebiliyor, hem de çocuğunu ağlatmamış oluyordu.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Doktora gitmeler ve buna benzer durumlar devam etti.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir defasında anne telefonda konuşurken doğru olmayan birşeyler söylemiş ve çocuk dayanamamış, “Neden doğruyu söylemiyorsun anne?” demişti.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Annenin cevabı hazırdı. “Evladım, bazen doğruları söylememek gerekebilir. Tabiî ki yalan söylemek çok yanlış birşey, ama bu farklı bir durum. Sen sakın yalan söyleme, olur mu yavrum?”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu ve bunun gibi diyaloglar, maalesef yakın ve uzak çevremizde sıkça şahit olduklarımızdan…</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Anne herşeyden önce, küçüklerin zihince hiç de küçük olmadığını unutuyor ve en önemli duygulardan biri olan ‘güven’i sağlamak yerine, kendisine inanılmayan, sözü doğru olmayan bir insan profili çiziyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Çocuğumun o saat ağlamaması mı daha mühim, yoksa doğruluk anlayışının sarsılması mı?” gibi muhasebeler yapılmıyor. Tüm bunlara rağmen anne bir de kendisini ‘iyi’ hissedebiliyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İnsanlar bu tutumlarıyla beyaz kaldıklarını düşünürlerken, farkında olmadan yüreklerine kara lekeler sıçratıyorlar.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kendinizi düşünün: Size yalan söylenmesini kabul edebilir misiniz? Size bir defa yalan söylemiş bir kimsenin bundan sonra sözlerine tümüyle güvenebilir misiniz?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kalbimiz eğer yalan söylememek hakikatine ermişse, artık bu eylemden nefret eder hale gelmişsek, Allah’tan korktuğumuz için, hakka girmemek için ve emin bir insan olmak için yalan söylemiyorsak, işte o zaman farkederiz beyaz yalanların hiç de beyaz olmadığını.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bizler doğruluğu, el-Emîn olan Peygamberimizden (a.s.m.) öğrendik. Çocuklara yalan söylemenin diğer yalanlardan farklı olmadığını da ondan öğrendik.</span></p><p><span style="font-size: 12px">Hem bizler de çocuk değil miydik? ‘Ben’ diye başlayarak anlattığımız hadiseler çocukluğumuzu da kaplamıyor mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir çocuk, yetişkin bir insan kadar kıymet görmeli. Bir ağaca fidanken hassasiyet göstermesek, sağlam bir şekilde ağaç halini alabilir mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Öyleyse insanın ruhaniyetini de doğrulukla beslemek, birey dünyaya gözlerini açtığından itibaren böyle davranmak gerekmez mi?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Biz insandan bahsediyoruz. Allah Resulü aleyhissalâtu vesselam ise hayvanlara karşı dahi emin olduğunu bize yaşantısıyla gösteriyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir sahabinin atını yanına getirmek için sanki elinde atın yiyebileceği birşey varmış gibi davranması onu öyle rahatsız ediyor ki, bu sahabiyi yanına çağırıp yaptığının yanlış olduğunu bildiriyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Günümüzde ise yalan etiketlenip, süslenip insanlara sunuluyor; ve bunun adı bazen mazeret oluyor, bazen küçük yalan, beyaz yalan, bazen ise eksik söylemek…</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Neden dersine çalışmadın?”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“—Hastaydım öğretmenim…”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Çocuklar sizin sınav kağıtlarınız birbirine benziyor.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“—Hocam, biz birlikte çalışmıştık.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Tekin Bey, neden geç kaldınız?”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“—Kusura bakmayın efendim, bindiğim otobüsün lastiği patladı.”</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Zayıf not korkusuyla uydurulan mazeretler, geç kalındığında patron ile kötü olmamak için söylenen ‘beyaz’ yalanlar, bilgi bencilliği durumlarında ‘bilmiyor’ gibi davranmalar…</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bunlar artık öyle doğal karşılanıyor ki, söylemeyenlerin ayıplandığı görülüyor. Suçunu itiraf eden mahkum yadırganıyor. Mazeret uydurmayanlara şaşkın gözüyle bakılıyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ondört asır öncesinden günümüzü aydınlatan Asr-ı Saadet’e bakalım, onlar böyle şeyler yaşamadılar mı?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Muhakkak yaşadılar…</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sahabilerden Ka’b b. Mâlik’e de (r.a.) zor durumda kaldığı bir an mazeret bulması teklif ediliyor, fakat o büyük insan gerçekte mazereti olmadığı için doğruları olduğu gibi söylüyor. Mazeret bulmadığı ve aşikâr ettiği davranışı hoş karşılanmadığı için de dışlanıyor, acı çekiyor, buna rağmen doğruluğundan ödün vermiyor. Bir müddet sonra, o ve kendisiyle aynı durumda olan iki arkadaşı hakkında, affedildiklerine dair âyet nazil oluyor. Doğruluk, Ka’b b. Mâlik’in kurtuluşu oluyor.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Herşeye rağmen emin olabilmek, şaka bile olsa yalan söylememek, dosdoğru olmak ve el-Emîn olan Hz. Muhammed aleyhissalâtu vesselama yaraşır bir ümmet olmak…</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Beyaz yalanlara müsaade etmemek de, yalanların yerini doğrularla değiştirip yüreğimizi bembeyaz etmek de…</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><strong><span style="font-size: 12px">Hepsi bizim elimizde…</span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 48507, member: 3"] [SIZE=3][IMG]https://www.islamiforumlar.net/resim/images3/phpthumbphpsrchttps3a2f2fwwpyp.jpg[/IMG] [/SIZE][SIZE=3]“Anneciğim n[/SIZE][SIZE=3]ereye gidiyorsun?” “Doktora gidiyorum yavrum. Sen burada kalacaksın. Yoksa sana ‘cıss’ yaparlar.” Küçük çocuk, doktora gitmektense evde kalmayı ‘tercih etmiş’ ve annesi alışverişi yalnız yapabileceği bir fırsat bulmuştu. Çıkarken anne, kızkardeşine ne kadar süre dışarıda kalacağını, nereye gideceğini fısıldıyordu, telaşlıydı. Çocuğunun kendisini duyduğunun farkına varmadı, çocuk da hissettirmedi ve hiç sesini çıkarmadı. Anne bu beyaz yalanlardan ötürü kendisini çok huzurlu hissediyordu. Hem rahat gezmeye gidebiliyor, hem de çocuğunu ağlatmamış oluyordu. Doktora gitmeler ve buna benzer durumlar devam etti. Bir defasında anne telefonda konuşurken doğru olmayan birşeyler söylemiş ve çocuk dayanamamış, “Neden doğruyu söylemiyorsun anne?” demişti. Annenin cevabı hazırdı. “Evladım, bazen doğruları söylememek gerekebilir. Tabiî ki yalan söylemek çok yanlış birşey, ama bu farklı bir durum. Sen sakın yalan söyleme, olur mu yavrum?” Bu ve bunun gibi diyaloglar, maalesef yakın ve uzak çevremizde sıkça şahit olduklarımızdan… Anne herşeyden önce, küçüklerin zihince hiç de küçük olmadığını unutuyor ve en önemli duygulardan biri olan ‘güven’i sağlamak yerine, kendisine inanılmayan, sözü doğru olmayan bir insan profili çiziyor. “Çocuğumun o saat ağlamaması mı daha mühim, yoksa doğruluk anlayışının sarsılması mı?” gibi muhasebeler yapılmıyor. Tüm bunlara rağmen anne bir de kendisini ‘iyi’ hissedebiliyor. İnsanlar bu tutumlarıyla beyaz kaldıklarını düşünürlerken, farkında olmadan yüreklerine kara lekeler sıçratıyorlar. Kendinizi düşünün: Size yalan söylenmesini kabul edebilir misiniz? Size bir defa yalan söylemiş bir kimsenin bundan sonra sözlerine tümüyle güvenebilir misiniz? Kalbimiz eğer yalan söylememek hakikatine ermişse, artık bu eylemden nefret eder hale gelmişsek, Allah’tan korktuğumuz için, hakka girmemek için ve emin bir insan olmak için yalan söylemiyorsak, işte o zaman farkederiz beyaz yalanların hiç de beyaz olmadığını. Bizler doğruluğu, el-Emîn olan Peygamberimizden (a.s.m.) öğrendik. Çocuklara yalan söylemenin diğer yalanlardan farklı olmadığını da ondan öğrendik. Hem bizler de çocuk değil miydik? ‘Ben’ diye başlayarak anlattığımız hadiseler çocukluğumuzu da kaplamıyor mu? Bir çocuk, yetişkin bir insan kadar kıymet görmeli. Bir ağaca fidanken hassasiyet göstermesek, sağlam bir şekilde ağaç halini alabilir mi? Öyleyse insanın ruhaniyetini de doğrulukla beslemek, birey dünyaya gözlerini açtığından itibaren böyle davranmak gerekmez mi? Biz insandan bahsediyoruz. Allah Resulü aleyhissalâtu vesselam ise hayvanlara karşı dahi emin olduğunu bize yaşantısıyla gösteriyor. Bir sahabinin atını yanına getirmek için sanki elinde atın yiyebileceği birşey varmış gibi davranması onu öyle rahatsız ediyor ki, bu sahabiyi yanına çağırıp yaptığının yanlış olduğunu bildiriyor. Günümüzde ise yalan etiketlenip, süslenip insanlara sunuluyor; ve bunun adı bazen mazeret oluyor, bazen küçük yalan, beyaz yalan, bazen ise eksik söylemek… “Neden dersine çalışmadın?” “—Hastaydım öğretmenim…” “Çocuklar sizin sınav kağıtlarınız birbirine benziyor.” “—Hocam, biz birlikte çalışmıştık.” “Tekin Bey, neden geç kaldınız?” “—Kusura bakmayın efendim, bindiğim otobüsün lastiği patladı.” Zayıf not korkusuyla uydurulan mazeretler, geç kalındığında patron ile kötü olmamak için söylenen ‘beyaz’ yalanlar, bilgi bencilliği durumlarında ‘bilmiyor’ gibi davranmalar… Bunlar artık öyle doğal karşılanıyor ki, söylemeyenlerin ayıplandığı görülüyor. Suçunu itiraf eden mahkum yadırganıyor. Mazeret uydurmayanlara şaşkın gözüyle bakılıyor. Ondört asır öncesinden günümüzü aydınlatan Asr-ı Saadet’e bakalım, onlar böyle şeyler yaşamadılar mı? Muhakkak yaşadılar… Sahabilerden Ka’b b. Mâlik’e de (r.a.) zor durumda kaldığı bir an mazeret bulması teklif ediliyor, fakat o büyük insan gerçekte mazereti olmadığı için doğruları olduğu gibi söylüyor. Mazeret bulmadığı ve aşikâr ettiği davranışı hoş karşılanmadığı için de dışlanıyor, acı çekiyor, buna rağmen doğruluğundan ödün vermiyor. Bir müddet sonra, o ve kendisiyle aynı durumda olan iki arkadaşı hakkında, affedildiklerine dair âyet nazil oluyor. Doğruluk, Ka’b b. Mâlik’in kurtuluşu oluyor. Herşeye rağmen emin olabilmek, şaka bile olsa yalan söylememek, dosdoğru olmak ve el-Emîn olan Hz. Muhammed aleyhissalâtu vesselama yaraşır bir ümmet olmak… Beyaz yalanlara müsaade etmemek de, yalanların yerini doğrularla değiştirip yüreğimizi bembeyaz etmek de… [/SIZE][B][SIZE=3]Hepsi bizim elimizde…[/SIZE][/B] [SIZE=3] [/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
Beyaz yalanlar ne kadar beyaz
Üst
Alt