Belki Gece Haklıdır!
Ben bütün suçu geceye atarım bazen..
Ne zaman başım sıkışsa, geceye vururum yüzümü,
aydan ve yıldızdan bilirim gözyaşının sebebini.
Bir gece yarısı,
gecenin de canına tak etmiş olmalı ki,
açtı ağzını yumdu gözünü:
“Ben miyim seni buralara getiren,
seçimlerini senin yerine ben mi yaptım,
ben mi sevdim hak etmeyenleri,
ben mi koştum sevmeyenlerin peşinden,
ben mi inat ettim sevecek diye hiç umursamayan bir yüreği?
Ben mi bildiğimi sandım her şeyi?”
O kızgın gözlerden çıkan alevler şimşek oldu,
kelimeleri yağmurdu,
hepsi üstüme yağdı.
Öyle çok bağırdı ki,
gök gürültüsüne yerinden fırladı Milat;
şaşkın gözlerle ve uykulu yüzüme baktı.
Soluksuz kaldım, sustum ve sadece baktım.
Hiç sesim çıkmadı ama gözlerimden usul usul yağdım.
Belki gece haklıdır; belki değil,
gece haklıdır elbette!
Kimsenin suçu değil benim seçimlerim,
hepsini kendim istedim, kendim seçtim.
Sonuçlarına katlanmaktır erdem
ama ben hem katlanıyorum dedim,
hem isyan ettim.
Etmemeliyidim!
Sevmek için kimi seçtiyse gönlüm,
günahı da, vebali de, benim olmalı.
Gönlüne kızacaksan kız sen
ama senden başkasında hata aranmamalı;
ben aradım!
Düzeleceğini umduğum,
severek yola getireceğine inandığım,
gösterdiğinden farklı bir yüzü olduğunu
ve içinde gizlediğini sandığım adamlar sevdim.
Sevemedim aslında, sevmek istedim.
Onlar düzelmediler
ve hiç kimse düzeltemeyecek.
Sevginin her şeye kadir olduğunu,
severek herkesi yola getireceğini düşünen yanılır.
Sen istediğin kadar sev,
akrebin doğasında sokmak vardır.
İçinde sakladığı bir yüzü olan adamlara gelince;
öyle yüzler yok aslında,
ne görüyorsanız o!
Ben yaşadıklarımdan şunu öğrendim:
Biz nasıl görmek istiyorsak aşka düşerken karşımızdakini,
neye ihtiyacımız varsa;
ona inanıyoruz.
Bahaneleri, sebepleri geçip
gerçeği görerek sevmenin yolunu buluyorsa gönlünüz
ne ala!
Yoksa boşa bunca çaba…
Candan Ünal
Ben bütün suçu geceye atarım bazen..
Ne zaman başım sıkışsa, geceye vururum yüzümü,
aydan ve yıldızdan bilirim gözyaşının sebebini.

Bir gece yarısı,
gecenin de canına tak etmiş olmalı ki,
açtı ağzını yumdu gözünü:
“Ben miyim seni buralara getiren,
seçimlerini senin yerine ben mi yaptım,
ben mi sevdim hak etmeyenleri,
ben mi koştum sevmeyenlerin peşinden,
ben mi inat ettim sevecek diye hiç umursamayan bir yüreği?
Ben mi bildiğimi sandım her şeyi?”
O kızgın gözlerden çıkan alevler şimşek oldu,
kelimeleri yağmurdu,
hepsi üstüme yağdı.
Öyle çok bağırdı ki,
gök gürültüsüne yerinden fırladı Milat;
şaşkın gözlerle ve uykulu yüzüme baktı.
Soluksuz kaldım, sustum ve sadece baktım.
Hiç sesim çıkmadı ama gözlerimden usul usul yağdım.
Belki gece haklıdır; belki değil,
gece haklıdır elbette!
Kimsenin suçu değil benim seçimlerim,
hepsini kendim istedim, kendim seçtim.
Sonuçlarına katlanmaktır erdem
ama ben hem katlanıyorum dedim,
hem isyan ettim.
Etmemeliyidim!
Sevmek için kimi seçtiyse gönlüm,
günahı da, vebali de, benim olmalı.
Gönlüne kızacaksan kız sen
ama senden başkasında hata aranmamalı;
ben aradım!
Düzeleceğini umduğum,
severek yola getireceğine inandığım,
gösterdiğinden farklı bir yüzü olduğunu
ve içinde gizlediğini sandığım adamlar sevdim.
Sevemedim aslında, sevmek istedim.
Onlar düzelmediler
ve hiç kimse düzeltemeyecek.
Sevginin her şeye kadir olduğunu,
severek herkesi yola getireceğini düşünen yanılır.
Sen istediğin kadar sev,
akrebin doğasında sokmak vardır.
İçinde sakladığı bir yüzü olan adamlara gelince;
öyle yüzler yok aslında,
ne görüyorsanız o!
Ben yaşadıklarımdan şunu öğrendim:
Biz nasıl görmek istiyorsak aşka düşerken karşımızdakini,
neye ihtiyacımız varsa;
ona inanıyoruz.
Bahaneleri, sebepleri geçip
gerçeği görerek sevmenin yolunu buluyorsa gönlünüz
ne ala!
Yoksa boşa bunca çaba…
Candan Ünal