Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Risale-i Nur
Bediüzzaman Said-i Nursi
Bediüzzaman'ın ırkçılığa bakışı nasıldır?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 6673" data-attributes="member: 376"><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Lütuf ve merhamet sahibi Rabbimizin her asra ettiği ayrı ayrı ihsanlardan şu dehşetli asrımıza düşen büyük hissesi ve <strong>“Âlem-i İslâm'a indirilen darbelerin en evvel kalbime indirildiğini hissediyorum”</strong> diyen, büyük bir iman, gayret ve himmet çağlayanı: Bediüzzaman. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">İngiliz meclis-i mebusanında, müstemlekat nazırının, elindeki Kur'an-ı Kerîm'i göstererek, </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Bu Kur'an Müslümanların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız, bu Kur'an'ı onların elinden kaldırmalıyız...” </strong>dediğini haber aldığında, gayret-i imaniyesi şiddetle feverana gelen ve <strong>“Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim” </strong>diyen eşsiz ve yılmaz mücahit.. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Gençlerin kalbinde imanı, Kur'an'ı hâkim kılmak için kaleme aldığı risaleler sebebiyle sürgünden sürgüne gönderilen, hapishane hapishane dolaştırılan, böylece çile yönüyle de tam bir Peygamber varisi olduğunu fiilen ispat eden bir sabır kahramanı.. </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Bu müstesna zât, Müslümanlara musallat olabilecek her türlü maddî ve manevî hastalıklara karşı reçete yazmakla ömür geçirmiş. İmansızlıktan ahlâksızlığa, ihtiyarlıktan hastalığa kadar... Bu hamiyetine, bu himmetine, bu gayretine karşılık kendisine “seksen küsur senelik hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum” dedirten en çirkin muamelelere muhatap olmuş... İşte bu İslâm kahramanı, müminlerin arasında kardeşliğin tesisi için harika bir risale kaleme almış : Uhuvvet Risalesi... Ve yine bu uhuvvetin en büyük düşmanı, bu birlik ve beraberliğin öldürücü zehiri olan ırkçılığa Mektubat adlı eserinde özel bir “mebhas” ayırmış. </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Bu “mebhas”ta, ırkçılık hakkındaki âyet-i kerimeyi harika bir misalle izah ettikten sonra şöyle buyurur: </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Hey'et-i içtimaiye-i İslâmiye, büyük bir ordudur. Kabail ve tavaife inkısam etmiş. Fakat binbir birler adedince cihet-i vahdetleri var. Hâlıkları bir, Rezzakları bir, Peygamberleri bir, kıbleleri bir, kitapları bir, vatanları bir, bir bir bir... binler kadar bir bir... </strong></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>İşte bu kadar bir birler, uhuvveti, muhabbeti, vahdeti iktiza ediyorlar. Demek kabail ve tavaife inkisam, şu âyetin ilân ettiği gibi, tearüf içindir, teavün içindir... tenakür için değil, tahassum için değildir!..” </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">İslâm kardeşliğinin mükemmel bir şekilde işlendiği bu mebhas, şu dua ile son bulur: “Rahmet-i İlâhiyeden ümit kesilmez. Çünkü: Cenâb-ı Hak bin seneden beri Kur'an'ın hizmetinde istihdam ettiği ve ona bayraktar tayin ettiği bu vatandaşların muhteşem ordusunu ve muazzam cemaatini, muvakkat arızalarla İNŞA</span></span><span style="font-size: 15px"> </span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">ALLAH perişan etmez. Yine o nuru ışıklandırır ve vazifesini idame ettirir.” </span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Üstadın ırkçılık hakkında yazdıkları, bu mebhasa münhasır değil. Bir çok lâhika mektuplarında ve mahkeme müdafaatında bu büyük âfeti yer yer nazara verir. </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">İşte bunlardan birisi: </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>“Câmi-ül Ezher, Afrika'da bir medrese-i umumiye olduğu gibi, Asya Afrika'dan ne kadar büyük ise daha büyük bir dar-ül fünun, bir İslâm üniversitesi Asya'da lâzımdır. Tâ ki, İslâm kavimlerini, meselâ Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan'daki milletleri menfî ırkçılık ifsat etmesin. Hakiki, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile “innemel mü'minune ihvetün” Kur'an'ın bir kanun-u esasisinin tam inkişafına mazhar olsun.” </strong>(Emirdağ Lâhikası I) </span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Dinî ilimlerle, fennî ilimlerin birlikte okutulacağı bir üniversitenin doğuda açılması için büyük gayret gösteren Üstad, yukarıda bir kısmını naklettiğimiz mektubunun bir yerinde: "Elli beş senedir Risale-i Nur'un hakaikine çalıştığım gibi ona da çalışmışım” buyurur. Bu satırlar devrin Reis-i Cumhuruna ve Başvekiline yazdığı bir mektuptan alınmıştır. </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Mektubun girişi de çok enteresandır: “Kabir kapısında ve seksen küsur yaşında, birkaç hastalıkla hasta bulunan ve ölüme kendini yakın gören bir biçare garip ihtiyar der ki...” </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">O hâlinde bile vatan ve milletin birlik ve beraberliğini âlem-i İslâm'ın ittihadını, kavmiyetçiliğe kapılmamasını dert edinmiş ve devlet erkânını bu vadide ikazdan geri durmamış... </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Aynı mektuptan ibretli bir bölüm: </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Ben Van'da iken, hamiyetli Kürt bir talebeme dedim ki: “Türkler İslâmiyete çok hizmet etmişler. Sen onlara ne niyetle bakıyorsun?” dedim. Dedi : “Ben Müslüman bir Türk'ü fasık bir kardeşime tercih ediyorum. Belki babamdan ziyade ona alâkadarım. Çünkü: Tam imana hizmet ediyorlar.” Bir zaman geçti (</span></span><span style="font-size: 15px"> </span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Allah rahmet etsin) o talebem, ben esarette iken, İstanbul'da mektebe girmiş. Esaretten geldikten sonra gördüm. Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksul'amel ile, o da Kürtçülük damarı ile başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: “Ben şimdi gayet fasık, hatta dinsiz de olsa bir Kürd'ü, salih bir Türk'e tercih ediyorum.” Sonra ben onu birkaç sohbetle kurtardım. Tam kanaati geldi ki: Türkler bu millet-i İslâmiyenin kahraman bir ordusudur. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Bu ifadelerden hepimizin çıkaracağı dersler vardır. Gerçekten de Türk milletini samimi olarak sevenler, bu milletin İslâm'a hizmetlerini tam takdir edenlerdir... </span></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 15px">Mektupta Türkçülük akımının aksül'amel olarak Kürtçülüğe hizmet ettiğine dikkat çekiliyor. Bu noktada çok ihtiyat ve temkin gerek. Biz ecdadımızı kuru bir ırkçılık namına değil, Bediüzzaman'ın tabiriyle, İslâmiyet'in bayraktarı olmaları cihetiyle sevebiliriz. Yoksa, dedemizin alim olması bizi cehaletten kurtarmadığı gibi, ecdadımızın İslâm'a yaptığı hizmetler de bizim tembelliğimize, gevşekliğimize, gayretsizliğimize kefaret olmaz.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 6673, member: 376"] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Lütuf ve merhamet sahibi Rabbimizin her asra ettiği ayrı ayrı ihsanlardan şu dehşetli asrımıza düşen büyük hissesi ve [B]“Âlem-i İslâm'a indirilen darbelerin en evvel kalbime indirildiğini hissediyorum”[/B] diyen, büyük bir iman, gayret ve himmet çağlayanı: Bediüzzaman. İngiliz meclis-i mebusanında, müstemlekat nazırının, elindeki Kur'an-ı Kerîm'i göstererek, [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][B]“Bu Kur'an Müslümanların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız, bu Kur'an'ı onların elinden kaldırmalıyız...” [/B]dediğini haber aldığında, gayret-i imaniyesi şiddetle feverana gelen ve [B]“Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim” [/B]diyen eşsiz ve yılmaz mücahit.. Gençlerin kalbinde imanı, Kur'an'ı hâkim kılmak için kaleme aldığı risaleler sebebiyle sürgünden sürgüne gönderilen, hapishane hapishane dolaştırılan, böylece çile yönüyle de tam bir Peygamber varisi olduğunu fiilen ispat eden bir sabır kahramanı.. [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4] Bu müstesna zât, Müslümanlara musallat olabilecek her türlü maddî ve manevî hastalıklara karşı reçete yazmakla ömür geçirmiş. İmansızlıktan ahlâksızlığa, ihtiyarlıktan hastalığa kadar... Bu hamiyetine, bu himmetine, bu gayretine karşılık kendisine “seksen küsur senelik hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum” dedirten en çirkin muamelelere muhatap olmuş... İşte bu İslâm kahramanı, müminlerin arasında kardeşliğin tesisi için harika bir risale kaleme almış : Uhuvvet Risalesi... Ve yine bu uhuvvetin en büyük düşmanı, bu birlik ve beraberliğin öldürücü zehiri olan ırkçılığa Mektubat adlı eserinde özel bir “mebhas” ayırmış. [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4] Bu “mebhas”ta, ırkçılık hakkındaki âyet-i kerimeyi harika bir misalle izah ettikten sonra şöyle buyurur: [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][B]“Hey'et-i içtimaiye-i İslâmiye, büyük bir ordudur. Kabail ve tavaife inkısam etmiş. Fakat binbir birler adedince cihet-i vahdetleri var. Hâlıkları bir, Rezzakları bir, Peygamberleri bir, kıbleleri bir, kitapları bir, vatanları bir, bir bir bir... binler kadar bir bir... İşte bu kadar bir birler, uhuvveti, muhabbeti, vahdeti iktiza ediyorlar. Demek kabail ve tavaife inkisam, şu âyetin ilân ettiği gibi, tearüf içindir, teavün içindir... tenakür için değil, tahassum için değildir!..” [/B] İslâm kardeşliğinin mükemmel bir şekilde işlendiği bu mebhas, şu dua ile son bulur: “Rahmet-i İlâhiyeden ümit kesilmez. Çünkü: Cenâb-ı Hak bin seneden beri Kur'an'ın hizmetinde istihdam ettiği ve ona bayraktar tayin ettiği bu vatandaşların muhteşem ordusunu ve muazzam cemaatini, muvakkat arızalarla İNŞA[/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ALLAH perişan etmez. Yine o nuru ışıklandırır ve vazifesini idame ettirir.” Üstadın ırkçılık hakkında yazdıkları, bu mebhasa münhasır değil. Bir çok lâhika mektuplarında ve mahkeme müdafaatında bu büyük âfeti yer yer nazara verir. [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4] İşte bunlardan birisi: [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][B]“Câmi-ül Ezher, Afrika'da bir medrese-i umumiye olduğu gibi, Asya Afrika'dan ne kadar büyük ise daha büyük bir dar-ül fünun, bir İslâm üniversitesi Asya'da lâzımdır. Tâ ki, İslâm kavimlerini, meselâ Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan'daki milletleri menfî ırkçılık ifsat etmesin. Hakiki, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile “innemel mü'minune ihvetün” Kur'an'ın bir kanun-u esasisinin tam inkişafına mazhar olsun.” [/B](Emirdağ Lâhikası I) Dinî ilimlerle, fennî ilimlerin birlikte okutulacağı bir üniversitenin doğuda açılması için büyük gayret gösteren Üstad, yukarıda bir kısmını naklettiğimiz mektubunun bir yerinde: "Elli beş senedir Risale-i Nur'un hakaikine çalıştığım gibi ona da çalışmışım” buyurur. Bu satırlar devrin Reis-i Cumhuruna ve Başvekiline yazdığı bir mektuptan alınmıştır. [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4] Mektubun girişi de çok enteresandır: “Kabir kapısında ve seksen küsur yaşında, birkaç hastalıkla hasta bulunan ve ölüme kendini yakın gören bir biçare garip ihtiyar der ki...” [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4] O hâlinde bile vatan ve milletin birlik ve beraberliğini âlem-i İslâm'ın ittihadını, kavmiyetçiliğe kapılmamasını dert edinmiş ve devlet erkânını bu vadide ikazdan geri durmamış... [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4] Aynı mektuptan ibretli bir bölüm: [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4] Ben Van'da iken, hamiyetli Kürt bir talebeme dedim ki: “Türkler İslâmiyete çok hizmet etmişler. Sen onlara ne niyetle bakıyorsun?” dedim. Dedi : “Ben Müslüman bir Türk'ü fasık bir kardeşime tercih ediyorum. Belki babamdan ziyade ona alâkadarım. Çünkü: Tam imana hizmet ediyorlar.” Bir zaman geçti ([/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Allah rahmet etsin) o talebem, ben esarette iken, İstanbul'da mektebe girmiş. Esaretten geldikten sonra gördüm. Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksul'amel ile, o da Kürtçülük damarı ile başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: “Ben şimdi gayet fasık, hatta dinsiz de olsa bir Kürd'ü, salih bir Türk'e tercih ediyorum.” Sonra ben onu birkaç sohbetle kurtardım. Tam kanaati geldi ki: Türkler bu millet-i İslâmiyenin kahraman bir ordusudur. Bu ifadelerden hepimizin çıkaracağı dersler vardır. Gerçekten de Türk milletini samimi olarak sevenler, bu milletin İslâm'a hizmetlerini tam takdir edenlerdir... [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4] Mektupta Türkçülük akımının aksül'amel olarak Kürtçülüğe hizmet ettiğine dikkat çekiliyor. Bu noktada çok ihtiyat ve temkin gerek. Biz ecdadımızı kuru bir ırkçılık namına değil, Bediüzzaman'ın tabiriyle, İslâmiyet'in bayraktarı olmaları cihetiyle sevebiliriz. Yoksa, dedemizin alim olması bizi cehaletten kurtarmadığı gibi, ecdadımızın İslâm'a yaptığı hizmetler de bizim tembelliğimize, gevşekliğimize, gayretsizliğimize kefaret olmaz.[/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Risale-i Nur
Bediüzzaman Said-i Nursi
Bediüzzaman'ın ırkçılığa bakışı nasıldır?
Üst
Alt