Bazı bilimsel sorularım olacak

Duman

Yeni Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
15 Kasım 2013
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Selamun Aleyküm,
Ben rastgele bir ateist sayfasında dolaşırken bazı bilimsel veriler gördüm.Şimdi onları sizle paylaşacağım.Bazıları cidden biraz kafa karıştırıcı araştırdım ancak bir sonuç bulamadım.
Jacobson organı:
burun.jpg

Bu organ eğer hayvanlarda varsa insanlarda olmasının sebebi nedir ?

Geri dönen Vagus siniri kolu :
zurafa.jpg

Neden bu kadar dolambaçlı bir yol izleniyor ?

Yanlış anlamayın.Amacım burayı karıştırmak değil ancak merak ediyorum ve öğrenmek istiyorum.Eğer araştırmasaydım içimde kalırdı.Acabalarla yaşardım.
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Aleykum selam genc kardesim...Allah cc., dilediğini istedigi sekilde Hikmet ile yaratmış!!
Hiç bir şeyin de sebebsiz ve gayesiz yaratılmadığını, da bilenlerdeniz Hamd olsun...

İnsanı, tüm diğer canlılar gibi Allah yaratmıştır ve insan ilk var olduğu andan itibaren "bugünkü gibi" akıl ve şuur sahibi bir varlıktır.
Tarihin her döneminde maymunlar maymun, insanlar ise insan olarak var olmuşlardır.
İnsanın sahip olduğu özellikleri ona veren ise onu yoktan var eden Allah'tır. Allah insanı yaratmış ve ona ruhundan üflemiştir.
İşte insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden biri bir ruha sahip olmasıdır.
Evrim teorisinin ise, ruhun varlığını, nasıl oluştuğunu açıklayabilmesi kesinlikle mümkün değildir..

Jacobson organı;Birçok memeli hayvanın çiftleşecek eşini ararken kullandığı bir organ olan ve doğru eşi bulmaya yarayan Jacobson organı, insanlarda işlevini yitirmiş durumda.
Fakat bilimadamları, ‘altıncı his’ denilen olgunun bu organdan kaynaklanıp kaynaklamadığını araştırıyor. İşlevsiz gibi görünen bu organın aslında bazı durumlarda çeşitli kimyasallar salgıladığı söyleniyor.
İnsanlar Jacobsen organı ile doğarlar fakat bu organın kabiliyetleri gelişimimizin erken dönemlerinde, işe yaramayan bir hale gelmiştir...
diye bir yerde okudugumda aklima şu geldi..eskiden insanlar aklini ,kagit, kalem, kitap kullanirdi ..
şimdi ise her sey Alinti, kopya, yapiştir, taklid, sahte..
korkarim ki bir gun kalem kullanmak icin yaradilan bu parmaklar yazmak icin de kullanilmiyacak..
eskiden telefon skyp mi vardi.. hasretler buram, buram sevdiklerimizin kokusunu alirdik.. hissederdik..
eskiden mektup, postaci, gibi terimlerde var idi ve bir gun yok olacaklar..
insanlar beyninin sadece yüzde onunu kullanır ..bazisi da hic kullanmaz beyinsizlerde vardir!!Ateistler gibi...
onlar kendi akli yerine evrim teorisine kendi akillarini satmişlardir...
Yüce Allah Kuran-ı Kerimde Defalarca bizi düşünmeye davet ediyor.

Evrim Artıkları ile islamiforumlar.net ailesinin kapisina gelmeyin..

HUUU KOMŞU...DARWIN ZAMANIN SINAVINI GEÇEMEDİ VE
ÇAĞDAŞ BİLİME YENİLDİ..
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Kâinatta bir yaprağın kımıldayışı bile tesadüf eseri olmadığına göre, şu dünyada var olan ve yaşanan her şey bir bilenin kudreti,
hikmeti, ilmi ve şuuruyla gerçekleştiğine göre her şeyde vardır bir hayır ve Hikmet vardir..
Kâinatta tesadüfe yer yoktur. Her şeyde Allah’ın hikmetiyle vücuda gelmiştir...

Nasreddin Hoca bir gün ceviz ağacının altında uzanmış yatıyor. Yan tarafında da kocaman kabakları görmüş, söylenmeye başlamış:
“Ya Rabbi! Hikmetine sual olmaz, ama şu incecik dalcıklara kocaman kabakları, koca ağaca minnacık cevizleri vermişsin.”
O esnada Hocanın kafasına “pat!” diye bir ceviz düşmüş. Bunun üzerine ellerini kaldırmış:
“Sen her şeyi hikmetle yaratırsın, ey Rabbim! Eğer o kabaklar ağaçta olsaydı, biri kafama düşseydi, halim nice olurdu!” demiş.
Her şeyi yerli yerinde, miktarınca yaratan ve her şeye kabiliyetine göre aza ve cihazat veren Rabbim...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Hayvanlar hayatlarının büyük kısmını, kokularla ve diğer kimyevî sinyallerle yönlendirirler.
Meselâ köpek ve fareler yiyeceklerini bulmada, yollarını ve barınaklarını hatırlamada, eşlerini ve yavrularını tanımada kokuları kullanırlar.
Karıncalar gibi sosyal böcekler de kimyevî sinyalleri kullanarak nereye gideceklerini ve nasıl davranacaklarını birbirlerine çok doğru ve kesin şekilde bildirirler.

İnsanlar ise dünyayı daha çok gözleri ve kulaklarıyla algılar ve onlara güvenirler. Koku hislerini genellikle bilgi edinme aracı olarak kullanmazlar.
Hatta burunlarımızın mesajını baskılar ve ihmal ederiz. Ancak anneler bebeklerini, yeni doğan bebekler de annelerini kokularından tanıyıp diğer kişilerden ayırt ederler.
Ayrıca kokular yetişkin İnsanların davranışlarını etkileyen bir güce de sahiptirler.
Bir mekânın, bir parfümün veya uzun zaman unutulmuş bir kokunun hatırlanması, hislerimizi harekete geçirdiği gibi, eski hayallerimizi de canlandırır.

bir bardak çayın veya kahvenin yudumlanmasıyla gelen koku olabileceği gibi, bir gülün veya iyi veya kötü karakterli bir kimsenin kokusu da olabilir.

Bu kokular bizde iyi veya kötü şeylerin hatırlanmasına yol açarak hislerimizi doğrudan etkiler.
Bütün bunlar gösteriyor ki, insanoğlu muhteşem bir sistem olarak yaratılmış ve her sistem kendi içinde ayrı bir mucize.
Bu mucizevî sistemlerin sırlarının çözülmesi ise, ancak insanoğlunun en başta akıl olmak üzere kendisine verilen kabiliyetleri,
bu mekanizmaları aydınlatmakta kullanması ve insanlığın hizmetine sunması ile olacaktır.
 
Üst Alt