Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
BÖLGELERİMİZ VE ŞEHİRLERİMİZ
Bölgeler ve Şehirler
Doğu Anadolu Bölgesi
Ardahan
Başlangıçtan ilk islâm fethine (646) kad
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 32055" data-attributes="member: 1208"><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000080"><strong>EDİRNE ANTLAŞMASI (14 Eylül 1829) </strong></span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000080"><strong></strong>Edirne Antlaşması, bölgedeki savaşa fiili olarak son verdi. Çıldır, Ahıska, Ahılkelek savaş tazmina*tı olarak Rusya’ya terk edildi. Buna karşılık Ardahan, Göle, Oltu, Poskhov, Şavşat, Livana Osmanlıla*ra geri veriliyordu. Bu antlaşmadan sonra Ruslar, Ermenileri sınır gerisine çekmeye başladılar. Asıl amaçları Ardahan ve Kars karşısında tampon hudut teşkil etmekti. Edirne antlaşması, Ardahan için yeni bir devrin başlamasına sebep olmuştu. Çünkü Ahıska ve Ahıl*kelek’in Rusların eline geçmesiyle Ardahan Osmanlı devletinin kuzeydoğudaki son toprağı yani Ser*hat Şehri durumuna düşmüştü. Artık bu tarihten sonra Türk topraklarına gelecek ilk saldırıyı Arda*han göğüsleme durumunda olacaktı. Bu dönemi Ulemadan Ahmet Dursun Efendi, Natıkî mahlasıy-la yazdığı şiirlerinde işlemektedir. Bu şiirlerin bulunduğu yazma bugün Beyazıd Devlet Kütüphane*si’nin Türkçe Yazmalar bölümünde 1225 sayılı tasnifinde bulunmaktadır. </span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000080"><strong>İKİNCİ RUS İSTİLÂSI (1855-1856) </strong>Osmanlılar muhtemel bir Rus tehlikesine karşı devrin en geçilmez savunma hatlarını Ardahan-Kars ve Erzurum hattında inşa etmeye başladılar. Çarlık ordusunun karargâhı ise 1829 sözleşmesi ile Rusya’ya bırakılan Ahıska’da bulunuyordu. Ardahan’daki Osmanlı Ali Paşa idi. Karade*niz’deki Rus-Osmanlı mücadelesi Ardahan’ın bulunduğu bölgede yeni bir Osmanlı-Rus savaşının çık*masına neden oldu. Sinop’ta Osmanlı Donanması Ruslarca yakılınca devlet Rusya’ya savaş ilân etti. Özellikle bu sırada Avrupa basını bölgedeki Rus-Osmanlı çekişmesiyle yakından ilgileniyor, Ardahan ve etrafındaki durumu Rus kaynaklarına dayanarak okuyucularına ulaştırıyorlardı. Ardahan’daki Os*manlı kuvvetleri tam bir teyakkuz halindeydiler. 24 Mayıs 1855′te Genaral Muravyev, sınır noktası Arpaçay’ı geçti. Çok kanlı çatışmalara sahne ola*cak Kars Kalesi kuşatıldı. Rusların bir kolu da Erzurum istikametine yöneldi. Hemen hemen bütün Doğudaki harp hali Ardahan için endişe verici idi. Nitekim Kars’tan gönderilen ve Ahıska’dan gelen kuvvetlerle birleşen Ruslar Ardahan’ı ele geçirdiler. Osmanlı kuvvetleri zorunlu olarak Göle’ye ora*dan da Oltu’ya çekildiler. Ardahan yıllar sonra bir Ramazan ayının sonlarında Rus çarlık ordularının kahredici pençesine düştü (11 Haziran 1855). Osmanlı kaynaklarında bu dönemde Ardahan’ın el de*ğiştirmesine ilişkin şu bilgiler verilmektedir: “Ardahan Garnizonu, ana kuvvetlerle irtibatın kesildiğini görünce, kaleyi terk etti. Ardahanlılar kendi başla*rına kaldıklarını görünce 11 Haziran’da fazla kan dökülmesini engellemek için teslim olmaya karar verdiler. Ge*neral Kovalevskiy bunu kabul etti. Kalenin eski bedenleri tahrip edildi. Askerî düzene ait ne varsa yıkıldı. Böyle*ce Ardahan Rusların eline geçmiş oldu.” Osmanlı-Rus savaşında, Ardahanlılardan Hacı Hüseyin Paşa ve kardeşi Hasan Bey’in gösterdiği kahramanlıklar bölge ahalisi tarafından takdirle karşılanmıştır. Birkaç gün sonra İstanbul’daki Takvim-i Vekayii gazetesi Ardahan’ın düşüşünü “çok acı bir haber” şeklinde okuyucularına duyurdu. Serasker Zarif Paşa da hatıralarında, Ardahan’ın düşüşünü, “istanbul, kapısız kaldı” şeklinde dile ge*tirmektedir. Osmanlı orduları, Çarlık orduları karşısında bir önceki savaşta olduğu gibi yine bütün cephelerde yenilince, devlet acilen barış istedi ve taraflar Paris’te barış masasına oturdular. </span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: #000080"></span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></em><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI (30 Mart 1856) </strong>İşgal altındaki Ardahan’ın kaderi, bir yıl suma Paris Antlaşmasıyla belirlendi. İngiltere’nin zorla*masıyla Rusya, Kars ve öteki Osmanlı arazisini boşaltacaktı. 30 Mart 1856′da yürürlüğe giren antlaş*mayla Ruslar, Kars ve Ardahan’ı boşalttılar. Ardahan, bu tarihten sonra tekrar Osmanlı idaresine geçti. 1877-1878 (93 Harbi) Savaşlarına ka*dar sükunet havasına kavuşmuş oldu.</span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>ÜÇÜNCÜ RUS İSTİLASI (1877-1878) </strong></span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">XIX. yüzyılın son yarısında korunma yapılarından kaleler önemini kaybetmeye başladı. Artık yer*leşim merkezleri ve önemli merkezler tabya denilen yapılarla korunmaya başlandı. Osmanlı Devleti’nde de boğazlar ve sınırlarda bu tür yapılara ihtiyaç duyuldu. Batum, Erzurum, Kars ve Ardahan’da Tabya denilen tahkimli yapılar kuruldu. Ardahan’daki tabyaların sayısı Kars ve Erzurum’dakinden azdı. En stratejik noktalara para ve in*san gücü seferber edilerek büyük tabyalar yapıldı. Ardahan civarına yapılan tabyaların hepsi Ardahan Kalesinin Güney, Doğu ve Kuzey istikametinde olup, şehre ve Kura düzlüğüne hakim idi. înşa edilen bu tabyaların isimleri şöyle idi: Ramazan, Emiroğlu, Senger, Kaz, Kaya tabyaları. Rus Devel, 27 Nisan 1877′de Çıldır’ın merkezi Zurzuna’yı ele geçirdi. Oradan Arda*han’a doğru ilerledi. Bu esnada Posof da bir başka Rus kolu tarafından ele geçirilmişti. Genel hücum, 16 Mayıs 1877′de başlatıldı. Osmanlı ordusunun mukavemeti yetersiz kalınca Ruslar, Ardahan’a doğ*ru ilerlemeye başladılar. Gölebert Tepesini de geçen Rus ordusu Ardahan Kalesi’ni yakından muha*saraya aldı. Ardahan Hüseyin Sabri Paşa, Gölebert Tepesinin kaybedilmesinden sonra, 16 Mayıs’ı 17 Mayıs’a bağlayan gece, beklenmedik bir kararla Ardahan’ı boşalttı. Kalede kalan Mehmet Bey, Ruslara direnme kararında yok. Fakat Ermeniler, yine hıyanetlerini göstererek kumandanın, as*kerlerin çoğu ile şehri boşalttığını Ruslara haber verdiler. Az sayıdaki Türk askerinin direnişi fayda vermedi. Ruslar Ardahan’a girdiler (17 Mayıs 1877). Ardahan’ın yönetimi Albay Komarov’a bırakıldı. Böylece Ardahan’da 40 yıl sürecek olan esaret ve hasret dönemi başlamış oluyordu. Ardahan’ın düşmesinin sorumlusu olarak gösterilen Hüseyin Sabri Paşa, Divan-ı Harp’te yargılan*dı ve suçlu görülerek sürgüne gönderildi.</span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>İŞGALDEN SONRA BARIŞ (Mart, Haziran, Temmuz 1878) </strong></span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">93 Harbi sonucunda Kars ve Erzurum Rus pençesine düştü, Ardahan’da istila edildi. 3 Mart 1878′de İstanbul’un banliyösü durumundaki Yeşilköy’de Ayestefanos’ta Osmanlı ve Rus tarafları bir araya gelerek Yeşilköy antlaşmasını imzaladılar. Buna göre Kars, Ardahan, Batum ve Eleşkirt savaş taz*minatı olarak Rusya’ya bırakılıyordu. Böylece kara günler ve vatan hasreti başlamış oluyordu. Gerçekten de binlerce yıllık Türk diyarı Serhat Ardahan’ın düşüşü bütün Türk kamuoyunda bü*yük infial uyandırmıştı. Ardahan’ı topraklarına katan Ruslar, şehri bir vali aracılığıyla yönetmeye başladılar. Bu tarihten sonra kurtuluşa kadar Ardahan tarihinde kayda geçen hadiseler ve iz bırakan olaylar, birtakım kurak*lık ve kıtlık olaylarıdır. Örneğin 1895 yılında Meşe Ardahan tarafında vuku bulan bir dolu hadisesi halkı önemli ölçüde maddî ve manevî zarara uğratmıştır. Hanak’lı Halk Şairi Ahmet Mazlumî, bu ola*yı destan şeklinde dile getirmiştir. 1907 yılında yurt çapında meydana gelen bir kuraklık Ardahan’da da hissedilmiş, yemsizlikten bü*</span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">tün hayvanlar telef olmuş, “1907 Saman Destanı” böyle bir zamanda söylenmiştir. 1908 yılında meydana gelen bir hayvan hastalığı salgını çok sayıda hayvanın telef olmasına sebep</span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">olmuş, zaten ekonomik açıdan fakir olan bölge halkı için hayatı daha da zorlaştırmıştır. 1878 Ardahan’ın Rusların eline geçmesinden sonra haritalar düzenlendi ve Kars-Aidahan, Çar’ın topraklan arasında gösterilmeye başlandı. 1912 yılında Osmanlı ve Rus temsilcileri bir araya gelerek kesin sınırları bir daha tespit ettiler. 1912 sınırlarından sonra karakol noktaları bir daha belirlendi. Artık Kars ve Ardahan gibi yerlerden Erzurum’a gidilmesi için pasaport alınması gerekiyordu. 1068 güzünde iç karışıklıkları yatıştıran Sultan Alparslan, II. Batı Seferine çıkarken, barışı bozup Bizans’ın kışkırtmasıyla akınlara başlayan Apkaz-Kartli Kralı IV. Bagrat’ın ülkesine yöneldi. Tiflis’i Ca-feroğulları Emirliği’nden alıp, orada kışladıktan sonra 1069′da karlar erirken ordusuyla Ardahan’a geldi. Buradan kuzeyde Meşe Ardahan/Vardosan (Yamaçyolu) çevresine gelince (bugün halkın Ca-muşkıran Fırtınası dediği) “(ibrelin beşi” 18 nisan günü çıkan kar fırtınasında çok zorluk çekildi. Sel*çuklu kaynakları bu bölgeyi şöyle tanıtıyor. Kenan oğlu Nemrud’un sakin olduğu ve oradan kule ya*parak göklere çıkmak istediği memleket (Yani Uğuz efsanesinde de adı geçen Hanak kesimi) alına*rak harap edildi. Onun Doğu yanındaki memleketi de (Büyük Ardahan) alarak, burada bir mescit yaptıran Sultan, 1069′da (Mayıs ortasına yakın) IV. Bagrat’ın barış isteğini kabul edip onu tekrar ha*raca bağladıktan sonra, Gence üzerinden İran’a döndü. 1075 yılında Kutalmışoğlu Süleyman Şah, İstanbul’un yanı başındaki İznik şehrini alarak Türkiye-Selçukluları Devletini kurdu. Kısa bir zaman sonra ihtilâller ile bunalan Bizans’ın içişlerine karışacak ve onlardan haraç alacak güce erişti. Bu sırada Araş ve Ardahan’ı da içine alan Kura boyları da yeni Türkmen göçleriyle doluyordu. Aynı dönemde, güçlenen Apkaz-Kartli Kralı II. Giorgi, Kars ile Meşe Ardahan’ı geri almıştı. 1080 yılında Sultan Melikşah, Danişmendli Emir Ahmet Başbuğluğu’nda bir orduyu buraya göndererek, bir yıldır işgal edilen Kars ve Meşe Ardahan’ı geri aldı. Apkaz-Kartli kaynağı “Kartlis-Çkhovrebd”da, Ardahan Sancağının bütününün fethedildiği Kol Zafe-ri’ni müteakip, bu yerlere Türkmen göçlerinin gelip yerleşmeleri şöyle anlatılıyor: “Bu sırada Anadoluya Turki-Koçevniki göçebeler ve sürülerimle yerleşmeye giden iki büyük emir, yollarını de*ğiştirip çekirge gibi ülkemize yayılıp, işgal ettiler. Savşet, Acara, Samshe (Ardahan, Posof, Ahıska, Ahılkelek ve Çıldır çevresi) hep Türkler’le doldu. Dağlara, mağaralara kaçan Hıristiyan ahali, giderek azaldı; kilise ve manastırlar sahipsiz kaldı.” </span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>XIX. YÜZYIL BAŞLARINDA ARDAHAN VE ÇILDIR OLAYLARI</strong> 18 Aralık 1800 yılında Çar Paul’ün manifestosu ile Gürcistan resmen Rusya’ya katılmıştı. Böylece Ruslar, İran ve Türkiye yani Osmanlılar ile komşu oldu. 1807′de Ruslar kalabalık bir orduyla sınırı geçip Ahıska’ya doğru ilerlemeye başladılar. 1807 ve 1810 yılları arasında Ruslar Osmanlılara karşı birtakım başarılar kazandılar. 1810 yılında Osmanlılar karşı bir hareketle Gürcistan üzerine yürüdüler. Bu haberi alan Rusların</span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İtalyan asıllı generali Palucci, Ahılkelek üzerine yürüdü ve buradaki Türk Kuvvetlerini bozguna uğ*</span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">rattı. 1811 yılında bölgede Ruslar’a karşı Osmanlı-İran ittifakının gerçekleşmesi Rusların daha fazla iler-</span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">leyememelerine neden oldu. 16 Mayıs 1812′de imzalanan Bükreş antlaşmasıyla Osmanlı Devleti 1807′den itibaren Kafkaslarda kaybettiği topraklarına yeniden kavuştu. 1816 yılında İsyan eden Acara’lı Ahmet meselesi devleti epeyce uğraştırdı. Ardahan ve Çıldır’da bulunan askeri kuvvetler, Acara’lı Ahmed’in tedibi için epeyce uğraştılar.</span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>I. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASINDA ARDAHAN </strong></span></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000080"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">I. Dünya Savaşına Osmanlı Devletinin katılmasından sonra Harbiye Nazırı Enver Paşa Kafkaslara doğru büyük bir harekat başlattı. Amaç, Kafkaslarda kaybedilen toprakların alınması idi. Sarıkamış harekâtının başladığı günlerde Alman subayı Stange’nin kontrolündeki milis güçler Artvin, Ardahan ve Tiflis’i ele geçirmek için ileri harekâta geçtiler. 25 Aralık 1914′te Artvin üzerinden Yalnızçam ge*çidini geçen Türk ordusu, 29 Aralık günü Ardahan’a girdi. Ardahan’ın kendileri açısından öneminin farkında olan Ruslar, 3 Ocak günü hücuma geçti. Arda*han’da bulunan Türk milis kuvvetleri, daha fazla dayanamayacaklarını anlayınca şehri boşaltmak zo*runda kaldılar. Böylece Ardahan’ın hürriyet sevinci bir hafta sürmüş oldu. Durumu daha iyi anlayan Ruslar, Ardahan’daki kuvvetlerini üç kat arttırdılar. Osmanlı ordusunun Sarıkamış’tan harekete geçtiği haberi Ardahan’da yeni bir sevinç dalgasının ortaya çıkmasına neden oldu. Harekât Allahuekber dağlarının Sarıkamış cihetinden başlamıştı. Dağ*ların kuzey yönü ise Ardahan ve Göle yaylasına bakıyordu. Harekâtın başarılı olması durumunda Ar*dahan kurtarılacaktı. 14 Ocak 1915 gecesi, Osmanlı ordusu harekâta başladı. Tarihe, “Sarıkamış Faci*ası” olarak geçen bu harekât esnasında, Osmanlı Ordusunun büyük bir bölümü soğuk ve açlıktan şehit oldu. Harekât başarısızlıkla sonuçlanınca, harekâtın ikinci ayağını oluşturan Göle-Merdinik ve Ardahan hattı iptal edildi. Enver Paşa, harekâtı durdurarak İstanbul’a döndü. Ardahan’ın bir haftalığına Türklerin eline geçişi, bütün Türkiye’de çok büyük sevinç yaratmıştır. İstanbul gazeteleri, olayı hemen okurlarına duyurmuş İstanbul ve İzmir’den Ardahan’a kutlama telg*rafları yağmıştır. Ayrıca Güneyden Antep, Maraş, Urfa ve Mardin’den de Ardahan’a kutlama mesajla*rı gönderilmiştir. Ardahan’a I. Dünya Savaşı sırasındaki kıtlık ve felâket günlerinde kardeş ellerden yardımlar yapıl*mıştır. “Baku Müslüman Cemiyet-i Hayriyesı’ Ardahan ve ilçelerinde birer şube açmış, çok sayıda yetime el atmıştır. Yine Azerbaycan’da yardım amacıyla faaliyet gösteren “Kardaş Kömeği” de Ardahanlı fakir ve hastalara çok büyük yardımlar yapmışlardır. Bu dönemin Ardahan açısından <img src="https://www.rasulehasret.com/images/smilies/dikkat.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> çekici en önemli özelliği bölgeyle ilgisi olmayan Ermenile*rin Rus işgali sırasında bölgeye yerleşme ve etnik temizlik yapma faaliyetleridir. Ruslar, sürekli olarak Ermenilerin Ardahan ve Kars taraflarına yerleşmelerini teşvik ettiler. 1855′te yürürlüğe giren Rus Ara*zi Nizamnamesi hayata geçirildi. Toprak mülkiyeti kaldırıldı, arazi devletin malı oldu. Bu uygulama*dan amaçlanan, burada Türk ve Müslüman nüfusun hukukî dayanaklarını koparmaktı. Her türlü di*nî eğitim engellendi. Türk nüfus zorunlu olarak çalışmaya zorlandı. Amele sıfatıyla çalıştırılan Arda-hanlıların ücretleri ya ödenilmedi ya da hukuka aykırı gerekçelerle önemli ölçüde azaltıldı. Ardahan Türkleri’nin bu kara günlerde tek dostu Bakülü Kömekciler idi. </span></span></span></em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 32055, member: 1208"] [I][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=#000080][B]EDİRNE ANTLAŞMASI (14 Eylül 1829) [/B]Edirne Antlaşması, bölgedeki savaşa fiili olarak son verdi. Çıldır, Ahıska, Ahılkelek savaş tazmina*tı olarak Rusya’ya terk edildi. Buna karşılık Ardahan, Göle, Oltu, Poskhov, Şavşat, Livana Osmanlıla*ra geri veriliyordu. Bu antlaşmadan sonra Ruslar, Ermenileri sınır gerisine çekmeye başladılar. Asıl amaçları Ardahan ve Kars karşısında tampon hudut teşkil etmekti. Edirne antlaşması, Ardahan için yeni bir devrin başlamasına sebep olmuştu. Çünkü Ahıska ve Ahıl*kelek’in Rusların eline geçmesiyle Ardahan Osmanlı devletinin kuzeydoğudaki son toprağı yani Ser*hat Şehri durumuna düşmüştü. Artık bu tarihten sonra Türk topraklarına gelecek ilk saldırıyı Arda*han göğüsleme durumunda olacaktı. Bu dönemi Ulemadan Ahmet Dursun Efendi, Natıkî mahlasıy-la yazdığı şiirlerinde işlemektedir. Bu şiirlerin bulunduğu yazma bugün Beyazıd Devlet Kütüphane*si’nin Türkçe Yazmalar bölümünde 1225 sayılı tasnifinde bulunmaktadır. [B]İKİNCİ RUS İSTİLÂSI (1855-1856) [/B]Osmanlılar muhtemel bir Rus tehlikesine karşı devrin en geçilmez savunma hatlarını Ardahan-Kars ve Erzurum hattında inşa etmeye başladılar. Çarlık ordusunun karargâhı ise 1829 sözleşmesi ile Rusya’ya bırakılan Ahıska’da bulunuyordu. Ardahan’daki Osmanlı Ali Paşa idi. Karade*niz’deki Rus-Osmanlı mücadelesi Ardahan’ın bulunduğu bölgede yeni bir Osmanlı-Rus savaşının çık*masına neden oldu. Sinop’ta Osmanlı Donanması Ruslarca yakılınca devlet Rusya’ya savaş ilân etti. Özellikle bu sırada Avrupa basını bölgedeki Rus-Osmanlı çekişmesiyle yakından ilgileniyor, Ardahan ve etrafındaki durumu Rus kaynaklarına dayanarak okuyucularına ulaştırıyorlardı. Ardahan’daki Os*manlı kuvvetleri tam bir teyakkuz halindeydiler. 24 Mayıs 1855′te Genaral Muravyev, sınır noktası Arpaçay’ı geçti. Çok kanlı çatışmalara sahne ola*cak Kars Kalesi kuşatıldı. Rusların bir kolu da Erzurum istikametine yöneldi. Hemen hemen bütün Doğudaki harp hali Ardahan için endişe verici idi. Nitekim Kars’tan gönderilen ve Ahıska’dan gelen kuvvetlerle birleşen Ruslar Ardahan’ı ele geçirdiler. Osmanlı kuvvetleri zorunlu olarak Göle’ye ora*dan da Oltu’ya çekildiler. Ardahan yıllar sonra bir Ramazan ayının sonlarında Rus çarlık ordularının kahredici pençesine düştü (11 Haziran 1855). Osmanlı kaynaklarında bu dönemde Ardahan’ın el de*ğiştirmesine ilişkin şu bilgiler verilmektedir: “Ardahan Garnizonu, ana kuvvetlerle irtibatın kesildiğini görünce, kaleyi terk etti. Ardahanlılar kendi başla*rına kaldıklarını görünce 11 Haziran’da fazla kan dökülmesini engellemek için teslim olmaya karar verdiler. Ge*neral Kovalevskiy bunu kabul etti. Kalenin eski bedenleri tahrip edildi. Askerî düzene ait ne varsa yıkıldı. Böyle*ce Ardahan Rusların eline geçmiş oldu.” Osmanlı-Rus savaşında, Ardahanlılardan Hacı Hüseyin Paşa ve kardeşi Hasan Bey’in gösterdiği kahramanlıklar bölge ahalisi tarafından takdirle karşılanmıştır. Birkaç gün sonra İstanbul’daki Takvim-i Vekayii gazetesi Ardahan’ın düşüşünü “çok acı bir haber” şeklinde okuyucularına duyurdu. Serasker Zarif Paşa da hatıralarında, Ardahan’ın düşüşünü, “istanbul, kapısız kaldı” şeklinde dile ge*tirmektedir. Osmanlı orduları, Çarlık orduları karşısında bir önceki savaşta olduğu gibi yine bütün cephelerde yenilince, devlet acilen barış istedi ve taraflar Paris’te barış masasına oturdular. [/COLOR] [/FONT][/SIZE][/I][I][SIZE=3][COLOR=#000080][FONT=Comic Sans MS][B]PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI (30 Mart 1856) [/B]İşgal altındaki Ardahan’ın kaderi, bir yıl suma Paris Antlaşmasıyla belirlendi. İngiltere’nin zorla*masıyla Rusya, Kars ve öteki Osmanlı arazisini boşaltacaktı. 30 Mart 1856′da yürürlüğe giren antlaş*mayla Ruslar, Kars ve Ardahan’ı boşalttılar. Ardahan, bu tarihten sonra tekrar Osmanlı idaresine geçti. 1877-1878 (93 Harbi) Savaşlarına ka*dar sükunet havasına kavuşmuş oldu. [B]ÜÇÜNCÜ RUS İSTİLASI (1877-1878) [/B] XIX. yüzyılın son yarısında korunma yapılarından kaleler önemini kaybetmeye başladı. Artık yer*leşim merkezleri ve önemli merkezler tabya denilen yapılarla korunmaya başlandı. Osmanlı Devleti’nde de boğazlar ve sınırlarda bu tür yapılara ihtiyaç duyuldu. Batum, Erzurum, Kars ve Ardahan’da Tabya denilen tahkimli yapılar kuruldu. Ardahan’daki tabyaların sayısı Kars ve Erzurum’dakinden azdı. En stratejik noktalara para ve in*san gücü seferber edilerek büyük tabyalar yapıldı. Ardahan civarına yapılan tabyaların hepsi Ardahan Kalesinin Güney, Doğu ve Kuzey istikametinde olup, şehre ve Kura düzlüğüne hakim idi. înşa edilen bu tabyaların isimleri şöyle idi: Ramazan, Emiroğlu, Senger, Kaz, Kaya tabyaları. Rus Devel, 27 Nisan 1877′de Çıldır’ın merkezi Zurzuna’yı ele geçirdi. Oradan Arda*han’a doğru ilerledi. Bu esnada Posof da bir başka Rus kolu tarafından ele geçirilmişti. Genel hücum, 16 Mayıs 1877′de başlatıldı. Osmanlı ordusunun mukavemeti yetersiz kalınca Ruslar, Ardahan’a doğ*ru ilerlemeye başladılar. Gölebert Tepesini de geçen Rus ordusu Ardahan Kalesi’ni yakından muha*saraya aldı. Ardahan Hüseyin Sabri Paşa, Gölebert Tepesinin kaybedilmesinden sonra, 16 Mayıs’ı 17 Mayıs’a bağlayan gece, beklenmedik bir kararla Ardahan’ı boşalttı. Kalede kalan Mehmet Bey, Ruslara direnme kararında yok. Fakat Ermeniler, yine hıyanetlerini göstererek kumandanın, as*kerlerin çoğu ile şehri boşalttığını Ruslara haber verdiler. Az sayıdaki Türk askerinin direnişi fayda vermedi. Ruslar Ardahan’a girdiler (17 Mayıs 1877). Ardahan’ın yönetimi Albay Komarov’a bırakıldı. Böylece Ardahan’da 40 yıl sürecek olan esaret ve hasret dönemi başlamış oluyordu. Ardahan’ın düşmesinin sorumlusu olarak gösterilen Hüseyin Sabri Paşa, Divan-ı Harp’te yargılan*dı ve suçlu görülerek sürgüne gönderildi. [B]İŞGALDEN SONRA BARIŞ (Mart, Haziran, Temmuz 1878) [/B] 93 Harbi sonucunda Kars ve Erzurum Rus pençesine düştü, Ardahan’da istila edildi. 3 Mart 1878′de İstanbul’un banliyösü durumundaki Yeşilköy’de Ayestefanos’ta Osmanlı ve Rus tarafları bir araya gelerek Yeşilköy antlaşmasını imzaladılar. Buna göre Kars, Ardahan, Batum ve Eleşkirt savaş taz*minatı olarak Rusya’ya bırakılıyordu. Böylece kara günler ve vatan hasreti başlamış oluyordu. Gerçekten de binlerce yıllık Türk diyarı Serhat Ardahan’ın düşüşü bütün Türk kamuoyunda bü*yük infial uyandırmıştı. Ardahan’ı topraklarına katan Ruslar, şehri bir vali aracılığıyla yönetmeye başladılar. Bu tarihten sonra kurtuluşa kadar Ardahan tarihinde kayda geçen hadiseler ve iz bırakan olaylar, birtakım kurak*lık ve kıtlık olaylarıdır. Örneğin 1895 yılında Meşe Ardahan tarafında vuku bulan bir dolu hadisesi halkı önemli ölçüde maddî ve manevî zarara uğratmıştır. Hanak’lı Halk Şairi Ahmet Mazlumî, bu ola*yı destan şeklinde dile getirmiştir. 1907 yılında yurt çapında meydana gelen bir kuraklık Ardahan’da da hissedilmiş, yemsizlikten bü* tün hayvanlar telef olmuş, “1907 Saman Destanı” böyle bir zamanda söylenmiştir. 1908 yılında meydana gelen bir hayvan hastalığı salgını çok sayıda hayvanın telef olmasına sebep olmuş, zaten ekonomik açıdan fakir olan bölge halkı için hayatı daha da zorlaştırmıştır. 1878 Ardahan’ın Rusların eline geçmesinden sonra haritalar düzenlendi ve Kars-Aidahan, Çar’ın topraklan arasında gösterilmeye başlandı. 1912 yılında Osmanlı ve Rus temsilcileri bir araya gelerek kesin sınırları bir daha tespit ettiler. 1912 sınırlarından sonra karakol noktaları bir daha belirlendi. Artık Kars ve Ardahan gibi yerlerden Erzurum’a gidilmesi için pasaport alınması gerekiyordu. 1068 güzünde iç karışıklıkları yatıştıran Sultan Alparslan, II. Batı Seferine çıkarken, barışı bozup Bizans’ın kışkırtmasıyla akınlara başlayan Apkaz-Kartli Kralı IV. Bagrat’ın ülkesine yöneldi. Tiflis’i Ca-feroğulları Emirliği’nden alıp, orada kışladıktan sonra 1069′da karlar erirken ordusuyla Ardahan’a geldi. Buradan kuzeyde Meşe Ardahan/Vardosan (Yamaçyolu) çevresine gelince (bugün halkın Ca-muşkıran Fırtınası dediği) “(ibrelin beşi” 18 nisan günü çıkan kar fırtınasında çok zorluk çekildi. Sel*çuklu kaynakları bu bölgeyi şöyle tanıtıyor. Kenan oğlu Nemrud’un sakin olduğu ve oradan kule ya*parak göklere çıkmak istediği memleket (Yani Uğuz efsanesinde de adı geçen Hanak kesimi) alına*rak harap edildi. Onun Doğu yanındaki memleketi de (Büyük Ardahan) alarak, burada bir mescit yaptıran Sultan, 1069′da (Mayıs ortasına yakın) IV. Bagrat’ın barış isteğini kabul edip onu tekrar ha*raca bağladıktan sonra, Gence üzerinden İran’a döndü. 1075 yılında Kutalmışoğlu Süleyman Şah, İstanbul’un yanı başındaki İznik şehrini alarak Türkiye-Selçukluları Devletini kurdu. Kısa bir zaman sonra ihtilâller ile bunalan Bizans’ın içişlerine karışacak ve onlardan haraç alacak güce erişti. Bu sırada Araş ve Ardahan’ı da içine alan Kura boyları da yeni Türkmen göçleriyle doluyordu. Aynı dönemde, güçlenen Apkaz-Kartli Kralı II. Giorgi, Kars ile Meşe Ardahan’ı geri almıştı. 1080 yılında Sultan Melikşah, Danişmendli Emir Ahmet Başbuğluğu’nda bir orduyu buraya göndererek, bir yıldır işgal edilen Kars ve Meşe Ardahan’ı geri aldı. Apkaz-Kartli kaynağı “Kartlis-Çkhovrebd”da, Ardahan Sancağının bütününün fethedildiği Kol Zafe-ri’ni müteakip, bu yerlere Türkmen göçlerinin gelip yerleşmeleri şöyle anlatılıyor: “Bu sırada Anadoluya Turki-Koçevniki göçebeler ve sürülerimle yerleşmeye giden iki büyük emir, yollarını de*ğiştirip çekirge gibi ülkemize yayılıp, işgal ettiler. Savşet, Acara, Samshe (Ardahan, Posof, Ahıska, Ahılkelek ve Çıldır çevresi) hep Türkler’le doldu. Dağlara, mağaralara kaçan Hıristiyan ahali, giderek azaldı; kilise ve manastırlar sahipsiz kaldı.” [B]XIX. YÜZYIL BAŞLARINDA ARDAHAN VE ÇILDIR OLAYLARI[/B] 18 Aralık 1800 yılında Çar Paul’ün manifestosu ile Gürcistan resmen Rusya’ya katılmıştı. Böylece Ruslar, İran ve Türkiye yani Osmanlılar ile komşu oldu. 1807′de Ruslar kalabalık bir orduyla sınırı geçip Ahıska’ya doğru ilerlemeye başladılar. 1807 ve 1810 yılları arasında Ruslar Osmanlılara karşı birtakım başarılar kazandılar. 1810 yılında Osmanlılar karşı bir hareketle Gürcistan üzerine yürüdüler. Bu haberi alan Rusların İtalyan asıllı generali Palucci, Ahılkelek üzerine yürüdü ve buradaki Türk Kuvvetlerini bozguna uğ* rattı. 1811 yılında bölgede Ruslar’a karşı Osmanlı-İran ittifakının gerçekleşmesi Rusların daha fazla iler- leyememelerine neden oldu. 16 Mayıs 1812′de imzalanan Bükreş antlaşmasıyla Osmanlı Devleti 1807′den itibaren Kafkaslarda kaybettiği topraklarına yeniden kavuştu. 1816 yılında İsyan eden Acara’lı Ahmet meselesi devleti epeyce uğraştırdı. Ardahan ve Çıldır’da bulunan askeri kuvvetler, Acara’lı Ahmed’in tedibi için epeyce uğraştılar. [B]I. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASINDA ARDAHAN [/B] I. Dünya Savaşına Osmanlı Devletinin katılmasından sonra Harbiye Nazırı Enver Paşa Kafkaslara doğru büyük bir harekat başlattı. Amaç, Kafkaslarda kaybedilen toprakların alınması idi. Sarıkamış harekâtının başladığı günlerde Alman subayı Stange’nin kontrolündeki milis güçler Artvin, Ardahan ve Tiflis’i ele geçirmek için ileri harekâta geçtiler. 25 Aralık 1914′te Artvin üzerinden Yalnızçam ge*çidini geçen Türk ordusu, 29 Aralık günü Ardahan’a girdi. Ardahan’ın kendileri açısından öneminin farkında olan Ruslar, 3 Ocak günü hücuma geçti. Arda*han’da bulunan Türk milis kuvvetleri, daha fazla dayanamayacaklarını anlayınca şehri boşaltmak zo*runda kaldılar. Böylece Ardahan’ın hürriyet sevinci bir hafta sürmüş oldu. Durumu daha iyi anlayan Ruslar, Ardahan’daki kuvvetlerini üç kat arttırdılar. Osmanlı ordusunun Sarıkamış’tan harekete geçtiği haberi Ardahan’da yeni bir sevinç dalgasının ortaya çıkmasına neden oldu. Harekât Allahuekber dağlarının Sarıkamış cihetinden başlamıştı. Dağ*ların kuzey yönü ise Ardahan ve Göle yaylasına bakıyordu. Harekâtın başarılı olması durumunda Ar*dahan kurtarılacaktı. 14 Ocak 1915 gecesi, Osmanlı ordusu harekâta başladı. Tarihe, “Sarıkamış Faci*ası” olarak geçen bu harekât esnasında, Osmanlı Ordusunun büyük bir bölümü soğuk ve açlıktan şehit oldu. Harekât başarısızlıkla sonuçlanınca, harekâtın ikinci ayağını oluşturan Göle-Merdinik ve Ardahan hattı iptal edildi. Enver Paşa, harekâtı durdurarak İstanbul’a döndü. Ardahan’ın bir haftalığına Türklerin eline geçişi, bütün Türkiye’de çok büyük sevinç yaratmıştır. İstanbul gazeteleri, olayı hemen okurlarına duyurmuş İstanbul ve İzmir’den Ardahan’a kutlama telg*rafları yağmıştır. Ayrıca Güneyden Antep, Maraş, Urfa ve Mardin’den de Ardahan’a kutlama mesajla*rı gönderilmiştir. Ardahan’a I. Dünya Savaşı sırasındaki kıtlık ve felâket günlerinde kardeş ellerden yardımlar yapıl*mıştır. “Baku Müslüman Cemiyet-i Hayriyesı’ Ardahan ve ilçelerinde birer şube açmış, çok sayıda yetime el atmıştır. Yine Azerbaycan’da yardım amacıyla faaliyet gösteren “Kardaş Kömeği” de Ardahanlı fakir ve hastalara çok büyük yardımlar yapmışlardır. Bu dönemin Ardahan açısından [IMG]https://www.rasulehasret.com/images/smilies/dikkat.gif[/IMG] çekici en önemli özelliği bölgeyle ilgisi olmayan Ermenile*rin Rus işgali sırasında bölgeye yerleşme ve etnik temizlik yapma faaliyetleridir. Ruslar, sürekli olarak Ermenilerin Ardahan ve Kars taraflarına yerleşmelerini teşvik ettiler. 1855′te yürürlüğe giren Rus Ara*zi Nizamnamesi hayata geçirildi. Toprak mülkiyeti kaldırıldı, arazi devletin malı oldu. Bu uygulama*dan amaçlanan, burada Türk ve Müslüman nüfusun hukukî dayanaklarını koparmaktı. Her türlü di*nî eğitim engellendi. Türk nüfus zorunlu olarak çalışmaya zorlandı. Amele sıfatıyla çalıştırılan Arda-hanlıların ücretleri ya ödenilmedi ya da hukuka aykırı gerekçelerle önemli ölçüde azaltıldı. Ardahan Türkleri’nin bu kara günlerde tek dostu Bakülü Kömekciler idi. [/FONT][/COLOR][/SIZE][/I] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
BÖLGELERİMİZ VE ŞEHİRLERİMİZ
Bölgeler ve Şehirler
Doğu Anadolu Bölgesi
Ardahan
Başlangıçtan ilk islâm fethine (646) kad
Üst
Alt