Balıkesir Doğal Alanları ve Mağaraları

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37

Tımarhane Adası (Ayvalık)

Çamlık Koyunun sonunda, Şeytan Sofrası’nın eteklerinde ve yarımadanın ucunda yer alan Tımarhane Adası yalnızca adıyla değil, tepede bulunan ilginç yapılı kayalarıyla da Dikkat çekmektedir. Girintili, çıkıntılı ve hemen dibindeki manastırın etrafını saran kayalar, rüzgarda uğultu ve sesler çıkarması ile ilgi çekmektedir. Adada eskiden yaşayan Rumların "Agia Paraskevi" ismini verdikleri Çamlık Koyundaki Sarımsak Yarımadasının devamı olan Tımarhane Adasına, Türkler "Taşlı Manastır" da demişlerdir. Günümüzden 70 yıl öncesine kadar psikoterapi merkezi ve çiftlik binalarının da bulunduğu Tımarhane Adası, Cunda Adasına giden turistlerin mutlaka uğramaları gereken bir doğa harikası. Yöredeki bir diğer ilginç doğal güzellik ise Dalyan boğazı mevkiinin bir başka kıyısında yer alan "Deliklitaş"tır. Ortasındaki delik nedeniyle bu adı alan katran rengindeki Deliklitaş, Çamlık Koyunun sığ bölümünde, kumdan oluşan bir dilin ucunda yer almaktadır. Koyun içinde bir de balık üretme çiftliği yer almaktadır.

Adaya ismini veren Taşlı Manastır’ın kemerli pencereleri ve arkasında bir koridoru manastırdan arta kalan bölümlerdir.

Manyas Gölü (Manyas)

Bandırma ve Erdek körfezinin güney kıyılarından 15 km. içerisinde bulunan gölün yüzölçümü yaklaşık 192 km2.dir. Gölün doğu-batı doğrultusundaki genişliği ise 11 km.dir. En derin yeri kuzeyde olup, burasının da genişliği 5 km.’yi geçmemektedir.Güneyden Manyas Gölüne dökülen Kocaçay aynı zamanda gölün sularını Karadere vasıtasıyla Susurluk ırmağına boşaltmaktadır. Kışın taşarak çevresine geniş bataklıklar oluşturan Manyas Gölünün çevresindeki vadilerin girişlerinde yeni alüvyonlar birikmiştir.Genellikle eski körfezlerde toplanmış olan bu alüvyonlar göl alanının küçülmesine neden olmuştur. Bu nedenle de göl düzeyi ile çevresindeki alçak yaylalar arasında 100-120 m.lik bir yükselti farkı ortaya çıkmaktadır. Manyas Gölünün, kışın taşan, sonra çekilen alanlarda bıraktığı alüvyonlar sayesinde kazak fasulyesi adı verilen iri taneli fasulye ve mısır, ayçiçeği ve şekerpancarı da yaz aylarında yetiştirilmektedir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Balıkesir Doğal Alanları ve Mağaraları

Kuş Cenneti Milli Parkı (Manyas)

Manyas İlçesindeki en büyük turizm potansiyeli Manyas Kuş Cenneti ve Milli Parkıdır. Avrupa konseyince A sınıfı diploma ile ödüllendirilen Milli Park, bu özelliği ile en çok ziyaretçi çeken milli parklardan biridir. Eski adı Aphmitis Limne olan Kuş Gölü kıyılarında yer alan milli park bu gölün kuzeydoğusunda yer almaktadır. Kuş Cenneti’nin "Milli Park" olarak ayrılmasının tek nedeni, barındırdığı kuş topluluklarıdır. Kuş Cenneti ülkemizdeki milli parklar içinde en küçük olanıdır.

Kuş Cennetine Bandırma-Balıkesir karayolunda Bandırma ’dan itibaren 15km. Kilometresinden güneye sapan 3 km.lik bir yolla ulaşır. Kuş gölü 1 Nisan 1938 tarihinde Prof. Dr. Curt Koswing ve eşi tarafından bulunmuştur ve buraya "Kuş Cenneti" adı verilmiştir.

M.Ö. 547-335 yıllarında Daskileon Satraplığı tarafından özel bir saha olarak ayrılan Kuş Cenneti ile ilgili o yıllarda yapılan envanter çalışmaları Ege Üniversitesi’nin kazılarında ortaya çıkmaktadır.

II.Dünya Savaşı yıllarında, 1936’da Braunschwig Teknik Üniversitesinde Genetik Profesörü ve Doğa Bilimleri Müzesi yöneticisiyken ülkemize savaştan kaçarak gelen Prof.Curt Kosewig, 1937 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Kürsüsü Başkanı oldu. 1938 yılında Kuş Gölü ve eski Sığırcı Köyü çevresinde incelemelerde bulunan Prof. Kosewig ve eşi Leonorre Kosewig, bir anlamda Kuş Gölü ve Kuş Cennetini keşfederek, Cennetin milli bir park alanı haline getirilmesinin öncülüğünü üstlenmiştir. Prof. Kosewig ve eşinin, Cennetin, gerçek anlamda doğal bir Cennet olduğunu ilgili makamlara kabul ettirmesi de kolay olmadı. 1938 yılından 1959 yılına kadar şahsi gayretleriyle ve özverisiyle koruduğu Kuş Cenneti ancak 1959 yılında Milli Park olarak kabul edimiştir.

1 Nisan 1938 tarihinde göle balık tutmaya giden Prof. Kosewig’in rastlantıyla farkına vardığı Kuş Cenneti’ne, uluslararası ornitologların ilgisini çekmeyi başarırken, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji ve Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsünün 1952 yılında Kuş Cennetinde bir istasyon kurmasını ve bu yöreyi korumak üzere bir istasyon bekçisinin görevlendirilmesini de sağlamıştır. İstasyon bekçisinin maaşını dahi Prof. Kosewig’in uzun bir süre şahsen ödediği ve yörede avcılık yapanların doğal ortamı bozmamaları için verdiği mücadele halen yörede anlatılmaktadır.

1959 yılında Milli Park statüsüne alınan Manyas Kuş Cenneti Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlanmış ve bundan sonra gerçekleştirilen etkili koruma ile daha da gelişmiştir. Buradaki kuş topluluklarında önemli artışlar olmuştur. Bunun sonucunda da, yapılan başvuru üzerine Avrupa Konseyi tarafından 1976 yılında "A Sınıfı" diploma ile ödüllendirilmiştir. İyi korunan doğa parçalarına verilen A Sınıfı diploması, daha sonra 1981, 1986, 1991 ve 1996 yıllarında yenilenmiştir. Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı 1981 yılında doğal sit alanı ilan edilmiş ve koruma imar planı yapılmıştır.

Kuş Cenneti’nde 1975 Haziranına kadar 238 kuş türünün varlığı tespit edilmiştir. Daha sonra çeşitli zamanlarda yapılan sayımlar sonucunda bu rakam 255’e çıkmıştır. Kuş türlerinden 66 tanesi Milli Parkta düzenli olarak her yıl kuluçka topluluğuna katılmaktadır. Geri kalanlar ise, göç sırasında Kuş Cenneti’ne uğramaktadır.

Kuş Cenneti Milli Parkı, Marmara Bölgesi’nin ılıman iklimi içerisinde ve kıtalar arası göç yolları üzerinde kuşların vazgeçilmez uğrak yeridir. Kuşlar göç yerlerine gidiş ve dönüşlerinde Kuş Cenneti’ne misafir olur, dinlenir, karınlarını doyurarak yollarına devam ederler. Kuş Cenneti’nde konaklama zamanları türlerine göre 1 saatle 1 ay arasında değişmektedir. Bir yılda Kuş Cenneti’ne gelen kuş sayısının 2-3 milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir.

Kuş Cenneti Milli Parkı’nda, tanıtım vitrinlerinin yer aldığı bir müze bulunmaktadır. Parkı her yıl ortalama 67 ayrı ülkeden 80 bin kişi ziyaret etmektedir.

Kuş cennetinde canlı organizmalar ile doğa parçası bir eko sistemin bir parçasıdır. Burada canlı ve cansız varlıklar bir uyum içindedir. Kuşkusuz bütün bu unsurları birleştiren, bütünleyen gölün ılık sularıdır. Sular kışın yükselip, yazları geri çekilir. Bu ritmik düzen yuva zamanında ağaçların altında su bulunması gerektiğini yerine getirerek kuşların yuva yapmaları sağlanmaktadır.

Kuş cenneti Milli Parkı bitki ve hayvan topluluğu açısından Kuş Gölünün en yoğun yeridir. Burada yetişen başlıca ağaçlar; söğüt ve ılgın dır. Bu ağaçlar gölün güney ve doğu kıyılarında yer alır. Saz, kamış, kafa otu ve kandıra gölün bütün kıyılarında bulunur. Çevrede sulak çayırlarda yüzlerce çeşit çiçekli otlar mevcuttur. Hayvan topluluğu açısından tatlı su ıstakozu, yeşil kurbağa, sıçrayıcı kurbağa ve ağaç kurbağası sürekli mevcuttur. Gölde sazan, yayın, turna, kefal gibi 20’den fazla türde balık yaşamaktadır.

Evliye Çelebi, Seyahatnamesinde Kuş Gölü ile Kuş Cenneti’nden;
“İlyaspınar’dan doğan Türkmenler buraya Manyas derler.O kadar derin değil suyu ab-ı hayata benzer içinde alabalık, turna balığı çeşit çeşit nefis balık avlanır. Devlete vergi ödeyen avcıları vardır.Öyle herkes zevk için balık avlayamaz. Kışın bu göl, kaz, kuğu, karabatak, yeşilbaş, martı kuşu ve diğer güzel kuşlarla dolar. Her gece kaz ve kuğu sesinden kanat şakırtısından Manyas sahası titrer. Saka kuşu ve diğer güzel kuşlarla dolar. Bu kuşların avcıları da devlete vergi verirler.Birde bu gölde bir çeşit pamuğa benzer kav biter ki su içinden çıkarıp çakmak taşı üzerine koyarak çakmak ile vursan, derhal ateş alır. Ve her şeyde kullanılır. Ama adı geçen kavın kurutup da çaksan yanmaz. Her tarafta meşhur bir kavdır. Bu Manyas gölünün kenarların da yüksek sazlar yetişir. Bu göl etrafındaki halk o sazları mevsiminde koparıp, terbiye ettikten sonra renk renk hasır seccadeler, minderler ve döşemeler dokurlar ki insan hayran olur.” diye söz etmiştir.

Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı’nın geniş kitlelere tanıtımının yapılabilmesi ve çevre kirliliği nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehlikelere kamuoyunun dikkatini çekebilmesi amacıyla, 1987 yılından bu yana her yıl Uluslar arası Bandırma Kuş Cenneti Kültür ve Turizm Festivali ismiyle bir festival düzenlenmektedir.
Ören (Burhaniye)

Burhaniye’nin tarihi ve arkeolojik açıdan dikkati çeken yeri Örendir. Burada Helenistik, Roma ve Bizans devirlerine ait kalıntılara rastlanmaktadır. İlçe merkezine 4 km. uzaklıkta olan Ören turistik tesisleri eğlence merkezleri, ince kumlu plajı ile ayrı bir çekiciliğe sahiptir. Örende deniz suyu Türkiye’nin en temiz sularındandır. Sıcaklığı 20-21 derecedir. Burhaniye’ye 4 km. uzaklıktaki asfalt bir yol ile bağlı olan Ören, Çanakkale ve İzmir’e de asfalt yol ile bağlıdır. Turistik Ören bölgesi daha çok dinlenmek ve huzur içinde vakit geçirmek için insanların uğrak yeri durumundadır.


İskele (Burhaniye)
Körfez bölgesinin en büyük yat limanının yapılmasından sonra klasik balıkçı köyü görünümünü bir ölçüde yitiren iskelede balık lokantaları ve çay bahçeleri ayrı bir özelliğe sahiptir.

Öğretmenler Mahallesi (Burhaniye)
Otel, motel ve pansiyonları ile turistik konaklama, eğlence, alışveriş olanaklarının yanı sıra temiz ve doğal bir plaja sahiptir.

Artur(Arkent) (Burhaniye)
Birbirinden güzel koyları, plajları, gazino ve eğlence mekanları ile her türlü sosyal tesise sahip bir tatil beldesi olan Arkent Tatil Sitesi Burhaniye’ye 23 km. uzaklıktaki Karaağaç beldesi sınırları içerisindedir.

Seklik Tepe Çamlığı (Burhaniye)
İlçe merkezine 3 km. uzaklıktaki seklik çamlığı, temiz havası çam ve zeytin ağaçları ile kaplı doğası ve bol su kaynakları ile huzurlu bir mesire yeridir.
Ayaklı kır bahçesi: Ören tepe arkasında Ören-Akçay sahil yolu üzerindeki ayaklı kır bahçesi modern düzenlemesi ile keyifli bir mesire yeridir.

Taylıeli Köyü (Burhaniye)
İlçe merkezine 7 km., İskele Mahallesine 1,5 km. uzaklıktaki köy, Burhaniye’nin tarihindeki öneminin yanı sıra körfez bölgesinin büyük bir bölümünü kapsayan panoramik manzarası ile görülmeye değerdir. Çam ve zeytin ağaçları ile kaplı doğal ve bol suyu ile ideal bir mesire yeridir.

Murat Çeşme (Burhaniye)
İskele mahallesinin 2 km. kadar güneyinde, deniz kıyısında temiz denizi, suyu ve güzel doğası ile keyifli bir mekandır.

Pınarbaşı (Edremit)
Güre Köyü sınırları içinde Akçay’a 6 km. uzaklıkta bir piknik yeridir. Yamaçtan akan bol ve buz gibi su yaz aylarında serinlemek için ideal bir köşedir. Orman Müdürlüğü’nce işletilmektedir. Ayrıca piknik alanı içerisinde Alabalık üretilen bir çiftlik bulunmaktadır.

Şahin Deresi (Edremit)
Kazdağları’nın Altınoluk bölgesi eteğinde bulunmaktadır. Altınoluk’u tepeden görür. Temiz kaynak suları olan bol ağaçlı bir piknik yeridir. Ayrıca konaklama tesisi ve restoranı bulunmaktadır.

Çağlayan Piknik Yeri (Edremit)
Kızılkeçili Köyü içinde olup Akçay’a 3 km. uzaklıktadır. Kültür Bakanlığı’nca tescillenmiş 800 yıllık çınar ağacı burada bulunmaktadır.

Hanlar (Handeresi) (Edremit)
En çok rağbet edilen piknik yerlerindendir. Akçay’a 35 km. uzaklıktadır. Ormanları ve soğuk suları ile dikkati çeker. Çevresinde lokanta ve kafeler bulunur.

Mıhlı Çay (Edremit)
Akçay’a 25 km. uzaklıkta, Altınoluk-Çanakkale karayolu üzerinde çevresi ormanlık bir dere kenarıdır.

Güre Gelinçamı Piknik Yeri (Edremit)
Güre Köyü’ne 3 km. uzaklıkta halka açık piknik yeridir. Her yıl Güre Belediyesi’nce yapılmakta olan Sarıkız etkinliklerinin bir bölümü burada yapılmaktadır.

Sütüven (Edremit)
Edremit’e 20 km. uzaklıkta, İzmir-Çanakkale karayolu üzerinde piknik alanıdır. Manzara seyir terasları ve oyun alanları düzenlemeleri bulunmaktadır. Alanda 8 m. yükseklikten dökülen ve yörenin adı ile anılan Sütüven Şelalesi bulunmaktadır.

Hasanboğuldu (Edremit)
Sütüven piknik alanından sonra derenin karşı tarafındaki patika yolu izleyerek 1 km. sonra ulaşılır. Bir şelalesi ve içinde pek çok balığın bulunduğu gölcükten oluşur.


Çamlık ( Ayvalık)
Şehrin hemen kenarında şehre hakim bir tepedir. Çamlarla kaplı tepede kır gazinoları bulunmaktadır.

Şeytan Sofrası (Ayvalık)
Çam ormanları ile kaplı, Ayvalık Adaları’na hakim yüksek bir tepedir. Özellikle güneşin batışı izlenmeye değerdir. Bir lokantası bulunmaktadır.

Alibey Adası (Ayvalık)
İlçeye 8 km. uzaklıkta. Doğası ve tarihi mekanlarıyla ünlü olan adada deniz ürünleriyle hizmet veren lokantalar bulunmaktadır.

Alaçam (Dursunbey)
İlçenin güneyinde 33 km. uzaklıkta Alaçam Dağları üzerinde ormanların çevrelediği bir piknik yeridir.

Yayla Bölgesi (Dursunbey)
Geyik, karaca üretme ve yetiştirme istasyonu bulunan bir dinlenme yeridir. Dursunbey’de Mesire yerleri olarak; Suçıktı, Hıdırlık ve Gölcük’ün civar bölgeleri ile Refaiye, Civan Bölgesi, Adaören ve Beyel Deresi bulunmaktadır.
Kazdağı Milli Parkı (Edremit)

Balıkesir ili, Edremit İlçesi sınırlarında, Edremit Körfezi’nin kuzeyinde bulunmaktadır.
Milli Park, Çanakkale’ye 123 km.,Balıkesir’e 92 km. uzaklıktadır.

Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesini birbirinden ayıran, Antik Çağlarda "İda Dağı" olarak anılan Kaz Dağı, Biga yarımadasının en yüksek kütlesi olup kuzey-güney yönünde uzanan derin vadi ve kanyonları, flora ve fauna açısından zengin bir potansiyel arz etmektedir. Özellikle de bitki örtüsünün taşıdığı biyolojik çeşitlilik ana kaynak değerini oluşturmaktadır.
Milli Parkın üst tabakada 600-700 rakımlar arasında Kızılçam hakimdir. Üst yükseltilerinde karaçam, kayın, göknar, kestane, meşe, kızılağaç, çınar ağaçları bulunmaktadır. Alt tabakalar sistus(laden), erika, karaçalı, böğürtlen, sarmaşık bitkileri ile kekik, adaçayı, sumak gibi tıbbi bitkiler açısından da çok zengindir. Yörede ayı, karaca, yaban kedisi, su samuru, sincap,yarasa, kirpi, tavşan, porsuk, sansar, tilki, yaban domuzu, kartal, doğan, atmaca,şahin, keklik, tahtalı, çulluk gibi hayvanlarla alabalık ve sazan türü balıklar bulunmaktadır.


Kazdağı’nın Tarihçesi


Kazdağı tarih öncesi yıllarda da çeşitli uygarlıkları barındırmış, çeşitli tarihlerde burada kentler kurulmuş ve yıkılmıştır. Bilinen tarihi MÖ.2000 yıllarında başlar. Bu tarihlerde Thebe, Lyrnessos , Khrysa, Killa, Anderia , Antandros , Adramytteion , Astrya, Gargara kentleri kurulmuş bunlardan bir çoğu da Troia Savaşları sırasında yok edilmişlerdir.
Homeros İlyada’sında İda Dağı ( Kazdağı ) için “Bol pınarlı vahşi hayvanlar anası” diye bahsetmektedir. Kazdağı’nın her yerinden kaynaklar çıkmaktadır. 1500 m. yükseklikte yaz kış suyu olan kaynakları bulunmaktadır. Edremit, Akçay ve Altınoluk’un soğuk içme ve kullanma suyu Kazdağı’nın eriyen kar sularıdır. Kazdağları’ ndan gelen orman havası ile denizin iyotlu ve oksijen miktarı yüksek havası birleşince Altınoluk Şahinderesi Boğazı ve çevresi oksijen çadırı olarak tanımlanmaktadır. Dünyanın oksijen bolluğu yönünden ilk üç yerinden biri olduğu tespit edilmiştir.
İda Dağı (Kazdağı), dünyada mitoloji ve efsaneler Dağı olarak bilmektedir. Kazdağları’ndaki üç efsaneden biri Yunan efsanesi (İlyada) diğerleri Sarıkız ve Hasan ile Emine’ nin aşk öyküler olan iki Türk efsanesidir.Yunan Mitolojisinde Paris’in Altın Elmayı Afrodit’e vermesi sonucu, dünyada ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yerdir. Bilindiği gibi, bu güzellik yarışması getirdiği sonuçları itibarıyla, tarihte meşhur Troia savaşlarının çıkmasına neden olmuştur.

Arsalan (Bigadiç)

Alan köyü karşısında 20 dönüm genişliğinde bir arazidir. Etrafı Bizans dönemine ait surlarla çevrilidir. Tek giriş yeri halk arasında "Demir kapı" olarak anılan, arkaik dönemde ana kaya oyularak açılmış geçit noktasıdır.
Giriş kapısından 300 m ileride üç sarnıç mevcuttur. I. Sarnıç 8xl2 m genişliğinde 7 m derinliğindedir. İçi Horasan sıvalı olan çift kat tuğla taş duvarın kalınlığı 2 m.dir. II. Sarnıç 4x6 m genişliğinde ve 5 m derinliğindedir. III. Sarnıç Asar’ın güney eteklerinde, 7x5 m genişliğinde, 5 m derinliğindedir. Üzeri işlemeli tuğlalarla örülüdür. Bunların hepsi Bizans dönemi içme suyu sarnıçlarıdır.
 
Üst Alt