Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Mevlana Celaleddin Rumi Hz.
Bakkal ve dudu'nun hikayesi (mesneviden)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Hümeyra" data-source="post: 88677" data-attributes="member: 6397"><p>Bakkal ve dudunun hikâyesi, dudunun dükkândaki gülyağlarını dökmesi</p><p></p><p> Bir bakkal vardı, onun bir de dudusu vardı. Yeşil, güzel sesli ve söyler duduydu. </p><p> Dükkânda dükkân bekçiliği yapar; bütün alışveriş edenlere hoş nükteler söyler, lâtifeler ederdi. </p><p> İnsanlara hitap ederken insan gibi konuşurdu, dudu gibi ötmede de mahareti vardı.</p><p> *Efendisi, bir gün evine gitmişti. Dudu, dükkânı gözetliyordu. </p><p> *Ansızın fare tutmak için bir kedi, dükkâna sıçradı. Duducağız can korkusundan, </p><p></p><p>250. Dükkânın baş köşesinden atıldı, bir tarafa kaçtı; gülyağı şişesini de döktü. </p><p> Sahibi, evden çıkageldi. Tacircesine huzuru kalple dükkâna geçti oturdu. </p><p> Bir de baktı ki dükkan yağ içinde, elbisesi yağa bulaşmış. Dudunun başına bir vurdu; dudunun dili tutuldu, başı kel oldu. </p><p> Dudu, birkaç günceğiz sesini kesti, söylemedi. Bakkal nedametten âh etmeye başladı. </p><p> Sakalını yolmakta, eyvah, demekteydi; nimet güneşim bulut altına girdi. </p><p></p><p>255. O zaman keşke elim kırılsaydı; o güzel sözlünün başına nasıl oldu da vurdum? </p><p> Kuşu, yine konuşsun diye yoksullara sadakalar vermekteydi. </p><p> Üç gün, üç gece sonra şaşkın ve meyus, ümitsiz bir halde dükkânda otururken, </p><p> Ve binlerce gussaya, gama eş olup; bu kuş acaba ne vakit konuşacak; diye düşünüp dururken, </p><p> Ansızın tas ve leğen dibi gibi tüysüz kafası ile bir Cevlaki geçiyordu. </p><p></p><p>260. Dudu, hemencecik dile gelip akıllılar gibi dervişe bağırdı: </p><p> Ey kel, neden kellere karıştın; yoksa sen de şişeden gülyağı mı döktün?! </p><p> Onun bu kıyasından halk gülmeye başladı. Çünkü dudu, hırka sahibini kendisi gibi sanmıştı. </p><p> Temiz kişilerin işini kendinden kıyas tutma, gerçi yazıda (aslan mânasına gelen) şîr, (süt manasına gelen) şîre benzer. </p><p> Bütün âlem bu sebepten yol azıttılar. Tanrı Abdallarından az kişi agâh oldu. </p><p></p><p>265. Peygamberlerle beraberlik iddia ettiler (biz de onlar gibiyiz dediler); Velîleri de kendileri gibi sandılar. </p><p> Dediler ki: İşte biz de insanız, onlar da insan. Bizde uyumaya ve yemeğe bağlıyız, onlar da. </p><p> Onlar körlüklerinden aralarında uçsuz bucaksız bir fark olduğunu bilmediler. </p><p> Her iki çeşit arı, bir yerden yedi. Fakat bundan zehir hâsıl oldu, ondan bal. </p><p> Her iki çeşit geyik otladı, su içti. Birinden fışkı zuhur etti, öbüründen halis misk.</p><p></p><p>270. Her iki kamış da bir sulaktan su içti. Biri bomboş öbürü şekerle dopdolu. </p><p> Böyle yüzbinlerce birbirine benzer şeyler var, aralarında bulunan yetmiş yıllık farkı sen gör! </p><p> Bu, yer; ondan pislik çıkar... o, yer; kâmilen Tanrı nuru olur. </p><p> Bu, yer; ondan tamamı ile hasislik ve haset zuhur eder... o, yer; ondan tamamı ile Tek Tanrının nuru husule gelir. </p><p> Bu temiz yerdir, o çorak ve pis yer. Bu temiz melektir o şeytan ve canavar! </p><p></p><p>275. Her iki suretin birbirine benzemesi caizdir, acı su da, tatlı su da berraktır. </p><p> Zevk sahibinden başka kim anlayabilir? Onu bul! Tatlı su ile acı suyun farkını işte o anlar. </p><p> (Zevk sahibi olmayan) sihri, mucizeyle mukayese ederek her ikisinin de esası hiledir sanır. </p><p> Mûsâ ile savaşan sihirbazlar, inatlarından ellerine onun asâsı gibi asâ aldılar. </p><p> Bu asâ ile o asâ arasında çok fark var, bu işle o işin arasında pek büyük bir yol var. </p><p></p><p>280. Bu işin ardında Tanrı lâneti var, o işe karşılık da vade vefa olarak Tanrı rahmeti var. </p><p> Kâfirler inatlaşmada maymun tabiatlıdırlar. Tabiat, içte, gönülde bir âfettir. </p><p> İnsan ne yaparsa maymunda yapar; maymun her zaman insandan gördüğünü yapıp durur. </p><p> O, Bende onun gibi yaptım sanır. O inatçı mahlûk aradaki farkı nereden bilecek? </p><p> Bu emirden dolayı yapar, o, inat ve savaş için. İnatçı kişilerin başlarına toprak saç!</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Hümeyra, post: 88677, member: 6397"] Bakkal ve dudunun hikâyesi, dudunun dükkândaki gülyağlarını dökmesi Bir bakkal vardı, onun bir de dudusu vardı. Yeşil, güzel sesli ve söyler duduydu. Dükkânda dükkân bekçiliği yapar; bütün alışveriş edenlere hoş nükteler söyler, lâtifeler ederdi. İnsanlara hitap ederken insan gibi konuşurdu, dudu gibi ötmede de mahareti vardı. *Efendisi, bir gün evine gitmişti. Dudu, dükkânı gözetliyordu. *Ansızın fare tutmak için bir kedi, dükkâna sıçradı. Duducağız can korkusundan, 250. Dükkânın baş köşesinden atıldı, bir tarafa kaçtı; gülyağı şişesini de döktü. Sahibi, evden çıkageldi. Tacircesine huzuru kalple dükkâna geçti oturdu. Bir de baktı ki dükkan yağ içinde, elbisesi yağa bulaşmış. Dudunun başına bir vurdu; dudunun dili tutuldu, başı kel oldu. Dudu, birkaç günceğiz sesini kesti, söylemedi. Bakkal nedametten âh etmeye başladı. Sakalını yolmakta, eyvah, demekteydi; nimet güneşim bulut altına girdi. 255. O zaman keşke elim kırılsaydı; o güzel sözlünün başına nasıl oldu da vurdum? Kuşu, yine konuşsun diye yoksullara sadakalar vermekteydi. Üç gün, üç gece sonra şaşkın ve meyus, ümitsiz bir halde dükkânda otururken, Ve binlerce gussaya, gama eş olup; bu kuş acaba ne vakit konuşacak; diye düşünüp dururken, Ansızın tas ve leğen dibi gibi tüysüz kafası ile bir Cevlaki geçiyordu. 260. Dudu, hemencecik dile gelip akıllılar gibi dervişe bağırdı: Ey kel, neden kellere karıştın; yoksa sen de şişeden gülyağı mı döktün?! Onun bu kıyasından halk gülmeye başladı. Çünkü dudu, hırka sahibini kendisi gibi sanmıştı. Temiz kişilerin işini kendinden kıyas tutma, gerçi yazıda (aslan mânasına gelen) şîr, (süt manasına gelen) şîre benzer. Bütün âlem bu sebepten yol azıttılar. Tanrı Abdallarından az kişi agâh oldu. 265. Peygamberlerle beraberlik iddia ettiler (biz de onlar gibiyiz dediler); Velîleri de kendileri gibi sandılar. Dediler ki: İşte biz de insanız, onlar da insan. Bizde uyumaya ve yemeğe bağlıyız, onlar da. Onlar körlüklerinden aralarında uçsuz bucaksız bir fark olduğunu bilmediler. Her iki çeşit arı, bir yerden yedi. Fakat bundan zehir hâsıl oldu, ondan bal. Her iki çeşit geyik otladı, su içti. Birinden fışkı zuhur etti, öbüründen halis misk. 270. Her iki kamış da bir sulaktan su içti. Biri bomboş öbürü şekerle dopdolu. Böyle yüzbinlerce birbirine benzer şeyler var, aralarında bulunan yetmiş yıllık farkı sen gör! Bu, yer; ondan pislik çıkar... o, yer; kâmilen Tanrı nuru olur. Bu, yer; ondan tamamı ile hasislik ve haset zuhur eder... o, yer; ondan tamamı ile Tek Tanrının nuru husule gelir. Bu temiz yerdir, o çorak ve pis yer. Bu temiz melektir o şeytan ve canavar! 275. Her iki suretin birbirine benzemesi caizdir, acı su da, tatlı su da berraktır. Zevk sahibinden başka kim anlayabilir? Onu bul! Tatlı su ile acı suyun farkını işte o anlar. (Zevk sahibi olmayan) sihri, mucizeyle mukayese ederek her ikisinin de esası hiledir sanır. Mûsâ ile savaşan sihirbazlar, inatlarından ellerine onun asâsı gibi asâ aldılar. Bu asâ ile o asâ arasında çok fark var, bu işle o işin arasında pek büyük bir yol var. 280. Bu işin ardında Tanrı lâneti var, o işe karşılık da vade vefa olarak Tanrı rahmeti var. Kâfirler inatlaşmada maymun tabiatlıdırlar. Tabiat, içte, gönülde bir âfettir. İnsan ne yaparsa maymunda yapar; maymun her zaman insandan gördüğünü yapıp durur. O, Bende onun gibi yaptım sanır. O inatçı mahlûk aradaki farkı nereden bilecek? Bu emirden dolayı yapar, o, inat ve savaş için. İnatçı kişilerin başlarına toprak saç! [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Mevlana Celaleddin Rumi Hz.
Bakkal ve dudu'nun hikayesi (mesneviden)
Üst
Alt