Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
BAKARA SURESİ - (Türkçe Açıklamalı..)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 9922" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">26. Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır). </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"><img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Bu âyette, sivrisinek ve ondan daha zayıf yaratıklarla temsil getirilmesini küçümseyenlerin aslında kendilerinin küçük ve değersiz oldukları, o yüzden Allah’a iman etmedikleri anlatılmış, bunlara değer verip iman edenlerin ise akıllı ve değerli kimseler oldukları bildirilmiştir. Bunlar birer imtihandır. İnsanlardan bir kısmı iman eder, imtihanı kazanır, bir kısmı da kaybeder.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">27. Onlar öyle (fâsıklar) ki, Allah'a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın, ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-size: 15px"> <strong><span style="font-family: 'Verdana'"><img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></strong></span><span style="font-size: 15px"> <span style="color: Red">Fâsık, hak yoldan sapan kimsedir. Kesin olarak verilen söz de ehl-i kitabın Tevrat ve İncil’de geleceği bildirilen âhir zaman Peygamberine iman edeceklerini söylemeleridir ki, gelince iman etmediler ve sözlerinde durmadılar. İslâm’ın çok değer verdiği akraba, komşu ve yakınlarla ilgilenip bunlara yardım etmeyi terkettiler, fitne ve fesat unsuru oldular, böylece hem dünyada hem de ahirette zarar gördüler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">28. Siz cansız iken size can veren Allah'ı nasıl inkâr edersiniz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Bu âyette, insanın ilk yaratılmasından önceki haline «ölü» denilmesi, bazılarının iddia ettikleri gibi tenâsüh ile ilgili değildir. Âyette insan hayatının üç safhası anlatılmıştır: Yoktan yaratılma, ölüm, ahirette tekrar dirilme. Esasen tenâsüh düşüncesi, her insanın kendi amelinden sorumluluğu ve dolayısıyla adalet ilkesine ters düşmektedir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">29. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi gök olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">30. Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"> <span style="color: Red">Halife, vekil ve temsilci demektir. Allah, yeryüzünde iradesini temsil etmek üzere insanı yaratmış, orada ilâhî hükümranlığı gerçekleştirme görevini de ona vermiştir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">31. Allah Âdem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">32. Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">33. (Bunun üzerine) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Âdem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">34. Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"><img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px">Bundan sonra Hz. Âdem ve nesli, aslı cinlerden olup, sonra şeytanların başı olan İblis ve nesline uyup uymamakta sınanacaklardır.</span></span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">35. Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">36. Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">37. Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"> <span style="color: Red">Hz. Âdem’in Rabbinden aldığı ilhamlar hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Bu ilhamlar, onu ikaz ve irşat mahiyetinde tavsiyelerdir. İbn Mes’ûd’a göre namazlara başlarken okuduğumuz «Sübhâneke», Hz. Âdem tarafından o zaman söylenmiş bir tesbih ve duadır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">38. Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">39. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">40. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim. Yalnızca benden korkun. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">41. Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">42. Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">43. Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">44. (Ey bilginler!) Sizler Kitab'ı (Tevrat'ı) okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz? </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">45. Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Âyette geçen sabırdan maksadın oruç olduğu söylenmiştir. Oruç ve namaz, imanı takviye eder, nefsin kibrini kırar, tembelliği ve uyuşukluğu giderir, zor işler karşısında insanı güçlü kılar. Taberânî’nin rivayetine göre, Resûlullah (s.a.) zor bir işle karşılaşınca hemen namaz kılardı. «Allah’a saygıdan kalbi ürperenler» diye tercüme edilen «hâşiîn» zümresine namaz kılmak, oruç tutmak, sabırlı olmak, her yerde ve her zaman gerçekleri söylemekten çekinmemek zor gelmez, zira onlar Allah sevgisi ile kalpleri dolmuş kimselerdir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">46. Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">47. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"> <span style="color: Red">Kendi içinden peygamber gönderilen millet, o anda diğer kavimlerden üstündür. Zira Cenab-ı Allah, milletler arasından o kavmi ve onlardan da o şahsı seçmiştir. Dolayısıyla önce peygamber, sonra ailesi daha sonra da milleti bir şeref kazanmıştır. İçinden peygamber gönderilen milletin bir yönden üstünlüğü vardır, diğer yönden de sorumluluğu daha fazladır. Nitekim bu âyette üstünlüğü bildirilen Benî İsrail hakkında aynı sûrenin 61. âyetinde onların zillet ve meskenete dûçar oldukları, Allah’ın gazabına mâruz kaldıkları anlatılmıştır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">48. Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">49. Hatırlayın ki, sizi, Firavun taraftarlarından kurtardık. Çünkü onlar size azabın en kötüsünü reva görüyorlar, yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlar, (fenalık için) kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı. Aslında o size reva görülenlerde Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.</span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"> <span style="color: Red">Firavun, eski Mısır hükümdarlarına verilen bir ünvandır. Hz. Musa’nın gelmesine tekaddüm eden senelerde kâhinler, İsrailoğullarından doğacak bir çocuğun, Firavun’un tacını tahtını yıkacağını söylediler. Bunun üzerine Firavun, yeni doğan erkek çocukların kesilmesini emretti. Allah bununla İsrailoğullarını imtihan ediyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">50. Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık, sizi kurtardık, Firavun'un taraftarlarını da, siz bakıp dururken denizde boğduk. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"> <span style="color: Red">Rivayetlerden, bu mucizenin Kızıldeniz’de geçtiği anlaşılmaktadır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">51. Musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik. Sonra haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Hz. Musa Tûr-i Sînâ’ya gidince Sâmirî adında birisi, altından yaptığı bir buzağı heykelini getirir, «Bu sizin Rabbinizdir. Musa bunu unuttu, o gelinceye kadar buna tapın» der. Hz. Harun buna mani olmaya çalışırsa da başaramaz. Bu kıssa Tâhâ sûresinde genişçe anlatılacaktır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">52. O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">53. Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">54. Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize kötülük ettiniz. Onun için Yaradanınıza tevbe edin de nefislerinizi (kötü duygularınızı) öldürün. Öyle yapmanız Yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur. Çünkü acıyıp tevbeleri kabul eden ancak O'dur. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">55. Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">56. Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Yıldırım çarpmasından baygın düşen kavim Allah’ın iradesi ile yeniden canlanır ve istediklerinin yanlış olduğunu anlar. Âyette bu olay, ölme ve tekrar dirilme olarak anlatılmıştır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">57. Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve «Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz» (dedik). Hakikatta onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">58. (İsrailoğullarına) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) «Hıtta!» (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Âyette geçen kasabadan maksat Kudüs veya Erîha’dır. «Muhsin» kelimesi ise, «ihsan» mastarından ism-i fâildir. Yaptığı işi en iyi biçimde ve noksansız yapanların vasfıdır. Kur’an’ın pek çok âyetinde muhsinler övülmüştür. Meşhur Cibril hadisinde ise ihsan, Allah’ı görürcesine kulluk etmek diye açıklanmıştır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">59. Fakat zalimler, kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler. Bunun üzerine biz, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"><span style="color: Red"> 58. âyette kendilerine söylenenleri dinlemeyip kötülük eden yahudilere Allah Teâlâ veba gibi bir takım kötü illet ve hastalıklar vermiştir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">60. Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik. Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı. Her bölük, içeceği kaynağı bildi. (Onlara) Allah'ın rızkından yeyin, için, sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">61. Hani siz (verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz. Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde şehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. İşte (bu hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların başına), Allah'ın âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir.</span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"> <span style="color: Red">Benî İsrail’e alçaklık ve yoksulluk damgasının vurulmasına sebep olarak hakkı inkar etmeleri ve onu söyleyen peygamberleri acımasızca öldürmeleri gösterilmiştir. Şuayb, Zekeriyya ve Yahya gibi pek çok peygamberi öldürmüşlerdir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">62. Şüphesiz iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-family: 'Verdana'"> <img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </span></strong></span> <span style="font-size: 15px"><span style="color: Red">Yahudi kelimesi, buzağıya tapmaktan tevbe ettikleri vakit İsrailoğullarına takılmış bir addır. Bir rivayete göre de Hz. Ya’kub’un en büyük oğlu Yahûzâ’ya nisbet edilmiştir. Nasârâ, Hz. İsa’nın indiği Nâsıra kasabasına nisbettir, diyenler vardır. Bir rivayete göre Hz. İsa’nın Âl-i İmrân 52, Saff 14. âyetlerinde geçen «men ensârî ilallah» sözünden alınmıştır. Sâbiîler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bir görüşe göre, Hz. İbrahim’in dinini devam ettiren eski bir topluluk idi. Müfessirlerin bazıları da Sâbiîliğin yahudilikle hıristiyanlık arasında tevhidci bir din olduğunu belirtmişlerdir. Bazı yeni araştırmacılar ise, sâbiîlerin Bâbil’de yaşayan ve yarı hıristiyan olan bir mezhep müntesibi olduklarını ve Hz. Yahya’nın tâbilerine benzediklerini ifade etmişlerdir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">63. Sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağının altında, size verdiğimizi kuvvetle tutun, onda bulunanları daima hatırlayın, umulur ki, korunursunuz (demiştik de); </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">64. Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">65. İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px">66. Biz bunu (maymunlaşmış insanları), hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakîler için de bir öğüt vesilesi kıldık. </span></span><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-size: 15px"> <strong><span style="font-family: 'Verdana'"><img src="https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></strong></span><span style="font-size: 15px"> Allah <span style="color: Red">Benî İsrail’den kötülükte şuurlu olarak ısrar eden o bedbahtları önce maymun kılığına sokmuş, sonra da onları helâk etmiştir. Bunun, insanların aslının maymun olduğu iddiasıyla bir ilgisi yoktur.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span> <span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'time'"><span style="font-size: 15px"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 9922, member: 3"] [FONT=time][SIZE=4]26. Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır). [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana][IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=Red]Bu âyette, sivrisinek ve ondan daha zayıf yaratıklarla temsil getirilmesini küçümseyenlerin aslında kendilerinin küçük ve değersiz oldukları, o yüzden Allah’a iman etmedikleri anlatılmış, bunlara değer verip iman edenlerin ise akıllı ve değerli kimseler oldukları bildirilmiştir. Bunlar birer imtihandır. İnsanlardan bir kısmı iman eder, imtihanı kazanır, bir kısmı da kaybeder.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]27. Onlar öyle (fâsıklar) ki, Allah'a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın, ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [SIZE=4] [B][FONT=Verdana][IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG][/FONT][/B][/SIZE][SIZE=4] [COLOR=Red]Fâsık, hak yoldan sapan kimsedir. Kesin olarak verilen söz de ehl-i kitabın Tevrat ve İncil’de geleceği bildirilen âhir zaman Peygamberine iman edeceklerini söylemeleridir ki, gelince iman etmediler ve sözlerinde durmadılar. İslâm’ın çok değer verdiği akraba, komşu ve yakınlarla ilgilenip bunlara yardım etmeyi terkettiler, fitne ve fesat unsuru oldular, böylece hem dünyada hem de ahirette zarar gördüler.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]28. Siz cansız iken size can veren Allah'ı nasıl inkâr edersiniz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=Red]Bu âyette, insanın ilk yaratılmasından önceki haline «ölü» denilmesi, bazılarının iddia ettikleri gibi tenâsüh ile ilgili değildir. Âyette insan hayatının üç safhası anlatılmıştır: Yoktan yaratılma, ölüm, ahirette tekrar dirilme. Esasen tenâsüh düşüncesi, her insanın kendi amelinden sorumluluğu ve dolayısıyla adalet ilkesine ters düşmektedir.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]29. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi gök olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]30. Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4] [COLOR=Red]Halife, vekil ve temsilci demektir. Allah, yeryüzünde iradesini temsil etmek üzere insanı yaratmış, orada ilâhî hükümranlığı gerçekleştirme görevini de ona vermiştir.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]31. Allah Âdem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]32. Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]33. (Bunun üzerine) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Âdem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]34. Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana][IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [FONT=time][COLOR=Red][SIZE=4]Bundan sonra Hz. Âdem ve nesli, aslı cinlerden olup, sonra şeytanların başı olan İblis ve nesline uyup uymamakta sınanacaklardır.[/SIZE][/COLOR][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]35. Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]36. Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]37. Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4] [COLOR=Red]Hz. Âdem’in Rabbinden aldığı ilhamlar hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Bu ilhamlar, onu ikaz ve irşat mahiyetinde tavsiyelerdir. İbn Mes’ûd’a göre namazlara başlarken okuduğumuz «Sübhâneke», Hz. Âdem tarafından o zaman söylenmiş bir tesbih ve duadır.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]38. Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]39. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]40. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim. Yalnızca benden korkun. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]41. Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]42. Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]43. Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]44. (Ey bilginler!) Sizler Kitab'ı (Tevrat'ı) okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz? [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]45. Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=Red]Âyette geçen sabırdan maksadın oruç olduğu söylenmiştir. Oruç ve namaz, imanı takviye eder, nefsin kibrini kırar, tembelliği ve uyuşukluğu giderir, zor işler karşısında insanı güçlü kılar. Taberânî’nin rivayetine göre, Resûlullah (s.a.) zor bir işle karşılaşınca hemen namaz kılardı. «Allah’a saygıdan kalbi ürperenler» diye tercüme edilen «hâşiîn» zümresine namaz kılmak, oruç tutmak, sabırlı olmak, her yerde ve her zaman gerçekleri söylemekten çekinmemek zor gelmez, zira onlar Allah sevgisi ile kalpleri dolmuş kimselerdir.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]46. Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]47. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4] [COLOR=Red]Kendi içinden peygamber gönderilen millet, o anda diğer kavimlerden üstündür. Zira Cenab-ı Allah, milletler arasından o kavmi ve onlardan da o şahsı seçmiştir. Dolayısıyla önce peygamber, sonra ailesi daha sonra da milleti bir şeref kazanmıştır. İçinden peygamber gönderilen milletin bir yönden üstünlüğü vardır, diğer yönden de sorumluluğu daha fazladır. Nitekim bu âyette üstünlüğü bildirilen Benî İsrail hakkında aynı sûrenin 61. âyetinde onların zillet ve meskenete dûçar oldukları, Allah’ın gazabına mâruz kaldıkları anlatılmıştır.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]48. Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]49. Hatırlayın ki, sizi, Firavun taraftarlarından kurtardık. Çünkü onlar size azabın en kötüsünü reva görüyorlar, yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlar, (fenalık için) kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı. Aslında o size reva görülenlerde Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.[/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4] [COLOR=Red]Firavun, eski Mısır hükümdarlarına verilen bir ünvandır. Hz. Musa’nın gelmesine tekaddüm eden senelerde kâhinler, İsrailoğullarından doğacak bir çocuğun, Firavun’un tacını tahtını yıkacağını söylediler. Bunun üzerine Firavun, yeni doğan erkek çocukların kesilmesini emretti. Allah bununla İsrailoğullarını imtihan ediyordu.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]50. Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık, sizi kurtardık, Firavun'un taraftarlarını da, siz bakıp dururken denizde boğduk. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4] [COLOR=Red]Rivayetlerden, bu mucizenin Kızıldeniz’de geçtiği anlaşılmaktadır.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]51. Musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik. Sonra haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=Red]Hz. Musa Tûr-i Sînâ’ya gidince Sâmirî adında birisi, altından yaptığı bir buzağı heykelini getirir, «Bu sizin Rabbinizdir. Musa bunu unuttu, o gelinceye kadar buna tapın» der. Hz. Harun buna mani olmaya çalışırsa da başaramaz. Bu kıssa Tâhâ sûresinde genişçe anlatılacaktır.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]52. O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]53. Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]54. Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize kötülük ettiniz. Onun için Yaradanınıza tevbe edin de nefislerinizi (kötü duygularınızı) öldürün. Öyle yapmanız Yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur. Çünkü acıyıp tevbeleri kabul eden ancak O'dur. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]55. Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]56. Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=Red]Yıldırım çarpmasından baygın düşen kavim Allah’ın iradesi ile yeniden canlanır ve istediklerinin yanlış olduğunu anlar. Âyette bu olay, ölme ve tekrar dirilme olarak anlatılmıştır.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]57. Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve «Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz» (dedik). Hakikatta onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]58. (İsrailoğullarına) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) «Hıtta!» (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=Red]Âyette geçen kasabadan maksat Kudüs veya Erîha’dır. «Muhsin» kelimesi ise, «ihsan» mastarından ism-i fâildir. Yaptığı işi en iyi biçimde ve noksansız yapanların vasfıdır. Kur’an’ın pek çok âyetinde muhsinler övülmüştür. Meşhur Cibril hadisinde ise ihsan, Allah’ı görürcesine kulluk etmek diye açıklanmıştır.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]59. Fakat zalimler, kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler. Bunun üzerine biz, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=Red] 58. âyette kendilerine söylenenleri dinlemeyip kötülük eden yahudilere Allah Teâlâ veba gibi bir takım kötü illet ve hastalıklar vermiştir.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]60. Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik. Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı. Her bölük, içeceği kaynağı bildi. (Onlara) Allah'ın rızkından yeyin, için, sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]61. Hani siz (verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz. Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde şehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi. İşte (bu hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların başına), Allah'ın âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir.[/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4] [COLOR=Red]Benî İsrail’e alçaklık ve yoksulluk damgasının vurulmasına sebep olarak hakkı inkar etmeleri ve onu söyleyen peygamberleri acımasızca öldürmeleri gösterilmiştir. Şuayb, Zekeriyya ve Yahya gibi pek çok peygamberi öldürmüşlerdir.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]62. Şüphesiz iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [B][FONT=Verdana] [IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG] [/FONT][/B][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=Red]Yahudi kelimesi, buzağıya tapmaktan tevbe ettikleri vakit İsrailoğullarına takılmış bir addır. Bir rivayete göre de Hz. Ya’kub’un en büyük oğlu Yahûzâ’ya nisbet edilmiştir. Nasârâ, Hz. İsa’nın indiği Nâsıra kasabasına nisbettir, diyenler vardır. Bir rivayete göre Hz. İsa’nın Âl-i İmrân 52, Saff 14. âyetlerinde geçen «men ensârî ilallah» sözünden alınmıştır. Sâbiîler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bir görüşe göre, Hz. İbrahim’in dinini devam ettiren eski bir topluluk idi. Müfessirlerin bazıları da Sâbiîliğin yahudilikle hıristiyanlık arasında tevhidci bir din olduğunu belirtmişlerdir. Bazı yeni araştırmacılar ise, sâbiîlerin Bâbil’de yaşayan ve yarı hıristiyan olan bir mezhep müntesibi olduklarını ve Hz. Yahya’nın tâbilerine benzediklerini ifade etmişlerdir.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]63. Sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağının altında, size verdiğimizi kuvvetle tutun, onda bulunanları daima hatırlayın, umulur ki, korunursunuz (demiştik de); [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]64. Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]65. İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4]66. Biz bunu (maymunlaşmış insanları), hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakîler için de bir öğüt vesilesi kıldık. [/SIZE][/FONT][SIZE=4] [/SIZE] [SIZE=4] [B][FONT=Verdana][IMG]https://www.diyanetvakfi.org.tr/meal/meal%20images/ok.gif[/IMG][/FONT][/B][/SIZE][SIZE=4] Allah [COLOR=Red]Benî İsrail’den kötülükte şuurlu olarak ısrar eden o bedbahtları önce maymun kılığına sokmuş, sonra da onları helâk etmiştir. Bunun, insanların aslının maymun olduğu iddiasıyla bir ilgisi yoktur.[/COLOR] [/SIZE] [FONT=time][SIZE=4] [/SIZE][/FONT][SIZE=4][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
BAKARA SURESİ - (Türkçe Açıklamalı..)
Üst
Alt