Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Sağlıklı yaşam
Alternatif Tıp
Baharatın öyküsü...
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Elifgül" data-source="post: 34954" data-attributes="member: 1043"><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><em><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>B</strong>aharatlar, çiçek, yaprak veya kabukları kurutularak, dört mevsim lezzet ve şifa dağıtıyor. Bazen bir çiçeğin, bazen dev bir ağaç kabuğunun, bazen de bir orkide soğanının adı olan baharatlar, insanoğlunun çok eskilerden beri değişik amaçlarla kullandığı bitkilerdir. <strong></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><em><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><em><span style="font-family: 'Times New Roman'"><strong>B</strong>aharatın ilk kullanıldığı yer olarak, Uzak Doğu kabul edilir. Avrupa'da ilk tanınan baharatlar ise, Hint Karabiberidir. O yıllarda, birşeyin pahalı olduğunu ifade etmek için, <strong>"Karabiber gibi pahalı"</strong> denildiği de kayıtlarda yer almaktadır. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><em><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><em><span style="font-family: 'Times New Roman'">Avrupalı'larca yağ ve merhem yapımında kullanılan tarçın, Hindistan ve Seylan gibi ülkelerden, kervanlarla İskenderiye'ye kadar getiriliyordu. Öyle ki, bir zamanlar tarçının, Arabistan'da yetiştirildiği zannediliyordu. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><em><span style="font-family: 'Times New Roman'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><em><span style="font-family: 'Times New Roman'">İlk çağdan beri Çin ve Hindistan'da kullanılan zencefilin, Hindistan'dan geldiğini bilmeyen Dioskorides ve Plinius'a göre, bu baharat Yunanlılar'a Persliler tarafından tanıtıldı. Zencefil, Romalı'ların besin maddelerinde büyük rol oynamıştı.</span></em> </span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>Z</strong>encefilin Ortaçağ Avrupası'nda kullanımı, karabiber kadar yaygındı ve onun gibi pahalıydı. İlaç ve boya olarak kullanılan, Keşmir, İran ve Frigya'dan gelen safran, Romalılar tarafından biliniyor ve kullanılıyordu.</em></span> <span style="font-family: 'Times New Roman'"><em>Baharatın Bizans İmparatorluğu yoluyla Avrupa'ya geçmesi, 9. yüzyıldan itibaren engellendi. Ama çok miktarda tüketilen etin muhafazası için, baharata duyulan ihtiyaç ve onun güzel tadı, zengin sınıflarına baharatı unutturamadı.</em></span> <span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>B</strong>aharatın yıldızı Avrupa'da yeniden parladı ve safran, Fransa ile İtalya'da ekilmeye başladı. Doğu Akdeniz limanları (İskenderiye) Avrupalı tüccarlara yeniden açılınca, Venedikli'ler Avrupa piyasasında hemen hemen bir tekel kurdular. </em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>O</strong>rta çağın sonunda, Avrupa'da baharat tutkusu, aşırı derecede çoğalmıştı. Şatafatlı ziyafetlerde baharatlı yemekler yapmak modaydı. Alabildiğine zenginleşmiş olan baharat tüccarları, Floransa'da bu işi sanat haline getirdiler ve 19. yüzyılın başında 288 çeşit baharat sattılar. Venedik'in tekelinden kurtulmak için baharat sağlamaya çalışmak, büyük coğrafi keşiflerin önemli sebeplerinden biri oldu. 16. ve 17. yüzyıllarda, Portekiz, İspanya, İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi sömürgeci ülkeler, baharat ticaretinde sıkı bir yarışa girdiler. </em></span><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>İ</strong>bni Sina'nın bahsettiği, Hindistanceveze ve Meksike vanilyası, 16. yüzyılın başında Avrupa'ya geldi. Atlantik limanlarına büyük miktarda gelen baharatlara, sayısız iyileştirici nitelikler atfediliyordu. 1560 yılına kadar, baharatın fiyatı Lizbon'da sürekli bir artış gösterdi. Bundan sonraki iki yüzyıl boyunca da, baharat sürekli değeri artan bir ürün oldu. Baharat yetiştiren yerlerin artması ve de yemek zevkinin değişmesi, 19. yüzyılın başlarında baharatın ticari önemini biraz olsun azalttı.</em></span> <span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>B</strong>aharat Anadolu'ya Afrika ülkelerinden yine kervanlarla getiriliyordu. Develerle güney illerimize gelen baharatlar, daha sonra oradan diğer illere ve İstanbul'a gönderiliyordu. Baharat çeşitlerinin Uzakdoğu'da da yetiştirilmeye başlamasıyla, buradan denizyoluyla İskenderun'a getirildi.</em></span> <span style="font-family: 'Times New Roman'"><em>Hem getirilmesinin zor olması, hem de ekonomik olmaması sebebiyle, zamanla birçok baharat da yurdumuz topraklarında yetiştirilmeye başladı. Fakat, Karabiber, Hindistancevizi gibi, iklim şartlarının müsait olmaması sebebiyle yetiştirilemeyen 5-6 çeşit halihazırda ülkemize başka yerlerden getiriliyor.</em></span> <span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong></strong></em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><em><strong>B</strong>aharatı günümüzde en çok Hintli'ler kullanıyor. Bunun yanısıra, Avrupa ve Amerika'da da baharat kullanımı çok yaygın. Bilhassa italyan ve Fransız mutfaklarında baharatın büyük bir önemi var. Türkiye de, en çok baharat kullanan ülkeler arasında yer alıyor. Özellikle Güneydoğu illerimizde, acı biber tüketimi bir hayli fazla.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 18px"><span style="color: olive"><em><span style="font-family: 'Times New Roman'">Alıntı.</span></em> </span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Elifgül, post: 34954, member: 1043"] [SIZE=5][COLOR=olive][I][FONT=Times New Roman][B]B[/B]aharatlar, çiçek, yaprak veya kabukları kurutularak, dört mevsim lezzet ve şifa dağıtıyor. Bazen bir çiçeğin, bazen dev bir ağaç kabuğunun, bazen de bir orkide soğanının adı olan baharatlar, insanoğlunun çok eskilerden beri değişik amaçlarla kullandığı bitkilerdir. [B] B[/B]aharatın ilk kullanıldığı yer olarak, Uzak Doğu kabul edilir. Avrupa'da ilk tanınan baharatlar ise, Hint Karabiberidir. O yıllarda, birşeyin pahalı olduğunu ifade etmek için, [B]"Karabiber gibi pahalı"[/B] denildiği de kayıtlarda yer almaktadır. Avrupalı'larca yağ ve merhem yapımında kullanılan tarçın, Hindistan ve Seylan gibi ülkelerden, kervanlarla İskenderiye'ye kadar getiriliyordu. Öyle ki, bir zamanlar tarçının, Arabistan'da yetiştirildiği zannediliyordu. İlk çağdan beri Çin ve Hindistan'da kullanılan zencefilin, Hindistan'dan geldiğini bilmeyen Dioskorides ve Plinius'a göre, bu baharat Yunanlılar'a Persliler tarafından tanıtıldı. Zencefil, Romalı'ların besin maddelerinde büyük rol oynamıştı.[/FONT][/I] [FONT=Times New Roman][I][B]Z[/B]encefilin Ortaçağ Avrupası'nda kullanımı, karabiber kadar yaygındı ve onun gibi pahalıydı. İlaç ve boya olarak kullanılan, Keşmir, İran ve Frigya'dan gelen safran, Romalılar tarafından biliniyor ve kullanılıyordu.[/I][/FONT] [FONT=Times New Roman][I]Baharatın Bizans İmparatorluğu yoluyla Avrupa'ya geçmesi, 9. yüzyıldan itibaren engellendi. Ama çok miktarda tüketilen etin muhafazası için, baharata duyulan ihtiyaç ve onun güzel tadı, zengin sınıflarına baharatı unutturamadı.[/I][/FONT] [FONT=Times New Roman][I][B] B[/B]aharatın yıldızı Avrupa'da yeniden parladı ve safran, Fransa ile İtalya'da ekilmeye başladı. Doğu Akdeniz limanları (İskenderiye) Avrupalı tüccarlara yeniden açılınca, Venedikli'ler Avrupa piyasasında hemen hemen bir tekel kurdular. [/I][/FONT][FONT=Times New Roman][I][B] O[/B]rta çağın sonunda, Avrupa'da baharat tutkusu, aşırı derecede çoğalmıştı. Şatafatlı ziyafetlerde baharatlı yemekler yapmak modaydı. Alabildiğine zenginleşmiş olan baharat tüccarları, Floransa'da bu işi sanat haline getirdiler ve 19. yüzyılın başında 288 çeşit baharat sattılar. Venedik'in tekelinden kurtulmak için baharat sağlamaya çalışmak, büyük coğrafi keşiflerin önemli sebeplerinden biri oldu. 16. ve 17. yüzyıllarda, Portekiz, İspanya, İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi sömürgeci ülkeler, baharat ticaretinde sıkı bir yarışa girdiler. [/I][/FONT][FONT=Times New Roman][I][B] İ[/B]bni Sina'nın bahsettiği, Hindistanceveze ve Meksike vanilyası, 16. yüzyılın başında Avrupa'ya geldi. Atlantik limanlarına büyük miktarda gelen baharatlara, sayısız iyileştirici nitelikler atfediliyordu. 1560 yılına kadar, baharatın fiyatı Lizbon'da sürekli bir artış gösterdi. Bundan sonraki iki yüzyıl boyunca da, baharat sürekli değeri artan bir ürün oldu. Baharat yetiştiren yerlerin artması ve de yemek zevkinin değişmesi, 19. yüzyılın başlarında baharatın ticari önemini biraz olsun azalttı.[/I][/FONT] [FONT=Times New Roman][I][B] B[/B]aharat Anadolu'ya Afrika ülkelerinden yine kervanlarla getiriliyordu. Develerle güney illerimize gelen baharatlar, daha sonra oradan diğer illere ve İstanbul'a gönderiliyordu. Baharat çeşitlerinin Uzakdoğu'da da yetiştirilmeye başlamasıyla, buradan denizyoluyla İskenderun'a getirildi.[/I][/FONT] [FONT=Times New Roman][I]Hem getirilmesinin zor olması, hem de ekonomik olmaması sebebiyle, zamanla birçok baharat da yurdumuz topraklarında yetiştirilmeye başladı. Fakat, Karabiber, Hindistancevizi gibi, iklim şartlarının müsait olmaması sebebiyle yetiştirilemeyen 5-6 çeşit halihazırda ülkemize başka yerlerden getiriliyor.[/I][/FONT] [FONT=Times New Roman][I][B] B[/B]aharatı günümüzde en çok Hintli'ler kullanıyor. Bunun yanısıra, Avrupa ve Amerika'da da baharat kullanımı çok yaygın. Bilhassa italyan ve Fransız mutfaklarında baharatın büyük bir önemi var. Türkiye de, en çok baharat kullanan ülkeler arasında yer alıyor. Özellikle Güneydoğu illerimizde, acı biber tüketimi bir hayli fazla.[/I][/FONT][/COLOR][/SIZE] [SIZE=5][COLOR=olive][I][FONT=Times New Roman]Alıntı.[/FONT][/I] [/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Sağlıklı yaşam
Alternatif Tıp
Baharatın öyküsü...
Üst
Alt