Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Sahabe,Tabiin ve Evliyalar
Hanım sahabeler
Atike binti Zeyd (r.a)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 5823" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></em></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></em></strong></span><p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Atike binti Zeyd radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize ilk bey’at eden hanım sahâbîlerden... Aşere-i mübeşşereden Saîd ibni Zeyd (r.a)’ın kız kardeşi... Mersiyeleriyle meşhur bir şâir hanım... Hz. Ebû Bekir (r.a)’ın oğlu Abdullah (r.a)’ın hanımı<a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">...</a></span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> O, Mekke’li olup Kureyş kabîlesine mensuptur. Babası Zeyd İbni Amr İbni Nûfeyl’dir. Hayatında hiç putlara tapmayan ve onlar adına kesilenleri yemeyen bir insan. Resûl-i Ekrem (s.a) efendimize vahiy gelmeden önce Mekke civarında Beldah vâdisinde karşılaştıklarında müşriklerin ikram ettiği yemeği putlar adına kesildiği için yemeyen Sevgili Peygamberimize tâbî olan ince düşünceli, yufka yürekli, şahsiyetli bir insan.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Cahiliye döneminin vahşetinden kız çocuklarını kurtarmak için gayret gösteren şefkatli bir baba. Küçücük yavruları diri diri gömülmeğe götürülürken âilelerinden isteyerek alan ve onları büyütüp tekrar anne-babasına teslim eden sevgi dolu bir baba.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> O, ürümüş toplumu ıslah için gayret etti. Hak dini aramak üzere Şam’a gitti. Hanif dinini öğrenmek üzere Hristiyan âlimlerine müracaat etti. Onlardan aldığı cevap kendisini ümitlendirdi. İnsanlığın karanlıklardan çıkacağı günlerin yakın olduğuna çok sevindi. Alimler ona: “</span> <span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Allah Teâlâ senin aradığın dinin son peygamberini gönderecek. Bu çok yakınlaştı. Çıkacağı yer de sizin memleketinizdir. Sen durma git.” dediler<a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">.</a></span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike’nın babası Zeyd İbni Amr büyük bir heyecan içerisinde son peygamberi görme aşkıyla hemen yola koyuldu. Mekke’ye doğru yol alırken bedevilerin saldırısına uğradı. Yaralandı. İyileşmekten ümidini kesti. Son peygambere kavuşamayacağının üzüntüsü içerisinde son anlarını yaşarken; bâri çocuklarım o şerefe erebilse dedi. Onların Peygamberle buluşması için: “Yâ Rabbi! Oğlum Said’i ve diğerlerini ondan mahrum eyleme.” diye duâ etti.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Said İbni Zeyd ve kızkardeşi Âtike bu hâlis niyetle yapılan baba duâsı hürmetine İslâm’la şereflenen ilk sahâbilerden oldular.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike binti Zeyd (r.anha) kız çocuklarına kıymet verilmeyen bir dönemde Hak âşığı babasının sevgi, şefkat ve merhamet nazarları altında yetişti. Kız olsun oğlan olsun, bütün çocukları </span><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Allah’ın bir emaneti olarak kabul eden, insana insan olduğu için değer veren bir aile ortamında büyüdü. İnsânî ve ahlâki ölçülere sâhib bir terbiye aldı. Vahşetten uzak kaldı. İnce düşünceli, nazik bir hanımefendi oldu.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> O, akıllı, terbiyeli, eğitimli, duygulu ve heyecan dolu bir hanımdı. Şiirler söylerdi. İlk evliliğini Medine’ye hicret ettikten sonra. Hz. Ebû Bekir (r.a)’ın oğlu Abdullah (r.a) ile yaptı<a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">.</a></span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike (r. anhâ) güzelliği ve câzibesiyle kocasını etkiledi. O kadar ki; Abdullah (r.a)’ın ona düşkünlüğünden dolayı cihad ve benzeri sorumluluklarını gereği gibi yerine getirememesine sebeb oldu. Ticarî ve dinî hayatına engel teşkil edecek kadar ileri gitti. İşini gücünü bıraktı. Alış - verişten uzaklaştı. İbadet hayatı zayıfladı. Hatta bir seferinde Cuma namazını kaçırdı. Onun bu hareketleri babacığını üzmeye başladı.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Hz. Ebû Bekir (r.a) oğlunun dünya ve ahiretini birlikte düşünüyordu. Abdullah’ın bu derece hanımına ilgisi ve düşkünlüğünü bir türlü izah edemiyordu. İnsan ifrat ve tefrite kaçmamalıydı. İslâm denge dini idi. İki dünyamızı da kazanmak için çalışmak gerekliydi. Oğlunun ebedî hayatını düşünerek birgün ona: “Oğlum! Bu kadın senin din ve dünyana engel oluyor.” diyerek uyardı. Sonra “onu boşa” dedi. Ondan ayrılmasını istedi.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Abdullah (r.a) iki sevgi arasında kaldı. Babasının bu tavrına ve hanımından ayırmasına çok üzüldü. İstemeyerek de olsa babasının emrini yerine getirmek zorunda kaldı ve çok sevdiği hanımı Âtike’den ayrıldı<a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">.</a></span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Bir müddet yanlızlığa sabretti. Fakat ondan uzak kalmaya dayanamayan Abdullah (r.a) şiir söyleyerek acılarını dile getirmeye başladı.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Bir gece gönlünde kopan fırtınaları içli mısralarla şiire döküp terennüm ederken babası Hz. Ebû Bekir (r.a) duydu. Oğlunun bu ıstırabını, hasret ve nedâmetini öğrenince yeniden Âtike’ye dönmesine izin verdi.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Abdullah (r.a) gönlünü Âtike’ye o derece kaptırmıştı ki, kendisinden sonra başka bir kocaya varmasını bile istemiyordu. Bunun için Âtike (r. anhâ)’yı ikinci defa nikâhlar iken şart koştu. Ona bir bahçe bağışladı. Kendisinin vefatından sonra da kocaya gitmeyeceğine dâir ondan söz aldı. Fakat kader ilâhi bir sırlarla doluydu. İnsan yaşadığı müddetçe nelerle karşılaşacak bilinmezdi.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Abdullah (r.a) hicri sekzinci yılda yapılan Taif muhasarasında aldığı bir ok yarasından Medine’de vefat etti.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike (r. anhâ) kocasının dünyadan ayrılışına çok üzüldü. Elemini, kederini şiirlere döktü. Ölünceye kadar kocasına ağlayacağını ifade eden şu mersiyeyi söyledi<a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">.</a></span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> “Ben Hz. Peygamber ve Hz. Sıddık’tan sonra insanların en hayırlısı olan bir zât ile musibete dûçar oldum. Gözlerim onun gibi yiğit, kahraman birini görmedi. Onun savaş meydanlarındaki sabır ve sebatı, düşman üzerine korkmadan saldırışları, döne döne hücum edişlerinin mükâfatını </span><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Allah</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> verecektir.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> O öyle bir bahadır idi ki, her taraftan mızraklar kendisine çevrildiği halde yılmadan düşman içlerine daldı. Ölünceye kadar çarpıştı. Ben artık dünyada durdukça onun için hüzün ve elem dolu göz yaşlarımla gözlerimi nemlendirmeye yemin etmişimdir.”</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike (r. anhâ) sevgili kocası Abdullah (r.a)’ın vefatıyla duyduğu acıyı unutamıyordu. Hayat devam etmekteydi. Acılar ve sevinçler hepsi birer imtihandı. Yalnızlık </span><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Allah’a mahsustu. Âtike (r. anhâ) gençti. Becerikli, zeki ve güzeldi. İddet müddeti tamam olunca tâliblileri çoğaldı. İlk isteyeni Hz. Ömer (r.a) oldu<a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">.</a></span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike (r. anhâ) ilk kocasıyla arasında bir şartlı nikâh söz konusu olduğunu söyledi. Abdullah (r.a)’a verdiği sözü ileri sürdü. Hz. Ömer (r.a) da: “Hele bir danış, istişâre et!” dedi. O da Hz. Ali (r.a)’ya gidip durumu izah etti. Gönlünü tırmalayan suâle cevap istedi. Hz. Ali (r.a) ona:</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> “O bahçeyi, Abdullah’ın mirasçılarına bırak. Onun vârislerine geri ver. Daha sonra evlen.” dedi.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike (r. anhâ) bu cevap üzerine Hz. Ömer (r.a.) ile evlenmeğe karar verdi. Yalnız ona da bir şartı vardı. Camiye cemaate gitmeye izin isteyecekti. Hz. Ömer (r.a)’dan namazını Mescid-i Nebevî’de cemaatle kılmasına engel olmayacağına dâir söz aldı. Nikâhları kıyıldı.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Hz. Ömer (r.a) namaz kıldırırken mihrapta şehid edildiği sırada hanımı Âtike (r. anhâ)’nın da mescidde bulunduğu rivayet edilir<a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">.</a></span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike (r. anhâ) acılarını hep şiire dökerek ifade ederdi. Hz. Ömer (r.a)’ın şehadeti üzerine de şöyle bir mersiye söylediği nakledilir:</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> “Ey göz, göz yaşları akıtıp feryad u figan ile ağla. Soylu ve şerefli mü’minlerin emiri hakkında ağlamaktan usanma!</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Ömer, dâima mazlumların yanında ve yardımında idi. Ebu’l-Fukara idi. Fakirlerin babası durumundaydı. Savaş meydanlarının kahramanı ve korkusuz adamı idi. Bundan böyle servet ehline ve fukaraya söyle ki; ölsünler! Zira ölüm Hz. Ömer’e ayrılık kâsesini sunmuştur. Onlar da koruyucusuz kalmıştır.”</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike (r. anhâ) ikinci acıyı gönlüne gömerek hayatını sürdürmeye devam etti. Mersiyeler söyleyerek sükûnet bulmaya çalıştı. Ölüm iddetini tamamlayınca tekrar evlenmek için talebler gelmeye başladı. Buna karşı duramadı. Zübeyr İbni Avvam (r.a) ile evlendi. Mutlu bir hayat geçirmekteydiler. O devrin müslümanı cihaddan cihada koşmaktaydı. Bir müddet sonra Cemel vakası vukû buldu. Bu savaşta Zübeyr (r.a) şehit edildi. Onun içinde şiirler söyledi. Bu mersiyede; Zübeyr (r.a.)’ın ahlâkî üstünlüklerinden, dürüst, kâmil bir mümin, azimli, cesur, gözü pek ve gönlü zengin şerefli bir kahraman olduğundan bahsetti.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike (r. anhâ)’nın kadere inancı tamdı. </span><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Allah’dan gelen her acıyı sabırla karşıladı. Üçüncü dul kaldı. Halk arasında “Kim şehid olmak isterse Âtike ile evlensin.” diye nükteler yapıldığı rivayet edilir. Son olarak Hz. Hüseyin (r.a) ile evlendiği ve onun da şehâdetini gördüğü nakledilir.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> Âtike binti Zeyd (r. anhâ) zekî, anlayışlı, bilgili ve çok ibadet eden, mersiyeleri ile meşhur olmuş şâir bir hanım sahâbidir.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Allah</span><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> </span><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"> ondan razı olsun. </span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Rabbımız bizleri şefaatlerine nâil eylesin.</span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 18px"><strong><em><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Amin<a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">.</a></span></em></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 5823, member: 3"] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] [/FONT][/I][/B][/SIZE][INDENT][SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype]Atike binti Zeyd radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize ilk bey’at eden hanım sahâbîlerden... Aşere-i mübeşşereden Saîd ibni Zeyd (r.a)’ın kız kardeşi... Mersiyeleriyle meşhur bir şâir hanım... Hz. Ebû Bekir (r.a)’ın oğlu Abdullah (r.a)’ın hanımı[URL="https://www.islamiforumlar.net/"]...[/URL][/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] O, Mekke’li olup Kureyş kabîlesine mensuptur. Babası Zeyd İbni Amr İbni Nûfeyl’dir. Hayatında hiç putlara tapmayan ve onlar adına kesilenleri yemeyen bir insan. Resûl-i Ekrem (s.a) efendimize vahiy gelmeden önce Mekke civarında Beldah vâdisinde karşılaştıklarında müşriklerin ikram ettiği yemeği putlar adına kesildiği için yemeyen Sevgili Peygamberimize tâbî olan ince düşünceli, yufka yürekli, şahsiyetli bir insan.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Cahiliye döneminin vahşetinden kız çocuklarını kurtarmak için gayret gösteren şefkatli bir baba. Küçücük yavruları diri diri gömülmeğe götürülürken âilelerinden isteyerek alan ve onları büyütüp tekrar anne-babasına teslim eden sevgi dolu bir baba.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] O, ürümüş toplumu ıslah için gayret etti. Hak dini aramak üzere Şam’a gitti. Hanif dinini öğrenmek üzere Hristiyan âlimlerine müracaat etti. Onlardan aldığı cevap kendisini ümitlendirdi. İnsanlığın karanlıklardan çıkacağı günlerin yakın olduğuna çok sevindi. Alimler ona: “[/FONT][FONT=Palatino Linotype] [/FONT][FONT=Palatino Linotype]Allah Teâlâ senin aradığın dinin son peygamberini gönderecek. Bu çok yakınlaştı. Çıkacağı yer de sizin memleketinizdir. Sen durma git.” dediler[URL="https://www.islamiforumlar.net/"].[/URL][/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike’nın babası Zeyd İbni Amr büyük bir heyecan içerisinde son peygamberi görme aşkıyla hemen yola koyuldu. Mekke’ye doğru yol alırken bedevilerin saldırısına uğradı. Yaralandı. İyileşmekten ümidini kesti. Son peygambere kavuşamayacağının üzüntüsü içerisinde son anlarını yaşarken; bâri çocuklarım o şerefe erebilse dedi. Onların Peygamberle buluşması için: “Yâ Rabbi! Oğlum Said’i ve diğerlerini ondan mahrum eyleme.” diye duâ etti.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Said İbni Zeyd ve kızkardeşi Âtike bu hâlis niyetle yapılan baba duâsı hürmetine İslâm’la şereflenen ilk sahâbilerden oldular.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike binti Zeyd (r.anha) kız çocuklarına kıymet verilmeyen bir dönemde Hak âşığı babasının sevgi, şefkat ve merhamet nazarları altında yetişti. Kız olsun oğlan olsun, bütün çocukları [/FONT][FONT=Palatino Linotype]Allah’ın bir emaneti olarak kabul eden, insana insan olduğu için değer veren bir aile ortamında büyüdü. İnsânî ve ahlâki ölçülere sâhib bir terbiye aldı. Vahşetten uzak kaldı. İnce düşünceli, nazik bir hanımefendi oldu.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] O, akıllı, terbiyeli, eğitimli, duygulu ve heyecan dolu bir hanımdı. Şiirler söylerdi. İlk evliliğini Medine’ye hicret ettikten sonra. Hz. Ebû Bekir (r.a)’ın oğlu Abdullah (r.a) ile yaptı[URL="https://www.islamiforumlar.net/"].[/URL][/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike (r. anhâ) güzelliği ve câzibesiyle kocasını etkiledi. O kadar ki; Abdullah (r.a)’ın ona düşkünlüğünden dolayı cihad ve benzeri sorumluluklarını gereği gibi yerine getirememesine sebeb oldu. Ticarî ve dinî hayatına engel teşkil edecek kadar ileri gitti. İşini gücünü bıraktı. Alış - verişten uzaklaştı. İbadet hayatı zayıfladı. Hatta bir seferinde Cuma namazını kaçırdı. Onun bu hareketleri babacığını üzmeye başladı.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Hz. Ebû Bekir (r.a) oğlunun dünya ve ahiretini birlikte düşünüyordu. Abdullah’ın bu derece hanımına ilgisi ve düşkünlüğünü bir türlü izah edemiyordu. İnsan ifrat ve tefrite kaçmamalıydı. İslâm denge dini idi. İki dünyamızı da kazanmak için çalışmak gerekliydi. Oğlunun ebedî hayatını düşünerek birgün ona: “Oğlum! Bu kadın senin din ve dünyana engel oluyor.” diyerek uyardı. Sonra “onu boşa” dedi. Ondan ayrılmasını istedi.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Abdullah (r.a) iki sevgi arasında kaldı. Babasının bu tavrına ve hanımından ayırmasına çok üzüldü. İstemeyerek de olsa babasının emrini yerine getirmek zorunda kaldı ve çok sevdiği hanımı Âtike’den ayrıldı[URL="https://www.islamiforumlar.net/"].[/URL][/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Bir müddet yanlızlığa sabretti. Fakat ondan uzak kalmaya dayanamayan Abdullah (r.a) şiir söyleyerek acılarını dile getirmeye başladı.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Bir gece gönlünde kopan fırtınaları içli mısralarla şiire döküp terennüm ederken babası Hz. Ebû Bekir (r.a) duydu. Oğlunun bu ıstırabını, hasret ve nedâmetini öğrenince yeniden Âtike’ye dönmesine izin verdi.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Abdullah (r.a) gönlünü Âtike’ye o derece kaptırmıştı ki, kendisinden sonra başka bir kocaya varmasını bile istemiyordu. Bunun için Âtike (r. anhâ)’yı ikinci defa nikâhlar iken şart koştu. Ona bir bahçe bağışladı. Kendisinin vefatından sonra da kocaya gitmeyeceğine dâir ondan söz aldı. Fakat kader ilâhi bir sırlarla doluydu. İnsan yaşadığı müddetçe nelerle karşılaşacak bilinmezdi.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Abdullah (r.a) hicri sekzinci yılda yapılan Taif muhasarasında aldığı bir ok yarasından Medine’de vefat etti.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike (r. anhâ) kocasının dünyadan ayrılışına çok üzüldü. Elemini, kederini şiirlere döktü. Ölünceye kadar kocasına ağlayacağını ifade eden şu mersiyeyi söyledi[URL="https://www.islamiforumlar.net/"].[/URL][/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] “Ben Hz. Peygamber ve Hz. Sıddık’tan sonra insanların en hayırlısı olan bir zât ile musibete dûçar oldum. Gözlerim onun gibi yiğit, kahraman birini görmedi. Onun savaş meydanlarındaki sabır ve sebatı, düşman üzerine korkmadan saldırışları, döne döne hücum edişlerinin mükâfatını [/FONT][FONT=Palatino Linotype]Allah[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] verecektir.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] O öyle bir bahadır idi ki, her taraftan mızraklar kendisine çevrildiği halde yılmadan düşman içlerine daldı. Ölünceye kadar çarpıştı. Ben artık dünyada durdukça onun için hüzün ve elem dolu göz yaşlarımla gözlerimi nemlendirmeye yemin etmişimdir.”[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike (r. anhâ) sevgili kocası Abdullah (r.a)’ın vefatıyla duyduğu acıyı unutamıyordu. Hayat devam etmekteydi. Acılar ve sevinçler hepsi birer imtihandı. Yalnızlık [/FONT][FONT=Palatino Linotype]Allah’a mahsustu. Âtike (r. anhâ) gençti. Becerikli, zeki ve güzeldi. İddet müddeti tamam olunca tâliblileri çoğaldı. İlk isteyeni Hz. Ömer (r.a) oldu[URL="https://www.islamiforumlar.net/"].[/URL][/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike (r. anhâ) ilk kocasıyla arasında bir şartlı nikâh söz konusu olduğunu söyledi. Abdullah (r.a)’a verdiği sözü ileri sürdü. Hz. Ömer (r.a) da: “Hele bir danış, istişâre et!” dedi. O da Hz. Ali (r.a)’ya gidip durumu izah etti. Gönlünü tırmalayan suâle cevap istedi. Hz. Ali (r.a) ona:[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] “O bahçeyi, Abdullah’ın mirasçılarına bırak. Onun vârislerine geri ver. Daha sonra evlen.” dedi.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike (r. anhâ) bu cevap üzerine Hz. Ömer (r.a.) ile evlenmeğe karar verdi. Yalnız ona da bir şartı vardı. Camiye cemaate gitmeye izin isteyecekti. Hz. Ömer (r.a)’dan namazını Mescid-i Nebevî’de cemaatle kılmasına engel olmayacağına dâir söz aldı. Nikâhları kıyıldı.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Hz. Ömer (r.a) namaz kıldırırken mihrapta şehid edildiği sırada hanımı Âtike (r. anhâ)’nın da mescidde bulunduğu rivayet edilir[URL="https://www.islamiforumlar.net/"].[/URL][/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike (r. anhâ) acılarını hep şiire dökerek ifade ederdi. Hz. Ömer (r.a)’ın şehadeti üzerine de şöyle bir mersiye söylediği nakledilir:[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] “Ey göz, göz yaşları akıtıp feryad u figan ile ağla. Soylu ve şerefli mü’minlerin emiri hakkında ağlamaktan usanma![/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Ömer, dâima mazlumların yanında ve yardımında idi. Ebu’l-Fukara idi. Fakirlerin babası durumundaydı. Savaş meydanlarının kahramanı ve korkusuz adamı idi. Bundan böyle servet ehline ve fukaraya söyle ki; ölsünler! Zira ölüm Hz. Ömer’e ayrılık kâsesini sunmuştur. Onlar da koruyucusuz kalmıştır.”[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike (r. anhâ) ikinci acıyı gönlüne gömerek hayatını sürdürmeye devam etti. Mersiyeler söyleyerek sükûnet bulmaya çalıştı. Ölüm iddetini tamamlayınca tekrar evlenmek için talebler gelmeye başladı. Buna karşı duramadı. Zübeyr İbni Avvam (r.a) ile evlendi. Mutlu bir hayat geçirmekteydiler. O devrin müslümanı cihaddan cihada koşmaktaydı. Bir müddet sonra Cemel vakası vukû buldu. Bu savaşta Zübeyr (r.a) şehit edildi. Onun içinde şiirler söyledi. Bu mersiyede; Zübeyr (r.a.)’ın ahlâkî üstünlüklerinden, dürüst, kâmil bir mümin, azimli, cesur, gözü pek ve gönlü zengin şerefli bir kahraman olduğundan bahsetti.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike (r. anhâ)’nın kadere inancı tamdı. [/FONT][FONT=Palatino Linotype]Allah’dan gelen her acıyı sabırla karşıladı. Üçüncü dul kaldı. Halk arasında “Kim şehid olmak isterse Âtike ile evlensin.” diye nükteler yapıldığı rivayet edilir. Son olarak Hz. Hüseyin (r.a) ile evlendiği ve onun da şehâdetini gördüğü nakledilir.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype] Âtike binti Zeyd (r. anhâ) zekî, anlayışlı, bilgili ve çok ibadet eden, mersiyeleri ile meşhur olmuş şâir bir hanım sahâbidir.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype]Allah[/FONT][FONT=Palatino Linotype] [/FONT][FONT=Palatino Linotype] ondan razı olsun. [/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype]Rabbımız bizleri şefaatlerine nâil eylesin.[/FONT][/I][/B][/SIZE] [SIZE=5][B][I][FONT=Palatino Linotype]Amin[URL="https://www.islamiforumlar.net/"].[/URL][/FONT][/I][/B][/SIZE] [/INDENT] [INDENT] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Sahabe,Tabiin ve Evliyalar
Hanım sahabeler
Atike binti Zeyd (r.a)
Üst
Alt