Ateistlerin ölüm korkusu

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
You-Forget-.jpg


insan ebedi hayat için yaratılmıştır. imtihan mekanı olan dünyadaki ameline göre kişi,
“ya cennet bahçelerinden bir bahçeye veya cehennem çukurlarından bir çukura” gidecektir.
Elimizde olmadan bulunduğumuz bu dünyadan istesek de, istemesek de korksak da korkmasak da göçeceğiz.
Ergeç sıra muhakkak bize de gelecek.

Ebedi hayat için yaratılan insanın şuur altında da “ebedilik” hissi yatar. Öleceğimize inanmak istemeyiz.
Bütün hesaplarımız, davranışlarımız hiç ölmeyecek havası içindedir. Bir yandan da ölüm gerçeğini bütün soğukluğu ile hissederiz.
Aciz hallerimizde, hastalıkta, yakınımızın vefatında bu gerçeğin korkusu ile sarsılırız.

Ateistler, bu garip çelişkiyi daha yakından hissederler. Bir yandan Allah’a ve ahirete inanmayı reddederler, diğer yandan ölüm korkusu devamlı onlarla içiçedir.
Bu yüzden Ateistlerin hayatı (özellikle yaşlılık dönemi) ve ölümü, tabii olana (yani fıtrata) teslim olmamaktan dolayı korku içinde geçmektedir.
Bazıları bu korkuyu kaldıramamakta ve intihara yönelmektedir.
Bir kısmı ise çözümü Allah’a imanda bulmakta, diğer bir bölümünün akıbeti bunalımlara ve cinnetlere kadar varmaktadır.

Allah’a ve ahirete iman eden kişinin, mantıki açıklamalar karşısında zihnindeki ölüm, sadece ibadete teşvik edicidir.
inançsızın korkusu kendisini öyle rahatsız eder ki, beynini kemiren bu kahredici düşüncelerden kurtulmak için çılgınca kaçışlara saplanır, kendince çare arar.
Kimisi uyuşturucu maddelere veya alkole başvurur. Bazıları da delice yaşamaya, eğlenceye dalarlar.
Bu yollar, beyinleri geçici olarak uyuşturmaktan öteye gidemez. Bazı kimseler ise, zihninde karşı bir düşünce kurma yolunu dener.
Bir kısım da düştükleri çelişkiyi kaldıramayarak akli dengelerini kaybetmiş ve bunalımlar içinde ölmüşlerdir..
Ateistlerin ölümleri de hayatları gibi ibretlerle doludur..

Sonsuzluğa uzanan kainat içinde bir nokta kadar dahi yer işgal etmeyen ölümlü insanoğlu, huzura ancak Allah’a (c.c) ve ahirete inanmakla erebilir.
Yoksa ölüm korkusu onu devamlı kemirir ve buhrana sürükler...

ÖLÜM KORKUSUNU AT ÜZERİNDEN...
Korkunun Ecele Faydası Yoktur.Ölümden korkmakla ölümün arkasından sonra gelecek
kötü akıbetlerden kendimizi kurtaramayız..
Herşeyin Yaratıcısı O olduğu gibi ölümün de yaratıcısı O’dur.
Ölüm de gereksiz, gayesiz bir hal değildir.
Ölüm ,hayat ile ölümün en temel ortak noktasıdir..
Hayatı güzel, latif, düzenli, hayırlı olarak yaratan Yaratıcı ölümü de öyle yaratacaktır.
Ölüm kötü bir olay olsa idi meleklerin eliyle gerçekleşmezdi..
Ölüm Resulullah'a sav.kavuşmaksa...
Ölüm Alemlerin Rabbine kavuşmaksa…
Ölüm Sevdiklerine kavuşmaksa…
insan,Hiç korkar mı Ölümden...
ölüm dediğin nedir ki ?Hayata yeniden başlamak..
Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın..
Yeter ki:Görülmemiş hesaplarla ötelere gitmeyin!


 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
olum.png


ÖLÜM...
BİR BABA ve anne iki çocuklarıyla birlikte, okyanusun ortasında ıssız bir adada yaşıyorlardı. Bir gemi kazasında kurtulup orada yaşamaya başlamışlardı.
Karınlarını adadaki bitkileri, bir iki çeşit meyveyi, zar zor avladıkları balıkları yiyerek doyuruyorlar ve bir kayanın hem çok soğuk, hem de çok sert ovuğunda yaşıyorlardı.
Çocuklar, adaya çıktıkları zamanı hatırlamıyorlardı o zaman çok küçüklerdi. Ekmek, süt, çikolata ve bunlar gibi lezzetli yiyecekleri hiç görmemişlerdi.
Yumuşak bir yatak, sıcak bir yorgan da bilmiyorlardı.

Bir gün dört adam, dikdörtgen şeklinde dar ve uzun bir kayıkla adaya geldiler. Aile onların geldiklerine sevindi ve adadan kurtulacaklarını sandılar.
Fakat o tuhaf kayık hepsini alacak kadar büyük değildi. Her seferinde sadece bir kişi binebilirdi kayığa.
İlk başta baba kayığa binmeyi kabul etti. Dört adam onu da alarak kayığa binip gittiler.

Anne ve çocukları ağlamaya başladılar fakat baba, “Merak etmeyin gideceğim yer buradan daha iyi olacaktır ve siz de yakında yanıma geleceksiniz” dedi.
Bir süre sonra kayık tekrar geldi ve bu sefer anne bindi. Çocuklar yine ağladılar. Fakat o da:
“Ağlamayın! Daha güzel bir yerde yine birlikte olacağız” dedi.
Bir süre sonra kayık tekrar geri geldi ve bu sefer iki çocuk birlikte bindiler. Önce adamlardan korkuyorlardı fakat karayı görünce korkuları bitti.

Anne ve babalarını sahilde gördüklerinde çok sevindiler. Gölgelik bir yerin altında önceden hiç görmedikleri yiyecekleri yiyorlardı.
“Buraya gelirken korkmamız ne kadar gereksizmiş. Bu kayıkçılar bizi almaya geldiklerinde hiç üzülmememiz gerekirdi” dediler.
“Sevgili çocuklarım” dedi baba. “Harap bir adadan güzel bir memlekete gelmemizin bizim için anlamı çok büyük.

Bu dünya kurtulduğumuz o adaya benzer. Ölüm ise geçtiğimiz fırtınalı denizdir. Küçük kayık ise tabut.
Ben, anneniz ve siz bir gün gelecek bu dünyayı terkedeceğiz.
O zaman hiç korkmayın. seven iyi insanlar için ölüm, harabe bir adadan güzel bir yere gitmek gibidir.”
 
Üst Alt