Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Âşık sözü dua imiş
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 15174" data-attributes="member: 149"><p style="text-align: center"><span style="color: DarkOliveGreen"><img src="https://minikkelebek.files.wordpress.com/2008/05/asik-sozu-dua-imis.jpg?w=510&h=382" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"></span></span></span><p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Âşık sözü dua imiş</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Âşık yürekle uyku geçinmez imiş. Yastığına ağır gelen başı, bu kadim gerçeğin yaşayanı olmanın verdiği karmaşıklıkla zonkluyordu. Ne vardı şu sevda nöbetine tutulduğu mukaddes anda, cânânının şefkatiyle sızıverseydi. Yâr kokan hayallerinden çıkıp da geliverseydi kalbinin sultanı! Ne vardı? O gelemiyorsa, şu sevda ikliminde titreyen yüreciği, rüzgârın sırtına binip de yârin penceresine ilişiverseydi. <img src="https://www.sehadetforum.com/images/smilies/Allah.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />’ım! <img src="https://www.sehadetforum.com/images/smilies/Allah.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />’ım duy sesimi… Bir nefesçik olsa da yârin yanına eriştir beni… Varsın bütün varlığım bir kalem kadar küçülsün!</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Gecenin en kesif karanlığı, sevda nöbetlerinin hasret ateşlerine körük vurduğu yerde… Aşk ile yunmuş dilinden dökülenler -ki dua idi aşkın tek sahibi olanın nazarında- kabule layık görüldü. Yarı açık pencerenin gıcırdayarak açılmasıyla içeri süzülen ışık ve rüzgâr karışımı bir el, sırra ermek telaşından idrakin uzağına düşen ruhunu kavrayıvermişti. Yıldızların birbirine çarptığını gördü ilk önce… Işığın ışıktan sıyrılıp, coğrafyaların nokta kadar küçülmesine şahit oldu sonra… Kanatlarından parıltılar dökülen semavi kuşların şahadetiyle bulutların üzerinden aştı. Gökten düşen bir tüy gibi, döne döne, hafiflemiş bir hissedişle ve vuslat anına has bir teslimiyetle yârin penceresindeydi. Şaştı âşık! Şaştı! Öyle ki… Aç pencereni yâr ben geldim, diyemedi. Dili dolaştı…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Sabah ezanları dolduruyordu İstanbul göklerini… Pencerenin önünde, henüz çözemediği diliyle, hayran hayran uykuya râm olmuş yârin gözlerinde mest olmuştu garip… Yâr diye seslenememişti amma, aşkın hakiki sahibinin ulvi çağrısı yâri uykudan alıvermişti. Pencerenin dışında hasret yelleriyle yarışan kor nefesi, pencerenin içinde hareketsiz asılı duran perdeleri titretmişti. Titretmişti de yâr, nihayet bekleyen aşığı görüp şaşmıştı. İki şaşkın bir müddet, öylece bakıştılar. Kumruların anlattığına bakılırsa, o İstanbul sabahına pek yakıştılar. Yâr pencereyi açtı, âşık içeri girdi. Girdi ya, pencerenin eşiğinden atladığı vakit bir kalem boyunda bir adam oluverdi. Yâr aşığa baktı… Tepeden bakıyordu ya, bu bakış kalem kesilen aşığın yücelere tutkun olmasına mani değildi. Yâr, titreyerek aşığın üstüne eğildi. Heyhat! Aşk bu… Zamaneye inat hakiki aşk! Ve bu hâl-i garip, vuslatın neşesine neşe katmaya yetip artacak kadar da hoştu. Yâr ile âşık, kalem ile kağıt gibi… Nihayet birbirini bulmuştu. Vuslatın şekli olur muydu zaten? Olmazdı! Kavuşmaktan ötesi, billahi boştu!</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Yâr avucuna aldı aşığı… “Söyle benim efendim, ne oldu da böyle ufalıverdin? Halbuki pencerenin dışında her şeyinle buradaydın. İçeri gelmenle küçülüvermen bir oldu. Söyle bana a bülbülüm sana ne oldu?” diye sordu. Âşık yârine ermenin keyfiyle başı döngün, halinin farkında bile değildi. Yârin sualine bir cevap ararcasına eğilip, ayakucundan itibaren bütün gövdesini bir süzdü. Anlayamadı garip… Anlamak da yetmezdi hani… “Boş ver gonca gülüm, yanındayım ya… Gözlerinden saçılan nurun aydınlığındayım ya… Varsın kalem kadar küçük olsun endamım… Gönlümde aşk ile büyüyen ruhum da küçülmedi ya! Elbet vardır bunun da bir hikmeti…” demekle yetindi.</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Gün doğana kadar muhabbet ettiler. Âşık, şeyda bülbüllerden öte bir lisanla haykırdı sevdasını… Yâr, meyveye duran dallar misali titredi aşığın minicik varlığına… Ve İstanbul şahit oldu… Kavuşanların, o gönül okşayan bahtiyârlığına…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Sabah olmuştu. Ahali uyanmış, sabahın ilk çayı için demlikteki su fokurdamaya başlamıştı. Aşığı yâr hanesine getiren kuvvet geri götürmemişti. Ayrılığı kimse istemiyordu lakin yâr ne yapacağını düşünüyordu. Kahvaltıya gitmesi lazımdı. Efendisini de bırakamazdı. O anda odaya giren validesinden kaçırırcasına tuttuğu aşığı cebine koyuverdi. Zavallı âşık, bu ani hareketin sarsıntısıyla afalladı. Yâr kokan bir mendilin üzerine yığılıp kaldı bir an… Kahvaltıya gidiyorlardı. Yârin eli aşığını yokluyordu aheste… Şefkatli dokunuşlarla kendine geldi âşık… Kahvaltı sofrasında mahmur bir sohbet vardı. O vakit aşığın içini bir ürperti sardı. “Ya hep bu halde kalırsam…” Evet! Bu dayanılası bir hal değildi. Âşık, cebini yoklayan yârin gül dokunuşuyla sıyrıldı bu düşünceden… Ve minik bir ekmek kırıntısı ile peynir parçasını uzatırken buldu parmak uçlarını… Yâr elinden lokma yemek meğer kalem kadar ufalmaya kısmetmiş diyerek güldü. İşte bu hoş anın üzerine, aşığın dilinden aşkın hakiki sahibine şükürler döküldü.</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Kahvaltı biter bitmez yâr odasına döndü. Kapıyı suçlu bir kız çocuğu gibi kapar kapamaz cebinden çıkardı aşığı… Sağ salim görmenin verdiği bir rahatlamayla derin bir nefes aldı. Âşık, kendine bakan o buğulu gözlerin içinde tarifi yapılamaz bir keyfe daldı. Yâr beş dakika izin istedi âşıktan… Onu kitapların yığılı olduğu masanın üzerine bırakıp odadan çıktı. Kapatmış olduğu kapı kendiliğinden açılıverdi. İçeriden sesler geliyordu. Ve kulakları yırtan bir kuş cıvıltısı… Açıldıkça devleşen kanatlarıyla pırrrrr diyerek içeri süzülen bir muhabbet kuşu, odanın içinde bir tur attıktan sonra, pencerenin önündeki iskemleye konuverdi. Güneş altında parlayan mavi tüyleriyle ne kadar da hoş görünüyordu. Lakin bu hoşluk, aşığın ansızın dona kalmasıyla kesilmişti. Çünkü bu yaramaz bakışlarıyla oyun delisi olduğunu belli eden kuş, gözlerini kitapların arasında oturmakta bulunan aşığa dikilmişti. O an… Av niyetine bakılan âşık için, bu avcı kuşun kılıcı çekilmişti. Hemen etrafına bakındı âşık. Saklanacak yer aradı. Bulamadı… Kuş, bakışlarını keskinleştirmiş, havalanmak için son bir hazırlık içinde bulunduğunu bildiren bir halde aşığın çaresizliğini seyretmekteydi. Yâr henüz gelmemişti. Ne bilsindi yaramaz kuşun odaya gireceğini… Âşık çaresizlikle daralan bir nefesle “El imdâd Yâ Hâfız!” diye bir nidâ savurdu. O sırada o kocaman mavi tüyleriyle bakanları kendine hayran bırakan muhabbet kuşu süzülerek yanı başına konuverdi. Âşık titriyordu. Nasıl titremesindi? Kuş ile arasında bir gagalık bir mesafe kalmıştı. Savunmasızdı. Kuş aşığa doğru eğildiğinde artık her şey bitmişti. Âşık, bir kuş gagasında can vereceğini hiç aklına getirmemişti. İçinden kelime-i şahadet getirmeye koyuluyordu ki, kuş konuşmaya başladı.</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> “Sen bizim evin gülüne âşıksın biliyorum. O da sana… Hasretinizin kavurduğu demleri bilirim. Gülümüzü bizden koparacaksın ama yine de sana kızmıyorum. Aşka boyun eğmek, aşkın sahibine olan sadakatimdir. Lakin senin bu halde buraya gelmen doğru mu a şaşkın?”</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Âşık kabahatini savunmaya çalışan küçük bir afacanı andırır bir edayla “Bu hale nasıl geldim, buraya nasıl geldim… Vi bende bilmiyorum!” diyebildi. Ki; kuş bir kahkaha ile kesti aşığın safiyane sözlerini… “Sen âşık değil misin?” diye sordu. “Evet, aşığım…” dedi âşık. “Ama cahil âşıksın!” dedi kuş… Âşık, şaşkın bakışlarla kuşun gözlerine baktı. Lafı nereye getireceğini kestiremediği için, sükut ile sözünün devamını bekledi. Kuş, istihzayla süzdüğü aşığın beklediği kelimeleri gagasından bir bir düşürmeye başladı. “Cahilsin… Bilmez misin aşığın sözü duadır. Sen sevda nöbetiyle kıvrandığın o halde, bu olanları talep etmedin mi, kalbine aşkın en alevlisini bahşedenden? Şimdi yine kalpten seslen de her şeyi yerli yerine koysun var eden… Unutma! Sabırla bekle vuslat anını… Öyle olur olmaz geçirme bir daha içinden! ”</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Âşık, muhabbet kuşundan muhabbet ehli olmanın bir sırrını daha öğrenmiş olmanın keyfiyle gülümsedi. Gönlünde kabaran sevda dalgalarıyla diz çöktü aşkın yegâne sahibinin huzurunda…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Yâr, odaya girdiğinde kitapların üzerine konmuş muhabbet kuşuna baktı. İçi sızladı bir an… Eyvah! Efendimi kuşa yem eyledim, diye hayıflandı. Gözpınarlarından taşan bir damla pembe yanağını okşamaya davranırken telefonu çaldı. Aklı, kuşun canına kıydığını düşündüğü aşığındayken telefonuna doğru koştu. Arayan binlerce kilometre ötelerde kendisi için yanıp tutuşan âşıktı. Şükür niyetine bir oh çekti içinden…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Birbirlerine hiçbir şey sormadılar. Sanki bu olanları konuşmamaya sözleşmişler gibiydi. İkisi de çok iyi biliyordu ki yaşadıkları çok yüce bir aşktı. İkisi de Fuzuli nefesiyle anlatılmışlar kadar âşıktı. Sormaya ne lüzum vardı? Aşkın bizatihi kendisi sırlarla karışıktı…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Bildim! Akıl ermezmiş… Bu sevdalık işine…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Vuslat diye inleyen, düşünce yâr peşine…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Şahikasında hasret tüten gönül dağına,</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Müjde kuşu konmalı murâdın otağına…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Yâri yâre bağlayan görünmez zincirlerin,</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Sesidir bu hıçkırık… Keyfidir esirlerin…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Cânânsız can ne gerek! Kavuşmalı efendim!</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Bir olup saadete savuşmalı efendim…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Bayâtî hasret ile için için çürüyor!</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Yâre varayım diye hayret suda yürüyor…</span></span></span><span style="color: DarkOliveGreen"></span></p> <p style="text-align: left"><span style="color: DarkOliveGreen"></span> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: DarkOliveGreen"><span style="font-size: 15px"> Güçer Kafa</span></span></span></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 15174, member: 149"] [CENTER][COLOR=DarkOliveGreen][IMG]https://minikkelebek.files.wordpress.com/2008/05/asik-sozu-dua-imis.jpg?w=510&h=382[/IMG] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] [/SIZE][/COLOR][/FONT][LEFT][FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Âşık sözü dua imiş[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Âşık yürekle uyku geçinmez imiş. Yastığına ağır gelen başı, bu kadim gerçeğin yaşayanı olmanın verdiği karmaşıklıkla zonkluyordu. Ne vardı şu sevda nöbetine tutulduğu mukaddes anda, cânânının şefkatiyle sızıverseydi. Yâr kokan hayallerinden çıkıp da geliverseydi kalbinin sultanı! Ne vardı? O gelemiyorsa, şu sevda ikliminde titreyen yüreciği, rüzgârın sırtına binip de yârin penceresine ilişiverseydi. [IMG]https://www.sehadetforum.com/images/smilies/Allah.gif[/IMG]’ım! [IMG]https://www.sehadetforum.com/images/smilies/Allah.gif[/IMG]’ım duy sesimi… Bir nefesçik olsa da yârin yanına eriştir beni… Varsın bütün varlığım bir kalem kadar küçülsün![/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Gecenin en kesif karanlığı, sevda nöbetlerinin hasret ateşlerine körük vurduğu yerde… Aşk ile yunmuş dilinden dökülenler -ki dua idi aşkın tek sahibi olanın nazarında- kabule layık görüldü. Yarı açık pencerenin gıcırdayarak açılmasıyla içeri süzülen ışık ve rüzgâr karışımı bir el, sırra ermek telaşından idrakin uzağına düşen ruhunu kavrayıvermişti. Yıldızların birbirine çarptığını gördü ilk önce… Işığın ışıktan sıyrılıp, coğrafyaların nokta kadar küçülmesine şahit oldu sonra… Kanatlarından parıltılar dökülen semavi kuşların şahadetiyle bulutların üzerinden aştı. Gökten düşen bir tüy gibi, döne döne, hafiflemiş bir hissedişle ve vuslat anına has bir teslimiyetle yârin penceresindeydi. Şaştı âşık! Şaştı! Öyle ki… Aç pencereni yâr ben geldim, diyemedi. Dili dolaştı…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Sabah ezanları dolduruyordu İstanbul göklerini… Pencerenin önünde, henüz çözemediği diliyle, hayran hayran uykuya râm olmuş yârin gözlerinde mest olmuştu garip… Yâr diye seslenememişti amma, aşkın hakiki sahibinin ulvi çağrısı yâri uykudan alıvermişti. Pencerenin dışında hasret yelleriyle yarışan kor nefesi, pencerenin içinde hareketsiz asılı duran perdeleri titretmişti. Titretmişti de yâr, nihayet bekleyen aşığı görüp şaşmıştı. İki şaşkın bir müddet, öylece bakıştılar. Kumruların anlattığına bakılırsa, o İstanbul sabahına pek yakıştılar. Yâr pencereyi açtı, âşık içeri girdi. Girdi ya, pencerenin eşiğinden atladığı vakit bir kalem boyunda bir adam oluverdi. Yâr aşığa baktı… Tepeden bakıyordu ya, bu bakış kalem kesilen aşığın yücelere tutkun olmasına mani değildi. Yâr, titreyerek aşığın üstüne eğildi. Heyhat! Aşk bu… Zamaneye inat hakiki aşk! Ve bu hâl-i garip, vuslatın neşesine neşe katmaya yetip artacak kadar da hoştu. Yâr ile âşık, kalem ile kağıt gibi… Nihayet birbirini bulmuştu. Vuslatın şekli olur muydu zaten? Olmazdı! Kavuşmaktan ötesi, billahi boştu![/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Yâr avucuna aldı aşığı… “Söyle benim efendim, ne oldu da böyle ufalıverdin? Halbuki pencerenin dışında her şeyinle buradaydın. İçeri gelmenle küçülüvermen bir oldu. Söyle bana a bülbülüm sana ne oldu?” diye sordu. Âşık yârine ermenin keyfiyle başı döngün, halinin farkında bile değildi. Yârin sualine bir cevap ararcasına eğilip, ayakucundan itibaren bütün gövdesini bir süzdü. Anlayamadı garip… Anlamak da yetmezdi hani… “Boş ver gonca gülüm, yanındayım ya… Gözlerinden saçılan nurun aydınlığındayım ya… Varsın kalem kadar küçük olsun endamım… Gönlümde aşk ile büyüyen ruhum da küçülmedi ya! Elbet vardır bunun da bir hikmeti…” demekle yetindi.[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Gün doğana kadar muhabbet ettiler. Âşık, şeyda bülbüllerden öte bir lisanla haykırdı sevdasını… Yâr, meyveye duran dallar misali titredi aşığın minicik varlığına… Ve İstanbul şahit oldu… Kavuşanların, o gönül okşayan bahtiyârlığına…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Sabah olmuştu. Ahali uyanmış, sabahın ilk çayı için demlikteki su fokurdamaya başlamıştı. Aşığı yâr hanesine getiren kuvvet geri götürmemişti. Ayrılığı kimse istemiyordu lakin yâr ne yapacağını düşünüyordu. Kahvaltıya gitmesi lazımdı. Efendisini de bırakamazdı. O anda odaya giren validesinden kaçırırcasına tuttuğu aşığı cebine koyuverdi. Zavallı âşık, bu ani hareketin sarsıntısıyla afalladı. Yâr kokan bir mendilin üzerine yığılıp kaldı bir an… Kahvaltıya gidiyorlardı. Yârin eli aşığını yokluyordu aheste… Şefkatli dokunuşlarla kendine geldi âşık… Kahvaltı sofrasında mahmur bir sohbet vardı. O vakit aşığın içini bir ürperti sardı. “Ya hep bu halde kalırsam…” Evet! Bu dayanılası bir hal değildi. Âşık, cebini yoklayan yârin gül dokunuşuyla sıyrıldı bu düşünceden… Ve minik bir ekmek kırıntısı ile peynir parçasını uzatırken buldu parmak uçlarını… Yâr elinden lokma yemek meğer kalem kadar ufalmaya kısmetmiş diyerek güldü. İşte bu hoş anın üzerine, aşığın dilinden aşkın hakiki sahibine şükürler döküldü.[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Kahvaltı biter bitmez yâr odasına döndü. Kapıyı suçlu bir kız çocuğu gibi kapar kapamaz cebinden çıkardı aşığı… Sağ salim görmenin verdiği bir rahatlamayla derin bir nefes aldı. Âşık, kendine bakan o buğulu gözlerin içinde tarifi yapılamaz bir keyfe daldı. Yâr beş dakika izin istedi âşıktan… Onu kitapların yığılı olduğu masanın üzerine bırakıp odadan çıktı. Kapatmış olduğu kapı kendiliğinden açılıverdi. İçeriden sesler geliyordu. Ve kulakları yırtan bir kuş cıvıltısı… Açıldıkça devleşen kanatlarıyla pırrrrr diyerek içeri süzülen bir muhabbet kuşu, odanın içinde bir tur attıktan sonra, pencerenin önündeki iskemleye konuverdi. Güneş altında parlayan mavi tüyleriyle ne kadar da hoş görünüyordu. Lakin bu hoşluk, aşığın ansızın dona kalmasıyla kesilmişti. Çünkü bu yaramaz bakışlarıyla oyun delisi olduğunu belli eden kuş, gözlerini kitapların arasında oturmakta bulunan aşığa dikilmişti. O an… Av niyetine bakılan âşık için, bu avcı kuşun kılıcı çekilmişti. Hemen etrafına bakındı âşık. Saklanacak yer aradı. Bulamadı… Kuş, bakışlarını keskinleştirmiş, havalanmak için son bir hazırlık içinde bulunduğunu bildiren bir halde aşığın çaresizliğini seyretmekteydi. Yâr henüz gelmemişti. Ne bilsindi yaramaz kuşun odaya gireceğini… Âşık çaresizlikle daralan bir nefesle “El imdâd Yâ Hâfız!” diye bir nidâ savurdu. O sırada o kocaman mavi tüyleriyle bakanları kendine hayran bırakan muhabbet kuşu süzülerek yanı başına konuverdi. Âşık titriyordu. Nasıl titremesindi? Kuş ile arasında bir gagalık bir mesafe kalmıştı. Savunmasızdı. Kuş aşığa doğru eğildiğinde artık her şey bitmişti. Âşık, bir kuş gagasında can vereceğini hiç aklına getirmemişti. İçinden kelime-i şahadet getirmeye koyuluyordu ki, kuş konuşmaya başladı.[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] “Sen bizim evin gülüne âşıksın biliyorum. O da sana… Hasretinizin kavurduğu demleri bilirim. Gülümüzü bizden koparacaksın ama yine de sana kızmıyorum. Aşka boyun eğmek, aşkın sahibine olan sadakatimdir. Lakin senin bu halde buraya gelmen doğru mu a şaşkın?”[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Âşık kabahatini savunmaya çalışan küçük bir afacanı andırır bir edayla “Bu hale nasıl geldim, buraya nasıl geldim… Vi bende bilmiyorum!” diyebildi. Ki; kuş bir kahkaha ile kesti aşığın safiyane sözlerini… “Sen âşık değil misin?” diye sordu. “Evet, aşığım…” dedi âşık. “Ama cahil âşıksın!” dedi kuş… Âşık, şaşkın bakışlarla kuşun gözlerine baktı. Lafı nereye getireceğini kestiremediği için, sükut ile sözünün devamını bekledi. Kuş, istihzayla süzdüğü aşığın beklediği kelimeleri gagasından bir bir düşürmeye başladı. “Cahilsin… Bilmez misin aşığın sözü duadır. Sen sevda nöbetiyle kıvrandığın o halde, bu olanları talep etmedin mi, kalbine aşkın en alevlisini bahşedenden? Şimdi yine kalpten seslen de her şeyi yerli yerine koysun var eden… Unutma! Sabırla bekle vuslat anını… Öyle olur olmaz geçirme bir daha içinden! ”[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Âşık, muhabbet kuşundan muhabbet ehli olmanın bir sırrını daha öğrenmiş olmanın keyfiyle gülümsedi. Gönlünde kabaran sevda dalgalarıyla diz çöktü aşkın yegâne sahibinin huzurunda…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Yâr, odaya girdiğinde kitapların üzerine konmuş muhabbet kuşuna baktı. İçi sızladı bir an… Eyvah! Efendimi kuşa yem eyledim, diye hayıflandı. Gözpınarlarından taşan bir damla pembe yanağını okşamaya davranırken telefonu çaldı. Aklı, kuşun canına kıydığını düşündüğü aşığındayken telefonuna doğru koştu. Arayan binlerce kilometre ötelerde kendisi için yanıp tutuşan âşıktı. Şükür niyetine bir oh çekti içinden…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Birbirlerine hiçbir şey sormadılar. Sanki bu olanları konuşmamaya sözleşmişler gibiydi. İkisi de çok iyi biliyordu ki yaşadıkları çok yüce bir aşktı. İkisi de Fuzuli nefesiyle anlatılmışlar kadar âşıktı. Sormaya ne lüzum vardı? Aşkın bizatihi kendisi sırlarla karışıktı…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Bildim! Akıl ermezmiş… Bu sevdalık işine…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Vuslat diye inleyen, düşünce yâr peşine…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Şahikasında hasret tüten gönül dağına,[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Müjde kuşu konmalı murâdın otağına…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Yâri yâre bağlayan görünmez zincirlerin,[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Sesidir bu hıçkırık… Keyfidir esirlerin…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Cânânsız can ne gerek! Kavuşmalı efendim![/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Bir olup saadete savuşmalı efendim…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Bayâtî hasret ile için için çürüyor![/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Yâre varayım diye hayret suda yürüyor…[/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=DarkOliveGreen] [/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=DarkOliveGreen][SIZE=4] Güçer Kafa[/SIZE][/COLOR][/FONT][/LEFT] [/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Âşık sözü dua imiş
Üst
Alt