Allahın nimetleri nelerdir?

S

selen akarsu

Kayıtsız
Misafir
Soru: Ben allahımızın verdigi güzel nimetlerin neler oldugunu ve neden isminin nimet oldugunu örenmek istiyorum.

Cevap. Selamun aleykum Kardesim hayirli geceler Hos geldiniz.. bu ne guzel bir Soru..
Nimet Arapça olan cok genizli bir isim, sifat ve kelimedir..
İyilik, lütuf, ihsan, Azık, yiyeceğe, içeceğe dair şeyler, Saadet, mutluluk.

Nimet; iyilik ihsan lütuf ve rızık gibi manalara gelir. Bütün güzelliklerin kaynağı olan İslâm en büyük bir nimet olduğu gibi sıhhat âfiyet ve dünyevî imkanlar da birer nimettir.

Allah’ın nimetlerine karşı şükür duygusuyla dolmak ve O'nun lütuflarını ilan etmektir.
Bir başka ifade ile nimet Allah tarafından aczimize fakrımıza merhameten ve ihtiyaçlarımıza binâen hem de karşılıksız olarak verilen nimetleri düşünmemiz neticesinde onları bahşeden Rabbimize karşı içimizde minnet hislerinin coşması ve bu hamd ü senâ duygusunun şükür nağmeleri olarak dudaklarımızdan dökülmesidir...
Allah-in nimetleri nelerdir? Ne degildir ki?
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Nimet nedir? Allahın nimetleri nelerdir?

Allah'ın Nimeti Nedir.
Başlarının üzerinde Nimet olanlar Kimlerdir.

Çocukluğumuzda bize unlu mamulleri nimet olarak tanıttılar. Yerde bir ekmek parçası görülse hemen alınıp ayak basmayacak bir yere konulması öğütlenirdi. Unlu ürünlere özel bir önem verilmiştir. Hep merak etmişimdir. Diğer gıda maddelerinin artıkları çöpe atılırken niye bu özen gösterilmez. Yıllar sonra, unlu gıda maddelerini evcil hayvanların tüketmeleri sebebi ile atalarımız bunların beslenmesi için böyle bir geleneği bize öğrettiklerini idrak ediyoruz.

Yüce rabbimiz çok sevdiği kullarına pek çok maddi ve manevi nimetler ihsan etmiştir. Kur’ânı kerimin pek çok ayetinde, kullarına ihsan etiği bu nimetler karşısında şükür etmelerini istiyor. Özellikle rahman suresinde Yaratma sanatının üstünlüklerini, kıyametten sonra yaşacak olaylar ile birlikte kullarına ihsan ettiği bazı maddi nimetleri sayarak (Ne hikmetse) otuz defa “O halde siz rabbinin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz.” Diye sormaktadır. Gerçekten rabbimizin nimetlerini saymakla bitiremeyiz. (Nahl-18) Bunlar için ne kadar hamd ve şükür edilse azdır.

Ancak biz maddi nimetin ötesinde, İslam ve tasavvuf terimi olarak kullanılan manevi nimet nedir. Onun üzerinde duracağız. Allahû Tealâ kur’ânı kerimde, birçok ayette, “Üzerinizdeki nimetimi hatırlayın.” Buyurmaktadır. Kutsal kitabımızın anahtarı ve özeti hükmünde olan Fatiha süresinde ise, bizim ulaşmamızı istediği “sıratı müstakim”in özelliklerini verirken, ”O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur…” Buyurmaktadır. Bu ayetten bazı kişilerin üzerlerinde Allah’ın nimet diye vasıflandırdığı bir şey var. Bu nedir. Bunu öğrenmek için kutsal kitabımızda araştırma yapalım.

A.İmran suresi-164. Ayette, “Andolsun ki Allah, mü'minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni'met olmak üzere (onların aralarında, kendi kavminin içinde) kendilerinden bir resûl beas eder. Onlara O'nun (Allah'ın) âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir...” İfadesi ile Nimetin ne olduğu açıklanıyor. Müminlerin içinden seçtiği resulün nimet olduğu söyleniyor. Bu resulün ruhu müminlerin başlarının üzerinde bulunuyor. Bunu göremediğimize göre fizik ötesi bir şey olması lazım geldiğini anlıyoruz.

Bu konuda, Nisa suresi-69. Ayetini de inceleyelim. Bu ayette, “Ve kim, Allah'a ve Resûl'e itaat ederse, o taktirde işte onlar, Allah'ın kendilerine ni'met verdiği nebîlerle (peygamberlerle) ve sıddîklerle ve şehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Ve işte onlar ne güzel arkadaştır.” Buyurulmaktadır. Bu ayetten kendilerine nimet verilenlerin Nebiler, Sıdîkler, Şehitler ve salihler olduğunu anlıyoruz. Görüldüğü gibi hepsi Allah’ın sevgili kullarıdır. Maide-110. Ayette, Hz. İsa’ya verilen nimetin ise Ruhül Kuddüs olduğu açıklanıyor.

Burada hemen Hz. Peygamberimizin bir hadisini hatırlıyorum. “Allah nimetini kullarının üzerinde görmek ister.” Bu hadis yukarıdaki ayetimizle örtüşmektedir. Hadisin sahih olduğu anlaşılıyor. Bazı cami görevlileri bu hadis için, Allah temiz elbise ile camilere gelmeniz isteniyor. Diye açıkladıklarını hatırlıyorum. Camilerimize temiz elbise ile gelmek güzel şeydir. Ama bu açıklama ile Rabbimizin dış görünüşümüz ile ilgilendiği anlamı çıkıyor. Hâlbuki Allah’ın daima kalbimize baktığı hakkında pek çok ayet var. Konunun ayrıntısını öğrenmek için araştırmaya devam edelim.

Bu sefer karşımıza Mücadele-22. Ayet çıkıyor. “…İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir)…” Bu ayetten de Allah’ın kalplerine iman yazdığı kişilerin başlarının üzerine, katında eğitim gören bir ruh ile desteklediğini anlıyoruz. Bu ayet yukarıdaki ayetlerle de örtüşüyor. Müminler arasından seçilen resuller in ruhu başımızın üzerindeki nimet oluyor. Bu ruh’un fonksiyonu nedir. Daha ayrıntılı bilgiye ihtiyacımız var. Onun için incelemeye devam edelim.

Mu’min suresi-15. Ayet, “Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah'a ulaşmayı dilediği için Allah'ın da Kendisine ulaştırmayı dilediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah'a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah'ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin imamının ruhunu) ulaştırır.” Buyurulmaktadır. Şimdi konu çözülmüştür.

Allahû Tealâ’nın nimet adını verdiği şey, Mümin kişilerin başların üzerine tahsis ettiği bir ruh olduğunu anlıyoruz. Fonksiyonu da mümin kişiye, Allah’a ulaşma vaktinin geldiğini ihtar vermek olduğu bildiriliyor. Ayetten, bu mübarek ruhun herkesin başının üzerinde değil, sadece müminlerin üzerinde olduğu anlaşılıyor. O zaman gerçek mümin olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenelim. Bir de “Allah’a ulaşma” kavramının ne anlama geldiğini araştırmamız lazım. Şükür ki elimizde Allah’ın kitabı var. Her sorunun cevabını bulabiliyoruz.

Önce Allah’a ulaşma kavramına bakalım. Yüce rabbimiz kur’ânı kerimde kullarının kendisine yönelmesini istiyor. Özellikle Rum suresi 31. Ayette, “O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.” Buyurulmaktadır. Ayetten Takva sahibi olup, müşriklerden olmamamız için Allah’a yönelmek tavsiye ediliyor. Türkçede yönelme kelimesi, “Gidilecek menzile niyet etmek.” Anlamındadır. Daha tatminkâr bir delil bulmalıyız. İncelemeye devam edelim.

Yunus-suresi-7. Ayette aradığımızı buluyoruz. ”Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.” Denilmektedir. Yönelme ifadesinin ruhumuzun dünya hayatında iken Allah’a ulaştırılması olduğu anlaşılıyor. O zaman Allah’ın “Ona yönel” tabiri ile ruhumuzu ulaştırma işlemini niyet etmemizi yani, “Allah’a ulamayı dilememizi” ifade etmektedir. Aksi halde ayetlerden gafil sayıldığımız gibi müşrik de oluyoruz. Takva sahibi olamıyoruz. Kaf-31. Ayete göre sadece takva sahiplerinin cennete gideceklerine göre, Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin cehenneme gidecekleri anlaşılıyor.

Artık, sadece Allah’a ulaşmayı dileyenlerin mümin olduklarını söyleyebiliriz. Ancak, biz daha sağlam kanıt bulmaya çalışalım.. Furkan-70. Ayet, “Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir).” Buyurulmaktadır. Bu ayetten de kişinin hak mümin olabilmesi için mürşidin önünde tövbe edip nefs tezkiyesi yapan bir kişi olmasının gerektiği anlaşılıyor. Sadece onların günahları sevaba çevriliyor.

Kişinin önce Allah’a yönelmesi, yani ona ulaşmayı dilemesi gerekiyor. Bu niyeti ile kişi takva sahibi oluyor. Bu sebeple en alt kat bile olsa, cenneti hak ediyor. Bunun üzerine hidayetçi mürşidini arıyor. Bu gayretinden dolayı, Allah ona, Nahl-9. Ayet gereğince Mürşidine ulaştırıyor. Mürşidin rehberliğini kabul edip, tabi olduğunda, kalbine iman yazılıyor. İman yazılınca, kişi hak (Gerçek) mümin oluyor. Allah bu kullarının başının üzerine nimet adını verdiği, devrin imamının ruhunu ulaştırıyor. Bu mübarek ruh, kişiye Allah’a ulaşma vaktinin geldiğini haber verdiği gibi, nefsinin afetlerine karşı onu koruyor.

Görüldüğü gibi tüm bu güzellikleri yaşamanın ilk adımı Allah’a ulaşmayı dilemektir. Çok basit sadece bir dilek kurtuluşumuzu sağlıyor. Kişi bundan sonra üzerine düşeni yapabilecek mi diye endişelenmeye gerek yok. Çünkü Allah, Ankebut-5, Şura13 ve Rad 27. Ayetlerde, Allah yönelen kulunu mutlaka kendisine ulaştıracağına garanti vermektedir. Allah’ın sözünde hulf yoktur. O her şeye kadirdir. Ne kadar güzel değilmi, sadece bir dilek ile takva sahibi olup cenneti hak ediyoruz.

Allahû Tealâ kendisine yönelen kulunu çok seviyor. Onu korumasına alıp işlerini kolaylaştırıyor. Kişi artık her an Allah’ı yanında hissediyor. Hiç bir şeyden çekincesi kalmıyor. Onun için Allah, A.İmran suresi-139. Ayette, “Ve gevşemeyin ve mahzun olmayın! Eğer mü'min iseniz, üstün olan sizsiniz.” Buyurmaktadır. Allahû Tealâ, kendisine yönelen bu kulunu, dünyada mutluluğu yaşattığı gibi ahirette de cennet ile mükafatlandırıyor.

Şimdi Anadolu’muzda pek çok olan evliyalara halkımızın niçin erenler dediğini daha iyi anlıyoruz. Demek ki bu mübarekler, yaşadıkları dönemde, Allah’a ulaşmayı dileyip, ruhlarını dünya hayatında, ona ulaştırmışlar. Bu sebeple erenlerden olmuşlar. Günümüzde de böyle evliyalar vardır. Bazı kesimlerin dinde aşırıya gidenler olarak vasıflandırıp, dışladıkları bu kişiler, yaşayan evliyalarımızdır.

O halde okuyucularımızı, hemen Allah’a ulaşmayı dilemelerini tavsiye diyoruz. Çok basit her hangi bir külfet gerekmeyen sadece bir talep kurtuluşumuz için kâfi gelmektedir. Ancak bu talebin kalpten, gönülden olmasının gerektiğini söylemeye gerek yoktur. Zira Allah kullarının sadece kalplerine bakar. Samimi olmayan niyet, kalpte yoktur. Samimiyetsiz talep, Allah’ı hâşâ, imtihan etmektir. Okuyucularımızın, samimiyetle, kalpten Allah’a ulaşmayı dilemeleri ümidi ile konumuzu tamamlayalım.

Lütfi Tümtürk
 

ali arslan

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
6 Ocak 2013
Mesajlar
93
Tepkime puanı
1
bence Allahin sana vermiş olduğu en buyuk nimet akildir. akil sahibi insanlar her zman ALLAHİ anar ve herşeyi yaratan onun olduğu ve bnoşa yaratmadiğini bilir. bir duşunsene senin aklin olmasaydi hayvandan farkin olurmuydu ? sadece yat kalk avlan ye ve ölduğunde toprak ol. ama Allah sana akil vermiş ki ona ibadet et diye sen ibadet ettiğinde Allah sana daha cok yakin olur hadi bunlari geçelim. sana cennet ve cehennem olarak asikl dunyaya 2 kapi açmiştir sende akil ve irade varki Allahi taniyorsun islamiyeti taniyorsun dua et ki sen herşeyi hazirdan aliyorsun tabi bizde öyle. hz ibrahimi duşun yaninda kimse olmadan islamiyeti öğrendi şimdi gençler takmiyor bile. neyse ben şöyle diyim sende akil varsa ibadet ediyorsan sonun sonsuz cennettir. akli olamyanlar örnek hayvanlar ölunce cennet cehennem bile olmayacak sadece toprak olacak. oysaki akilli olan cennette mutluluğa kavuşacak. ibadet yapiyorsan bu mesajim sana. akli olmayan bir deliye baksan için acir yada rezil oldu diye ya gulersin yada iğrenirsin ama Allah sen ve senin gibi kullarini duşunup akil vermiş ki en buyuk nimet odur her şey akilda başlar sende akil yoksa butun herşeyin anlami olmaz ilk öncelikle aklin olduğu için ve Allahin bu dunyayi senin için yani insanlar için boşa yaratmadiğini duşun. eğer bunu duşunebiliyorsan iman arti akil vardir demektir. saygilarimla ali arslan
 
Üst Alt