Allah'ı c.c sevmek

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Allah'ı sevmek, her türlü alakanın ötesindedir. Bu sevgiyi vicdanında biraz olsun hisseden neler neler duyar. Cenab-ı Hakk'ı sevmenin başladığı andan itibaren her sevgi dolaylılık rengine bürünür. Ayrıca Allah'ı sevdiğiniz nispette mâsivâya karşı aşk u alakanız yavaş yavaş küsuf tutmaya yönelir. Siz artık her şeyi O'ndan dolayı sevmeye başlarsınız. Mesela Hz. Ali'yi, damad-ı Rasulullah, O'nun Haydar-ı Kerrarı, Şah-ı Merdanı, muharebe meydanlarının kükreyen aslanı olduğu için seversiniz. Allah'ı sevme zirvesine ve şâhikasına yükseldiğiniz zaman Rasulü Ekrem'i Allah'ın elçisi olduğu için seversiniz. O'nun karşısında yeri, konumu ve risaletini daha iyi görüp okudukça bu derinlikten ötürü sevgi bir hayranlığa dönüşür. Bu bir zevk ve hal meselesidir. Bunu tadan bilir; tatmayan bilmez. (Eski Erzurum müftüsünün ifadesiyle 'men lem tadmaz lem bilmez.' O, 'Men lem yezuk lem ya'rif - Tatmayan bilmez' sözünü yarı Arapça yarı Türkçe bu şekilde ifade ederdi.)İnsanın Allah'ı sevmesi iyi bir şeydir. Hususiyle insan, vicdan sistemiyle Allah'ı tam bilebiliyorsa O'nu delice sever. Çünkü sevginin biricik mahalli vicdandır. Vicdanın rükünlerinden biri olan zihin bildirir, latife-i Rabbaniye gösterir, irade O'nun muradına yönlendirir, akıl, sevgi esbabı üzerinde muhakeme eder, yürek ona önemli derinlikler kazandırır.Bir insan, bütün bütün mecazi aşkla meşbu ve aşk-ı hakikiden mahrumsa mutlak bir şeyler yapılarak onun yüzü hakiki aşka döndürülmelidir. Bu, fani mahbubların fena ve zevalini göstermek suretiyle, onların içlerinde Baki-i Hakiki ve beka arzusu uyararak.. iman ve marifet hususunda derinleştirerek.. sözü-sohbeti hep evirip çevirip O'nunla irtibatlandırarak.. kalbin kiri-pası sayılan günahlardan, hatalardan uzak durarak Hak'la alaka kurabilir; alakasını güçlendirerek her şeyden elini eteğini çekip 'Lâ uhibbu'l-âfilin - Ben, batıp gidenleri sevmem.' (En'am, 6/76) 'Baki bir yâr isterim' deyip O'na yönelebilir. Hz. İbrahim (aleyhissalatu vesselam) gibi yıldız, ay, güneş hepsini tulû', gurub ve mahiyetleriyle okur, bunların zeval bulup gitmelerini, bir doğup bir batmalarını ve batıp giden bu şeylerin kalbin alakasına değmediğini haykırır, herkese duyurur. Zaten bunlar, câmid ve cansız nesnelerdir; ne insanı duyar ne dinler ne de ihtiyaçlarına cevap verebilirler. Oysaki insan, öyle birine yönelmeli ki, her zaman O'nu görsün, duysun, dinlesin ve isteklerine cevap versin. Hatırat-ı kalbimi bilsin, dualarıma icabet etsin.. dünyevi-uhrevi taleplerimi yerine getirsin.. yalnızlığımı giderip bana enis olsun.. ebed arzularıma cevab-ı savap verip gönlümü şad etsin.. benim gibi bütün dost, ahbab, yârân ve yakınlarımı da âbâd etsin.. Evet, bana işte böyle bir Mabud, Sevgili, Yâr-ı vefâdâr ve her halime nigehban bir Dost lazım. Öyleyse bana aşk u alaka kurmak gerekir. Molla Cami, bu hususu anlatırken, 'Sadece biri sev, başkaları sevmeye değmez. Çünkü görünmüyorlar. Biri iste, başkaları istemeye değmez. Çünkü derde derman olamıyorlar. Biri söyle, başkalarını söylemek fuzulidir. Çünkü senin işine yaramaz.' demek suretiyle hakiki aşkın Allah'a karşı olan aşk olduğunu, insan Allah'tan gayri neye gönlünü verirse versin, bunların içinde bir burkuntu ve üzüntü bırakıp gideceğini vurgular ki, bu, herkesin meşk edip tekrarlaması icap eden bir husustur.Hülâsa-i kelam, fâni ve zâil şeyler, gelip gidişi ile kalbin alakasına değmediğini göstermekte ve hakiki mahbub arıyan gönle 'Allah sevilmelidir' ihtarını yapmaktadır.
 

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
razizxcv.gif
elinizesaglikzx.gif
 
Üst Alt