- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 7,018
- Tepkime puanı
- 424
Allah'ı bulan, neyi kaybeder?
İster gündüz, ister gece, nerede olursa olsun sevgiye sarılıp kaygısızca uyur cocuk kalbi.Onda korku yoktur,telaş yok..Biri vardır hep yanı başında;her sızıda, her dertte sarılır ellerine.Bir bakış vardır yumuşacık.Manasını tam bilemez; ama farklı olduğunu bilir.
Bir sığınmadır bu.Sevilen tarafından sarmalanmadır.Kaybolmak gibi endişe yoktur.Onun için hep huzurun örtüsüdür. gözkapakları.Güvenle kapanır ve güvene açılır.Çocuk semasının üveyikleridir analar.Bir ananın sarmaladığını kim inciltebilirki!
Annesiyle beraber olan çocuk neden korkar?Annesini kaybeden çocuk neyi bulur?Ya sen’i bulan Allah’ım! Ya seni bulan neyi kaybeder?
Gözlerimi kapadım.Süzülüyorum bilmediğime.
Yüreğimde binlerce duygu titreyişi,kulaklarımda apayrı makam,acılıyor kapılar….
Bebeler anne sinesinden rahmeti yudumlar.
Ben bu yolculukta rızanı kazanmaya çalışıyorum
’ım!
Sözüm niyetimden filizleniyor.Dar kelimelerin içinde çaresizim;dudaklarım titriyor haddini aşmaktan.Sadece diliyorum.
Aczimi koydum avuçlarıma; her gün yıkanıyor yüzüm.
Bilmem bir gün ulaşabilir miyim razı olduklarının iklimine?
Topal bir karınca varmış.O da niyetinden almış cesaretini;Mekke yollarına düşmüş..Bu seyahatin mantığını aşıktan başka kim anlayabilir?Şaşıranlara cevabı, aşkı kadar gerçekmiş
Karıncanın:
“ Uğrunda ölürüm ya…”
Gönül!
İç içe boyutlar gibisin.Her bakışta bir başka görüntün…
Nereden aksediyor benliğime bu aydınlık?Bir göz için mi bunca ışıktan tayflar?
Başka duygular hissediyorum.Çek aramızdaki sun’i sevgileri! Kör sevdaları tutmak için mi bunca enginliğin?Deryaya karışan suyun hasretinde sadece ufuk vardır.Binlerce nimeti bir hayat cümbüşüne veremem gönül!Gölgeleri istemem..
Düşüncelerim sırat gibi..Düşünmekten korkuyorum benlik gayyasına.Uçurumdan korkar mı sen’i bilen?İmanın eşiğinden gecen, düşer mi?Bir kaşık değilken bile deryanda aklım, neyi alıp nereye boşaltaçağım Allah’ım?
Vicdanım sızlıyor.Nedendir hep ‘ben..ben..ben’ dememiz? Neden Allah’ım bu şaşkınlığımız?
Şaşkınlığa takılı bir sürü hokkabazlığımız?
Mesafeler uzun,adımlar aksak.Tadını almış ya bir kez bu duygunun, yolun başında dev niyetiyle karınca.
Destek ol Allah’ım!
Çünkü benim aksaklığım;gizli noktalarımda.
Aklımdan kalbime kıldan ince bir köprü uzanır…Gözlerim hayrette; eriyor takatim.Tövbeler tutundum.Kapına geliyorum Allah’ım.Ya emanetini koruyamadımsa!
Sen’i bulan bütün mülke sahip olurmuş.Kucağında demetlenirmiş kainat.
Çevrede hakikatin sesleri… Uçuşur bir candan bir cana sevgin…
Şefkatin, rahmetin….
Sen’i bulan, güneşe yakınmış.Yıldızlar dökülürmüş görmeyi bilenlerin avuclarına.Ayrı ayrı öğretirmiş her yıldız, mesafelerin dilini.Sadece vadiler içinmiş derinlikler.
Sen’i sevenin gecesinde mehtap, neden bu kadar parlak?
Gökyüzüne bakıyorum.İlk defa anlamaya çalışıyorum rüzgarla kardeşliğimi.Süzülerek giden bulutların vazifesi farklımı benimkinden?
Açtığımızda gözlerimizi, söyleyebilir miyiz bir an dahi yalnız olduğumuzu Allah’ım?Hep bizimlesin.Endişeyle sindiğimizde bir köşeye, ne zaman göremedik ellerimize uzanan nurdan iplerini?Tutunamadıksa gafletimizdendir.
Vefa, vefa…Ey vefalıların en vefalısı!
Vefayı veren Sen’sin.Vefalı da Sen…
Ya bizde vefa…
Ne gelen vardı, ne giden.Rıhtımlar tenhaydı.Hiç mi kalmadık anlaşılamamanın yalnızlığında?Ah, sabırla bekleyebilseydik gönül!Her zaman hazır bulacaktık kıyıdaki yelkenliyi.Görememişsek körlüğümüzdendir?
Sevgi,sevgi…Ey Sevgililerin En Sevgilisi!
Sevgiyi veren Sen’sin Allah’ım.Yaşamanın tadı Sen’i bulmadaymış.
Seven Sen’sin,Sevilende…
İçimde Sen’i bilmenin okyanusu,benliğim çatırdıyor.Baharı sessizce bekler ya tohum.Kabuğunun çatlaması kemalinden midir?Kol atıyor sevgi damarları her yerden.Toprak, yedi veren güllerine gebe.
Sana sevdalı yüreğin atışları her daim secdede.
Sen’in için bu koşuşturmaların hepsi…
Sen’i bulan neyi kaybeder? Sen’i kaybeden neyi bulur?
Dikenleri bulur ısırganları… Kabuslar döşenir düşlerine.Her dem yaralanır, yutkunur.
Hırçın uyanışlarında haneler yıkılır. Bir bir dökülür insanlığı, sırrı dökülmüş aynalar gibi.Yazık!her şey bulanıktır.
Sana adanmamışsa; ben ona destan demem.
Sen’sin gönüller tahtındaki; özgeye Sultan demem.
Kalbimi çevirebilsem bir huzur beldesine, her dem sürebilir miyim alnımı Kabe’nin ötüsüne? Dalları Sidre’ den yayılan bir gül ağacının gölgesinde dinlenmekse gerçek hayat.
Yarabbi, beni ihlasın toprağına at.
Nefsimde ne varsa gübresi olsun bağlarının.
Kokusu her yanımı sarsın goncaların.
Her yaprak açılan bir eldir sana!
İster gündüz, ister gece, nerede olursa olsun sevgiye sarılıp kaygısızca uyur cocuk kalbi.Onda korku yoktur,telaş yok..Biri vardır hep yanı başında;her sızıda, her dertte sarılır ellerine.Bir bakış vardır yumuşacık.Manasını tam bilemez; ama farklı olduğunu bilir.
Bir sığınmadır bu.Sevilen tarafından sarmalanmadır.Kaybolmak gibi endişe yoktur.Onun için hep huzurun örtüsüdür. gözkapakları.Güvenle kapanır ve güvene açılır.Çocuk semasının üveyikleridir analar.Bir ananın sarmaladığını kim inciltebilirki!
Annesiyle beraber olan çocuk neden korkar?Annesini kaybeden çocuk neyi bulur?Ya sen’i bulan Allah’ım! Ya seni bulan neyi kaybeder?
Gözlerimi kapadım.Süzülüyorum bilmediğime.
Yüreğimde binlerce duygu titreyişi,kulaklarımda apayrı makam,acılıyor kapılar….
Bebeler anne sinesinden rahmeti yudumlar.
Ben bu yolculukta rızanı kazanmaya çalışıyorum
Sözüm niyetimden filizleniyor.Dar kelimelerin içinde çaresizim;dudaklarım titriyor haddini aşmaktan.Sadece diliyorum.
Aczimi koydum avuçlarıma; her gün yıkanıyor yüzüm.
Bilmem bir gün ulaşabilir miyim razı olduklarının iklimine?
Topal bir karınca varmış.O da niyetinden almış cesaretini;Mekke yollarına düşmüş..Bu seyahatin mantığını aşıktan başka kim anlayabilir?Şaşıranlara cevabı, aşkı kadar gerçekmiş
Karıncanın:
“ Uğrunda ölürüm ya…”
Gönül!
İç içe boyutlar gibisin.Her bakışta bir başka görüntün…
Nereden aksediyor benliğime bu aydınlık?Bir göz için mi bunca ışıktan tayflar?
Başka duygular hissediyorum.Çek aramızdaki sun’i sevgileri! Kör sevdaları tutmak için mi bunca enginliğin?Deryaya karışan suyun hasretinde sadece ufuk vardır.Binlerce nimeti bir hayat cümbüşüne veremem gönül!Gölgeleri istemem..
Düşüncelerim sırat gibi..Düşünmekten korkuyorum benlik gayyasına.Uçurumdan korkar mı sen’i bilen?İmanın eşiğinden gecen, düşer mi?Bir kaşık değilken bile deryanda aklım, neyi alıp nereye boşaltaçağım Allah’ım?
Vicdanım sızlıyor.Nedendir hep ‘ben..ben..ben’ dememiz? Neden Allah’ım bu şaşkınlığımız?
Şaşkınlığa takılı bir sürü hokkabazlığımız?
Mesafeler uzun,adımlar aksak.Tadını almış ya bir kez bu duygunun, yolun başında dev niyetiyle karınca.
Destek ol Allah’ım!
Çünkü benim aksaklığım;gizli noktalarımda.
Aklımdan kalbime kıldan ince bir köprü uzanır…Gözlerim hayrette; eriyor takatim.Tövbeler tutundum.Kapına geliyorum Allah’ım.Ya emanetini koruyamadımsa!
Sen’i bulan bütün mülke sahip olurmuş.Kucağında demetlenirmiş kainat.
Çevrede hakikatin sesleri… Uçuşur bir candan bir cana sevgin…
Şefkatin, rahmetin….
Sen’i bulan, güneşe yakınmış.Yıldızlar dökülürmüş görmeyi bilenlerin avuclarına.Ayrı ayrı öğretirmiş her yıldız, mesafelerin dilini.Sadece vadiler içinmiş derinlikler.
Sen’i sevenin gecesinde mehtap, neden bu kadar parlak?
Gökyüzüne bakıyorum.İlk defa anlamaya çalışıyorum rüzgarla kardeşliğimi.Süzülerek giden bulutların vazifesi farklımı benimkinden?
Açtığımızda gözlerimizi, söyleyebilir miyiz bir an dahi yalnız olduğumuzu Allah’ım?Hep bizimlesin.Endişeyle sindiğimizde bir köşeye, ne zaman göremedik ellerimize uzanan nurdan iplerini?Tutunamadıksa gafletimizdendir.
Vefa, vefa…Ey vefalıların en vefalısı!
Vefayı veren Sen’sin.Vefalı da Sen…
Ya bizde vefa…
Ne gelen vardı, ne giden.Rıhtımlar tenhaydı.Hiç mi kalmadık anlaşılamamanın yalnızlığında?Ah, sabırla bekleyebilseydik gönül!Her zaman hazır bulacaktık kıyıdaki yelkenliyi.Görememişsek körlüğümüzdendir?
Sevgi,sevgi…Ey Sevgililerin En Sevgilisi!
Sevgiyi veren Sen’sin Allah’ım.Yaşamanın tadı Sen’i bulmadaymış.
Seven Sen’sin,Sevilende…
İçimde Sen’i bilmenin okyanusu,benliğim çatırdıyor.Baharı sessizce bekler ya tohum.Kabuğunun çatlaması kemalinden midir?Kol atıyor sevgi damarları her yerden.Toprak, yedi veren güllerine gebe.
Sana sevdalı yüreğin atışları her daim secdede.
Sen’in için bu koşuşturmaların hepsi…
Sen’i bulan neyi kaybeder? Sen’i kaybeden neyi bulur?
Dikenleri bulur ısırganları… Kabuslar döşenir düşlerine.Her dem yaralanır, yutkunur.
Hırçın uyanışlarında haneler yıkılır. Bir bir dökülür insanlığı, sırrı dökülmüş aynalar gibi.Yazık!her şey bulanıktır.
Sana adanmamışsa; ben ona destan demem.
Sen’sin gönüller tahtındaki; özgeye Sultan demem.
Kalbimi çevirebilsem bir huzur beldesine, her dem sürebilir miyim alnımı Kabe’nin ötüsüne? Dalları Sidre’ den yayılan bir gül ağacının gölgesinde dinlenmekse gerçek hayat.
Yarabbi, beni ihlasın toprağına at.
Nefsimde ne varsa gübresi olsun bağlarının.
Kokusu her yanımı sarsın goncaların.
Her yaprak açılan bir eldir sana!