allaha iman ile ilgili hadisler.

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
iman hadisleri, allah iman ile ilgili hadisler, allaha iman hakkında hadisler, hadislerde iman

Allaha İman Nedir
Hadislerde İman
Hadislerde Allaha İman Hakkında
İmanla İlgili Hadisler

Hz Süheyb radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Sizden öncekiler arasında bir kral vardı Onun bir de sihirbazı vardı Sihirbaz yaşlanınca Kral’a: “Ben artık yaşlandım Bana bir oğlan çocuğu gönder de sihir yapmayı öğreteyim!” dedi Kral da öğretmesi için ona bir oğlan gönderdi Oğlanın geçtiği yolda bir râhip yaşıyordu (Bir gün giderken) rahibe uğrayıp onu dinledi, konuşması hoşuna gitti

Artık sihirbaza gittikçe, râhibe uğruyor, yanında (bir müddet) oturup onu dinliyordu (Bir gün) delikanlıyo sihirbaz, yanına gelince dövdü Oğlan da durumu râhibe şikayet etti Rahip ona: “Eğer sihirbazdan (dövecek diye) korkarsan: “Ailem beni oyaladı!” de; ailenden korkacak olursan, “beni sihirbaz oyaladı” de!” diye tenbihte bulundu O bu halde (devam eder) iken, insanlara mani olmuş bulunan büyük bir canavara rastladı (Kendi kendine “Bugün bileceğim; sihirbaz mı efdal, rahip mi efdal!” diye mırıldandı Bir taş aldı ve:

Allahım! Eğer râhibin işi, sana sihirbazın işinden daha sevimli ise, şu hayvanı öldür de insanlar geçsinler!” deyip, taşı fırlattı ve hayvanı öldürdü İnsanlar yollarına devam ettiler Delikanlı râhibe gelip durumu anlattı Rahib ona: “Evet! Bugün sen benden efdalsin (üstünsün)! Görüyorum ki, yüce bir mertdebedesin Sen imtihan geçireceksin İmtihana maruz kalınca sakın benden haber verme!” dedi Oğlan anadan doğma körleri ve alaca hastalığına yakalananları tedavi eder, insanları başkaca hastalıklardan da kurtarırdı Onu kralın gözlyeri kör olan arkadaşı işitti Birçok hediyeler alarak yanına geldi ve: “Eğer beni tedavi edersen, şunların hepsi senindir” dedi O da: “Ben kimseyi tedavi etmem, tedavi eden Allah’tır Eğer Allah’a iman edersen, sana şifa vermesi için dua edeceğim O da şifa verecek!” dedi Adam derhal iman etti, Allah da ona şifa verdi

Adam bundan sonra kralın yanına geldi Eskiden olduğu gibi yine yanına oturdu Kral: “Gözünü sana kim iade etti?” diye sordu “Rabbim!” dedi Kral: “Senin benden başka bir Rabbin mi var?” dedi Adam: “Benim de senin de Rabbimiz Allah’tır!” cevabını verdi Kral onu yakalatıp işkence ettirdi O kadar ki, (gözünü tedavi eden ve Allah’a iman etmesini sağlayan) oğlanın yerini de gösterdi Oğlan da oraya getirildi Kral ona: “Ey oğul! Senin sihrin körlerin gözünü açacak, alaca hastalığını tedavi edecek bir dereceye ulaşmış, neler neler yapıyormuşsun!” dedi Oğlan:

“Ben kimseyi tedavi etmiyorum, şifayı veren Allah’tır!” dedi Kral onu da tevkif ettirip işkence etmeye başladı O kadar ki, o da râhibin yerini haber verdi Bunun üzerine râhip getirildi Ona: “Dininden dön!” denildi O bunda direndi Hemen bir testere getirildi Başının ortasına konuldu Ortadan ikiye bölündü ve iki parçası yere düştü Sonra oğlan getirildi Ona da: “Dininden dön!” denildi O da imtina etti Kral onu da adamlarından bazılarına teslim etti “Onu falan dağa götürün, tepesine kadar çıkarın Zirveye ulaştığınız zaman (tekrar dininden dönmesini talep edin); dönerse ne âla, aksi takdirde dağdan aşağı atın!” dedi Gittiler onu dağa çıkardılar Oğlan:

Allah’ım, bunlara karşı, dilediğin şekilde bana kifayet et!” dedi Bunun üzerine dağ onları salladı ve hepsi de düştüler Oğlan yürüyerek kralın yanına geldi Kral: “Arkadaşlarıma ne oldu?” dedi “Allah, onlara karşı bana kifayet etti” cevabını verdi Kral onu adamlarından bazılarına teslim etti ve: “Bunu bir gemiye götürün denizin ortasına kadar gidin Dininden dönerse ne âla, değilse onu denize atın!” dedi Söylendiği şekilde adamları onu götürdü Oğlan orada: “Allah’ım, dilediğin şekilde bunlara karşı bana kifayet et!” diye dua etti Derhal gemileri alabora olarak boğuldular Çocuk yine yürüyerek hükümdara geldi Kral: “Arkadaşlarıma ne oldu?” diye sordu Oğlan “Allah onlara karşı bana kifayet etti” dedi Sonra Kral’a:

“benim emrettiğimi yapmadıkça sen beni öldüremeyeceksin!” dedi Kral: “O nedir?” diye sordu Oğlan: “İnsanları geniş bir düzlükte toplarsın, beni bir kütüğe asarsın, sadağımdan bir ok alırsın Sonra oku, yayın ortasına yerleştir ve: “Oğlanın Rabbinin adıyla” dersin Sonra oku bana atarsın İşte eğer bunu yaparsan beni öldürürsün!” dedi Hükümdar, hemen halkı bir düzlükte topladı Oğlanı bir kütüğe astı Sadağından bir ok aldı Oku yayının ortasına yerleştirdi Sonra: “Oğlanın Rabbinin adıyla!” dedi ve oku fırlattı Ok çocuğun şakağına isabet etti Çocuk elini şakağına okun isabet ettiği yere koydu ve Allah’ın rahmetine kavuşup öldü Halk:

“Oğlanın Rabbine iman ettik!” dediler Halk bu sözü üç kere tekrar etti Sonra krala gelindi ve: “Ne emredersiniz? Vallahi korktuğunuz başınıza geldi Halk oğlannın Rabbine iman etti!” denildi Kral hemen yolların başlarına hendekler kazılmasını emretti Derhal hendekler kazıldı İçlerinde ateşler yakıldı Kral:

“Kim dininden dönmezse onu bunlara atın!” diye emir verdi Yahut hükümdara “sen at!” diye emir verildi İstenen derhal yerine getirildi Bir ara, beraberinde çocuğu olan bir kadın getirildi Kadın oraya düşmekten çekinmişti, çocuğu:

“Anneciğim sabret zira sen hak üzeresin!” dedi”

* Ebu Zerr (Cündeb İbnu Cünâde el-Gıfârî) (radıyallahu anh) hazretleri anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Bana Cebrâil aleyhisselam gelerek “Ümmetinden kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan) ölürse cennete girer” müjdesini verdi” dedi Ben (hayretle) “zina ve hırsızlık yapsa da mı?” diye sordum “Hırsızlık da etse, zina da yapsa” cevabını verdi Ben tekrar: “Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!” dedim “Evet, dedi, hırsızlık da etse, zina da yapsa!” Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) dördüncü keresinde ilâve etti: “Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir”

* Câbir İbnu Abdillah el-Ensârî (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “İki şey vardır gerekli kılıcıdır” Bir zat: -Ey Allah’ın Rasûlü! gerekli kılan bu iki şeyden maksad nedir? diye sordu: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): “Kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmış olarak ölürse bu kimse ateşe girecektir Kim de Allah’a hiçbir şeyi ortak kılmadan ölürse o da cennete girecektir” cevabını verdi”

* Abdullah İbnu Abbas’ın rivayetine göre, bir kadın, kendisine küpte yapılan şıra (nebîz) hakkında sordu Kadına şu cevabı verdi: “Abdulkays kabilesinin heyeti Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’e geldiği vakit: “Bu gelenler kimdir?” diye sordu “Rebîalılar” diye kendilerini tanıttılar Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): “Merhaba, hoş geldiniz İnşaallah bu ziyaretten memnun kalır, pişman olmazsınız” buyurdu Misafirler: “Biz uzak bir yerden geliyoruz Sizinle bizim aramızda şu kâfir Mudarlılar var Bu sebeple, size ancak haram ayında uğrayabiliyoruz Öyle ise, bize kesin, açık bir amel emret, onu geride bıraktıklarımıza da öğretelim Ve bizi cennete götürsün” dediler Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) de onlara dört emir ve dört yasakta bulundu: Önce tek olan Allah Teâla’ya imanı emretti ve sordu: “İman nedir biliyor musunuz?” “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler Açıkladı: Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucu tutmak, harpte elde edilen ganimetten beşte birini ödemenizdir” Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara şu kapları (şıra yapmada) kullanmalarını yasakladı: Hantem (topraktan mâmul küp), dübbâ (su kabağından yapılmış testiler), nakîr hurma kökünden ayrılan çanak, müzeffet -veya mukayyer- (içi ziftle -katranla- cilalanmış kap)

* Abbâs İbnu Abdilmuttalib (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’in şöyle söylediğini işittim: “İmanın tadını, Rabb olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı, peygamber olarak Muhammed’i seçip râzı olanlar duyar”

* İbn-i Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): “Ben insanlar Allah’tan başka ilâhın olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın elçisi olduğuna şehâdet edinceye, namaz kılıncaya, zekât verinceye kadar onlarla savaş etmekle emrolundum Bunları yaptılar mı, kanlarını, mallarını bana karşı korumuş (emniyet altına almış) olurlar İslâm’ın hakkı hâriç Artık (samimi olup olmadıklarına dair) durumları Allah’a kalmıştır”

* Alkame hazretlerinin İbnu Mes’ud (radıyallahu anh)’dan naklettiğine göre, İbnu Mes’ud, “Kim Allah’a iman ederse (Allah) onun kalbini doğruya götürür” (Teğâbün,11) meâlindeki âyetle ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır: “Bunlar kişinin mâruz kaldığı musibetlerdir İnanan kişi, (Allah’ın lütfu ve keremi ile) bu musibetlerin Allah’tan olduğunu bilir, Allah’ın takdirine teslimiyet gösterip, razı olur (ve Sabreder

 
Üst Alt