Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Allah Yolunda Hizmetin Fazileti
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 53707" data-attributes="member: 149"><p>Hizmet, Yüce Allah’ın emridir. “Allah yolunda mallarınız ve canlarınız ile cihad edin…” (Tövbe;41) ayeti, hizmet ehline Yüce Allah’ın bir selamıdır. Bunun manası; ‘Ey dostlarım! Benim için yaşayın, bana gelin, benim için can verin!’ demektir.</p><p></p><p>Tasavvuf ehli cihadı; insanlara hayır yolunda hizmet etmek, zulmete/karanlığa karşı nurla mücadele etmek ve kötü ahlaka karşı güzel ahlakla karşılık vermek anlamında anlamış ve uygulamıştır. Daha açık bir ifadeyle, onlar cihadın manevi yönünü yerine getirmektedirler.</p><p></p><p>Evet, hizmet Allah’ın emanetidir. Allah için hizmet eden kimse, Yüce Allah’ın himayesindedir. Bu himaye ihlasa bağlıdır. Niyeti güzel olanın feyzi kesilmez, ameli zayi olmaz. Dost olan, dünya ve ahirette yalnız bırakılmaz. Canını ve malını sevip onu özel himaye altına almak isteyen kimse, onları Allah için Allah yolunda harcamalıdır. Büyük arif İmam Şaranî (ks) anlatır:</p><p></p><p>Mürşidim Ali b.Vefa (ks) derdi ki: Müritlerden kim Alemlerin Rabbinin özel himayesinde olmak istiyorsa, mürşidine sadakatle hizmet etsin, onun emirlerine canla başla koşsun. Yapılmasını işaret ettiği işlerde mürşidine muhalefet etmesin. Hizmette olan müritler, daima Yüce Allah’ın şu ayetini düşünsünler:</p><p>“Süleyman’ın emrine de kasırga gibi esen rüzgarı verdik. Rüzgar onun emriyle hareket eder, içinde bereket yarattığımız yere doğru eserdi. Biz her şeyi biliriz. Ayrıca şeytanlardan bir grubu da Süleyman’ın emrine vermiştik. Onun için dalgıçlık yaparlar (denize dalıp inciler çıkarırlar) ve bunun dışında başka işler de görürlerdi. Biz onları özel gözetim ve muhafaza altında tutuyorduk.” (Enbiya;81-82) </p><p></p><p>Bakınız, Yüce Allah, sadık dostlarının hizmetinde bulunan ve emri altında çalışan kimseleri nasıl muhafaza ediyor.</p><p></p><p>Müfessirler, cinlerin neden ve nasıl muhafaza edildiği konusunda şu açıklamalarda bulunmuşlardır; Allah-u Teala Hz.Süleyman’ın emrinde çalışan cinleri, diğer kötü cinlerin şerrinden koruyordu. Onları bu hayırlı işten alıkoymak isteyen cinlere fırsat vermiyordu.</p><p></p><p>Allah-u Zülcelal, işini bozmak isteyen cine fırsat vermiyor, hem elindeki işi koruyor hem de onu yapan cini muhafaza ediyordu. Allah-u Zülcelal hizmette olan cinleri diğer cinlere ve insanlara zarar vermekten alıkoyuyordu.</p><p></p><p>İnsanı bütün hayırlı ibadet, iş ve hizmetlerden geri koyan, önce nefsi, sonra kötü arkadaşlarıdır. Bir de boş kalmaktan, işsiz, ibadetsiz, hedefsiz yaşamaktan şiddetle sakınmalıdır. </p><p></p><p>Tek başına kalan kimseye şeytan yakın olur. Onun hem niyetini hem amelini bozar. Boş kalan kimse, boş işlere bulaşır. Onun için her insana, salih insanların nezareti altında, Allah yolunda bir çeşit hizmet etmeyi ve onların nazarları altında, kalmayı cana minnet bilmelidir. </p><p></p><p>Kamil mürşitlerin, Rabbani alimlerin nezaretinde görülen hizmetler ve o hizmetleri yürütenler, Hz. Süleyman’ın (as) nezaretinde görülen hizmetler ve hizmetçiler gibi, Yüce Allah’ın himayesi altındadır. Bu kıyamete kadar böyledir. Yeter ki, hizmet edenin ihlası zedelenmesin, hizmetteki edepler zayi edilmesin. </p><p>Hizmet ehlinin değerini ve şerefini anlatan şu menkıbe çok çarpıcıdır; Bir gün Hasan-ı Basri (ra) Basra çarşısında bir dükkanın önünde otururken, ellerini arkasına atmış kibirli bir şekilde yürüyen birini görünce, bu kimdir diye merak eder sorar, yanındakiler; “Padişah’ın hizmetçisidir.” Dediklerinde. Kendisi de ellerini arkaya atarak vakarlı bir şekilde yürümeye başlayınca, etrafındakiler şaşırarak, niçin böyle yürüdüğünü sorarlar.</p><p></p><p>Hasan-ı Basri (ra) da onlara şu çarpıcı cevabı verir. “O havalı bir şekilde yürüyen, padişah’ın hizmetçisiyim diye öyle yürüyorsa, ben de Allah-ı Zülcelal’in hizmetçisiyim, ben niye öyle yürümeyim.” diyor.</p><p>Mümin hem bu dünyada hem de ahirette değerinin, şerefinin olmasını istiyor; bizzat Allah-u Zülcelal’in koruması ve himayesi altına girmek istiyorsa, Allah yolundaki hizmetlere bir şekilde katılmalıdır. Çeşitli sebeplerle katılamıyorsa, hiç olamazsa, hizmete zarar vermemeli, kalbi, niyeti, duası, sevgi ve rızası ile hizmetlere destek verip; hizmetin manevi himayesinden, şerefinden, himmet ve bereketinden mahrum olmayıp pay sahibi olmalıdır. </p><p></p><p>Çünkü hayra rıza gösteren, teşvik eden ve sebep olan kimse, o hayrı yapmış gibidir. </p><p></p><p>Gülistan Mecmuasından alıntılanmıştır.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 53707, member: 149"] Hizmet, Yüce Allah’ın emridir. “Allah yolunda mallarınız ve canlarınız ile cihad edin…” (Tövbe;41) ayeti, hizmet ehline Yüce Allah’ın bir selamıdır. Bunun manası; ‘Ey dostlarım! Benim için yaşayın, bana gelin, benim için can verin!’ demektir. Tasavvuf ehli cihadı; insanlara hayır yolunda hizmet etmek, zulmete/karanlığa karşı nurla mücadele etmek ve kötü ahlaka karşı güzel ahlakla karşılık vermek anlamında anlamış ve uygulamıştır. Daha açık bir ifadeyle, onlar cihadın manevi yönünü yerine getirmektedirler. Evet, hizmet Allah’ın emanetidir. Allah için hizmet eden kimse, Yüce Allah’ın himayesindedir. Bu himaye ihlasa bağlıdır. Niyeti güzel olanın feyzi kesilmez, ameli zayi olmaz. Dost olan, dünya ve ahirette yalnız bırakılmaz. Canını ve malını sevip onu özel himaye altına almak isteyen kimse, onları Allah için Allah yolunda harcamalıdır. Büyük arif İmam Şaranî (ks) anlatır: Mürşidim Ali b.Vefa (ks) derdi ki: Müritlerden kim Alemlerin Rabbinin özel himayesinde olmak istiyorsa, mürşidine sadakatle hizmet etsin, onun emirlerine canla başla koşsun. Yapılmasını işaret ettiği işlerde mürşidine muhalefet etmesin. Hizmette olan müritler, daima Yüce Allah’ın şu ayetini düşünsünler: “Süleyman’ın emrine de kasırga gibi esen rüzgarı verdik. Rüzgar onun emriyle hareket eder, içinde bereket yarattığımız yere doğru eserdi. Biz her şeyi biliriz. Ayrıca şeytanlardan bir grubu da Süleyman’ın emrine vermiştik. Onun için dalgıçlık yaparlar (denize dalıp inciler çıkarırlar) ve bunun dışında başka işler de görürlerdi. Biz onları özel gözetim ve muhafaza altında tutuyorduk.” (Enbiya;81-82) Bakınız, Yüce Allah, sadık dostlarının hizmetinde bulunan ve emri altında çalışan kimseleri nasıl muhafaza ediyor. Müfessirler, cinlerin neden ve nasıl muhafaza edildiği konusunda şu açıklamalarda bulunmuşlardır; Allah-u Teala Hz.Süleyman’ın emrinde çalışan cinleri, diğer kötü cinlerin şerrinden koruyordu. Onları bu hayırlı işten alıkoymak isteyen cinlere fırsat vermiyordu. Allah-u Zülcelal, işini bozmak isteyen cine fırsat vermiyor, hem elindeki işi koruyor hem de onu yapan cini muhafaza ediyordu. Allah-u Zülcelal hizmette olan cinleri diğer cinlere ve insanlara zarar vermekten alıkoyuyordu. İnsanı bütün hayırlı ibadet, iş ve hizmetlerden geri koyan, önce nefsi, sonra kötü arkadaşlarıdır. Bir de boş kalmaktan, işsiz, ibadetsiz, hedefsiz yaşamaktan şiddetle sakınmalıdır. Tek başına kalan kimseye şeytan yakın olur. Onun hem niyetini hem amelini bozar. Boş kalan kimse, boş işlere bulaşır. Onun için her insana, salih insanların nezareti altında, Allah yolunda bir çeşit hizmet etmeyi ve onların nazarları altında, kalmayı cana minnet bilmelidir. Kamil mürşitlerin, Rabbani alimlerin nezaretinde görülen hizmetler ve o hizmetleri yürütenler, Hz. Süleyman’ın (as) nezaretinde görülen hizmetler ve hizmetçiler gibi, Yüce Allah’ın himayesi altındadır. Bu kıyamete kadar böyledir. Yeter ki, hizmet edenin ihlası zedelenmesin, hizmetteki edepler zayi edilmesin. Hizmet ehlinin değerini ve şerefini anlatan şu menkıbe çok çarpıcıdır; Bir gün Hasan-ı Basri (ra) Basra çarşısında bir dükkanın önünde otururken, ellerini arkasına atmış kibirli bir şekilde yürüyen birini görünce, bu kimdir diye merak eder sorar, yanındakiler; “Padişah’ın hizmetçisidir.” Dediklerinde. Kendisi de ellerini arkaya atarak vakarlı bir şekilde yürümeye başlayınca, etrafındakiler şaşırarak, niçin böyle yürüdüğünü sorarlar. Hasan-ı Basri (ra) da onlara şu çarpıcı cevabı verir. “O havalı bir şekilde yürüyen, padişah’ın hizmetçisiyim diye öyle yürüyorsa, ben de Allah-ı Zülcelal’in hizmetçisiyim, ben niye öyle yürümeyim.” diyor. Mümin hem bu dünyada hem de ahirette değerinin, şerefinin olmasını istiyor; bizzat Allah-u Zülcelal’in koruması ve himayesi altına girmek istiyorsa, Allah yolundaki hizmetlere bir şekilde katılmalıdır. Çeşitli sebeplerle katılamıyorsa, hiç olamazsa, hizmete zarar vermemeli, kalbi, niyeti, duası, sevgi ve rızası ile hizmetlere destek verip; hizmetin manevi himayesinden, şerefinden, himmet ve bereketinden mahrum olmayıp pay sahibi olmalıdır. Çünkü hayra rıza gösteren, teşvik eden ve sebep olan kimse, o hayrı yapmış gibidir. Gülistan Mecmuasından alıntılanmıştır. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Allah Yolunda Hizmetin Fazileti
Üst
Alt