- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 7,018
- Tepkime puanı
- 424
DUASIZ ve sevgisiz olmuyor, yaşanmıyor. Duasız bir hayat, sevgisiz bir hayat, ruhsuz, dipsiz ve karanlık. Yaşanmıyor oralarda. Sevginin, ilginin en kalbî, en ruhî yanıdır dualar. Hani, “gönül gitmeyince ayak da gitmiyor,” derler ya. Hele gönül bir gitmek istesin, hele sevdiklerini bir arasın, hele bir görün nasıl ulaşıyor güller gibi dualar. Mesafelerin kalktığını görürsünüz o zaman. Hayatı hayat eden ve onu gayesine en uygun şekilde büyüten, anlamlı sevgiler ve dualardır hep. Sayısız örnekleri var hayatımızdan ve okuduklarımızdan. Sadece birini arz edeyim.
Bir araştırma yapmışlar bir zamanlar. Aynı bahçeye iki fidan dikmişler. Birisiyle ilgilenmişler; bir bahçıvan her gün gelip sulamış onu. Toprağını bellemiş, dallarını ellemiş, budamış. Arada bir de yapraklarını okşamış, hatta konuşmuş onlarla. Öpmüş filizlerini, yeni sümbüllerini. Diğer fidan da büyümekteymiş yağmurlardan su, rüzgârlardan gıda alarak. İkisi de meyve vermeye başlamışlar aynı baharda. Ne var ki bahçıvanın ilgi gösterdiği ağacın meyveleri hem daha iri, hem daha olgun imiş. Ölçümlerde de besin değeri diğerinden daha yüksek çıkmış. Dahası da var, bu ağaç bahçıvanın geldiği kapıya doğru eğik büyümüş, sevgisiyle. Siz bu iki fidanı bir küveze konulmuş iki bebek olarak da düşünebilirsiniz. Sevginin ne olduğunu o zaman çok daha iyi anlayacaksınız.
Gülümseyen bir dostun yüzünü görmek bile bazen kışı bahara çevirebilir. Ruhumuz bir gün olsun o dost yüzünü görmeden yapamaz. Onun sevgisinden ve ilgisinden mahrum kalamaz. Ne kadar önemlidir bir dostun hayatımızdaki yeri, yokluğunda anlaşılır ancak.
Böyle bir dost insan bütün kâinata karşı sorumludur. Girdiği yere ışık ve hayat götüren insanların sayısını artır Ya Rabbi. Buna güneşin kadar ihtiyacımız var. Zaman zaman soğukluk ve donukluk oluyorsa hayatımızda hep bu gerçek dostların eksikliğindendir.
Sevgimiz sadece insana değil elbette. Oradan tüm varlıklara ve onları Yaratana kadardır. Onun içindir ki Allah’la bağlanıyoruz hayata. Sevgimizin, ilgimizin, ne varsa bizde bize ait olmayan o güzel şeylerin, hepsinin yaratıcısı olan Allah’la bağlanıyoruz hayata. Baki’nin o güzelim mısraı gibi: “Allah’adır tevekkülümüz, itimadımız.”
Bir araştırma yapmışlar bir zamanlar. Aynı bahçeye iki fidan dikmişler. Birisiyle ilgilenmişler; bir bahçıvan her gün gelip sulamış onu. Toprağını bellemiş, dallarını ellemiş, budamış. Arada bir de yapraklarını okşamış, hatta konuşmuş onlarla. Öpmüş filizlerini, yeni sümbüllerini. Diğer fidan da büyümekteymiş yağmurlardan su, rüzgârlardan gıda alarak. İkisi de meyve vermeye başlamışlar aynı baharda. Ne var ki bahçıvanın ilgi gösterdiği ağacın meyveleri hem daha iri, hem daha olgun imiş. Ölçümlerde de besin değeri diğerinden daha yüksek çıkmış. Dahası da var, bu ağaç bahçıvanın geldiği kapıya doğru eğik büyümüş, sevgisiyle. Siz bu iki fidanı bir küveze konulmuş iki bebek olarak da düşünebilirsiniz. Sevginin ne olduğunu o zaman çok daha iyi anlayacaksınız.
Gülümseyen bir dostun yüzünü görmek bile bazen kışı bahara çevirebilir. Ruhumuz bir gün olsun o dost yüzünü görmeden yapamaz. Onun sevgisinden ve ilgisinden mahrum kalamaz. Ne kadar önemlidir bir dostun hayatımızdaki yeri, yokluğunda anlaşılır ancak.
Böyle bir dost insan bütün kâinata karşı sorumludur. Girdiği yere ışık ve hayat götüren insanların sayısını artır Ya Rabbi. Buna güneşin kadar ihtiyacımız var. Zaman zaman soğukluk ve donukluk oluyorsa hayatımızda hep bu gerçek dostların eksikliğindendir.
Sevgimiz sadece insana değil elbette. Oradan tüm varlıklara ve onları Yaratana kadardır. Onun içindir ki Allah’la bağlanıyoruz hayata. Sevgimizin, ilgimizin, ne varsa bizde bize ait olmayan o güzel şeylerin, hepsinin yaratıcısı olan Allah’la bağlanıyoruz hayata. Baki’nin o güzelim mısraı gibi: “Allah’adır tevekkülümüz, itimadımız.”