Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
''ALLAH, acaba şu bulut mu?''
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 12781" data-attributes="member: 149"><p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'">DOĞDUĞUM evin bahçesinde gezindim. Eskiye çok eskilere uzandım. Hatıralar uğuldamaya başladı. İçlerinden bazılarını o kadar net hatırlıyorum ki sanki dün yaşanmış gibi. Eski evimizdeki odamın arka penceresinden seyrine doyamadığım iki manzara vardı. Biri, namaz vakitlerini bildirmek için ezan okuyan müezzinin, minarenin demir parmaklıklı şerefesinde ağır ağır dönerek ezan okuyuşu ve sonra küçük kapıdan içeri girip kayboluşuydu ki, bana tarifsiz bir heyecan verirdi. Odamın penceresinde bu manzarayı görmek için saatlerce beklerdim. </span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'"></span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'">İkinci ve en büyük zevkim, annemin pencere kenarındaki çeyiz sandığının üstüne çıkarak külahta leblebi şekeri yemek ve pencereden, geçip giden bulutları seyretmekti. Manevî motiflerin ruhumda çok evvelden nakşedildiğini bugün daha iyi anlayabiliyorum. Çünkü beş-altı yaşlarında küçük bir çocuk, sadece gördükleri ile böylesine büyük bir arayışa girişemezdi. Yüce Yaratıcı, her çocuk gibi benim de içime bıraktığı ince duygular ile kendini arattırıyordu. Kendisini sorularla dolu bir hayat bekleyen çocuk ruhum en büyük ‘soru’nun peşindeydi: “ALLAH kim? ALLAH nerede?” </span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'"></span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'">Bu sorular, cevabı verilsin veya verilmesin her çocuğun dünyasına girecektir. Çünkü Yaratan böyle istemiştir ve öyle istediği içindir ki bu saf ve temiz çocuklar büyüklere inat koskocaman soruların cevabının peşindedirler. O çeyiz sandığının üstünde bulutları seyrederken,“Yukarıda ALLAH var” sözünü sık sık duyduğum için, bu sözün aklımın bir köşesinde yer etmesinden midir bilmem, gökyüzünden bir bulut geçerken “ALLAH, şu bulut mudur acaba?” derdim. </span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'"></span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'">Sonra arkadan biraz daha büyüğü gelince “acaba bu mu?”, ardından bir büyüğü daha, “acaba o mu?”; hayır hayır bu da değil, ardından daha büyüğü geliyor: “Yoksa bu bulut mu ALLAH?” diye devam eden bu arayışlarım şüphesiz sonuçsuz kalırdı. Çünkü her buluttan daha büyüğü vardı. Ama arayış asla bitmedi. Bu arayışı hiçbir zaman saçma bulmadım ve basit görmedim. Bu bir ilk ateşti, artık arayış başlamıştı. Yıllar sonra okuduğum kitaplarda ve özellikle peygamberler tarihinde benzer arayışların izlerine rastlamak, hele Hz. İbrahim’in çocukluğunda ALLAH’ı arayışında cevaplarını aradığı sorular ile çocukluğumda bulutlara bakarak kendime sorduğum soruların benzerliğini görmek beni nasıl da heceylandırmıştı. </span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'"></span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'">Soruların peşine düşüyordu İbrahim. Önce ay, sonra güneş ve sonra diğerleri. “Bunlar Rab, ALLAH olamaz mıydı?” Ama hiçbiri yerinde durmuyor değişiyor, kayboluyor gidiyordu. Hz. İbrahim şerefli bir vazifeyi hak edecek peygamberî bir nazarla hepsinin ardından “lâ uhibbu’l-âfilîn” çekiyordu. Yani ufule meyleden, batan, sönen, giden, durmayan ne varsa bağlanmaya değmez. Bu faniler ilah olamaz. O ALLAH ki batmayan, sönmeyen, ölmeyendir. </span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'"></span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><em><span style="font-family: 'tahoma'">Nasıl bir resim ressamını, bir yapı ustasını bildiriyorsa kâinatta var olan herşey O’nu bildiriyordu. Çocuk ruhum, hiçbir bulutun ne kadar büyük olursa olsun ALLAH olamayacağına ikna olmuştu. Peki ama “ALLAH ne idi?” Bu sorunun cevabı ileriki yıllarda gelecekti. Bugün ulaştığım cevaplar o günkü sorularımın karşılığıdır.</span></em></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"><img src="https://i.imgur.com/trTNH.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></strong></span></p><p><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"></span></strong></span></p><p><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px"></span></strong></span></p><p><span style="color: Black"><strong><span style="font-size: 12px">s.gündüzalp</span></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 12781, member: 149"] [CENTER][COLOR=Black][B][SIZE=3][I][FONT=tahoma]DOĞDUĞUM evin bahçesinde gezindim. Eskiye çok eskilere uzandım. Hatıralar uğuldamaya başladı. İçlerinden bazılarını o kadar net hatırlıyorum ki sanki dün yaşanmış gibi. Eski evimizdeki odamın arka penceresinden seyrine doyamadığım iki manzara vardı. Biri, namaz vakitlerini bildirmek için ezan okuyan müezzinin, minarenin demir parmaklıklı şerefesinde ağır ağır dönerek ezan okuyuşu ve sonra küçük kapıdan içeri girip kayboluşuydu ki, bana tarifsiz bir heyecan verirdi. Odamın penceresinde bu manzarayı görmek için saatlerce beklerdim. İkinci ve en büyük zevkim, annemin pencere kenarındaki çeyiz sandığının üstüne çıkarak külahta leblebi şekeri yemek ve pencereden, geçip giden bulutları seyretmekti. Manevî motiflerin ruhumda çok evvelden nakşedildiğini bugün daha iyi anlayabiliyorum. Çünkü beş-altı yaşlarında küçük bir çocuk, sadece gördükleri ile böylesine büyük bir arayışa girişemezdi. Yüce Yaratıcı, her çocuk gibi benim de içime bıraktığı ince duygular ile kendini arattırıyordu. Kendisini sorularla dolu bir hayat bekleyen çocuk ruhum en büyük ‘soru’nun peşindeydi: “ALLAH kim? ALLAH nerede?” Bu sorular, cevabı verilsin veya verilmesin her çocuğun dünyasına girecektir. Çünkü Yaratan böyle istemiştir ve öyle istediği içindir ki bu saf ve temiz çocuklar büyüklere inat koskocaman soruların cevabının peşindedirler. O çeyiz sandığının üstünde bulutları seyrederken,“Yukarıda ALLAH var” sözünü sık sık duyduğum için, bu sözün aklımın bir köşesinde yer etmesinden midir bilmem, gökyüzünden bir bulut geçerken “ALLAH, şu bulut mudur acaba?” derdim. Sonra arkadan biraz daha büyüğü gelince “acaba bu mu?”, ardından bir büyüğü daha, “acaba o mu?”; hayır hayır bu da değil, ardından daha büyüğü geliyor: “Yoksa bu bulut mu ALLAH?” diye devam eden bu arayışlarım şüphesiz sonuçsuz kalırdı. Çünkü her buluttan daha büyüğü vardı. Ama arayış asla bitmedi. Bu arayışı hiçbir zaman saçma bulmadım ve basit görmedim. Bu bir ilk ateşti, artık arayış başlamıştı. Yıllar sonra okuduğum kitaplarda ve özellikle peygamberler tarihinde benzer arayışların izlerine rastlamak, hele Hz. İbrahim’in çocukluğunda ALLAH’ı arayışında cevaplarını aradığı sorular ile çocukluğumda bulutlara bakarak kendime sorduğum soruların benzerliğini görmek beni nasıl da heceylandırmıştı. Soruların peşine düşüyordu İbrahim. Önce ay, sonra güneş ve sonra diğerleri. “Bunlar Rab, ALLAH olamaz mıydı?” Ama hiçbiri yerinde durmuyor değişiyor, kayboluyor gidiyordu. Hz. İbrahim şerefli bir vazifeyi hak edecek peygamberî bir nazarla hepsinin ardından “lâ uhibbu’l-âfilîn” çekiyordu. Yani ufule meyleden, batan, sönen, giden, durmayan ne varsa bağlanmaya değmez. Bu faniler ilah olamaz. O ALLAH ki batmayan, sönmeyen, ölmeyendir. Nasıl bir resim ressamını, bir yapı ustasını bildiriyorsa kâinatta var olan herşey O’nu bildiriyordu. Çocuk ruhum, hiçbir bulutun ne kadar büyük olursa olsun ALLAH olamayacağına ikna olmuştu. Peki ama “ALLAH ne idi?” Bu sorunun cevabı ileriki yıllarda gelecekti. Bugün ulaştığım cevaplar o günkü sorularımın karşılığıdır.[/FONT][/I] [IMG]https://i.imgur.com/trTNH.jpg[/IMG][/SIZE][/B][/COLOR][/CENTER] [COLOR=Black][B][SIZE=3] s.gündüzalp[/SIZE][/B][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
''ALLAH, acaba şu bulut mu?''
Üst
Alt