Aileler çocuklarının evliliklerine karışmayın

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
bosanmakdunyaninsonumu.jpg


Boşanma Nedenlerinden birisi de; Ailelerin, çiftlerin ilişkilerine karışması ve yapıcı olmamaları..

Günümüz gençleri olgunluk evresine zor ulaşıyorlar sanki. Evlenmiş bir genç hanım, artık kendisininde bir evi olduğunu, eşine ve evine karşı sorumluluklarının olduğunu idrak etmek zorundalar...

aileler, çocuklarının evliliklerine müdahalenin uygun olmadığını tecrübelerimden bilmekte ve inanmaktayim...

Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Gerçekte, seyirciler arasında hiçbiri, yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş.

Sadece şu sesler duyulabiliyormuş : “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!” Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.

Seyirciler bağırıyorlarmış: “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar! ..” Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa, büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. D
iğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa, ona yaklaşmış ve sormuş, “Bu işi nasıl başardın?” diye.

O anda farkına varmışlar ki, kuleye çıkan kurbağa sağırmış!

Gerçek mutluluk ve başarı için, evlilerden birinin sağır olması gerekir. Yani eşlerden birinin bazı şeyleri duymaması, diğer bazılarını da görmemesi gerekir.
Eşlerden her birisi, her söze takılır, her hareketten rahatsızlığını açığa vurur ve olumsuz değerlendirirse çatışma kaçınılmaz olur. Eşlerin, birbirlerinde sürekli olumlu yönleri görmeleri ve dikkat nazarlarını olumlu yönlerin üzerine çekmeleri gerek. İnsanda, olumsuzlukları büyütme ve iyilikleri unutma gibi hiç de hoş olmayan bir davranış vardır.

Tam tersi olursa bütün sorunlar bir bir tükenir. Bir evde yaşayan iki insandan birinin kadife ya da pamuk olması gerekir. İki fıtrat da kırılmaya hazır kıymetli kristal bardaklar gibi olursa, ilk ve küçük çarpışmalarda bile kırılmaları muhtemeldir. Ama eşlerden biri pamuk olursa ve bu durum bazı haftalarda, ay veya günlerde birbirlerine devredilirse, şiddetli çarpışmalar bile durdurulabilir. Böyle olunca da çarpışmalar yerine zamanla muhabbet ve kaynaşmalar artar.
 

tozduman

Moderatör
Moderatör
Katılım
2 Şubat 2015
Mesajlar
1,133
Tepkime puanı
8
Malesef karışıyor, kayinvalideler özellikle. Annem hep susar hiç kisitlamaz. Annem karışmaz korkuyor çünkü biliyor günahı. Allah kayinvalidelere hidayet versin yazık gelinlere, damatlara yuva yikiyorlar.
 

ihvan

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
14 Şubat 2015
Mesajlar
1,512
Tepkime puanı
10
Aileler "hakem" rolündedir. Dolayısıyla, İslam'da aile yuvasının devamı emrediliyorsa, hakemlerin rolü de İslam'ın bu güzelliğini kuşanmak olmalıdır. Müslüman ailelerde aksisisi söz konusu olmaz zaten, olmamalıdır..!!!
 

tozduman

Moderatör
Moderatör
Katılım
2 Şubat 2015
Mesajlar
1,133
Tepkime puanı
8
Hilmi abi kurallar güzel ama kayinvalide lerin egolarini tatmin ediliyor günümüzde.
Şımarık li lari vs şimdi 100 tane şey yazarım.
Hani gelinine eziyet edenlerde eziyet görmüş kayinvalidelerinden bi çoğu da çıkmaz kuran kursundan.
Tövbe Estağfurullah La havle vela kuvvete illa billahil Aliyyul Aziym.
Allah hayırlı kalp akıl versin hepimize Amin.
 

ihvan

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
14 Şubat 2015
Mesajlar
1,512
Tepkime puanı
10
Allah razı olsun, haklısınız belki ama, müslüman "ego"sunun değil, İslam'ın esaretinde olmalıdır. Gelinler, her zaman söyleriz, ki Hz Peygamber bunu ifade etmiştir, "emanet"tirler. Bilirsiniz, emanetler asıldan öndedirler. Yani kaynana ya da kaynata için oğlundan daha "asıl" durumdadır gelinler. Kocaları için de kendilerinden. Dolayısıyla, emanetlerine hıyanetlik edenler hesap veremezler. NOT Geçen gün daha evvelden tanıdığım bir hanımefendiyi gördüm, 23 yaşlarında, ki komşuluğumuz da oldu, yanında iki tane de küçük bebeleri vardı, "Abi nasılsın?" dedi, ben de "İyiyim, ne yapıyorsun ne ediyorsun, beyefendiyle aranızı düzeltebildiniz mi" dedim, "Yok abi, abimde kalıyorum, kocam biliyorsun benle ilgilenmiyor, resmen sokağa attı" dedi. Dedim, ki kayınpederini falan da tanıyorum, "Beyefendinin babası ve annesi seninle ilgileniyor mu, sana madden ve manen yardımcı oluyorlar mı?", o da, "Hayır! Asla, benimlen konuşmuyorlar bile..."Bu hanımefendiyi, annesini, babasını, kardeşlerini de tanıyorum, komşuluk yaptım, bütün cemiyetlerinde de bulundum, günlük maişetlerini (sabah, öğle, akşam) tamamlamada bile çok sıkıntı içersindeler. Kaynanaya bak kaynataya bak, iki tane kız güzel mi güzel bebe torunları var umurunda değiller...Ne bileyim ama evlilikten ziyade bekar yaşamak sanırım daha iyicene... Böyle rezaletlik olmaz böyle rezalet bir anlayış olmaz...İslam'a inananın ahlakı bu olamaz..!
 

tozduman

Moderatör
Moderatör
Katılım
2 Şubat 2015
Mesajlar
1,133
Tepkime puanı
8
Allah razı olsun, haklısınız belki ama, müslüman "ego"sunun değil, İslam'ın esaretinde olmalıdır.
Gelinler, her zaman söyleriz, ki Hz Peygamber bunu ifade etmiştir, "emanet"tirler.
Bilirsiniz, emanetler asıldan öndedirler. Yani kaynana ya da kaynata için oğlundan daha "asıl" durumdadır gelinler. Kocaları için de kendilerinden. Dolayısıyla, emanetlerine hıyanetlik edenler hesap veremezler.

NOT

Geçen gün daha evvelden tanıdığım bir hanımefendiyi gördüm, 23 yaşlarında, ki komşuluğumuz da oldu, yanında iki tane de küçük bebeleri vardı, "Abi nasılsın?" dedi, ben de "İyiyim, ne yapıyorsun ne ediyorsun, beyefendiyle aranızı düzeltebildiniz mi" dedim, "Yok abi, abimde kalıyorum, kocam biliyorsun benle ilgilenmiyor, resmen sokağa attı" dedi. Dedim, ki kayınpederini falan da tanıyorum, "Beyefendinin babası ve annesi seninle ilgileniyor mu, sana madden ve manen yardımcı oluyorlar mı?", o da, "Hayır! Asla, benimlen konuşmuyorlar bile..."

Bu hanımefendiyi, annesini, babasını, kardeşlerini de tanıyorum, komşuluk yaptım, bütün cemiyetlerinde de bulundum, günlük maişetlerini (sabah, öğle, akşam) tamamlamada bile çok sıkıntı içersindeler.

Kaynanaya bak kaynataya bak, iki tane kız güzel mi güzel bebe torunları var umurunda değiller...

Ne bileyim ama evlilikten ziyade bekar yaşamak sanırım daha iyicene... Böyle rezaletlik olmaz böyle rezalet bir anlayış olmaz...

İslam'a inananın ahlakı bu olamaz..!
Malesef bir çoğu böyle .
Nefs işte.
Yazık günah .
Allah hepimizi hidayete erdirsin.
Kalpleri mızı saptirmasin Ahirette ve dünyada iyi hal nasip etsin kardeşim inşallah
 

Huzur Yolcusu

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
21 Haziran 2014
Mesajlar
587
Tepkime puanı
3
bosanmakdunyaninsonumu.jpg


Boşanma Nedenlerinden birisi de; Ailelerin, çiftlerin ilişkilerine karışması ve yapıcı olmamaları..

Günümüz gençleri olgunluk evresine zor ulaşıyorlar sanki. Evlenmiş bir genç hanım, artık kendisininde bir evi olduğunu, eşine ve evine karşı sorumluluklarının olduğunu idrak etmek zorundalar...

aileler, çocuklarının evliliklerine müdahalenin uygun olmadığını tecrübelerimden bilmekte ve inanmaktayim...

Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Gerçekte, seyirciler arasında hiçbiri, yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş.

Sadece şu sesler duyulabiliyormuş : “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!” Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.

Seyirciler bağırıyorlarmış: “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar! ..” Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa, büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. D
iğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa, ona yaklaşmış ve sormuş, “Bu işi nasıl başardın?” diye.

O anda farkına varmışlar ki, kuleye çıkan kurbağa sağırmış!

Gerçek mutluluk ve başarı için, evlilerden birinin sağır olması gerekir. Yani eşlerden birinin bazı şeyleri duymaması, diğer bazılarını da görmemesi gerekir.
Eşlerden her birisi, her söze takılır, her hareketten rahatsızlığını açığa vurur ve olumsuz değerlendirirse çatışma kaçınılmaz olur. Eşlerin, birbirlerinde sürekli olumlu yönleri görmeleri ve dikkat nazarlarını olumlu yönlerin üzerine çekmeleri gerek. İnsanda, olumsuzlukları büyütme ve iyilikleri unutma gibi hiç de hoş olmayan bir davranış vardır.

Tam tersi olursa bütün sorunlar bir bir tükenir. Bir evde yaşayan iki insandan birinin kadife ya da pamuk olması gerekir. İki fıtrat da kırılmaya hazır kıymetli kristal bardaklar gibi olursa, ilk ve küçük çarpışmalarda bile kırılmaları muhtemeldir. Ama eşlerden biri pamuk olursa ve bu durum bazı haftalarda, ay veya günlerde birbirlerine devredilirse, şiddetli çarpışmalar bile durdurulabilir. Böyle olunca da çarpışmalar yerine zamanla muhabbet ve kaynaşmalar artar.

Selamün aleyküm ablacım bu yazdıklarının nelere sebep olduğunu en iyi bilenlerden biriyim. İçlerinde Allah korkusu olmadığı sürece ahirette nelerle karşılaşacaklarını bilmedikleri düşünmedikleri sürece hiç bir şey değişmiyor. Ne konuşmak ne anlatmak ne de iyilikle yaklaşmak kar etmiyor anladıkları tek şey kötülük ona da vicdanın müsade ederse şayet.

Sebep ailelerin karışması araya fitne sokmaları her sözü gören duyan için ayrılık ve nelere sebep oldukları sonuç ortada boşanma.

Bence bunun çözümü belki şu olabilir; erkek yada hanım başkalarının sözünü dinliyor ise evlenirken ilk dikkat edilmesi gereken konu ailede bu evliliği istemeyen var mı?

Bunu neden yazdım? Çünkü bizim evliliğimizde düğün gününe kadar ne annesi ne de ablası vardı, ablası da annesi de bu evliliği istememişler tabi ben bunu düğünden sonra öğrendim. Yuvamızı yıkmak için canla başla gayret ettiler, netice de yıktılar ve ortada kalan bir çocuk olmasını umursamadan. Meğerse uzaktan akrabamız olmalarına rağmen ara ara misafirleri olmamıza rağmen bilmediğimiz bir yönleri varmış, yuva yıkılmış yıkılmamış çocuk varmış veya yokmuş hiç bir önemi yokmuş.

Herkes anne babadır ve anne baba olma adayıdır. Kimse kimsenin annesini babasını kardeşini atmasını isteyemez ve bekleyemez. Ama evlilik mukaddes bir kurumdur ve sadece 2 kişiliktir. Hiç kimsenin evliliği mükemmel de değildir illa ki maddi veya manevi sıkıntı da olacaktır. Evlilikte 4 duvar sır örtüsü olmak zorundadır, aksi halde boşanmak kaçınılmaz sondur.

Evliliğe yuvam yıkılmasın diye devam edilecekse de yok ben artık yapamıyorum boşanmak istiyorum dense de bunun kararını kişi kendisi vermelidir aileler değil. Ailelerin rolu burada yuvalar yıkılmasın boşanmalar olmasın düşüncesi ile destek olmak yol göstermek olmalıdır.
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Hilmi abi kurallar güzel ama kayinvalide lerin egolarini tatmin ediliyor günümüzde.
Şımarık li lari vs şimdi 100 tane şey yazarım.
Hani gelinine eziyet edenlerde eziyet görmüş kayinvalidelerinden bi çoğu da çıkmaz kuran kursundan.
Tövbe Estağfurullah La havle vela kuvvete illa billahil Aliyyul Aziym.
Allah hayırlı kalp akıl versin hepimize Amin.
Tozduman kardeşim buna tam onikiden vurmak denir, yani tam isabet.brrvo
Yoksa sen benim kızımın kaynanasını tanıyormusunilginç::.

Allah'ıma şükür uğraşa uğraşa bu yıl emekli oldum artık kafam rahat kalan ömrümü huzur içinde geçiririm diyordum ama nerdeeecddvb..
İlk günlerde melek gibi görünen kişilerin gerçek yüzleri çok zaman geçmeden göründü.Herifler, eşini kolluyor diye kendi oğullarını bile düşman kesildilerdfrt..
 
Üst Alt