- Katılım
- 18 Haziran 2011
- Mesajlar
- 420
- Tepkime puanı
- 5
- Yaş
- 39
dinimizin aile içi ilişkileri içeren bir öğüdü, Aile içi ilişkilere yönelik islamın öğütleri, islam dininin aile içi ilişkilere yönelik öğütleri, dinin aile içi ilişkilere yönelik islamın öğütleri nelerdir, aile içi ilişkiler, dinde aile içi ilişkiler nasıl olmalıdır, aile içi ilişkilerde islamın öğütleri, aile içi ilişkilere yönelik islamın öğütler, islamda aile içi ilişkilere yönelik öğütler, aile içi ilişkileri ile ilgili ögüt, islam dininin aile içi ilişkileri, dinimizin aile içi öğüdü,
Aile içi ilişkilere yönelik islamın öğütleri
İslâmda Aile ve Akrabalık İlişkileri
Müslümanlar arasında bir din kardeşliği vardır Bu din bakımından genel bir yakınlık ve akrabalıktır en kuvvetli bir bağdır Bu yönden müslümanlar herhangi ırka herhangi yurda bağlı olurlarsa olsunlar birbirine bağlıdırlar birbirini sever birbiri hakkında hayır isterler Bir âyet-i kerimede buyurulmuştur.
"Müminler şübhe yok ki kardeştirer"
Bundan başka müslümanlar arasında birbirinden farklı derecelerde bir soy bir neseb bir hısımlık ve akrabalık vardır Bu bakımdan da aralarında birtakım görevler haklar ve hükümler bulunur Bunların gözetilmesi dinimizce gereklidir
Müslümanların çoğalmaları ve kuvvetlenmeleri yurdlarını ve varlıklarını savunabilmeleri aralarında aile ocağının gelişmesine bağlıdır Bu yönü ile aile kurmak ve bu ailenin devamına çalışmak İslâmda önemli bir görevdir Şöyle ki: Aile yuvası kurmaya gücü yeten ve kendisinde kuvvetli bir meyil bulunan müslüman için evlenip aile sahibi olmak vacib veya farzdır Nefsi taşkın olmayan bir müslüman için de bir müekked sünnettir.
Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:
"Evleniniz çoğalınız; çünkü ben kıyamet günü ümmetlere karşı sizinle öğünürüm"
Fakat kadına zulüm ve eziyet edileceği bilinerek zevce haklarını çiğneyecek olan kimsenin evlenmesi haramdır Çünkü bu durumda aile hayatından beklenen yararlar elde edilemez
Talâk (boşama) işine gelince: Bu bir yönden meşru ise de diğer bir yönden yasaktır ve sakıncalıdır Şöyle ki: Aile hayatından beklenen şeyler elde edilmeyince veya iffet ve geçim bakımından bir fenalık yüz gösterirse boşama meşrudur müstahsendir Fakat böyle bir gerek ve zaruret bulunmadıkça boşama kötüdür müstahsen değildir.
Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:
" katında helal olan şeylerin en sevimsizi boşanmaktır"
Onun için aile hayatını yaşatmaya çalışmalı gereksiz olarak ayrılma ve boşama olaylarına meydan vermemelidir Bunun sorumluluğundan çekinmelidir
Her müslüman için aile hayatı ile ilgili din meselelerini yeteri kadar bilip onları uygulamak da bir görevdir Kimlerin birbiri ile evlenemeyeceğini kimlerin evlenebileceğini ve kimler arasında mahremiyet bulunduğunu bilmek gerekir
Nikâh denilen evlenme akdi (sözleşmesi) karı-koca olacak müslümanlar veya bunların velileri veya vekilleri arasında iki mümin erkeğin veya bir erkekle iki mümin kadının şahidlikleri ile gerçekleşir Çiftlerden biri tarafından teklif ve diğeri tarafından kabul olur Şöyle ki: "Ben seni zevce edindim" diye yapılan teklife karşı taraf da "Kabul ettim" der Çiftlerin veli veya vekilleri de şöyle der: "Ben falanın kızı falanı velisi veya vekili olduğum falan için zevce kabul ettim" diye yapılan teklife karşı: "Ben de falan kimseyivelisi veya vekili bulunduğum falancaya veli veya vekil olarak evlendirdim" der Buna da şahitler şehadet ederler Böylece icab ve kabul tamamlanıp akid yapılmış olur Ayrıca kadına "Mehir" adı ile emsaline kıyasla bir mal verilmesi veya anılması gerekir Bu "mehir" her iki tarafın rızası ile daha önce de tayin edilebilir Kadın bu mehrini sonra kocasına bağışlayabilir.
Babalar dedeler anneler nineler erkek ve kız kardeşler amcalar dayılar halalar ve teyzeler arasında bir soy yakınlığı ve ebedî bir mahremlik vardır Bunlar arasında nikâh asla caiz değildir Bir kimse hiç bir zaman bunlardan herhangi birini nikahlayamaz
Yine bir kimse kendi kardeşinin kızını ve bunun torunlarını da alamaz Fakat bir kimse amcasının halasının veya teyzesinin kızını alabilir İki kardeş çocukları birbirleriyle evlenebilirler Bunlar arasında akrabalık varsa da mahremiyet yoktur
Süt emme ile meydana gelen mahremiyet de soyla sabit olan mahremiyet gibidir Onun için bir kimse ile süt babası süt anası süt dedesi süt ninesi süt kardeş evlâdı süt halası süt teyzesi arasında ebedî bir mahremiyet vardır Bunlar birbirleri ile evlenemezler.
Süt mahremiyetinin gerçekleşmesi için süt emen çocuğun iki buçuk yaşından küçük olması ve emdiği sütün boğazından geçmiş olması şarttır Bu iki buçuk yıldan sonra emilen veya içilen süt ile süt evladlığı veya kardeşliği olmaz Bu müddet İmam Azam'a göredir İki İmama göre süt emme müddeti iki senedir.
Zevcenin kocasının bazı akrabaları ile ve kocasının da zevcesinin bazı akrabaları ile Sıhriyet (Hısımlık) bakımından mahremiyetleri olur Bu ise nikâhın cevazına engeldir Şöyle ki: Bir kimse kendi karısının anasını ninesini başka kocasından olan kızını veya torununu asla nikâhlayamaz karı-koca arasındaki evlilik kalkmış olsa bile
Bir insan eğer bunlardan birine helal olmadıkları halde yaklaşmış olsa veya bunların bir uvzunu harareti duyurmayacak bir engel olmaksızın şehvetle tutsa veya öpse bunun karısı kendisine ebedî olarak haram olur Buna "Hürmet-i Müsahere" denir
Bir kadın da kendi kocasının babası ile veya başka zevcesinden olan oğlu ile torunu ile evlenemez Bunların arasında da ebedî bir hürmet vardır Eğer aralarında helal olmayan bir yakınlık (temas) veya şehvetli bir ilişki (dokunma) meydana gelse bu zevce ebediyyen kocasına haram olur.
Bir erkekle kendi karısının kız kardeşi halası veya teyzesi arasında geçici olarak bir hürmet vardır O erkeğin zevcesi ile boşama gibi bir sebeble nikâh (zevciyet) kalkıncaiddet çıktıktan sonra bunlardan herhangi birini nikâhlayabilir.
Bir kimse üvey annesi ile kendi oğlunun veya torununun karısı ile asla evlenemez Nikâh kalksa bile bu caiz olmaz Bunlar arasında da "Hürmet-i müsahere" vardır Eğer bir kimse oğlunun veya torununu zevcesine veya babasının zevcesine gayr-i meşru ilişkide bulunsa veya şehvetle dokunsa bu kadın kocasına ebedî olarak haram olur.
Hısımlıktan doğan haramlık meşru olmayan ilişki ile de meydana gelir Şöyle ki: Bir kimse gayr-i meşru surette ilişki kurduğu veya şehvetle tuttuğu veya öptüğü veya tenasül organına şehvetle baktığı bir kadının neseb veya süt yönünden anasını ninesini kızını torununu asla alıp nikâhlayamaz Bunlarla kendisi arasında ebedî bir haramlık bulunmuş olur Bu yapmış olduğu haram işin bir nevi cezasıdır.
Bir müslüman başkasının nikâhında veya iddetinde bulunan bir kadını alamaz Yine bir müslüman Kitab Ehli denilen bir Yahudî ve Hıristiyan kadınla evlenebilirse de bir Mecûsî veya putperest kadını nikâh edemez Ancak kadın şirkini terk ederse o zaman caiz olur
Müslüman bir kadın ise hiç bir gayr-i müslimle evlenemez Bu islâm dininde kesinlikle haramdır Böyle bir durum İslâm şerefine İslâm yararına müslüman kadının selâmet ve mutluluğuna aykırıdır.
Müslümanların karşılıklı olarak birbirleriyle ilişkilerinde bir hürmet ve nezaket vardır Bir müslüman başkasının evine rızası olmadan giremez Başkasının evi içine izni olmadan dışardan bakamaz Sözleri ile kimseyi rahatsız edemez.
Erkekler göbekleri altından diz kapakları altına kadar olan yerleri müstesna olmak üzere birbirlerinin diğer bütün organlarına bakabilirler
Kadınların birbirlerine veya kocaları olmayan erkeklere bakmaları da erkeklerin birbirlerine bakmaları gibidir Onun için müslüman kadın diğer bir kadının veya bir erkeğin göbeği altından diz kapakları altına kadar olan kısmına bakamaz diğer uzuvlarına bakabilir Ancak bir şehvet duygusu kalben bir istek ve meyil bulunmamalıdır.
Bir erkek kötü bir niyet olmaksızın yabancı olan (kendisine nikâh düşen) bir kadının yalnız yüzüne ve ellerine bakabilir Fakat kendisine ebedî olarak haram bulunan anasınınkızının ve teyzesi gibi kimselerin yüzlerine başlarına göğüslerine kulaklarına ve baldırlarına yine aralarında şehvet korkusu olmamak şartı ile bakabilir.
Erkekle zevcesi arasında özel durum olduğundan bunlar şehvetle veya şehvetsiz olarak birbirlerinin bütün vücudlarına bakabilirler Yalnız cinsel organlara bakılmaması daha iyidir edebe uygun olan budur.
Bir doktor tedavisinde bulunan bir kadının hasta olan herhangi bir organına zaruret miktarı bakabilir Fakat onun tedavisini bir kadına öğreterek ona yaptırması daha uygundur.
Aile içi ilişkilere yönelik islamın öğütleri

İslâmda Aile ve Akrabalık İlişkileri
Müslümanlar arasında bir din kardeşliği vardır Bu din bakımından genel bir yakınlık ve akrabalıktır en kuvvetli bir bağdır Bu yönden müslümanlar herhangi ırka herhangi yurda bağlı olurlarsa olsunlar birbirine bağlıdırlar birbirini sever birbiri hakkında hayır isterler Bir âyet-i kerimede buyurulmuştur.
"Müminler şübhe yok ki kardeştirer"
Bundan başka müslümanlar arasında birbirinden farklı derecelerde bir soy bir neseb bir hısımlık ve akrabalık vardır Bu bakımdan da aralarında birtakım görevler haklar ve hükümler bulunur Bunların gözetilmesi dinimizce gereklidir
Müslümanların çoğalmaları ve kuvvetlenmeleri yurdlarını ve varlıklarını savunabilmeleri aralarında aile ocağının gelişmesine bağlıdır Bu yönü ile aile kurmak ve bu ailenin devamına çalışmak İslâmda önemli bir görevdir Şöyle ki: Aile yuvası kurmaya gücü yeten ve kendisinde kuvvetli bir meyil bulunan müslüman için evlenip aile sahibi olmak vacib veya farzdır Nefsi taşkın olmayan bir müslüman için de bir müekked sünnettir.
Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:
"Evleniniz çoğalınız; çünkü ben kıyamet günü ümmetlere karşı sizinle öğünürüm"
Fakat kadına zulüm ve eziyet edileceği bilinerek zevce haklarını çiğneyecek olan kimsenin evlenmesi haramdır Çünkü bu durumda aile hayatından beklenen yararlar elde edilemez
Talâk (boşama) işine gelince: Bu bir yönden meşru ise de diğer bir yönden yasaktır ve sakıncalıdır Şöyle ki: Aile hayatından beklenen şeyler elde edilmeyince veya iffet ve geçim bakımından bir fenalık yüz gösterirse boşama meşrudur müstahsendir Fakat böyle bir gerek ve zaruret bulunmadıkça boşama kötüdür müstahsen değildir.
Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:
" katında helal olan şeylerin en sevimsizi boşanmaktır"
Onun için aile hayatını yaşatmaya çalışmalı gereksiz olarak ayrılma ve boşama olaylarına meydan vermemelidir Bunun sorumluluğundan çekinmelidir
Her müslüman için aile hayatı ile ilgili din meselelerini yeteri kadar bilip onları uygulamak da bir görevdir Kimlerin birbiri ile evlenemeyeceğini kimlerin evlenebileceğini ve kimler arasında mahremiyet bulunduğunu bilmek gerekir
Nikâh denilen evlenme akdi (sözleşmesi) karı-koca olacak müslümanlar veya bunların velileri veya vekilleri arasında iki mümin erkeğin veya bir erkekle iki mümin kadının şahidlikleri ile gerçekleşir Çiftlerden biri tarafından teklif ve diğeri tarafından kabul olur Şöyle ki: "Ben seni zevce edindim" diye yapılan teklife karşı taraf da "Kabul ettim" der Çiftlerin veli veya vekilleri de şöyle der: "Ben falanın kızı falanı velisi veya vekili olduğum falan için zevce kabul ettim" diye yapılan teklife karşı: "Ben de falan kimseyivelisi veya vekili bulunduğum falancaya veli veya vekil olarak evlendirdim" der Buna da şahitler şehadet ederler Böylece icab ve kabul tamamlanıp akid yapılmış olur Ayrıca kadına "Mehir" adı ile emsaline kıyasla bir mal verilmesi veya anılması gerekir Bu "mehir" her iki tarafın rızası ile daha önce de tayin edilebilir Kadın bu mehrini sonra kocasına bağışlayabilir.
Babalar dedeler anneler nineler erkek ve kız kardeşler amcalar dayılar halalar ve teyzeler arasında bir soy yakınlığı ve ebedî bir mahremlik vardır Bunlar arasında nikâh asla caiz değildir Bir kimse hiç bir zaman bunlardan herhangi birini nikahlayamaz
Yine bir kimse kendi kardeşinin kızını ve bunun torunlarını da alamaz Fakat bir kimse amcasının halasının veya teyzesinin kızını alabilir İki kardeş çocukları birbirleriyle evlenebilirler Bunlar arasında akrabalık varsa da mahremiyet yoktur
Süt emme ile meydana gelen mahremiyet de soyla sabit olan mahremiyet gibidir Onun için bir kimse ile süt babası süt anası süt dedesi süt ninesi süt kardeş evlâdı süt halası süt teyzesi arasında ebedî bir mahremiyet vardır Bunlar birbirleri ile evlenemezler.
Süt mahremiyetinin gerçekleşmesi için süt emen çocuğun iki buçuk yaşından küçük olması ve emdiği sütün boğazından geçmiş olması şarttır Bu iki buçuk yıldan sonra emilen veya içilen süt ile süt evladlığı veya kardeşliği olmaz Bu müddet İmam Azam'a göredir İki İmama göre süt emme müddeti iki senedir.
Zevcenin kocasının bazı akrabaları ile ve kocasının da zevcesinin bazı akrabaları ile Sıhriyet (Hısımlık) bakımından mahremiyetleri olur Bu ise nikâhın cevazına engeldir Şöyle ki: Bir kimse kendi karısının anasını ninesini başka kocasından olan kızını veya torununu asla nikâhlayamaz karı-koca arasındaki evlilik kalkmış olsa bile
Bir insan eğer bunlardan birine helal olmadıkları halde yaklaşmış olsa veya bunların bir uvzunu harareti duyurmayacak bir engel olmaksızın şehvetle tutsa veya öpse bunun karısı kendisine ebedî olarak haram olur Buna "Hürmet-i Müsahere" denir
Bir kadın da kendi kocasının babası ile veya başka zevcesinden olan oğlu ile torunu ile evlenemez Bunların arasında da ebedî bir hürmet vardır Eğer aralarında helal olmayan bir yakınlık (temas) veya şehvetli bir ilişki (dokunma) meydana gelse bu zevce ebediyyen kocasına haram olur.
Bir erkekle kendi karısının kız kardeşi halası veya teyzesi arasında geçici olarak bir hürmet vardır O erkeğin zevcesi ile boşama gibi bir sebeble nikâh (zevciyet) kalkıncaiddet çıktıktan sonra bunlardan herhangi birini nikâhlayabilir.

Bir kimse üvey annesi ile kendi oğlunun veya torununun karısı ile asla evlenemez Nikâh kalksa bile bu caiz olmaz Bunlar arasında da "Hürmet-i müsahere" vardır Eğer bir kimse oğlunun veya torununu zevcesine veya babasının zevcesine gayr-i meşru ilişkide bulunsa veya şehvetle dokunsa bu kadın kocasına ebedî olarak haram olur.
Hısımlıktan doğan haramlık meşru olmayan ilişki ile de meydana gelir Şöyle ki: Bir kimse gayr-i meşru surette ilişki kurduğu veya şehvetle tuttuğu veya öptüğü veya tenasül organına şehvetle baktığı bir kadının neseb veya süt yönünden anasını ninesini kızını torununu asla alıp nikâhlayamaz Bunlarla kendisi arasında ebedî bir haramlık bulunmuş olur Bu yapmış olduğu haram işin bir nevi cezasıdır.
Bir müslüman başkasının nikâhında veya iddetinde bulunan bir kadını alamaz Yine bir müslüman Kitab Ehli denilen bir Yahudî ve Hıristiyan kadınla evlenebilirse de bir Mecûsî veya putperest kadını nikâh edemez Ancak kadın şirkini terk ederse o zaman caiz olur
Müslüman bir kadın ise hiç bir gayr-i müslimle evlenemez Bu islâm dininde kesinlikle haramdır Böyle bir durum İslâm şerefine İslâm yararına müslüman kadının selâmet ve mutluluğuna aykırıdır.
Müslümanların karşılıklı olarak birbirleriyle ilişkilerinde bir hürmet ve nezaket vardır Bir müslüman başkasının evine rızası olmadan giremez Başkasının evi içine izni olmadan dışardan bakamaz Sözleri ile kimseyi rahatsız edemez.
Erkekler göbekleri altından diz kapakları altına kadar olan yerleri müstesna olmak üzere birbirlerinin diğer bütün organlarına bakabilirler
Kadınların birbirlerine veya kocaları olmayan erkeklere bakmaları da erkeklerin birbirlerine bakmaları gibidir Onun için müslüman kadın diğer bir kadının veya bir erkeğin göbeği altından diz kapakları altına kadar olan kısmına bakamaz diğer uzuvlarına bakabilir Ancak bir şehvet duygusu kalben bir istek ve meyil bulunmamalıdır.

Bir erkek kötü bir niyet olmaksızın yabancı olan (kendisine nikâh düşen) bir kadının yalnız yüzüne ve ellerine bakabilir Fakat kendisine ebedî olarak haram bulunan anasınınkızının ve teyzesi gibi kimselerin yüzlerine başlarına göğüslerine kulaklarına ve baldırlarına yine aralarında şehvet korkusu olmamak şartı ile bakabilir.
Erkekle zevcesi arasında özel durum olduğundan bunlar şehvetle veya şehvetsiz olarak birbirlerinin bütün vücudlarına bakabilirler Yalnız cinsel organlara bakılmaması daha iyidir edebe uygun olan budur.
Bir doktor tedavisinde bulunan bir kadının hasta olan herhangi bir organına zaruret miktarı bakabilir Fakat onun tedavisini bir kadına öğreterek ona yaptırması daha uygundur.
Devamı alttaki mesajlarda
