- Katılım
- 8 Ağustos 2011
- Mesajlar
- 457
- Tepkime puanı
- 5
Elazig'dan otobüse bindim hareket saatini bekliyorum...
Derken iceri aglamakli bir hanimefendi geldi ve koltuguna oturdu, mazlum, mahcup ve masum... Icin icin agliyordu... Hemen bana yan koltukta idi..
Derken aglamakli iki kizi daha iceri girdi, büyügü annesine sokularak, "annaannem bayildi" dedi...
Kadin camdan disariya dahi bakamadi, o andan kocasi iceri girdi ve haniminin yanina oturdu ve kizina dönerek öyle bir sey yok neden öyle söylüyorsun dedi ama baktim adam da az aglamakli ailesinin o sekilde olusu kendisini de yaralamis...
Söyle disariya bir bakiverdim, kadinin annesini iki kisi sagli sollu tutmuslar ama zor yürüyor ve kizini daha rahat görmek icin arabanin sol tarafina dönüyor (geliyor)...
Kizi farketti ki, camdan disari bakmiyor, söför nerede araba hareket etsin diye sesleniyor hafiften...
Ama raba hareket edemedi, bu sefer anne ile kizi karsi karisiya gediler daha da feryat koptu ama masumca, ahlakca...
Kadin, beyi ve cocuklari agliyorlardi..
Derken ben de göz yasimi tutamadim ve agladim...
Ve kendi kendime sordum..
Kizi uzak bir yede evli de olsa 12, 13 yasin üzerinde torunlari var alismistir.. Ya da alismislardir..
Kendi kendime söyle dedim böyle dedim gene cevap bulamadim..
Adam farketti beni gözlerimin nemlendigini, ben gazeteme yöneldim bu sefer caktirmadan,
Ve dedim ki kendi kendime;
"Ne dertleri ve darliklari var ki böyle oldular..."
Yol boyu cok bekledim o soruyu beyefendiye nazikce ve kibarca ve kendimi de tarif ederek sormayi ama ne mümkün inene kadar baslari kalkmadi ki...
Indiler onlar ben ise, sorumla bas basa kaldim..
Nice dertliler var ki, miller sen sakrak gülüyor...
Hayatin güzel yüzü mü dersdiniz, olmasi gereken yüzü mü aci bir yüzü mü size kalmis...
Derken iceri aglamakli bir hanimefendi geldi ve koltuguna oturdu, mazlum, mahcup ve masum... Icin icin agliyordu... Hemen bana yan koltukta idi..
Derken aglamakli iki kizi daha iceri girdi, büyügü annesine sokularak, "annaannem bayildi" dedi...
Kadin camdan disariya dahi bakamadi, o andan kocasi iceri girdi ve haniminin yanina oturdu ve kizina dönerek öyle bir sey yok neden öyle söylüyorsun dedi ama baktim adam da az aglamakli ailesinin o sekilde olusu kendisini de yaralamis...
Söyle disariya bir bakiverdim, kadinin annesini iki kisi sagli sollu tutmuslar ama zor yürüyor ve kizini daha rahat görmek icin arabanin sol tarafina dönüyor (geliyor)...
Kizi farketti ki, camdan disari bakmiyor, söför nerede araba hareket etsin diye sesleniyor hafiften...
Ama raba hareket edemedi, bu sefer anne ile kizi karsi karisiya gediler daha da feryat koptu ama masumca, ahlakca...
Kadin, beyi ve cocuklari agliyorlardi..
Derken ben de göz yasimi tutamadim ve agladim...
Ve kendi kendime sordum..
Kizi uzak bir yede evli de olsa 12, 13 yasin üzerinde torunlari var alismistir.. Ya da alismislardir..
Kendi kendime söyle dedim böyle dedim gene cevap bulamadim..
Adam farketti beni gözlerimin nemlendigini, ben gazeteme yöneldim bu sefer caktirmadan,
Ve dedim ki kendi kendime;
"Ne dertleri ve darliklari var ki böyle oldular..."
Yol boyu cok bekledim o soruyu beyefendiye nazikce ve kibarca ve kendimi de tarif ederek sormayi ama ne mümkün inene kadar baslari kalkmadi ki...
Indiler onlar ben ise, sorumla bas basa kaldim..
Nice dertliler var ki, miller sen sakrak gülüyor...
Hayatin güzel yüzü mü dersdiniz, olmasi gereken yüzü mü aci bir yüzü mü size kalmis...