Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Ağızdaki Taşın Hikmeti
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 732" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 12px">Birgün Hazret-i Ebû Bekr (r.a), hazret-i Fahr-i âlem seyyid-i veled-i âdem Nebiyyi muhterem ve habîb-i mükerremin (s.a.v.) huzûr-ı şerîflerinde, se'âdetle otururlarken; Bir bedbaht kötü huylu kimse; bir edebsizlik edip, Ebû Bekre dil uzatıp, yakışıksız sözler söyledi. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Hazret-i Server-i kâinât; o edebsiz, Ebû Bekre edebsizlik etdikce; birşey söylemez, ba'zan da tebessüm eder idi. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Hazret-i Ebû Bekr; o bedbaht ve edebsizin edebsizliği haddi aşınca; zarûrî olarak gadaba gelip, birkaç söz söyleyince; hazret-i Fahr-i kâinât, se'âdetle ve devletle yerinden kalkıp, gitdi. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Hazret-i Ebû Bekr 'radıyallahü teâlâ anh' Sultân-ı Enbiyânın ardına düşüp, yetişdi ve dedi ki:</span></p><p></p><p> <span style="font-size: 12px">- Yâ Resûlallah! Niçin, bir hayâsız, edebsizlik edip, gönül incitirken, susup, birşey söylemediniz. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Şimdi, ben ona söyleyince, kalkıp, gitdiniz; sebebi nedir.</span></p><p></p><p> <span style="font-size: 12px">Hazret-i Fahr-i kevneyn ve Resûl-i sakaleyn 's.a.v.' buyurdu ki:</span></p><p></p><p> <span style="font-size: 12px">- Yâ Sıddîk! O hayâsız ve bedbaht sana dil uzatmağa başladığı zemân, Allahü teâlâ bir melek gönderdi ki, o kimseyi karşılayıp, kovacak idi. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Sen, hemen gadaba geldin; söylemeğe başladın. </span></p><p><span style="font-size: 12px">O melek gidip, yerine iblîs geldi. İblîs-i la'înin olduğu yerde, ben durmam.</span></p><p></p><p> <span style="font-size: 12px">Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk (r.a) ondan sonra, vaktli vaktsiz söz söylememek için, mubârek ağzına bir taş koyar idi. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Ne zemân söz söylemek lâzım gelse, evvelâ fikr ederdi. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir söz söyliyeceği zemân, o sözü kendi kendine nice zemân düşünür, tefekkürden sonra, mubârek ağzından o taş parçasını çıkarıp, ne söz söyliyecek ise söyler idi. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Sonra o taş parçasını mubârek ağzına alıp, tesbîh ve tehlîl ile meşgûl olurdu. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Kimseye, hayrdan ve şerden dünyâ kelâmı söylemez, eğer kat'î lâzım ise ve çok efdal ise, söylerdi. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Yoksa, gecede ve gündüzde tesbîh ve tehlîl ile meşgûl idi.</span></p><p></p><p>Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 732, member: 3"] [SIZE=3]Birgün Hazret-i Ebû Bekr (r.a), hazret-i Fahr-i âlem seyyid-i veled-i âdem Nebiyyi muhterem ve habîb-i mükerremin (s.a.v.) huzûr-ı şerîflerinde, se'âdetle otururlarken; Bir bedbaht kötü huylu kimse; bir edebsizlik edip, Ebû Bekre dil uzatıp, yakışıksız sözler söyledi. Hazret-i Server-i kâinât; o edebsiz, Ebû Bekre edebsizlik etdikce; birşey söylemez, ba'zan da tebessüm eder idi. Hazret-i Ebû Bekr; o bedbaht ve edebsizin edebsizliği haddi aşınca; zarûrî olarak gadaba gelip, birkaç söz söyleyince; hazret-i Fahr-i kâinât, se'âdetle ve devletle yerinden kalkıp, gitdi. Hazret-i Ebû Bekr 'radıyallahü teâlâ anh' Sultân-ı Enbiyânın ardına düşüp, yetişdi ve dedi ki:[/SIZE] [SIZE=3]- Yâ Resûlallah! Niçin, bir hayâsız, edebsizlik edip, gönül incitirken, susup, birşey söylemediniz. Şimdi, ben ona söyleyince, kalkıp, gitdiniz; sebebi nedir.[/SIZE] [SIZE=3]Hazret-i Fahr-i kevneyn ve Resûl-i sakaleyn 's.a.v.' buyurdu ki:[/SIZE] [SIZE=3]- Yâ Sıddîk! O hayâsız ve bedbaht sana dil uzatmağa başladığı zemân, Allahü teâlâ bir melek gönderdi ki, o kimseyi karşılayıp, kovacak idi. Sen, hemen gadaba geldin; söylemeğe başladın. O melek gidip, yerine iblîs geldi. İblîs-i la'înin olduğu yerde, ben durmam.[/SIZE] [SIZE=3]Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk (r.a) ondan sonra, vaktli vaktsiz söz söylememek için, mubârek ağzına bir taş koyar idi. Ne zemân söz söylemek lâzım gelse, evvelâ fikr ederdi. Bir söz söyliyeceği zemân, o sözü kendi kendine nice zemân düşünür, tefekkürden sonra, mubârek ağzından o taş parçasını çıkarıp, ne söz söyliyecek ise söyler idi. Sonra o taş parçasını mubârek ağzına alıp, tesbîh ve tehlîl ile meşgûl olurdu. Kimseye, hayrdan ve şerden dünyâ kelâmı söylemez, eğer kat'î lâzım ise ve çok efdal ise, söylerdi. Yoksa, gecede ve gündüzde tesbîh ve tehlîl ile meşgûl idi.[/SIZE] Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Ağızdaki Taşın Hikmeti
Üst
Alt