Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Sahabe,Tabiin ve Evliyalar
Hanım sahabeler
Afra Hatun (r.a)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 5821" data-attributes="member: 3"><p>Afrâ Hâtun iman âbidesi çocuklar yetiştiren bir anne...</p><p>Genç yavrularının Allah ve Rasûlü yolunda şehadetlerine sabreden bir hanım sahâbi...</p><p>Üç çocuğunu Bedir savaşına katılması için teşvik eden kahraman bir İslâm hanımı... Genç şehitler annesi...</p><p></p><p>O Medineli olup Neccar oğullarına mensuptur.</p><p>Babası, Ubeyd İbni Sâlebe'dir. Annesi, Ruat binti Adiyye'dir.</p><p></p><p>Afrâ Hâtun İslâmiyeti Medine'de tanımış ve hiç tereddüt etmeden Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize biat etmiştir.</p><p></p><p>O, hicret ederek Medine'ye gelen Mekke'li muhâcir kardeşlerine hizmeti şeref bilen bahtiyar bir hanımdı. Rabbisinin rızasını kazanmak için muhacir kardeşlerinin yardımına koştu. Elinden gelen hizmeti esirgemedi. Onlara şefkat dolu bir anne oldu.</p><p></p><p>Afrâ (r. anhâ) ilk evliliğini Neccar oğullarından Hâris İbni Rıfâa ile yapmıştı. Bu evlilikten üç çocuğu dünyaya geldi. Onlara; Muâz, Muavviz ve Avf isimleri verildi. Her bir oğlunu birer iman fedâisi olarak yetiştirdi.</p><p></p><p>Afrâ Hatun şecaat ve cesaret sahibi kahraman bir hanımdı. Güçlü ve kuvvetliydi. Hayatın elem ve kederine, tahammüllüydü. Acılara karşı sabırlıydı. Allah ve Rasûlü yolunda sebat eder, dünyevî sıkıntı ve çilelere aldırmazdı. Bedir harbi olunca oğullarının hepsini savaşa göndermişti. Onların gösterdiği îmânî heyecandan son derece mutluluk duymuştu. Savaşta sergiledikleri kahramanlıklara çok sevinmişti. Hatta iki oğlunun şehadetine sevindiği kadar diğer oğlunun şehid olamadığına üzülmüştü. Abdurrahman İbni Avf (r.a) bu genç kardeşlerin Bedir"de gösterdikleri kahramanlıkları şöyle nakleder:</p><p></p><p>Bedir günü Ebû Cehil kahramanlık şiirleri söyleyerek müşrik ordusu içinde dolaşıp dururdu. Anam beni bugün için doğurdu diyerek övünürdü. Askerine bu sözlerle cesaret vermek isterdi.</p><p></p><p>Kendi kabilesi Beni Mahzum gençleri etrafını sarmış yanına kimseleri yaklaştırmazdı.</p><p>Böyle bir ortamda ben sağıma soluma baktım, Ensar'lı iki genç arasında kaldığımı gördüm.</p><p></p><p>Onlardan biri bana doğru yaklaştı ve:</p><p>- Ey amca! Sen Ebû Cehil'i tanır mısın!" diye sordu.</p><p></p><p>Ben de:</p><p>"- Evet! Tanırım ey kardeşimin oğlu. Ebû Cehil'i ne yapacaksın?" dedim. Genç delikanlı bana:</p><p></p><p>"- Haber aldım ki o, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize sövermiş!? Varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, onu bir görecek olursam, ikimizden eceli gelen ölmedikçe, şahsım ondan ayrılmayacaktır. Allah'a ahd ettim. Onu gördüğüm gibi üzerine saldıracağım. Ya onu öldüreceğim veyahud bu uğurda öleceğim" dedi.</p><p></p><p>Gencin kahramanca söylediği bu sözlere ve ondaki imânî heyecana hayret ettim. Öbür genç de diğeri gibi ahdetmişti.</p><p></p><p>Çok geçmeden, Ebû Cehil'i askerin içerisinde öteye beriye telaşla giderken gördüm. Gençlere hitaben: "" Görüyor musunuz? İşte, sorduğunuz adam!" dedim.</p><p></p><p>Gençler hemen kılıçlarını sıyırdılar. Süratle hareket edip ikisi birden fırlayarak o tarafa doğru yöneldiler. Çifte şahin gibi süzülüp Ebû Cehil'e doğru koşmaya başladılar. Anî bir hareketle seyirtip onun üzerine hücum ettiler. Hamle üstüne hamle yaptılar.</p><p></p><p>Bu iki genç meğer Afrâ Hâtun'un oğlu Muâz ile Muavviz adında iki fedâî kardeşler imiş.</p><p></p><p>Afrâ Hâtun'un bu kahraman oğulları çok genç olmalarına rağmen kükremiş aslanlar gibi Allah ve Rasûlünün düşmanı bulunan Ebû Cehil'in üzerine çullandılar. Bu din düşmanı neye uğradığını bilemedi. Kılıç darbeleriyle derin yaralar aldı. Bu sırada Ensardan Muaz İbni Amr İbni Cemuh adında bir başka yiğit Ebû Cehil'i gözetirmiş. O da koşup geldi ve birlikte canını cehenneme gönderdiler.</p><p></p><p>Muaz ve Muavviz (r. anhüm) kardeşler Ebû Cehil'in işini bitirdikten sonra yine kahramanca çarpışmaya devam ettiler.</p><p></p><p>Bu İslâm cengâverleri, Bedir'in bu çifte arslanları, nihayet arzuladıkları şehitlik mertebesine kavuştular.</p><p></p><p>Afrâ Hatun (r. anhâ) iki oğlunun şehid olduğunu haber alınca Allah'a hamd etti. Diğer oğlu Avf'ın onlarla birlikte şehid olamayışına üzüldü. İstiyordu ki, o da Allah yolunda cânını fedâ eylesin. Bu üzüntüsünü Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi vesellem efendimize gelerek şöyle dile getirdi:</p><p></p><p>"" Ya Rasûlallah!" İki çocuğum şehid oldu. Keşke Avf da aynı mertebeye ulaşsaydı. Acaba Avf onlardan daha mı geridedir:" dedi.</p><p></p><p>Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz iman dolu ve şehidlik özlemiyle dolu bir kalbe sâhib bu anneye şu cevâbı verdi:</p><p></p><p>"" Hayır! Muaz ve Muavviz hayattan tam lezzet alamadan genç yaşta şehid oldular. Fakat Avf da onlardan geride değildir." buyurdu.</p><p></p><p>Avf (r.a) da kardeşlerinin şehadetinden sonra büyük bir cesaretle düşman safları içine atıldı. Kahramanca çarpıştı. Birçok düşmanı tepeledikten sonra şehâdet şerbetini içti. Cennette kardeşlerine kavuştu.</p><p></p><p>Ne gıptaya lâyık bir hareket!.. Ne kahramanlık!.. Ne fedakârlık!.. Ne candan bir gayret!.. Ne yüce bir imânî heyecan!.. Ne şerefli bir mertebe!.. Ne samimi bir muhabbet!.. Allah"ım bizlere de böylesi yücelikler nasîb et!.. İmânî heyecan ve gayretimizi müzdâd et!.. Bu şerefle yaşamayı ve ölmeyi lutfet!..</p><p></p><p>Afrâ Hâtun (r. anhâ) böylesine kahraman yiğitler yetiştiren bir anne. Çocuklarını birer iman âbidesi olarak yetiştiren ve onların Allah ve Rasûlü yolunda şehid olmalarına sevinen bahtiyar bir anne. Bu genç şehid kardeşler "Afrâ'nın oğulları" lakabıyla anılır olmuşlardır.</p><p></p><p>Allah onlardan razı olsun. Rabbımız bizleri şefaatlerine nâil eylesin. Amin.</p><p></p><p>Mustafa Eriş</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 5821, member: 3"] Afrâ Hâtun iman âbidesi çocuklar yetiştiren bir anne... Genç yavrularının Allah ve Rasûlü yolunda şehadetlerine sabreden bir hanım sahâbi... Üç çocuğunu Bedir savaşına katılması için teşvik eden kahraman bir İslâm hanımı... Genç şehitler annesi... O Medineli olup Neccar oğullarına mensuptur. Babası, Ubeyd İbni Sâlebe'dir. Annesi, Ruat binti Adiyye'dir. Afrâ Hâtun İslâmiyeti Medine'de tanımış ve hiç tereddüt etmeden Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize biat etmiştir. O, hicret ederek Medine'ye gelen Mekke'li muhâcir kardeşlerine hizmeti şeref bilen bahtiyar bir hanımdı. Rabbisinin rızasını kazanmak için muhacir kardeşlerinin yardımına koştu. Elinden gelen hizmeti esirgemedi. Onlara şefkat dolu bir anne oldu. Afrâ (r. anhâ) ilk evliliğini Neccar oğullarından Hâris İbni Rıfâa ile yapmıştı. Bu evlilikten üç çocuğu dünyaya geldi. Onlara; Muâz, Muavviz ve Avf isimleri verildi. Her bir oğlunu birer iman fedâisi olarak yetiştirdi. Afrâ Hatun şecaat ve cesaret sahibi kahraman bir hanımdı. Güçlü ve kuvvetliydi. Hayatın elem ve kederine, tahammüllüydü. Acılara karşı sabırlıydı. Allah ve Rasûlü yolunda sebat eder, dünyevî sıkıntı ve çilelere aldırmazdı. Bedir harbi olunca oğullarının hepsini savaşa göndermişti. Onların gösterdiği îmânî heyecandan son derece mutluluk duymuştu. Savaşta sergiledikleri kahramanlıklara çok sevinmişti. Hatta iki oğlunun şehadetine sevindiği kadar diğer oğlunun şehid olamadığına üzülmüştü. Abdurrahman İbni Avf (r.a) bu genç kardeşlerin Bedir"de gösterdikleri kahramanlıkları şöyle nakleder: Bedir günü Ebû Cehil kahramanlık şiirleri söyleyerek müşrik ordusu içinde dolaşıp dururdu. Anam beni bugün için doğurdu diyerek övünürdü. Askerine bu sözlerle cesaret vermek isterdi. Kendi kabilesi Beni Mahzum gençleri etrafını sarmış yanına kimseleri yaklaştırmazdı. Böyle bir ortamda ben sağıma soluma baktım, Ensar'lı iki genç arasında kaldığımı gördüm. Onlardan biri bana doğru yaklaştı ve: - Ey amca! Sen Ebû Cehil'i tanır mısın!" diye sordu. Ben de: "- Evet! Tanırım ey kardeşimin oğlu. Ebû Cehil'i ne yapacaksın?" dedim. Genç delikanlı bana: "- Haber aldım ki o, Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize sövermiş!? Varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, onu bir görecek olursam, ikimizden eceli gelen ölmedikçe, şahsım ondan ayrılmayacaktır. Allah'a ahd ettim. Onu gördüğüm gibi üzerine saldıracağım. Ya onu öldüreceğim veyahud bu uğurda öleceğim" dedi. Gencin kahramanca söylediği bu sözlere ve ondaki imânî heyecana hayret ettim. Öbür genç de diğeri gibi ahdetmişti. Çok geçmeden, Ebû Cehil'i askerin içerisinde öteye beriye telaşla giderken gördüm. Gençlere hitaben: "" Görüyor musunuz? İşte, sorduğunuz adam!" dedim. Gençler hemen kılıçlarını sıyırdılar. Süratle hareket edip ikisi birden fırlayarak o tarafa doğru yöneldiler. Çifte şahin gibi süzülüp Ebû Cehil'e doğru koşmaya başladılar. Anî bir hareketle seyirtip onun üzerine hücum ettiler. Hamle üstüne hamle yaptılar. Bu iki genç meğer Afrâ Hâtun'un oğlu Muâz ile Muavviz adında iki fedâî kardeşler imiş. Afrâ Hâtun'un bu kahraman oğulları çok genç olmalarına rağmen kükremiş aslanlar gibi Allah ve Rasûlünün düşmanı bulunan Ebû Cehil'in üzerine çullandılar. Bu din düşmanı neye uğradığını bilemedi. Kılıç darbeleriyle derin yaralar aldı. Bu sırada Ensardan Muaz İbni Amr İbni Cemuh adında bir başka yiğit Ebû Cehil'i gözetirmiş. O da koşup geldi ve birlikte canını cehenneme gönderdiler. Muaz ve Muavviz (r. anhüm) kardeşler Ebû Cehil'in işini bitirdikten sonra yine kahramanca çarpışmaya devam ettiler. Bu İslâm cengâverleri, Bedir'in bu çifte arslanları, nihayet arzuladıkları şehitlik mertebesine kavuştular. Afrâ Hatun (r. anhâ) iki oğlunun şehid olduğunu haber alınca Allah'a hamd etti. Diğer oğlu Avf'ın onlarla birlikte şehid olamayışına üzüldü. İstiyordu ki, o da Allah yolunda cânını fedâ eylesin. Bu üzüntüsünü Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi vesellem efendimize gelerek şöyle dile getirdi: "" Ya Rasûlallah!" İki çocuğum şehid oldu. Keşke Avf da aynı mertebeye ulaşsaydı. Acaba Avf onlardan daha mı geridedir:" dedi. Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz iman dolu ve şehidlik özlemiyle dolu bir kalbe sâhib bu anneye şu cevâbı verdi: "" Hayır! Muaz ve Muavviz hayattan tam lezzet alamadan genç yaşta şehid oldular. Fakat Avf da onlardan geride değildir." buyurdu. Avf (r.a) da kardeşlerinin şehadetinden sonra büyük bir cesaretle düşman safları içine atıldı. Kahramanca çarpıştı. Birçok düşmanı tepeledikten sonra şehâdet şerbetini içti. Cennette kardeşlerine kavuştu. Ne gıptaya lâyık bir hareket!.. Ne kahramanlık!.. Ne fedakârlık!.. Ne candan bir gayret!.. Ne yüce bir imânî heyecan!.. Ne şerefli bir mertebe!.. Ne samimi bir muhabbet!.. Allah"ım bizlere de böylesi yücelikler nasîb et!.. İmânî heyecan ve gayretimizi müzdâd et!.. Bu şerefle yaşamayı ve ölmeyi lutfet!.. Afrâ Hâtun (r. anhâ) böylesine kahraman yiğitler yetiştiren bir anne. Çocuklarını birer iman âbidesi olarak yetiştiren ve onların Allah ve Rasûlü yolunda şehid olmalarına sevinen bahtiyar bir anne. Bu genç şehid kardeşler "Afrâ'nın oğulları" lakabıyla anılır olmuşlardır. Allah onlardan razı olsun. Rabbımız bizleri şefaatlerine nâil eylesin. Amin. Mustafa Eriş [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günde beş vakit kıldığımız nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Sahabe,Tabiin ve Evliyalar
Hanım sahabeler
Afra Hatun (r.a)
Üst
Alt