Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Tarihi Mekanlarımız
Kaleler
Adana Kalesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 24148" data-attributes="member: 1208"><p><span style="font-size: 12px">Adana Kalesi</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kaleden günümüze bir iki kalıntıdan başka bir şey kalmamıştır. Bu kalıntıların incelenmesi sonucu da geç Roma devrine ait surlar olduğu anlaşılmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Adana kalesi, Adana'nın Tepebağ ve Kayalıbağ mahalleri mevkiinde kurulmuştur. Kaleden günümüze bu mahallerde yer alan bir iki kalıntıdan başka bir şey kalmamıştır. Kalıntıların incelenmesi sonucu Geç Roma devrine ait surlar olduğu anlaşılmıştır. Seyhan nehri kenarında bulunan Adana kalesi, dörtgene yakın bir şekilde ve doğudan batıya doğru uzanmaktaydı. Çevresi üç yüz metreydi ve doğuya bakan nehir cephesi hariç olmak üzere diğer üç cephesi müdafaa hendeğiyle tahkim edilmişti. Doğu tarafı tamamıyla Seyhan nehrinin kenarında idi. Kalenin yedi burcu var olduğu biri güneye yani şehre, diğeri doğuya yani tamamıyla Seyhan nehrine açılan iki demir kapı, kalenin dışarısı ile irtibatını sağlıyordu. Kale haricindeki Adana şehri, sur ile çevrilmiş olmamasına rağmen her sokak başında kale kapısı gibi demirden yapma 8 adet büyük kapı bulunmaktaydı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Adana kalesi surları, Adana'nın Mısır Kölemenleri tarafından işgali esnasında 1836 da Mısırlı İbrahim paşanın emriyle yıktırıldığı için bugün bir iki parça duvar enkazından ve "Kalekapısı", "Tarsuskapısı" gibi isimlerden başka bir eser ve hatıra kalmamıştır. 26 Aralık 1706 da Adana'ya gelen seyyah P. Lucas, Adana kalesini gezdiğini beyan ederken şöyle demektedir :</span></p><p><span style="font-size: 12px">"Adana'nın ortasından Paris'in Sen nehri büyüklüğünde Çakıt (Seyhan) ırmağı geçmektedir. Bu nehrin kenarında şehrin kalesi vardır. Bu kale küçük olmakla beraber sağlam bir temel üzerinde sağlam yapılmıştır. Bir gün buradan geçerken kale kumandanı beni davet etti ve kaleyi gezdirdi. Üzerinde kuleleri bulunan surun, kale kadar eski olan kapısından içeri girdik. Bu kapının alt tarafı büyük demir levhalardan, üst kısmı da üç parmak kalınlığında at nallarından yapılmıştı. Buradan sonra dar yollardan giderek muhafızların oturduğu garnizona vardık. Burada askerlerin aileleri de bulunuyordu ki, sayıları kırktan fazla değildi. Bundan sonra surları dolaştık. Ben burada yalnız küçük bir top gördüm. Bir kaç tane de mühimmat deposu vardı. Fakat bunların hepsi boştu. Kalede başka görülmeğe değer bir şey yoktu. Çevresi 300 metreden fazla olmayan bu kalenin içinden büyük gözlü bir taş köprüye geçilmekte ve buradan şehrin dışına çıkılmaktadır. Bu köprünün sağ kolu üzerinde büyük su kemerleri ve bunların alt tarafında da nehirden su çeken su dolapları bulunuyordu. Büyük kemerli su yolları ırmaktan alman suyu kanallar vasıtasıyla şehre isal ediyordu. Adana kadar güzel ve fazla çeşmesi bulunan bir yer yoktur diyebilirim." İngiliz seyyahı Kinneir de 1813 - 1814 de Adana'yı ziyaret ettiği zaman Adana kalesi hakkında şu kısa notu vermektedir: "Seyhan kenarındaki kale, köprüden uzak değildir ve taşdan yapılmış kuleli duvarlariyle tahminen 1/4 millik bir çevreye maliktir."</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">1432'de Kudüs'ten İstanbul'a giderken Adana'ya uğrayan Fransız Bertrandon de la Broqiere seyahatnamesinde, Adana'nın Haçlılar zamanında tamamen sûrla çevrili, fazla kalabalık ve iyi tahkim edilmiş bir mevki olduğunu, XII. asrın sonlarında Ermeni Rupen kral ailesinin kaleyi takviye ettiğini, fakat şimdi bunların yıkılmış olduğunu söyledikten sonra şöyle devam etmektedir: "Bu eski şehir, şarklı coğrafyacılara göre, Ebu Süleyman isminde Harun Reşid'in bir Türkmen kölesi tarafından muazzam tahkimat işleri yapılmak suretiyle esaslı tamir edilmiş ve harap halinden kurtarılmıştır. Adana yanından Seyhan veya Adana ırmağı adındaki eskilerin Sarus dedikleri bir nehir geçer. Bunun üzerinde hayli uzun ve epeyce geniş bir köprü mevcuttur. Bu şehrin bir Türkmen emîri vardır ve halkı Türkmendir. Bu emîr, Mısır Sultanının bir hile ile tutturup Mısır'a götürdüğü ve orada ölen Ramazan oğlunun kardeşidir."</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Anazarba Kalesi - Kozan, Dilekkaya Köyü / Adana</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Anavarza; Kadirli, Ceyhan ve Kozan ilçe sınırlarının kesiştiği yerde, Kozan sınırları içerisinde bulunmaktadır. Sumbas veya Kesik suyunun Ceyhan ırmağı ile birleştiği yerin 8 km. kuzeyindedir. Kadirlinin güneybatısında olup 22 km. uzaklıktadır. Yukarı Çukurovanın ortasında yükselen, çevreye hakim, yüksekçe bir kaya tepesinin üstünde bir kaledir. Anavarza Kalesinden diğer kaleler ve İskenderun körfezi görülür. Bugün halk dilinde Anavarza diye bilinen bu çok önemli şehir ve kale, tarihî kayıtlarda Anazarba, Aynızarba, Anazarbos veya Anazarbus gibi çeşitli adlarla anılmaktadır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kale ve şehrin, M.Ö.IX. yüzyılda Asurlar tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Ancak Anavarzanın tarihi, M.Ö. I. yüzyılda Romanın eline geçtikten sonra önem kazanmıştır. Burası Bizanslılar döneminde de önemli bir sınır kalesi haline gelmiştir. 525 yılındaki büyük depremden zarar gören kent İmparator Iustinianus tarafından onartılarak Iustiniopolis adını almıştır. Ancak 561 yılında ikinci kez deprem geçirmiştir. VI.yüzyılda ise kent büyük bir veba salgınına uğramıştır. İslâmın yükselmesini takip eden yüzyıllarda Anazarbus, Araplar ve Bizanslılar arasında tampon bölge olarak kalmış ve sık sık bu iki taraf arasında el değiştirmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 12px">704te Emevilerin, 758de Abbasilerin buraya hakim olduğu görülmektedir. Malazgirt Za-ferinden sonra Türk hakimiyetine geçen Anavarza, 1097de I.Haçlı Orduları tarafından geri alındı. Fekedeki Ermeni Baronluğu Anavarzaya indirildi ve Kudüs yolunun emniyeti için burada Ermeni Prensliği kuruldu. 1129da Danişmentoğulları tarafından tekrar Türklerin hakimiyetine geçti. 1133teki depremde büyük hasara uğradı. Bunun üzerine Ermeni Prensliği Sis (Kozan) Kalesine taşınmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Annaşa Kalesi (Pozantı)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Annaşa Kalesi Torosların en büyük geçiti olan Gülek Boğazının girişindedir. 1671de kaleyi gören Evliya Çelebi bu kaleden mamur bir kale diye söz etmiştir. Araplar ise Hüsnûs-Sekalibe demişlerdir. Bu isim, kaleyi yaptıranların büyük ihtimalle Azarbeycandan Çukurovaya gelen İskitler olduğunu düşündürmektedir.Annaşa kalesi birkaç kez onarım geçirmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ayas (Kestanbol) Kalesi (Yumurtalık) Yumurtalık İlçesinin güneyinde, İskenderun körfezinde yer alan antik bir kentte yer almaktadır. Ortaçağa tarihlendirilmektedir. Kale ile küçük kule, XVI.yüzyılda, 1323te memluklular, kanuni Sultan Süleymanın Bağdat seferi sırasında da Osmanlılar tarafından onarılmıştır. Günümüze kalenin yalnızca bazı burçları ayakta gelebilmiştir</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bucak Kalesi (Kozan)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kozanın 10 km. güneyinde Hamamköyün doğusunda yer almaktadır. Ortaçağa tarihlendirilen kaleden günümüze sadece bazı kısımları harap durumda gelebilmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dumlu (Ademondana) Kalesi (Ceyhan)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ceyhanın 17 km. kuzeybatısında Sağkaya bucağının Dumlu Köyü batısında, 70 m.-80 m. Yüksekliğindeki kalkerli bir tepe üzerindedir. Kalenin XII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Bu kale Adana-Kozan kervan yolunu gözetlemek amacıyla kurulmuştur. 800 m. Çevresi olan kale, sekiz burçludur. Ayrıca ovaya bakan doğu köşesinde bir de gözetleme kulesi bulunmaktadır. Kalenin tek kapısı doğu yönündedir. İçerisinde bazı yapı kalıntıları ile sarnıçlar bulunmaktadır. Kale çevresinde savunma hendeği ve sur kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca tepenin etrafında da bir takım kaya mezarları vardır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Yılanlı Kale (Ceyhan)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ceyhan İlçesinin 8 km. batısında sarp kayalık bir tepe üzerinde eski kervan yolunu kontrol altında tutmak için yapılmıştır. Aynı zamanda bu kale Dumulu, Anavarza ve Kozan (Sis) dağ kaleleri zincirinin ilk kalesidir. Bu kale Gülek Boğazından Çukurovaya yönelecek saldırıları ilk önleyecek savunma tesisidir. Orta Çağdan kalma bir Bizans kalesinin yerine kurulduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca Bouillon komutasındaki Haçlı ordularının 1097deki seferinde yapıldığı da ileri sürülmektedir. Günümüze oldukça iyi bir durumda gelebilen bu kale halk arasında Şahmeran Kalesi olarak da isimlendirilmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Çevresi 700 m. Uzunluğunda olup dört cephelidir. Mazgallı burçlarla takviye edilmiş ikişer katlı sekiz burçla takviye edilmiş bir kaledir. Adana-Ceyhan yoluna bakan güney yönünde demirden tek kapısı vardır. İç kısımda her iki yöne çıkışı sağlayan merdivenler iyi bir durumdadır. Kale içerisindeki bölümleri yıkılmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Feke Kalesi (Feke)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Feke İlçesinin kuzeydoğusundaki bir tepe üzerindedir.Buradan geçen kervan yolunu kontrol etmek amacıyla XII.yüzyılda yapılmıştır. İlk kez Bizanslıların yaptırdığı, sonra da Selçukluların kullandığı kaledir. Dikdörtgen bir plân düzeni gösterir. Sekiz burcu ve bir gözetleme kulesi vardır. Günümüzde bu burçların yarıdan fazlası toprağa gömülmüş durumdadır. Kale içerisinde yapı kalıntılarının izleri bulunmaktadır. Tek giriş kapısı güney yönündedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Haçin Kalesi (Saimbeyli)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Saimbeyli İlçesindeki Haçin Kalesi Orta Çağda kervan yolunun korunması için yapılmış bir karakol niteliğindedir. İlk ismi Badimon olan kaleden yalnızca iki burç günümüze ulaşabilmiştir. Bunun da nedeni çevresinde taş ocağının bulunuşundandır. Kalenin doğusundaki kayalıklarda mermer ev kalıntılarına ve çevrede de mermer sütun ve başlıklara rastlanması, burada bir yerleşim yerinin bulunduğuna işaret etmektedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kazankaya Kalesi (Ceyhan)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ceyhanın Kurtkulağı Köyünün 1 km. kuzeyindeki bir tepe üzerindedir. Bu kale de Halepe uzanan kervan yolunun korunması için karakol niteliğinde yaptırılmıştır. Kale, 250-300 m. Genişliğinde bir alana yayılmış olup, Asur, Pers, Roma ve Abbasi dönemine ait kalıntılarla karşılaşıldığından bu dönemlerde kullanıldığı sanılmaktadır. Ayrıca tepenin kuzeydoğu eteklerinde Abbasilere ait mezarlar, Asur ve Romalılara ait kaya mezarları ile çeşmeler bulunmaktadır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kozan (Sis) Kalesi (Kozan)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kozan İlçesinin 1 km. batısındaki Tavşantepe üzerindedir. Buradaki kaleler zincirinin dördüncü kalesidir. Asurlular tarafından yaptırılmış, Romalılar tarafından da onarılmıştır. Bir ara Ermenilerin de kullandığı bu kaleye Sis Kalesi ismi verilmiştir. Adanayı işgal eden Fransızlar buraya yerleştirdikleri toplarla Tufanlı Köyüne ateş açmışlardır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kuzey ve güneyde birbirlerine surlarla bağlanan kale iki guruptan oluşmaktadır. Çevresi 6 km. ye kadar uzanan kaleler gurubunun, güney kesimindeki bir tepeye de iç kale yapılmıştır. Bu kalenin dört burcu, 20-30 basamakla inilen yer altı odaları, cephanelikleri ve yiyecek depoları bulunmaktadır. Ayrıca büyük ölçüde sarnıçlar da iç kısımlarda yapılmıştır. Kale duvarları üzerinde Asur, Pers, Roma ve Ermeni dillerinde yazılmış yazıtlar bulunmaktadır. Surların içerisinde Ermeni döneminde yapılmış manastırda ise, eski tarihlerde Pelesek Törenleri yapılmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kızıltabya Kalesi (Pozantı) Gülek Boğazı ile Tekir Yaylası arasındaki Kızıl Tabya Kalesini Mısırlı Hidiv İbrahim Paşa, güneyden gelebilecek saldırılara karşı gözetleme ve karakol niteliğinde yaptırmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Aktabya Kalesi (Pozantı) Gülek Boğazı ile Tekir Yaylası arasındaki Kızıl Tabya Kalesini Mısırlı Hidiv İbrahim Paşa, kuzeyden gelebilecek saldırılara karşı gözetleme ve karakol niteliğinde yaptırmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Magargos Kalesi (Karataş) Karataş İlçesinin 5 km. güneybatısında bulunan, tarihte Dört Direkli ve Magargos isimleri ile tanınan eski bir liman kentini korumak amacıyla yapılmıştır. Hitit döneminde yapıldığı sanılan bu kale Orta Çağda yıkılmış, daha sonra Harun-ür Reşitin oğlu Kasım Bey tarafından onarılmıştır. Bu kale aynı zamanda Piri Reisin Kitab-ı Bahriye (1517) isimli eserinde Od Kalesi olarak geçmektedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Milvan Kalesi (Karaisalı) Karaisalı İlçesinin 8 km. kuzeybatısında Milvan Kale (Kara Kılıç) Köyünün yakınındadır. Orta Çağda yapılmış olan bu kale, karakol niteliğinde olup, günümüze ulaşamamıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Mabsuhestia (Misis) Kalesi (Yüreğir) Adananın 27 km. doğusunda Yakapınarda (Misis) ve Misis Köprüsünün 200 m. Kuzeybatısındaki bir tepe üzerindedir. Bu kale de Hititler zamanında yapılmıştır. Bulunduğu yer bir akropol niteliğinde olup, Romalılar tarafından da kullanılmıştır. Abbasi Halifesi Mansur, 758de kalenin surlarını onarmıştır. Ancak günümüze kalıntıları yıkık halde gelebilmiştir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Kastabala Kalesi (Bodrum Kalesi) (Ceyhan)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ceyhan Nehri kıyısında yapılmış olan Kastabala Kalesi, büyük olasılıkla Orta Çağ'dan günümüze kadar gelebilmiştir. Bu kalenin eteklerinde Hierapolis Castabala antik kentinin bulunduğu sanılmaktadır. Günümüze harap durumda gelebilen kalede, Hitit, Asur ve Roma dönemine ait kalıntılar bulunmaktadır. Buradaki antik kentin taşlarından yapılmış olan kalenin 8 burcu ve bir de gözetleme kulesi bulunmaktadır. Kale içerisinde Bizans dönemine ait bir kilise ile bir de su sarnıcı vardır.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 24148, member: 1208"] [SIZE="3"]Adana Kalesi Kaleden günümüze bir iki kalıntıdan başka bir şey kalmamıştır. Bu kalıntıların incelenmesi sonucu da geç Roma devrine ait surlar olduğu anlaşılmıştır. Adana kalesi, Adana'nın Tepebağ ve Kayalıbağ mahalleri mevkiinde kurulmuştur. Kaleden günümüze bu mahallerde yer alan bir iki kalıntıdan başka bir şey kalmamıştır. Kalıntıların incelenmesi sonucu Geç Roma devrine ait surlar olduğu anlaşılmıştır. Seyhan nehri kenarında bulunan Adana kalesi, dörtgene yakın bir şekilde ve doğudan batıya doğru uzanmaktaydı. Çevresi üç yüz metreydi ve doğuya bakan nehir cephesi hariç olmak üzere diğer üç cephesi müdafaa hendeğiyle tahkim edilmişti. Doğu tarafı tamamıyla Seyhan nehrinin kenarında idi. Kalenin yedi burcu var olduğu biri güneye yani şehre, diğeri doğuya yani tamamıyla Seyhan nehrine açılan iki demir kapı, kalenin dışarısı ile irtibatını sağlıyordu. Kale haricindeki Adana şehri, sur ile çevrilmiş olmamasına rağmen her sokak başında kale kapısı gibi demirden yapma 8 adet büyük kapı bulunmaktaydı. Adana kalesi surları, Adana'nın Mısır Kölemenleri tarafından işgali esnasında 1836 da Mısırlı İbrahim paşanın emriyle yıktırıldığı için bugün bir iki parça duvar enkazından ve "Kalekapısı", "Tarsuskapısı" gibi isimlerden başka bir eser ve hatıra kalmamıştır. 26 Aralık 1706 da Adana'ya gelen seyyah P. Lucas, Adana kalesini gezdiğini beyan ederken şöyle demektedir : "Adana'nın ortasından Paris'in Sen nehri büyüklüğünde Çakıt (Seyhan) ırmağı geçmektedir. Bu nehrin kenarında şehrin kalesi vardır. Bu kale küçük olmakla beraber sağlam bir temel üzerinde sağlam yapılmıştır. Bir gün buradan geçerken kale kumandanı beni davet etti ve kaleyi gezdirdi. Üzerinde kuleleri bulunan surun, kale kadar eski olan kapısından içeri girdik. Bu kapının alt tarafı büyük demir levhalardan, üst kısmı da üç parmak kalınlığında at nallarından yapılmıştı. Buradan sonra dar yollardan giderek muhafızların oturduğu garnizona vardık. Burada askerlerin aileleri de bulunuyordu ki, sayıları kırktan fazla değildi. Bundan sonra surları dolaştık. Ben burada yalnız küçük bir top gördüm. Bir kaç tane de mühimmat deposu vardı. Fakat bunların hepsi boştu. Kalede başka görülmeğe değer bir şey yoktu. Çevresi 300 metreden fazla olmayan bu kalenin içinden büyük gözlü bir taş köprüye geçilmekte ve buradan şehrin dışına çıkılmaktadır. Bu köprünün sağ kolu üzerinde büyük su kemerleri ve bunların alt tarafında da nehirden su çeken su dolapları bulunuyordu. Büyük kemerli su yolları ırmaktan alman suyu kanallar vasıtasıyla şehre isal ediyordu. Adana kadar güzel ve fazla çeşmesi bulunan bir yer yoktur diyebilirim." İngiliz seyyahı Kinneir de 1813 - 1814 de Adana'yı ziyaret ettiği zaman Adana kalesi hakkında şu kısa notu vermektedir: "Seyhan kenarındaki kale, köprüden uzak değildir ve taşdan yapılmış kuleli duvarlariyle tahminen 1/4 millik bir çevreye maliktir." 1432'de Kudüs'ten İstanbul'a giderken Adana'ya uğrayan Fransız Bertrandon de la Broqiere seyahatnamesinde, Adana'nın Haçlılar zamanında tamamen sûrla çevrili, fazla kalabalık ve iyi tahkim edilmiş bir mevki olduğunu, XII. asrın sonlarında Ermeni Rupen kral ailesinin kaleyi takviye ettiğini, fakat şimdi bunların yıkılmış olduğunu söyledikten sonra şöyle devam etmektedir: "Bu eski şehir, şarklı coğrafyacılara göre, Ebu Süleyman isminde Harun Reşid'in bir Türkmen kölesi tarafından muazzam tahkimat işleri yapılmak suretiyle esaslı tamir edilmiş ve harap halinden kurtarılmıştır. Adana yanından Seyhan veya Adana ırmağı adındaki eskilerin Sarus dedikleri bir nehir geçer. Bunun üzerinde hayli uzun ve epeyce geniş bir köprü mevcuttur. Bu şehrin bir Türkmen emîri vardır ve halkı Türkmendir. Bu emîr, Mısır Sultanının bir hile ile tutturup Mısır'a götürdüğü ve orada ölen Ramazan oğlunun kardeşidir." Anazarba Kalesi - Kozan, Dilekkaya Köyü / Adana Anavarza; Kadirli, Ceyhan ve Kozan ilçe sınırlarının kesiştiği yerde, Kozan sınırları içerisinde bulunmaktadır. Sumbas veya Kesik suyunun Ceyhan ırmağı ile birleştiği yerin 8 km. kuzeyindedir. Kadirlinin güneybatısında olup 22 km. uzaklıktadır. Yukarı Çukurovanın ortasında yükselen, çevreye hakim, yüksekçe bir kaya tepesinin üstünde bir kaledir. Anavarza Kalesinden diğer kaleler ve İskenderun körfezi görülür. Bugün halk dilinde Anavarza diye bilinen bu çok önemli şehir ve kale, tarihî kayıtlarda Anazarba, Aynızarba, Anazarbos veya Anazarbus gibi çeşitli adlarla anılmaktadır. Kale ve şehrin, M.Ö.IX. yüzyılda Asurlar tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Ancak Anavarzanın tarihi, M.Ö. I. yüzyılda Romanın eline geçtikten sonra önem kazanmıştır. Burası Bizanslılar döneminde de önemli bir sınır kalesi haline gelmiştir. 525 yılındaki büyük depremden zarar gören kent İmparator Iustinianus tarafından onartılarak Iustiniopolis adını almıştır. Ancak 561 yılında ikinci kez deprem geçirmiştir. VI.yüzyılda ise kent büyük bir veba salgınına uğramıştır. İslâmın yükselmesini takip eden yüzyıllarda Anazarbus, Araplar ve Bizanslılar arasında tampon bölge olarak kalmış ve sık sık bu iki taraf arasında el değiştirmiştir. 704te Emevilerin, 758de Abbasilerin buraya hakim olduğu görülmektedir. Malazgirt Za-ferinden sonra Türk hakimiyetine geçen Anavarza, 1097de I.Haçlı Orduları tarafından geri alındı. Fekedeki Ermeni Baronluğu Anavarzaya indirildi ve Kudüs yolunun emniyeti için burada Ermeni Prensliği kuruldu. 1129da Danişmentoğulları tarafından tekrar Türklerin hakimiyetine geçti. 1133teki depremde büyük hasara uğradı. Bunun üzerine Ermeni Prensliği Sis (Kozan) Kalesine taşınmıştır. Annaşa Kalesi (Pozantı) Annaşa Kalesi Torosların en büyük geçiti olan Gülek Boğazının girişindedir. 1671de kaleyi gören Evliya Çelebi bu kaleden mamur bir kale diye söz etmiştir. Araplar ise Hüsnûs-Sekalibe demişlerdir. Bu isim, kaleyi yaptıranların büyük ihtimalle Azarbeycandan Çukurovaya gelen İskitler olduğunu düşündürmektedir.Annaşa kalesi birkaç kez onarım geçirmiştir. Ayas (Kestanbol) Kalesi (Yumurtalık) Yumurtalık İlçesinin güneyinde, İskenderun körfezinde yer alan antik bir kentte yer almaktadır. Ortaçağa tarihlendirilmektedir. Kale ile küçük kule, XVI.yüzyılda, 1323te memluklular, kanuni Sultan Süleymanın Bağdat seferi sırasında da Osmanlılar tarafından onarılmıştır. Günümüze kalenin yalnızca bazı burçları ayakta gelebilmiştir Bucak Kalesi (Kozan) Kozanın 10 km. güneyinde Hamamköyün doğusunda yer almaktadır. Ortaçağa tarihlendirilen kaleden günümüze sadece bazı kısımları harap durumda gelebilmiştir. Dumlu (Ademondana) Kalesi (Ceyhan) Ceyhanın 17 km. kuzeybatısında Sağkaya bucağının Dumlu Köyü batısında, 70 m.-80 m. Yüksekliğindeki kalkerli bir tepe üzerindedir. Kalenin XII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Bu kale Adana-Kozan kervan yolunu gözetlemek amacıyla kurulmuştur. 800 m. Çevresi olan kale, sekiz burçludur. Ayrıca ovaya bakan doğu köşesinde bir de gözetleme kulesi bulunmaktadır. Kalenin tek kapısı doğu yönündedir. İçerisinde bazı yapı kalıntıları ile sarnıçlar bulunmaktadır. Kale çevresinde savunma hendeği ve sur kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca tepenin etrafında da bir takım kaya mezarları vardır. Yılanlı Kale (Ceyhan) Ceyhan İlçesinin 8 km. batısında sarp kayalık bir tepe üzerinde eski kervan yolunu kontrol altında tutmak için yapılmıştır. Aynı zamanda bu kale Dumulu, Anavarza ve Kozan (Sis) dağ kaleleri zincirinin ilk kalesidir. Bu kale Gülek Boğazından Çukurovaya yönelecek saldırıları ilk önleyecek savunma tesisidir. Orta Çağdan kalma bir Bizans kalesinin yerine kurulduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca Bouillon komutasındaki Haçlı ordularının 1097deki seferinde yapıldığı da ileri sürülmektedir. Günümüze oldukça iyi bir durumda gelebilen bu kale halk arasında Şahmeran Kalesi olarak da isimlendirilmiştir. Çevresi 700 m. Uzunluğunda olup dört cephelidir. Mazgallı burçlarla takviye edilmiş ikişer katlı sekiz burçla takviye edilmiş bir kaledir. Adana-Ceyhan yoluna bakan güney yönünde demirden tek kapısı vardır. İç kısımda her iki yöne çıkışı sağlayan merdivenler iyi bir durumdadır. Kale içerisindeki bölümleri yıkılmıştır. Feke Kalesi (Feke) Feke İlçesinin kuzeydoğusundaki bir tepe üzerindedir.Buradan geçen kervan yolunu kontrol etmek amacıyla XII.yüzyılda yapılmıştır. İlk kez Bizanslıların yaptırdığı, sonra da Selçukluların kullandığı kaledir. Dikdörtgen bir plân düzeni gösterir. Sekiz burcu ve bir gözetleme kulesi vardır. Günümüzde bu burçların yarıdan fazlası toprağa gömülmüş durumdadır. Kale içerisinde yapı kalıntılarının izleri bulunmaktadır. Tek giriş kapısı güney yönündedir. Haçin Kalesi (Saimbeyli) Saimbeyli İlçesindeki Haçin Kalesi Orta Çağda kervan yolunun korunması için yapılmış bir karakol niteliğindedir. İlk ismi Badimon olan kaleden yalnızca iki burç günümüze ulaşabilmiştir. Bunun da nedeni çevresinde taş ocağının bulunuşundandır. Kalenin doğusundaki kayalıklarda mermer ev kalıntılarına ve çevrede de mermer sütun ve başlıklara rastlanması, burada bir yerleşim yerinin bulunduğuna işaret etmektedir. Kazankaya Kalesi (Ceyhan) Ceyhanın Kurtkulağı Köyünün 1 km. kuzeyindeki bir tepe üzerindedir. Bu kale de Halepe uzanan kervan yolunun korunması için karakol niteliğinde yaptırılmıştır. Kale, 250-300 m. Genişliğinde bir alana yayılmış olup, Asur, Pers, Roma ve Abbasi dönemine ait kalıntılarla karşılaşıldığından bu dönemlerde kullanıldığı sanılmaktadır. Ayrıca tepenin kuzeydoğu eteklerinde Abbasilere ait mezarlar, Asur ve Romalılara ait kaya mezarları ile çeşmeler bulunmaktadır. Kozan (Sis) Kalesi (Kozan) Kozan İlçesinin 1 km. batısındaki Tavşantepe üzerindedir. Buradaki kaleler zincirinin dördüncü kalesidir. Asurlular tarafından yaptırılmış, Romalılar tarafından da onarılmıştır. Bir ara Ermenilerin de kullandığı bu kaleye Sis Kalesi ismi verilmiştir. Adanayı işgal eden Fransızlar buraya yerleştirdikleri toplarla Tufanlı Köyüne ateş açmışlardır. Kuzey ve güneyde birbirlerine surlarla bağlanan kale iki guruptan oluşmaktadır. Çevresi 6 km. ye kadar uzanan kaleler gurubunun, güney kesimindeki bir tepeye de iç kale yapılmıştır. Bu kalenin dört burcu, 20-30 basamakla inilen yer altı odaları, cephanelikleri ve yiyecek depoları bulunmaktadır. Ayrıca büyük ölçüde sarnıçlar da iç kısımlarda yapılmıştır. Kale duvarları üzerinde Asur, Pers, Roma ve Ermeni dillerinde yazılmış yazıtlar bulunmaktadır. Surların içerisinde Ermeni döneminde yapılmış manastırda ise, eski tarihlerde Pelesek Törenleri yapılmıştır. Kızıltabya Kalesi (Pozantı) Gülek Boğazı ile Tekir Yaylası arasındaki Kızıl Tabya Kalesini Mısırlı Hidiv İbrahim Paşa, güneyden gelebilecek saldırılara karşı gözetleme ve karakol niteliğinde yaptırmıştır. Aktabya Kalesi (Pozantı) Gülek Boğazı ile Tekir Yaylası arasındaki Kızıl Tabya Kalesini Mısırlı Hidiv İbrahim Paşa, kuzeyden gelebilecek saldırılara karşı gözetleme ve karakol niteliğinde yaptırmıştır. Magargos Kalesi (Karataş) Karataş İlçesinin 5 km. güneybatısında bulunan, tarihte Dört Direkli ve Magargos isimleri ile tanınan eski bir liman kentini korumak amacıyla yapılmıştır. Hitit döneminde yapıldığı sanılan bu kale Orta Çağda yıkılmış, daha sonra Harun-ür Reşitin oğlu Kasım Bey tarafından onarılmıştır. Bu kale aynı zamanda Piri Reisin Kitab-ı Bahriye (1517) isimli eserinde Od Kalesi olarak geçmektedir. Milvan Kalesi (Karaisalı) Karaisalı İlçesinin 8 km. kuzeybatısında Milvan Kale (Kara Kılıç) Köyünün yakınındadır. Orta Çağda yapılmış olan bu kale, karakol niteliğinde olup, günümüze ulaşamamıştır. Mabsuhestia (Misis) Kalesi (Yüreğir) Adananın 27 km. doğusunda Yakapınarda (Misis) ve Misis Köprüsünün 200 m. Kuzeybatısındaki bir tepe üzerindedir. Bu kale de Hititler zamanında yapılmıştır. Bulunduğu yer bir akropol niteliğinde olup, Romalılar tarafından da kullanılmıştır. Abbasi Halifesi Mansur, 758de kalenin surlarını onarmıştır. Ancak günümüze kalıntıları yıkık halde gelebilmiştir. Kastabala Kalesi (Bodrum Kalesi) (Ceyhan) Ceyhan Nehri kıyısında yapılmış olan Kastabala Kalesi, büyük olasılıkla Orta Çağ'dan günümüze kadar gelebilmiştir. Bu kalenin eteklerinde Hierapolis Castabala antik kentinin bulunduğu sanılmaktadır. Günümüze harap durumda gelebilen kalede, Hitit, Asur ve Roma dönemine ait kalıntılar bulunmaktadır. Buradaki antik kentin taşlarından yapılmış olan kalenin 8 burcu ve bir de gözetleme kulesi bulunmaktadır. Kale içerisinde Bizans dönemine ait bir kilise ile bir de su sarnıcı vardır.[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Tarihi Mekanlarımız
Kaleler
Adana Kalesi
Üst
Alt