Abdulah bin Tâhir Adaleti ve cömertliği ile meşhur oldu

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Abdulah bin Tâhir; geliri çok, eli açık, çok cömert bir zât idi.
Malı olduğu hâlde, Allah rızâsı için harcamayanları tenkid eder, böyle yapmayı hiç hoş görmezdi.
"Hem kesesi dolu olmak, hem de iyilikle anılmak gibi iki haslet çok az kimsede bir araya gelebilir" derdi.


Cömertliği gibi adâleti de dillere destan idi.
Bunun için, bir çok şâir onun hakkında mersiyeler yazmışlardır.
Gâyet edîp, zarîf bir zât olan Abdullah bin Tâhir, aynı zamanda kuvvetli bir şâir idi.
Çok güzel şiirleri vardır.
Önceleri mûsikî ile meşgûl olmuş ise de, sonraları tövbe ettiği ve mûsikî âletlerini kırıp parçaladığı kaynak eserlerde bildirilmektedir.
Çok şecâatli, cesur, heybetli bir zât idi.
Aklı da cömertliği gibi çok idi.
Çok sadaka verir, Allah rızâsı için çok harcardı. Adâleti meşhûr idi.


Dünyaya ve dünyalıklara önem vermezdi.
Çünkü, dünyaya dalan kimselerin gafletleri bir gemi yolculuğuna benzer.
Gemi bir sahile uğrar. Kaptan ihtiyaçlarını görmeleri için, karaya çıkmalarına müsaade eder.
Geç kalmamalarını da tembih eder. Karaya çıkan yolcuların bir kısmı işlerini görüp hemen dönerler.
Gemi boş olduğu için geminin en güzel yerine otururlar.


Bir kısmı da sahilin güzelliğine, yeşilliğine, kuşların ötmesine dalıp, gemi kalkmak üzere iken hatırlarlar.
Koşarak gemiye gelirler.
Fakat geç kaldıkları için, gemide ancak ayak altında bir yer bulabilirler.


Bir kısmı da sahildeki güzel eşyaları görünce, bunları alıp memleketlerine götürmek isterler.
Bunları toplayıp gemiye yetişene kadar gemi iyice dolar. Ancak kendileri binebilirler.
Emek çekerek aldıkları çok kıymetli eşyalar dışarıda kalır.
Aldıklarına pişman olurlar. Fakat dişmanlıkları fayda vermez.


Bir kısmı da sahilin güzelliklerini tesiri ile zamanın nasıl geçtiğini anlayamazlar.
Geminin hareket düdüğünü bile duymazlar.
Topladıkları güzel çiçekler kıymetli madenler ellerinde kalır.
Bir müddet sonra da vahşi hayvanlara yem olurlar.


İşte dünya hâli buna benzer.
Güzelliklerine kapılıp nereden gelip nereye gideceklerinden gafil olanların hâli perişanlıktır.
Çünkü ölüm ânında topladıklarının hiçbirini götüremeyeceklerdir.
Hepsini dünyada bırakacaklardır. Hatta bıraktıkları onlara vebal getirecektir.
Sağlığında da o malların muhâfazası derdiyle meşgûl olup, sıkıntıdaydı.
Kısacası ölmeden önce de öldükten sonra da dünya malı sıkıntıdır.

Kaynak:Mehmet Oruç - Türkiye Gazetesi
 
Üst Alt