ARMAGEDDON DÖNEMİ
Dünya için çalışan ve yaşayan dinsiz insanlar Osmanlının yıkılışıyla yönetimlere yerleşmişlerdi. Her ülkenin kaynaklarını bir kesim sahiplendi. Yönetimlere yerleşen ve kaynakları sömüren bu şebeke halklara baskı yapıyordu. Halklar, büyük sıkıntı çekiyorlardı. Halkların çoğu inanan milletlerdi ve mazlum durumuna düşmüşlerdi. Sürekli yolsuzluk yapılıyor ve yönetime gelenler ceplerini dolduruyorlardır. Halka hizmet evrensel değerleri koruma insanlığa hizmet hiç yoktu. Halklar bu baskı yönetimlerinden büyük sıkıntı çekiyorlardı. Mazlum durumuna düşen bu halklar geri planda kalıyordu. Küresel güçler mazlum halkları sömürüyorlar. Yandaş yönetimler, halklara baskı yapıyor. Bu halklar bir gün hak talep edecekler ve bu küresel teröre başkaldıracaklardı.
Dünyaya sahip olmak ve dünya egemenliği için çalışan insanlığa zararlı bu gurup 1. dünya savaşı ile yönetimlere yerleşti. Yüz yıldır dünyayı sömürdüler. Dünya büyük sıkıntılar gördü. En sonunda tanrıyı ve dini de bu kirli amaçlarına bulayarak Ortadoğu’ya savaş açmayı tanrı yolu saydılar. Geroge Bush 11 Eylül saldırılarını organize etti. İslam ile terörü bağdaştırdı. Ve kutsal kitaplarda belirtilen büyük İsrail krallığını kurmak için dinsel bir savaş açtı. Avrupa desteğini alarak haçlı birliğini oluşturdu. El kaide terörü diye inançlı Müslümanları hedef seçti ve inançlı mazlumları hedef yaptı. Afganistan, ırak, Filistin, ve tüm Ortadoğu bu savaştan çok kötü etkilendi. Dünyanın psikolojisi bozuldu. Tüm insanlar bu kötü algıdan kötü etkilendi. Dünyayı gerdiler ve kutuplaştırdılar. Bu kutuplaştırmayı ilk Bush başlattı. Bush, canavara yani iblis’e öncülük etti. Ülkeleri savaşa çağırdı. Ve uzun yıllar süren savaşlar dönemi başladı. İnsanlar öldürüldü ve insanlık kötü etkilendi.
İslamafobiyi yaratanlar Allah’a büyük hesap verecekler. İslam ve terör algısını oluşturdular. Ve bu algıyı sürekli medyada sıcak tuttular. Bu yalan üzerinden hem güçlü bir birlik oluşturdular hem de halklara savaş açtılar. Ve dünya siyonizm’in zulmünden bir kırılma noktasına gidecekti. Bu baskı ve savaş sürekli devam etmeyecekti. Gerçekler bir gün anlaşılacaktı.
Artık o gün geldi. 2008 kriziyle başlayan süreçte 2012’de halklar eşitlik ve özgürlük talep etmeye başladılar. Ve dünya hızlı bir şekilde değişmeye başladı. Ortadoğu’da ve Afrika’da halklar özgürlük talebinde bulundular. Ama mevcut yönetimler savaş ile bu halkları bastırmaya başladı. Esad zulmü, Maliki dayatması, libya’da yaşananlar, ve Afrika gerçekleri tüm bu yaşananlar kaçınılmaz olarak dünkü günahkar yönetimlerin hesabıdır.
Amerika ve Avrupa ülkeleri hatta Arap ülkeleri hatta tüm dünya ülkeleri merkeze bağlı bir şebeke gibi hareket ediyordu. Ekonomileri birbirlerine bağlıydı. Amerika’ya ve tüm ülke yönetimlerine yerleşen bu şebeke haksızlık üzerinden düzenini sağlıyordu. Yer altı kaynaklarını ve dünyanın hazinelerini kullanıyorlardı. Halklara ise hiçbir şey vermiyorlar aksine baskı da uyguluyorlardı. Şimdi dünyadaki bu düzene başkaldıran halklar mı terördür yoksa bu zulmü uygulayan yönetimler mi terördür. Esad terördür, Suriyeli muhalifler terör değildir. Amerikan yönetimi terördür. Irak halkı (ışid) terör değildir. Açıkhava hapishanesinden dolayı İsrail’in baskısı terördür. Filistin’de Hamas terör değildir.
Mazlum halklar zalim yönetimlerden çok çektiler. Artık dünyanın her yerinde iyiliğin, doğruluğun ve adil bir düzenin gelmesini isteyen halklar harekete geçtiler. İlk Arap baharı ile başlayan bu süreç küreselleşmeye başlamıştır.
Küresel güçler mazlum halklara terör uyguluyorlar. Mazlum halklar doğal olarak bu güçlere tepki verdiğinde ulusal medyada terör olarak niteleniyor. Çünkü dünyada sadece yönetimlerin sesi duyuluyor. Medya onlara çalışıyor. Halkların sesi duyulmaz.
Dünya için çalışan ve yaşayan dinsiz insanlar Osmanlının yıkılışıyla yönetimlere yerleşmişlerdi. Her ülkenin kaynaklarını bir kesim sahiplendi. Yönetimlere yerleşen ve kaynakları sömüren bu şebeke halklara baskı yapıyordu. Halklar, büyük sıkıntı çekiyorlardı. Halkların çoğu inanan milletlerdi ve mazlum durumuna düşmüşlerdi. Sürekli yolsuzluk yapılıyor ve yönetime gelenler ceplerini dolduruyorlardır. Halka hizmet evrensel değerleri koruma insanlığa hizmet hiç yoktu. Halklar bu baskı yönetimlerinden büyük sıkıntı çekiyorlardı. Mazlum durumuna düşen bu halklar geri planda kalıyordu. Küresel güçler mazlum halkları sömürüyorlar. Yandaş yönetimler, halklara baskı yapıyor. Bu halklar bir gün hak talep edecekler ve bu küresel teröre başkaldıracaklardı.
Dünyaya sahip olmak ve dünya egemenliği için çalışan insanlığa zararlı bu gurup 1. dünya savaşı ile yönetimlere yerleşti. Yüz yıldır dünyayı sömürdüler. Dünya büyük sıkıntılar gördü. En sonunda tanrıyı ve dini de bu kirli amaçlarına bulayarak Ortadoğu’ya savaş açmayı tanrı yolu saydılar. Geroge Bush 11 Eylül saldırılarını organize etti. İslam ile terörü bağdaştırdı. Ve kutsal kitaplarda belirtilen büyük İsrail krallığını kurmak için dinsel bir savaş açtı. Avrupa desteğini alarak haçlı birliğini oluşturdu. El kaide terörü diye inançlı Müslümanları hedef seçti ve inançlı mazlumları hedef yaptı. Afganistan, ırak, Filistin, ve tüm Ortadoğu bu savaştan çok kötü etkilendi. Dünyanın psikolojisi bozuldu. Tüm insanlar bu kötü algıdan kötü etkilendi. Dünyayı gerdiler ve kutuplaştırdılar. Bu kutuplaştırmayı ilk Bush başlattı. Bush, canavara yani iblis’e öncülük etti. Ülkeleri savaşa çağırdı. Ve uzun yıllar süren savaşlar dönemi başladı. İnsanlar öldürüldü ve insanlık kötü etkilendi.
İslamafobiyi yaratanlar Allah’a büyük hesap verecekler. İslam ve terör algısını oluşturdular. Ve bu algıyı sürekli medyada sıcak tuttular. Bu yalan üzerinden hem güçlü bir birlik oluşturdular hem de halklara savaş açtılar. Ve dünya siyonizm’in zulmünden bir kırılma noktasına gidecekti. Bu baskı ve savaş sürekli devam etmeyecekti. Gerçekler bir gün anlaşılacaktı.
Artık o gün geldi. 2008 kriziyle başlayan süreçte 2012’de halklar eşitlik ve özgürlük talep etmeye başladılar. Ve dünya hızlı bir şekilde değişmeye başladı. Ortadoğu’da ve Afrika’da halklar özgürlük talebinde bulundular. Ama mevcut yönetimler savaş ile bu halkları bastırmaya başladı. Esad zulmü, Maliki dayatması, libya’da yaşananlar, ve Afrika gerçekleri tüm bu yaşananlar kaçınılmaz olarak dünkü günahkar yönetimlerin hesabıdır.
Amerika ve Avrupa ülkeleri hatta Arap ülkeleri hatta tüm dünya ülkeleri merkeze bağlı bir şebeke gibi hareket ediyordu. Ekonomileri birbirlerine bağlıydı. Amerika’ya ve tüm ülke yönetimlerine yerleşen bu şebeke haksızlık üzerinden düzenini sağlıyordu. Yer altı kaynaklarını ve dünyanın hazinelerini kullanıyorlardı. Halklara ise hiçbir şey vermiyorlar aksine baskı da uyguluyorlardı. Şimdi dünyadaki bu düzene başkaldıran halklar mı terördür yoksa bu zulmü uygulayan yönetimler mi terördür. Esad terördür, Suriyeli muhalifler terör değildir. Amerikan yönetimi terördür. Irak halkı (ışid) terör değildir. Açıkhava hapishanesinden dolayı İsrail’in baskısı terördür. Filistin’de Hamas terör değildir.
Mazlum halklar zalim yönetimlerden çok çektiler. Artık dünyanın her yerinde iyiliğin, doğruluğun ve adil bir düzenin gelmesini isteyen halklar harekete geçtiler. İlk Arap baharı ile başlayan bu süreç küreselleşmeye başlamıştır.
Küresel güçler mazlum halklara terör uyguluyorlar. Mazlum halklar doğal olarak bu güçlere tepki verdiğinde ulusal medyada terör olarak niteleniyor. Çünkü dünyada sadece yönetimlerin sesi duyuluyor. Medya onlara çalışıyor. Halkların sesi duyulmaz.