16-Bursa ilindeki camiler

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
BURSA ULUCAMİİ
TÜRK TARİHİNİN EN BÜYÜK CAMİSİ


Evet başlıkta doğru yazıyor. Ulucami kapalı namaz kılma alanı bakımından Türk Tarihinde yapılan en büyük camidir. Hemen aklınıza Süleymaniye, Sultan Ahmet gelebilir. Fakat o camilerin büyüklüğü duvarlarla çevrili avlu alanlarıyla birliktedir. Ayrıca o camiler tek ve çok yüksek bir kubbe ile örtülü olduğundan çok geniş bir bir alanı varmış izlenimi verir. Bursa Ulucami ise çok kubbeli ve alçak tavanlıdır. İçinde bulunan çok sayıdaki sütun yüzünden de daha ufakmış gibi hissetmemize neden olabilse de TÜRK TARİHİNİN EN BÜYÜK CAMİSİ halen Bursa Ulucami'dir.

TARİHİ MİNBERİN ÖZELLİKLERİ

Minber bütünüyle kainatı sembolize ediyor. Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, 'Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1402) yılında yaptırılmıştır' ibaresi yer alıyor. Sarmaşık motifleriyle süslü olan tırabzanların sağ çıkış ikinci kolonu üzerinde süsleme motifine uygun sülüs tarzda yazılmış, Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet işi ibaresi dikkat çekiyor. Sanatkarın bu imzası son yıllarda fark edildi.
Minberin doğu cephesinde, biri dar dikdörtgen, diğeri alanı daha geniş üçgen biçiminde, bir diğeri en altta şerit halinde uzanan taşıyıcı dolap serisi banko olmak üzere birbirine bitişik üç kompozisyon alanı bulunuyor. Üçgen ve dikdörtgen yüze ikisi birlikte Güneş Sistemi'nin kabartma formlarla işlendiği bir alan var. Gezegenlerin her biri yörünge hareketleriyle birlikte küresel kabartma motifler halinde Güneş'e olan uzaklık ve aralarındaki büyüklük karşılaştırmaları da verilerek olması gereken yerlerde.

Gezegenler, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Pluto şeklinde olan Güneş'e uzaklık sıralaması da doğru. Büyüklük mukayesesi de baz alındığında Dünya'dan elli bin defa daha büyük olan Güneş, büyük bir ustalıkla mükemmel şekilde işlenmiş durumda.

Anlaşılacağı üzere dünyanın yuvarlak olup olmadığının bile tartışıldığı bir devirde bir ahşap işçisi bile o dönemde bilinen tüm gezegenleri rasgele bir yıldız olarak değil, güneş sistemimizdeki birer gezegen olarak işlemiş..
Peki o çağda bu bilginin sırrı nedir?

ULUCAMİ'DEKİ HAÇ ve YAHUDİ YILDIZI SÜSLEMELERİ
Ulucami'nin henüz nedeni tam olarak bilinmeyen bir başka özelliği de Kuzeye bakan kapısının sol üstündeki pencerenin üst kemerinde bulunan süslemeleridir.

Bu pencereye baktığınızda muntazam kesilmiş 3 tane şekil var. Bildiğimiz HAÇ, Yahudi Yıldızı ve henüz neyi sembolize ettiği bilinmeyen bir şekil. Aynı şekilde Kuzey Kapısının solundaki minarenin yanında bulunan pencerenin parmaklıkları diğerlerinden farklı olarak HAÇ şeklindedir. Etrafı da kilise mihrabı tarzında ve beyaz mermerdendir. Bunlarla ilgili çok söylenti var ama bulunan tek tarihi bilgiye göre 1860lardaki büyük depremde hasar gören caminin yapımı için dönemin Yahudi ve Hıristiyan bankalarından borç istenmiş.

Onlar da borç yerine hibe vereceklerini ama pencerelerde böyle süslemeler yapılmasını istemişler. Mecburen kabul edilmiş fakat sonradan oyuna geldiklerini anlayan devlet yöneticiler bir tanesindekini bilerek bırakmak şartıyla diğer süslemeleri sildirmişler. Kalanı da "en kötü günümüzde bile çıkarcılık yapmaktan çekinmeyenlerin olduğunun ibreti olsun" diyeymiş. Diğer Haç şeklindeki parmaklıkların durumu bilinmiyor.

KABE KAPISININ ÖRTÜSÜ


Bugünkü bulunduğu yer: Hutbe'nin sağ tarafında büyükçe biraz yüksekçe bir yere asılmıştır. Sadece Siyah bir örtü görünümündedir. Çoğu kişi ne olduğunu bilmez.

Yavuz Sultan Selim, Mısır seferini kazanıp hilafeti ve kutsal emanetleri aldığında aynı zamanda Mekke'nin onarımını da yaptırmaya
koyulmuştu. Bugünkü Orta ve Doğu Anadolu'yu kapsayan DERSİM adlı eyaletin tüm vergi gelirlerini de MEKKE'ye vakfetmiş, bu eyaleti diğer her türlü vergilerden muaf tutmuştu. Taki devlet yıkılana kadar.

İşte bu gelirler ile yeniden imar edilen KABE'nin örtülerinin değiştirilmesi istenmişti. Bu sırada eski örtü İstanbul'a yollanırken Kabe'nin kapısının örtüsü ise BURSA Ulucami'ye hediye edilmişti. Bizzat Sultan Selim kendi elleriyle taşıyıp Camiye asmıştı.

Aslında Bursa'ya geldiğinde üzerinde saf altını iplik haline getirerek dokunmuş çeşitli ayetler çok rahat bir şekilde görünüyordu. Yunan işgali yıllarında dahi altın maddesinin kararmama özelliği yüzünden parlak şekilde duruyor olmasına rağmen sonraki yıllarda UluCami'de yapılan hatalı restorasyonlar sonucu cami rutubet almış ve yüzlerce yıl boyunca sapasağlam duran bu altın işlemeler dökülmüşlerdir. Bugün üzerindeki işlemeleri ancak parlak ışık altında seçebilmek mümkündür.

İSLAM'DA MAKAM BAKIMINDAN 5. MERTEBEDE

Ulucami'nin bir diğer büyük özelliği ise yine en çok BURSA halkının bilmediği 5. mertebede olmasıdır.

İslam'da en yüksek mertebeli ibadethane Mekke'deki Mescid-i Haram'dır. Diğer Sıralama ise şöyle..

  1. Mescid-i Haram (Mekke)
  2. Mescid-i Nebevi (Medine)
  3. Mescid-i Aksa (Kudüs)
  4. Emeviye Camii (Şam)
  5. Bursa Ulucami / Diyarbakır Ulucami

Bu arada özellikle belirtmeliyim ki 5. lik konusundan Diyarbakır Ulucami için de aynı durumdan bahsedenler var. Diyarbakır Ulucami ise Anadolu'da yapılan ilk cami özelliğindedir ve Şam'daki Emeviye Caminin benzer planlısıdır.
Fakat Bursa Ulucami'nin en yüksek 5. Mertebeli cami olduğuna dair pek çok din aliminin ve evliyanın sözleri ve yazdığı eselerde açıkça görünmektedir. En bilinenleri;
İsmail Hakkı Bursevi, Molla Gürani, AKŞEMSETTİN, Molla Fenari, Emir Buhari (Emir Sultan), Somuncu Baba, Mehmet Emin Tokadi, Aziz Mahmut Hüdayi... Bu kişilerin eserlerinde ve çeşitli konuşmalarına ait kayıtlarda bu konuda İTTİFAK içinde (hemfikir) olduklarına dair açık kayıtlara rastlanmıştır.

Aslında içindeki hat örneklerinin anlamları, bugün artık bulunmayan Hünkar Mahfili ve kapısı, Duvarlarındaki halkaların ne olduğu? neden ahır ve depo olarak kullanıldığı? Ulucami'nin bahçe kısmı artık neden yok? medreselerine ne oldu? gibi konuları da var ancak yazı çok uzadı. O yüzden onlara değinmiyorum.

Emin olun ki Bursa Ulucami belki Sinan'ın Selimiye'si kadar ihtişamlı değil ancak onunla yarışır ölçüde büyük bir mabeddir.

Murad II (Muradiye) Camisi

Muradiye semtinde, Sultan II.Murat tarafından h.828 (1425) yılında yapımına başlanılan cami h.830 (1426) yılında tamamlanmıştır. Kapı kemeri üzerinde mermer sülüs harflerle Arapça yazılmış üç satırlık kitabe bulunmaktadır. Bu satırlar şöyledir:

1-Emere bi binaî hâzihi’l-imaretiş-şerifeti’l-mübareketi Sultanül Arabî vel Acemî Zıllullahi
2-Fî’l-âlem es-sultan ibnis-sultan es-sultan Murad ibni Mehmed bin Bâyezid Han
3-Halledallâhü mülkehû fî şehri recebe sene semainin ve işrîne ve semane mie ve vakaa’l-
itmam fî şehri muharremi’l-yaremi sene selâsin ve semane mie.

Kanatlı camiler grubundan olan Muradiye Cami planı, Orhan Cami planına benzemektedir. Ard arda iki büyük kubbeli, geniş eyvanlı kanatlı bir camidir.

Son cemaat yeri, dört yığma mermer ayak ve iki granit orta sütun ile birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır. Sivri kemerler üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş ile örülmüştür. Kemer yanları ve saçak silmesi altı sıra tuğla ve taş malzemelidir. Doğubatı yan bölmeler çapraz tonoz, diğerleri dıştan sekizgen kasnaklı kubbelerle örtülüdür. Büyük yapının sağ ve solundaki pencereler kapıya dönüştürülmüştür.

Asıl ibadet alanına giriş kapısı Bursa kemerli, ayaklar niş ve yedi sıra mukarnaslı yan hücrelere sahiptir. Kemer alınlığında, lacivert, firuze, beyaz ve sarı renkte yapılan, bitkisel motiflerle süslü bezeme bulunmaktadır. Kapı kanatları, ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir. Kapı giriş eyvanının tavanı, geometrik motiflerle süslü çini ile kaplanmıştır. Kapı önündeki yıldız ve geometrik motifli ahşap tavan eski müezzin mahfilinden alınarak buraya yerleştirilmiştir. Kapının yatay ve dikey söveleri mermerle kaplıdır.

Asıl ibadet alanı art arda iki büyük kubbe ve yanlarda daha küçük kubbelerle örtülü geniş bir eyvandan ibarettir.

Giriş kubbesi dışardan sekizgen kasnaklı, içeride geçişler prizmatik üçgenlerden oluşan bir kuşakla sağlanmıştır. Kubbe köşelikleri; silindirik kıvrımlar, yaprak sıraları, boğumlu püsküllerden oluşan yedi sıralı halkalardan meydana getirilmiştir.

Doğu-batı yan kanatların kubbe köşelikleri daha zarif ve zengin, sıraları birbirinden farklı olan mukarnaslarla süslüdür. Kasnaktaki prizmatik üçgenlerden oluşan kuşak da, kubbe köşelikleri kadar zarif ve güzeldir.

Büyük eyvan kemeri altıgen firuze, etrafında lacivert altışar kare ve beyaz üçgen çinilerden yapılmıştır.

Asma kata batı eyvanındaki bir kapıdan çıkılmaktadır. Bu kattan minareye geçen bir yol bulunmaktadır.

Mihrap, XVIII.Yüzyıl başlarında meydana gelen bir yangın sonucu, Rokoko üslubunda yeniden yapılmıştır. Sağ ve Solu altıgen biçimli lacivert, firuze renkli çinilerle bezenmiştir. Asıl minberi yanmış, yerine 1897 yılında yapılan bir minber konulmuştur.

Pencere alınlıkları Rumî süslemeli çinilerle kaplı olup, sivri kemerlidir. Doğu-batı kanatların birer penceresi XX.Yüzyıl başlarında yapılan onarım sırasında kapı haline dönüştürülmüştür. Topuzlu demir parmaklıkları, orijinal olan pencere alınlıkları genişletilerek yükseltilmiştir.

Yapının beden duvarları üç sıra tuğla, bir sıra moloztaş ve dikey tek tuğla dizileriyle örülmüştür. Kubbe kasnakları dıştan sadece tuğla ile inşa edilmiştir.

XIX.Yüzyılda yıkılan batı yönündeki minare, Nisan 1904 yılında yeniden yapılmıştır. Doğu minaresinin girişi dışarıdan, batı yönündekinin girişi asma kattan geçen bir yol ile sağlanmış, her ikisi de beden duvarları üzerine inşa edilmiştir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Abdal Mehmed Camisi

Emir Sultan Camisi

Emirsultan_1.JPG

Emir Sultan Camii

Emir Sultan Camii, Bursa'da, Yıldırım Bayezid'ın kızı Hundi Fatma Hatun tarafından kocası Emir Sultan adına, muhtemelen Çelebi Sultan Mehmed'in hükümdarlığı sırasında (1366 - 1429) inşa ettirilmiştir.

Bursa'nın en önemli mimari yapılarından olan Emir Sultan Camii, Yıldırım ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Bursa'nın doğusunda aynı adı taşıyan mahallede "Emir Sultan mezarlığı"nın yanında servi ve çınar ağaçlarının arasında yer almaktadır. Cami ilk yapıldığı zaman tek kubbeli iken 1507'de avlu ve üç kubbeli revak eklenmiştir. Camii 1795 yılında tamamıyla yıkılmış, 1804'te III. Selim camiyi aynı plan üzerine yeniden kurmuştur. 1855 depreminde hasar gören cami 19. yüzyıl zarfında tamir edilerek harap olmaktan kurtarılmıştır.

Cami sekizgen kasnak üzerine oturan tek kubbeye sahiptir. Kuzey cephesinin köşelerinde kesme taştan birer minaresi vardır. Dikdörtgen biçiminde, ahşap kolonlar üzerinde sivri ve yatay kemerli ahşap revaklarla çevrili geniş avlusunun ortasında şadırvan, güneyde cami, kuzeyde türbe ve ahşap odalar yer almaktadır. Camiinin içi gayet aydınlıktır. Kasnakta on iki, beden duvarlarında kırk adet büyük pencere vardır. İznik ve Bursa'da yapılmış dört köşe pencerelerin etrafı çok defa mukarnaslarla işlenmiş ve üstüne Rumi motiflerle süslü alınlıklar yerleştirilmiş olan Emir Sultan Camii’nin mihrabı da, 17. yüzyılda İznik çinileriyle yaptırılmıştır.


Şahadet Camisi

Şahadet Camisi

Şahadet Camisi veya diğer adlarıyla Kale Camii veya Saray Camii, Bursa'da bir cami. I. Murad tarafından 1365 yılında yaptırılmıştır. Ulu Camii ile aynı şekilde planlanmıştır. İbadet mekanı üzerinde dokuz kubbe bulunur. 1855 depreminde yıkılan cami, 1890 yılında tamir edilmiştir.


Bursa Ulu Camisi

800px-71_Bursa_la_Grande_Moschea.jpg

Temel bilgiler
Yer Bursa, Türkiye
İnanç İslam
Durum Etkin
Mimari
İnşaat başlangıç yılı 1396
Tamamlanma yılı 1400
Özellikler
Minare sayısı İki

Bursa Ulu Camii, aslen zaviye olarak yapılan, sonradan cami olarak kullanılmaya başlanmış olmasına rağmen çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılır. I. Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı cami yaklaşık toplam 5000 metrekare boyutlarında olup 20 kubbe ile örtülüdür. Sekizgen kasnaklara oturan kubbeler mihrap duvarına dik beş sıra halinde dizilmiştir. Kasnaklar mihrap ekseni üzerindekiler en yüksek olmak üzere yanlara doğru gidildikçe her sırada daha alçak düzenlenmiştir.

Düzgün kesme taşlarla inşa edilmiş kalın beden duvarlarının masif etkisini hafifletmek için cephelerde her kubbe sırası hizasına gelmek üzere sağır sivri kemerler yapılmıştır. Her kemerin içinde iki sıra halinde ikişer pencere yer alır. Bunların gerek biçimleri gerek boyutları her cephede farklıdır. Son cemaat yeri bulunmayan yapının kuzey cephesinde köşelerde sonradan yapılan iki minare vardır. Minarelerin ikisi de beden duvarına oturmaz, yerden başlar. Batı köşesindeki minare I. Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Sekizgen biçimli kürsüsü bütünüyle mermerden, gövdesi tuğladandır. I. Mehmet'in yaptırdığı söylenen doğu köşesindeki kare kürsülü minare, caminin beden duvarından da 1 m kadar ayrıktır.

Şerefeler her iki minarede de aynı olup tuğlalı mukarnaslarla bezelidir. Kurşun kaplı külahlar 1889'daki yangında ortadan kalkınca, bugünkü boğumlu taş külahlar yapılmıştır.Türk islam dünyasının en eski camilerinden birisi ulu camiidir. Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, 'Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1399) yılında yaptırılmıştır' ibaresi yer alıyor. Bursa kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir.

Abdal Mehmed Camisi

Bursa,Abdal Caddesi, Tahıl Caddesi ve Gül Sokağı’nın kesiştikleri kavşakta yer almaktadır. Bazı kaynaklarda caminin Fatih döneminde, Başçı İbrahim tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Ancak türbesinin kitabesine göre II.Murad dönemine ait olabileceği düşünülebilir..

Asıl ibadet mekânı doğu-batı yönünde, iç ölçüleri 8,19 x 15,34 metre dikdörtgen planlı olan yapı, yanyana iki kubbe ile örtülüdür.

Son cemaat yeri; iki yan duvar ve ortada yığma iki ayağı birbirine bağlayan üç sivri kemerin belirlediği üç bölüm halindedir. Bölümlerin üstü dıştan kurşunla kaplı kubbelerle örtülüdür. Doğu-batı yan duvarları kapalı olup, sivri kemerli birer pencere yer almaktadır. Ayaklar ve cephe kesme taş, aralarında dikey iki tuğla ile taş aralarında yatay iki sıra tuğla örgülüdür. Kemer üzengi düzeyinden başlayan, iki sıralı kirpi saçağın altını dolanan dışa çıkıntılı bir çerçeve yer almaktadır.

Doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ana mekân; ortada sivri kemerle birbirinden farklı iki bölüme ayrılmıştır. Bu kemerin son cemaat yerindeki ayağının her iki yanına birer girişi vardır. Aynı zamanda bu ayak son cemaat yerinin mihrabı görevini yapan üç köşeli bir niş haline getirilmiştir. Büyük kemerin ayırdığı her iki bölümün boyutları eşit ve kare olmadığından kubbeler ovaldir. Kubbeler duvarlara ve tromp bingilere oturmaktadır. Pencereler 0,10 metrelik bir girinti içerisinde olup, kapakları düz meşe ağacındandır. Üç sıra halindeki sivri kemerli pencereyle caminin aydınlanması sağlanmıştır.

Mihrap; büyük sivri kemerin güneydeki ayağına yapılmıştır. Mihrap kavsarası beş dilimli bir tepelikle iki mukarnas arasından oluşmaktadır. Dar ve küçük çerçevelidir. Çerçevede geometrik motifli kalem işleri ve Ayet-el Kürsî göze çarpmaktadır. Minberi basit, yanlıkları büyük geçmeli olarak yapılmıştır.

Duvarlar kubbe kasnakları, iki sıra tuğla, bir sıra kesme taş, araları dikey tek tuğla örgülüdür. Batı yönünde, yapay bitişik olan minareye son cemaat yerindeki bir kapıdan çıkılmaktadır. Silindirik tuğla gövde tamamen sıvanmıştır.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Ahmed Dâi Cami

Bursa,Cumhuriyet Caddesi ile birleşen Ahmed Dâi Sokağı’nın başında yer almaktadır. Kitabesine göre; Edincikli Hızıroğlu Yahşi Bey tarafından, Fatih döneminde h.876 (1471) yılında yaptırılmıştır.

Daha önce giriş kapısı üzerinde bulunan kitâbe, 1953 yılında yapılan onarım sırasında, kuzey yönündeki son cemaat yerinin kalkan duvarına yerleştirilmiştir. Mermerden üzerine küçük boy nesih harflerle, Arapça olarak yazılmış beş satır bulunmaktadır.

Mahallenin adı Ahmed Dâi olduğundan, cami de aynı adla anılmıştır. Ahmed Dâi; Germiyanlı olup, Gazi Süleyman Paşa’nın hizmetinde bulunmuş, I.Murad döneminde öldüğü belirlenmiş bir şairdir.

Yapı esas olarak iki kısımdan meydana gelmektedir. Tek kubbeli asıl ibadet yeri ile kuzey yönündeki son cemaat yerinden oluşmaktadır. Tek kubbeli asıl mekân; kare bir plana sahiptir.

Son cemaat yeri 4,47 metre derinliğinde, ortada dar, yanlarda geniş üç göz halindedir. Ortada iki yığma ayak, doğu ve batı yan duvarlarına sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Yan bölmeler beşik, orta bölme daire tonoz ile örtülüdür. Son cemaat yeri kuzey yönündeki kalkan duvarında üç niş, değişik tuğla biçimleri ile süslenmiştir. Orta nişte sonradan yerleştirilen, caminin kitabesi bulunmaktadır. Kemer üzengi düzeyinden başlayan, dışa çıkıntılı profilli kuşak, üç sıra kirpi saçaklı kalkan duvarının altını dolanmaktadır. Cephe; üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş, aralarında dikey, tek sıra tuğla ile kurulmuştur. Kemer boşlukları sonradan demir konstrüksiyonlu camekânla kapatılmıştır.

Asıl ibadet alanının üstünü örten kubbe, dıştan sekizgen kasnaklı, üstten kurşunla kaplıdır. İçeride, aktarmalar, büyük boyda baklava motifleri veren, bir kuşakla sağlanmış bulunmaktadır.

Güney duvarında iki alt pencere kapatılarak dolaba dönüştürülmüştür. Alt sırada altı, üstte dört, kubbe kasnağında açılan üç sivri kemerli pencereyle caminin içerisinin aydınlanması sağlanmıştır.

Yarım daire kesitli mihrap nişi, dokuz sırayla düzenlenmiş mukarnaslardan oluşmaktadır. Dikdörtgen çerçeveli, dış köşeliklerde sütunçeleri bulunan mihrap, kalın bir yağlı boya tabakasıyla kapatılmış, üzerine kalem işi ile Ayet-el Kürsî yazılmıştır.

Minareye son cemaat yerinin batısındaki bir kapıdan çıkılmaktadır. Tuğla ve taş örgülü minare kaidesinden üçgenler aracılığı ile yirmi dört dilimi bulunan tuğla gövdeye geçilmektedir. Beş sıra kirpi saçaklı diziye sahip olan şerefe altı, kademeli olarak genişletilmiştir. Peteği yıkık olan minare, 1953 yılında Bursa Eski eserleri sevenler Kurumu tarafından aslına uygun olarak onarılmıştır. Aynı yıl, cami bünyesinde de onarım yapılmıştır. Minarenin korkuluğu demir parmaklıklı, petek kısmı gövdenin devamı şeklindedir. Yapı günümüzde sağlam ve ibadete açıktır.[
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Ahmed Paşa Fenâri Camisi

Ahmed Paşa Fenâri Camisi

Bursa,Cumhuriyet Caddesi’nin kuzeyinde, kendi adı ile anılan mahallede, Büyük Molla Fenâri’nin torunu, Yusuf Bâli Efendi’nin oğlu Sadr-ı Âzam Fenâri Ahmed Paşa tarafından, Fatih döneminde yaptırılmıştır.

Tamamen yanan camiyi, Şerife Nefise Hanım’ın 1803 yılında kısmen onarttığı, minarenin şerefeden sonrasını yeniden yaptırdığı bazı kaynaklarda belirtilmektedir. Uzun bir süre harap halde kalan cami 1911 yılında Hacı Atika ailesinden Fethiye Hanım ve halkın yardımları ile büyük ölçüde onarılmıştır.

Bugün sağlam ve ibadete açık olan cami binası tamamen yenidir. İç ölçüleri 7,60 x 10,80 metre olan dikdörtgen planlı caminin duvar kalınlığı 0,85 metredir. Tuğla ve taş ile inşa edilmiş, üstü ahşap çatılı, yerli kiremitle kaplıdır. Mihrapta iki sıra mukarnas parçaları ilk yapıldığı dönemden olduğu kanısını uyandırmaktadır. Minare de caminin son büyük onarımında yeniden yapılmıştır.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Sultan Orhan Camisi

Sultan Orhan Camisi

Bursa Merkezde, Ulu cami ile Belediye arasında yer alan Orhan Camisi’ni Sultan Orhan Gazi yaptırmıştır. Giriş kapısı üzerindeki kitabesinden 1339’da yaptırıldığı öğrenilmektedir. Bursa’nın Karamanoğulları tarafından işgali sırasında (1413) yanarak harap olan Cami, Osmanlı birliğini yeniden kuran Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1414’te yeniden yaptırılmıştır. Bunu izleyen yıllarda deprem ve yangından birkaç kez zarar görmüş ve onarılmıştır.

Sultan Orhan Camisi, Bursa’da yan mekanlı veya ters T planlı diye nitelenen cami planlarının erken örneklerindendir. Ayrıca Bursa’da son cemaat yeri ilk kez burada ortaya çıkmıştır. Kesme taştan, dört köşeli ayaklarla son cemaat yeri beş kemerli olup üzeri üç kubbe ve iki tonozla örtülmüştür. Girişten mihrap ekseni üzerinde peş peşe iki mekan bulunmaktadır. Oldukça büyük kemerle ikiye ayrılan bu mekanlardan ikincisine üç basamakla çıkılmaktadır. Mihrabın da yer aldığı bu mekan ibadete ayrılmıştır. Bu mekanların üzerleri sekizgen kasnağa oturmuş iki büyük kubbe ile örtülmüştür. Kubbelerin çapı 8.45 m. olup, yüksekliği 16-17.50 m. arasındadır. Ancak mihraplı kısım diğerlerinden biraz daha yüksekte ve 17.50 m.dir.

İç kısımda pencere sayısı az olup, loş bir görünümü vardır. İbadet mekanının yanındaki bölümler duvarlarla ayrılmış ve dar geçitlerin yardımıyla birbirleri ile bağlantıları sağlanmıştır. Bu bölümlerin devletin idari işlemleri veya mahkeme salonu olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Ayrıca buradaki ocaklar, nişler ve dolapların bu yerlerin gezgin dervişlere tahsis edildiği izlenimi de vermektedir.

Cami duvarlarının yapımında kesme taş ve tuğla kullanılmıştır. Caminin sol tarafında, tek şerefeli tuğla minaresi yükselmektedir.

Orhan Camisi 1417, 1619, 1629, 1732, 1773, 1782, 1794, 1888, 1863, 1904 onarılmıştır. Son onarımını 1963 yılında Y.Mimar Süreyya Yücel yapmıştır.

Osmanlıların ilk Şeyhülislamı Molla Fenari burada ders vermiştir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Kanberler Camisi (Sitti Hatun Mescidi)

Kanberler Camisi (Sitti Hatun Mescidi)

Bursa,Tatarlık Köprüsünün batısında, Deveciler Caddesi, Eski ve Hamam sokakların kesiştiği köşede yer almaktadır.

İznik’teki Mahmut Çelebi Camisi’nin bir benzeri olan bu camiyi Timurtaş Paşa’nın oğlu Oruç Bey’in kızı Sitti Hatun h.834 (1459) yılında yaptırmıştır. Küçük ölçüdeki caminin cephe görünümü diğer Bursa camilerine göre ayrı bir karakter özelliği göstermektedir. Cepheyi meydana getiren revak, biri ortada, diğer ikisi yanlarda olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. Ortadaki bölüm diğerlerine göre daha dardır. İki taraftaki bölümlerin kemerleri sivri, ortadaki bölümün kemeri ise Bursa kemeridir. Ayrıca bu kemerlerin üzerleri üç köşeli köfeki taşlar arasına yerleştirilmiş zikzaklı derzlerle bezenmiştir.

Kare planlı ibadet mekanının üzeri Türk üçgenlerinden oluşan bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Pencere alınlıkları tuğladan dikey zikzak motifleri, testere dişleri ve altıgen taş, tuğla ile bezenmiştir. Caminin tek minaresi batı yönündedir
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Bedreddin Camisi (Hafsa Sultan Mescidi)

Bursa,Kayan Mahallesi’nde, Simavlı Sokağı üzerinde, Boyacı Kulluğu Köprüsünün yakınındadır. Kapısı üzerindeki iki satırlık mermer kitabeden h.847 (1443) yılında Çelebi Sultan Mehmet’in kızı Hafsa Sultan tarafından yaptırılmıştır. Bedreddin Camisi denilmesinin belli bir nedeni yoktur. Bedreddin isimli biri tarafından yaptırılmış olabileceği gibi, Emir Buhari’nin ikinci oğlu Bedreddin Mahmut (ölm.1451) anısına ithaf edilmiş olabileceği de ihtimaldir.

Caminin ortası dar, yanlardakiler daha geniş üç gözlü bir son cemaat yeri vardır. İbadet yeri 9x9 m. ölçüsünde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Kubbe Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuştur. Mihrap stalaktitlidir ve oldukça yüksektir.

Duvarlar iki sıra tuğla, bir sıra moloz taş ile örülmüştür. Duvarlardaki ikişer pencere ile aydınlatılan caminin kemerleri üzerinde sekiz sıralı, zikzak tuğla motifli zengin bir bezeme dikkati çekmektedir. Tek minaresi batısındadır.


Hatice Sultan Camisi

Bursa At Pazarı semtinde bulunan bu camiyi, Çelebi Sultan Mehmet’in kızı Selçuk Hatun ile İsfendiyaroğlu İbrahim Bey’in kızı Hatice Sultan yaptırmıştır.

XV.yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilen bu cami Fatih döneminde yaptırılan tek kubbeli camilerden bir örnektir. İbadet mekanı 8.95x8.95 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Kuzey yönünde 3.55x9.30 m. ölçüsünde son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin doğu ve batısındaki duvarlar ayakta kalmış, diğer bölümleri yıkılmıştır. Buradaki kemer izlerine göre, son cemaat yerinin ortada dar, yanlarda geniş üç bölüm halinde olduğu anlaşılmaktadır. Bunu belirten sivri kemerlerin izleri belirgin biçimde görülmektedir.

İbadet mekanının giriş kapısı sonradan örülerek kapatılmış, bunun iki yanındaki pencereler kapıya dönüştürülmüştür. Bunun da nedeni bu cami, özel bir kişinin mülkiyetinde odun deposu olarak kullanılmış, 1977 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce kamulaştırılarak onarılmış ve cami konumuna getirilmiştir.

İbadet mekanı pandandifler üzerine oturan, dışarıdan sekizgen kasnaklı, tuğla örgülü bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe kasnağının doğu, batı ve güney yönlerinde sivri kemerli üç pencere açılmıştır. Buradaki pencerelerden biri de yine aynı nedenlerle örülerek kapatılmıştır. Kasnak pencerelerinin aralarında bitkisel motifli kalem işleri görülmektedir.

Mihrap iki yan sütuncuklarla sınırlandırılmış, mukarnaslı olup 0.57 m. derinliğinde bir niş şeklindedir. Yapıda moloz taş ve tuğla kullanılmış, iri ve küçük taşlardan meydana gelen taş sıraları iki sıra tuğla ile alternatifli olarak devam etmiştir. Caminin kuzeybatı köşesinde bulunan minareye ibadet mekanından çıkılmakta olup, iki sıra tuğla ve moloz taştan yapılan minare kaidesinin üzerinde, silindirik gövdelidir. Ancak bu minare de yakın tarihlerde yıkılmıştır.


Selçuk Hatun Camisi

Kayan Mahallesi’nde, Selçuk Hatun Cami Sokağı’nda yer almaktadır. Giriş kapısı üzerindeki mermer kitabesinden Çelebi Sultan Mehmet’in kızı Selçuk Hatun tarafından h.854 (1450) yılında yapıldığı öğrenilmektedir.

Caminin üç gözlü bir son cemaat yeri vardır. Burada da diğer camilerde olduğu gibi, ortadaki göz daha dar, yanlardaki daha geniştir. Giriş kapısı yedi sıralı stalaktitlidir. İbadet mekanı 8.75x8.75 ölçüsünde kare planlı olup, sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Mihrap yaldızlı stalaktitlerle bezenmiştir.

Duvarlar iki sıra tuğla, iki sıra moloz taşla örülmüştür. Bezeme olarak tuğladan zikzak, balıksırtı motifleri, altıgen taşlar ve lacivert çinili bir pano dikkati çekmektedir. Sekizgen kaideli minaresi yan tarafındadır.Cami Bursa ilimizde bulunmaktadır.



637294876_88b2cc86ab.jpg
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Nur Camisi

Nur Camisi

Burdur Eski Hıristiyan Mahallesi’nde olan Nur Camisi 1953 yılında yaptırılmıştır. Mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.

Caminin dışı Burdur taşından, içerisi de betonarme olarak yapılmıştır. Minaresini de yine Burdurlu ustalar Burdur taşından yapmışlardır.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Beşikciler Camisi

Beşikciler Camisi

Bursa'nın Muradiye Mahallesi’nde, Beşikçiler Caddesi ile Cem Sokağı’nın kesiştiği köşededir. Sadrazam İnegöllü İshak paşa’nın kethüdası Sofu Hacı Sinan tarafından yaptırılmıştır.

Son cemaat yeri taş ve tuğla örülü dört ayağın birbirinden ayırdığı küçük kubbeli üç bölümden meydana gelmiştir. İbadet yeri 5.80x6.35 m. ölçüsünde kareye yakın bir plana sahiptir. Üzeri Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Çok sayıda pencere ile aydınlatılmıştır.

Döneminin ilginç bir özelliğini taşıyan minaresi tuğladan örülmüş olup, şerefe altları stalaktitlidir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Altıparmak Camisi

Altıparmak Camisi

Altıparmak Caddesi’nde, Çıkıntı Cami Sokağı’ndadır. XV.yüzyıl sonlarında, Fatih Sultan Mehmet zamanının ünlü alimlerinden Hoca Mehmet Altıparmak tarafından yaptırılmıştır.Camii Bursa ilimizde bulunmaktadır.

Caminin 1855 depreminde minaresi yıkılmış, duvarları çatlamış ve son cemaat yeri çökmüştür. Uzun süre harap bir halde kalan yapı, 1968 yılındaki onarımdan sonra günümüze gelebilmiştir.

Son cemaat yerinin orta bölümü dar ve yüksek, yanlardaki iki bölümü daha geniştir. İbadet yeri kare planlı olup, sekiz köşeli, üç pencereli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür.

Duvarlar üç sıra tuğla, bir sıra kesme taştan örülmüş, pencere alınlıklarında altıgen taş, küçük üçgenler, zikzaklarla bezenmiştir. Mihrap geniş çerçeveli ve stalaktitlidir. Onarım sırasında bir de minber eklenmiştir. Kesme taştan güdük minaresi ile dikkat çekmektedir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Kavaklı Camisi

Kavaklı Camisi

Bursa,Kavaklı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Bursa’da yaygın bir söylentiye göre, eski bir Bizans kilisesinin temelleri üzerine yapılmıştır. Ayrıca cami önündeki içi boş çınarın da Bursa’nın en yaşlı eseri olduğu ve Orhan Bey zamanının erenlerinden Geyikli Baba’nın diktiği söylenmektedir.

Kare planlı caminin üzeri diğerlerinde de olduğu gibi Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Zeyniler Camisi

Zeyniler Camisi

Zeyniler Camisi

Bursa’nın doğusunda, Zeyniler Mahallesi’nde, Zeyniler Caddesi ile Gündoğdu Sokağı arasındadır.

Sultan II.Murat zamanında, Zeyniye tarikatından Abdüllâtif-i Kudsi Efendi adına Hoca Ramazan tarafından derg3ah olarak yaptırılmıştır. Muallimzade Ahmet Şemseddin Efendi tarafından da 1568’de camiye çevrilmiştir.

Yanları kapalı, ortadaki dar, yanlardaki geniş üç bölümlü, tonoz örtülü bir son cemaat yeri vardır. İbadet mekanı kare planlı olup, sekiz köşeli kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür.

Duvarlar iki sıra tuğla, iki sıra moloz taş ile örülmüştür. Mihrap ve minberi oldukça sadedir. Cami çeşitli dönemlerde, 1568, 1600, 1679, 1745, 1761 ve 1957 yıllarında onarım geçirmiştir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Tuz Pazarı Camisi

Tuz Pazarı Camisi

Bursa, Tuz Pazarı Caddesi’nde yer alan caminin kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Bununla birlikte, 1479 yılında Kara Ali bey tarafından yaptırıldığı bilinmektedir.

Son cemaat yeri eşit aralıklı üç bölüme ayrılmıştır. İbadet mekanı kare planlı olup, üzeri Türk üçgenlerinden meydana gelmiş bir kubbe ile örtülüdür. On dört pencere ile cami içerisi aydınlatılmıştır. Mihrap stalaktitli olmasına rağmen son yıllarda yapılan kalem işleriyle orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır.

Cami duvarları tuğladan zikzak motifleri yine tuğla hatlarla bölünmüştür. Caminin güneyindeki tuğladan yapılmış minaresinin son derece güzel bir görünümü vardır.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Karaşeyh Camisi

Karaşeyh Camisi

Bursa, Atatürk Caddesi’nden Başak Caddesi’ne dönüldüğünde hemen karşıda yer alan cami XVI.yüzyılda yapılmıştır.

Son cemaat yerinin ortası sivri ve kırık Bursa kemerli, yanları da yuvarlak kemerli olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. İbadet mekanı Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağa oturmuş kubbe ile örtülüdür.

Duvarları tuğla, kesme taş ve bunların aralarında dikey tuğlalarla dekore edilmiştir. Burada sağır kemerler, tuğladan deniz dalgası ve örme motifleri dikkati çekmektedir. İçerisi on iki pencere ile aydınlatılmıştır. Batısındaki minaresi moloz taş, tuğla kaide üzerinde tuğla gövdelidir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Hacı Tayip (Aynalı-Çapraz) Cami

Hacı Tayip (Aynalı-Çapraz) Cami

Bursa,Setbaşı Köprüsü yakınındaki Hacı Tayip Camisi’nin, kitabesi günümüze ulaşamamakla beraber, Yıldırım Darüşşifası Müderrisi Hoca Tabip Hüsnü Efendi tarafından XIV.yüzyılda yaptırıldığı bilinmektedir.

Son cemaat yeri alışılan düzenden ayrı olup, 7x7 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri sekiz köşeli bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülmüştür. Buradan 8x8 m. ölçüsünde kare planlı, gösterişli biçimdeki baklavalı bir kasnağın taşıdığı ibadet mekanına girilmektedir.

Duvarlarda üç sıra tuğla, bir sıra moloz taş kullanılmıştır. Girişin sağındaki minarenin şerefe altında ayna dizileri halinde bezeme yapılmıştır.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Hoca Alizâde Camisi

Hoca Alizâde Camisi

Bursa,Hoca Alizâde Camisi Sokağı’nda, Kız Meslek Lisesi ile Atatürk İlkokulunun yanında yer alan caminin, kitabesinden Hacı Ömer oğlu Hoca Ali tarafından 1439 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir.

Son cemaat yeri geçirdiği bir yangın sonucu orijinalliğinden uzaklaşmıştır. İbadet mekanı 9x8.50 m. ölçüsünde olup, üzeri zengin Türk üçgenlerinden meydana gelen bir kasnağın taşıdığı kubbe ile örtülüdür. Mihrabı sade ancak, yağlı boya ile boyandığından orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

Batı yönündeki minaresi, sekiz kemerli kitabelikleri, üçgen mermerden ve tuğladan küp şekilleri, silindirik gövdesi, bilezikleri ve stalaktitli şerefe altı ile ilginç bir görünümdedir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Çandarlı İbrahim Paşa (Mahkeme) Camisi

Çandarlı İbrahim Paşa (Mahkeme) Camisi

Bursa Kız Lisesi karşısındaki Çandarlı İbrahim paşa Camisi Mahkeme Camisi olarak da anılmaktadır.

Çelebi Sultan Mehmet’in veziri, Sultan II.Murat’ın Sadrazamı Çandarlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. İbadet yeri kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. Mihrap sıvandığından orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır. Dış cepheleri tuğla bezeme ile süslenmiştir.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Başcı İbrahim Camisi

Başcı İbrahim Camisi

Bursa, Maksem Mahallesi’nde, Başçı İbrahim Sokağı’ndadır. Cami, XV.yüzyılın ortalarında Başçı İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır.

İbadet mekânı kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Mihrap sitilize edilmiş bitki motifleri ile bezenmiştir. Minberi ağaç işçiliğinin en güzel örnekleri arasındadır.

Duvarları tuğla ve taş ile örülmüştür. Son cemaat yeri dört örme ayak ile üç bölüme ayrılmıştır.
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Düsturhan (Maksem) Camisi

Düsturhan (Maksem) Camisi

Bursa, Fevzi Çakmak Caddesinin sonunda, asırlık ağaçların arasında bulunan Caminin, kitabesinden Düsturhan ismiyle bilinen Yahya Hüseyin oğlu Yahya tarafından 1479 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir.

Son cemaat yeri orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır. İbadet yeri 8x7 m. ölçülerinde olup, üzeri Türk üçgenlerinin meydana getirdiği kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. Duvarları tuğla ve moloz taşla örülmüştür. Minaresi tuğladan yapılmış olup, doğu yönündedir
 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
Çelebi Sultan Mehmet Camisi (Yeşil Külliye)

Çelebi Sultan Mehmet Camisi (Yeşil Külliye)

Bursa’nın Yeşil semtindeki Çelebi Sultan Mehmet Camisi, cami, türbe, medrese, imaret ve bunlara 1485 yılında eklenen hamamdan meydana gelmiştir. Çelebi Sultan Mehmet’in emriyle h.817 (1415)’de yapımına başlanan Cami h.822 (1419)’da tamamlanmıştır. Yapı topluluğunun mimarı dönemin tanınmış kişilerinden Hacı İvaz Paşa’dır. Ayrıca nakkaşlığını İlyas Ali oğlu Ali, ahşap işlerini Tebrizli Ahmet oğlu Hacı Ali, çini işlerini de Mehmet Mecnun yapmıştır.

Caminin planı yan mekanlı veya ters T düzenindedir. Ancak burada son cemaat yeri yapılmamıştır. Ne var ki, beş kubbeli bir son cemaat yerinin yapılması düşünülmüşse de sonradan vazgeçildiği bazı kemer başlangıcı izlerinden anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra pencerelerden bazılarındaki yarım kalmış bezemeler caminin tüm ayrıntıları ile tamamlanamadığına işaret etmektedir.

Cami girişinin üç yılda tamamlanan stalaktitli kapısının abidevi bir görünümü vardır. Kapının stalaktitleri ile onu çevreleyen yazı frizi arasında kalan bölümleri Rûmilerle doldurulmuştur. Kapı üzerindeki kitabelik kısmına sülüs yazı ile caminin yapımıyla ilgili bilgiler yazılmıştır. Diğer taraftan giriş kapısının iki yanındaki mihrapçıklara da yine sülüs yazı ile Mimar Hacı İvaz Paşa’nın isminin geçtiği küçük kitabeler yerleştirilmiştir.

Türk ahşap oymacılığının en güzel örneklerinden olan giriş kapısının yanlarına iki Bizans sütunu yerleştirilmiştir. Birbirlerine benzemeyen bu sütunlara aynı yüksekliği verebilmek için kaidelerine bir takım ilaveler yapılmıştır. Girişin iki yanındaki merdivenlerle de Hüdavendigâr ve Yıldırım Beyazıt camilerinde olduğu gibi üst kata çıkılmaktadır.

İbadet mekanı, aynı eksen üzerinde kubbeli iki ayrı mekan ve bunlardan giriş kapısı yanında bulunan iki yanına bitişik kubbeli küçük mekanlardan oluşmuş bir plan düzenine sahiptir.Böylece caminin ters T planı ortaya çıkmıştır. İki ana mekanın üzerleri 12.50 m. çapında iki ayrı kubbe ile örtülmüştür. Her iki kubbeyi birleştiren büyük bir kemer ile kilit taşı Mimar Hacı İvaz Paşa’nın bir harikasıdır. Duvarlardan kubbeye geçişi ise stalaktitli tromplar sağlamıştır. Bu iki ayrı mekandan mihrap tarafındaki, şadırvanlı mekandan üç basamak daha yüksektedir. Böylece Erken İslâm camilerindeki geleneğe uyularak şadırvanlı avlu içeriye alınmıştır. XIX.yüzyılda ibadet mekanını genişletmek ve her iki bölümü aynı seviyeye getirmek için şadırvanlı avlu toprakla doldurulmuştur. Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa Valiliği sırasında şadırvan meydana çıkarılarak cami eski haline getirilmiştir. Ancak şadırvan etrafındaki altın ve gümüş kakmalı parmaklık ile kaynaklardan varlığını öğrendiğimiz fıskiyesindeki mücevherler bulunamamıştır.

Caminin mihrabı yaklaşık 10 m. yükseklikte, stalaktitler, geometrik desenler ve bunların arasındaki çiçek dekorlu bir yazı frizi ile ilginç bir görünüme sahiptir. Ortasında beş köşeli, beyaz, açık ve koyu mavi, siyah ve altın renkli kabartmalar vardır. Ayrıca çini karoların üst kısımlarında yer alan rûmi ve hatai motifleri de dikkat çekicidir. Mihrap çinilerinin renk ve desenleri Timur döneminde Meşhet, Herat ve Semerkant’ta yapılmış benzerlerini andırmaktadır. Böylesine yakın benzerlikler aynı ekolü benimsemiş işçilerin her iki tarafta da çalışmış olduklarını akla getirmektedir. Ayrıca mihrabın solunda Gülistan’dan alınma bir beyit ile sağında Fatiha süresi yazılıdır.

Caminin yan mekanlarında nişler, alçı ocaklar ve dolaplar vardır. Buradaki pencere ve kapı üzerindeki çini yazılarda da Çelebi Sultan Mehmet’in, Osmanlı Devletinin geçirdiği tehlikeler ve bu konuda yapılması gereken el birliğine değinilmektedir.

Yeşil Cami mimarisi ile olduğu kadar çinileri ile de ün yapmıştır. Girişteki duvarlar altı köşeli lacivert çinilerle kaplanmıştır. Yan mekanların duvarları ise yerden iki metre yüksekliğe kadar altı köşeli koyu yeşil çinilerle bezelidir. Bu altı köşeli çinilerin arasında kalan üçgen yüzeyler firuze renkte küçük çini parçaları ile doldurulmuştur.

Yeşil Caminin ilginç bölümlerinden biri de hünkâr mahfelidir. Girişten oldukça dar merdivenlerle çıkılan hünkar mahfeli caminin şadırvan avlusu üzerinde, mermer balkonlu olarak içeriye hakim bir biçimde yerleştirilmiştir. Böylece Osmanlı mimarisinde hünkâr mahfeli ilk defa Yeşil Camide ortaya çıkmıştır. Buradaki çini bezeme caminin diğer bölümlerindekileri aratmayacak kadar güzeldir. Duvarlar 3 m. yüksekliğine kadar altı köşeli yeşil, açık ve koyu mavi arasında değişen çinilerle kaplanmıştır.Yapıldığı yıldan günümüze değin solmadan rengini koruyan bu çiniler üzerinde de onları yapan Mecnun Mehmet’in imzası bulunmaktadır.

Türk mezar anıtlarının en güzel örneklerinden olan Çelebi Sultan Mehmet’in türbesi caminin önündedir. Ayrıca Yeşil Deresi üzerindeki Babacan Köprüsü yanında bulunan Yeşil Medrese de günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Yeşil Medresenin karşısında, Yeşil Türbenin hemen yanında Yeşil Hamam ile Yeşil İmaretinden ise günümüze hiçbir kalıntı gelememiştir.
 
Üst Alt