Zilhicce nedir Kimdir Nasıl ağırlanır

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
arefegunu.jpg


Muhteşem Fırsat: Zilhicce'nin On Günü; Leyali-i Aşere
Ramazanın yarısından sonra başlayan ayrılık hüznü, Kadir Gecesi’nden sonra artar ve son teravih-son oruçla birlikte zirveye çıkar.
Artık rahmet ve mağfiret ayı bitmekte, bire bin verilen geceler veda etmektedir. Maneviyata duyarlı nice mü’min gözyaşı döker, hatta bayramı buruk geçirir.

Şevval ayında tutulan altı oruç acılı yüreklerimizi bir derece teskin eder. Sanki Ramazan’ın küçük bir uzantısını yaşarız.

Kurban Bayramı’ndan önceki Zilhicce’nin ilk on günü ise, Ramazandaki bol sevaplı ve çok feyizli ibadetlerden ayrılan mahzun gönüllerimize âdeta bir “teselli armağanı”dır.

“Keşke Ramazan biraz uzun olsaydı…” ya da “Ah, Ramazanı hakkıyla ihya edebilseydim…” diye yanan gönüllerimize muhteşem bir fırsattır bu on gece.
Zilhicce, umumi af ve bağışlanma ayıdır..

Kamerî ayların 12’ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm’ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır.
İşte bu mübarek ayın yukarıda da ifade ettiğimiz birinden onuna kadar olan zaman dilimi “leyâli-i aşere”, yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı’nın ilk günüdür.

İşte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) muhteşem müjdesi:

“Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur.
O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.” (Tirmizi: Savm, 52; İbn Mace: Sıyam, 39)
Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin

Yine Efendimizden (s.a.v.) harika bir teşvik cümlesi:
“Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!” (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)

Tesbih, sübhanallah; tahmid, elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise Allahu ekber demektir.
Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğunu düşünürsek, bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük sevap olduğunu anlayabiliriz.

Yukarıdaki hadisi destekleyen şöyle bir rivayet daha vardır: “Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan işten daha faziletli
ve yüce, Allah’a daha sevimli olsun…” (Tirmizi, Savm: 52; Darimî, Savm: 52)

İbni Abbas'ın şu rivayeti ise, bugünlerdeki ibadetin cihattan bile faziletli olduğunu gösteriyor:

Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
“Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce'nin ilk on günün)deki salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler yoktur.”
Sahabeler, sordular:
“Ya Resulallah, Allah yolunda cihat da mı?”
Resulullah (s.a.v.) cevap verdi:
“Evet, Allah yolunda cihat da. Meğerki bir adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o başka.
” (İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer, 5:119)

Buna göre, cihada çıkıp malını feda edip kendisi de şehit olan kimsenin ameli bu on gündeki amelden daha faziletlidir.

Arefenin yeri başkadır

Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa, hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur.
Bu on gün içinde Arefe gününün yeri ise bambaşkadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına keffaret olur.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 457)

Hz. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman, Arefe günü kardeşi Hz. Aişe’nin (r.a.) huzuruna girdi. Hz. Aişe oruçlu olduğu için hararetten dolayı üzerine su dökülüyordu.
Abdurrahman ona:
“Orucunu boz” dedi. Hz. Aişe:
“Resulullahın (s.a.v.), ‘Arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki senenin günahlarına keffaret olur’ dediğini işittiğim halde iftar mı edeyim?” dedi. (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 458)

“Keffaret olur”, günahları örter, affettirir, demektir. Bizim gibi neredeyse bir günah denizinde yüzen ahir zaman Müslümanları için bundan daha büyük bir müjde olabilir mi?
İşte af ve mağfiret fırsatı!

Başka bir rivayette ise Hz. Aişe şöyle demiştir:
“Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 460)

Demek ki, bir günlük arefe orucu, üç yıllık normal günlerde tutulan oruç sevabına denktir.

Efendimiz, bugünün faziletini şöyle anlatır:
“Arefe günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar. Hiçbir gün o günde olduğu kadar insan cehennemden azat olunmaz.
Kim Arefe günü gerek dünya ve gerekse âhiret ile ilgili olarak Allah’tan bir şey isterse, Allah onun dileğini karşılar.”

Yine konuyla ilgili bir hadis şöyledir:
“Arefe gününden daha faziletli bir gün yoktur. Allahü Teala o gün, yer ehli ile meleklere karşı övünür ve (Arafat’taki hacıları kast ederek) şöyle buyurur:
‘Kullarıma bir bakın. Saçları başları dağınık, toz toprak içinde her uzak ilden bana geldiler. Bu hâlleri ile onlar, rahmetimi ümit etmekteler, azabımdan dahi korkmaktalar. Şahit olunuz, onları bağışladım. Onların yerlerini cennet eyledim.’
Melekler derler ki:
‘Onların arasında biri var ki; yalancıktan bu işi yapar. Falan kadın da öyle.’
Allahü Teâla şöyle buyurur:
‘Onları da bağışladım.’

Arefe günü olduğu kadar, hiçbir gün cehennemden daha çok azat edilen olmaz.”
Bu arada şunu hatırlatalım: Hadislerde zikredilen Zilhicce'nin ilk on gününden maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü Zilhicce'nin onuncu günü Kurban Bayramı’nın birinci günüdür,
bugün oruçlu olmak caiz değildir; ancak o gün de ibadet günüdür. Müstehap olan oruç, Kurban Bayramı’ndan önceki ilk dokuz gündür.
On geceye ise, Kurban Bayramı’nın gecesi dahildir. Çünkü geceler önce gelmektedir.
Ayrıca Zilhicce'nin sekizinci gününe “terviye günü” dokuzuncusuna “Arefe günü”; Kurban bayramı gününe (onuncu güne) “nahr=kurban günü”,
ondan sonraki üç güne de “teşrik günleri” denilmiştir.

Bu günlerde kazası olmayanlar, beş vakit namaza ilaveten nafile ibadetlere de ağırlık vermelidirler. Kazası olanlar ise daha çok kaza namazları kılmalıdırlar.
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
arefe.jpg


Bir çok insan bugünlerin kıymetini bildiği halde günlük işlerin ve ilişkilerin içinde tam bir ihya programı yapamıyor.
Ya unutuyor ya dünya işlerine zaman ayırıyor ya da tam istifade edemiyor. Bunun için şu basit, ama etkili tavsiyelere dikkat edin:

- Her yılın Kurban Bayramı öncesi 9 günü ile Kurban Bayramı gününü yani Zilhicce’nin ilk on gününü ajandanıza veya her gün gördüğünüz bir yere not edin.

Bu on gün içinde sizi meşgul edecek misafirlik, yolculuk ve yorucu işlerden uzak durun. Bu tür programları ya öne alın veya erteleyin.

- Seçici olmadan maç, dizi, haber izlemek gibi boş ve sizi ilgilendirmeyen işlere zaman ayırmaktan her zaman kaçının; bu on günde ise daha bir titiz olun.

- Bugünlerde sağlığınıza özel bir önem verin ki, ibadet ve zikirden geri kalmayın. Ameliyat ve uzun tedavileri bugünlere denk getirmeyin.

-Eğer ev hanımı, emekli, yaşlı gibi mesaiye bağlı bir işiniz yoksa bu on günü sanki i’tikafa girmiş gibi dolu dolu geçirin.

- Öğrenci, memur, işçi gibi belirli bir uğraşınız varsa, mümkün olduğu kadar izin ya da tatil günlerinde oruç ve ibadete ağırlık verin.

- İş, okul vs. sizi mutlaka meşgul etse bile aralardaki “ölü zamanları” değerlendirin. Bunlardan kastımız, iş ve okula gidip gelirken, teneffüs, sıra bekleme gibi durumlardaki boş zamanlardır. Bu zamanları Kur’an, salavat, dua, istiğfar ve zikirle değerlendirin.

- Yanınızda sürekli küçük ebatlı bir Kur’an veya bir evrad kitabı taşıyın. Boş zamanlarda birkaç sayfa bile okusanız kârdır.

- Kur’an okumasını bilmeseniz bile, ezberinizde olan sureleri defalarca okumanız büyük sevaptır.

- Bu on gecede daha az uykuyla idare edin ve uykunuzu kaçıracak çay, kahve gibi içecekleri daha çok tüketin.

- On günün tümünde oruçlu olamadıysanız fırsat bulduğunuz gün Cuma’ya denk gelse bile yine oruç tutun.
Çünkü, başka günlerde tutmaya imkanı olduğu halde Cuma günü tutmak mekruhtur. Öyle bile olsa, mekruh sevabından biraz eksilir demektir, yoksa hiç tutmayan zaten hiç sevap kazanmamış olur.

- Hacilar Hac da ya bizlerde bedenen olmasak da ruhen arafatta oldugumuzu hissederek bu gunleri inş. yaşiyalim...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
6.jpg


Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülke lâ şerîke lek.”

“Buyur Allah’ım. Emrini dinlemeye hazırım. Emrine boynum kıldan ince. Emrine ve fermanına sözümle, özümle, gönlümle, kalbimle kurban olayım.
Emrine boyun eğdim. Senin şerikin ve ortağın yoktur. Emrine kurbanım. Sözüne hayranım. Buyur Allah’ım. Hamd Sana mahsustur. Nimet Senindir.
Mülk Senindir. Senin hiçbir şekilde benzerin ve ortağın yoktur.”1

Yüz binlerce hacının ağzından bu günlerde tek bir kelime halinde dökülen teslimiyet sözleridir bunlar.
Bugün güneş doğduktan sonra hacılar Arafat bölgesine doğru harekete geçtiler. Öğle vaktinde öğle ve ikindi namazlarını “cem-i takdim” ile birlikte kılacaklar. Hemen ardından Arafat’ta vakfeye başlayacaklar. Vakfede gözyaşı dökecekler, tevbe ve istiğfar edecekler, duâ edecekler ve İnşallah doğdukları gün gibi günahlarından arınacaklar.
Kendileri için, anne ve babaları için, din kardeşleri için, dünyanın salâhı için, İslâm âleminin huzur ve sükûnu için,
Müslüman’ların dünya-âhiret kurtuluşları için, geçmişleri için, gelecekleri için duâ edecekler. Duâları inşallah dergâh-ı İlâhîye yükselecek.

Bugünde bolca duâ edelim. Ne dileğimiz varsa Allah’a arz edelim. Ne muradımız varsa Allah’tan isteyelim. Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki:
“Duâların en hayırlısı Arefe gününde yapılan duâdır.”
“Kim ki, Arefe Günü dilini, kulağını ve gözünü haramdan korursa, iki Arefe arasındaki günahları bağışlanır.”2

Bir Arefe Günü Müjdesi:

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm, Arefe Günü akşamı Arafat’ta ümmeti için mağfiret duâsında bulundu. O’na şöyle denildi:

“Zâlim müstesnâ onları bağışladım. Çünkü ben mazlûmun hakkını zalimden alırım!”

Peygamber Efendimiz (asm): “Ey Rabb’im! Eğer dilersen mazlûma hakkını Cennetten verir ve zalimi bağışlarsın” diye duâya devam etti.
Fakat o akşam bu duâsına cevap verilmedi. Sonra Resûl-i Ekrem (asm) Müzdelife’de sabahladı; bu duâyı tekrar tekrar yaptı ve duâsı kabul olundu.
Sonra Resulullah Efendimiz (asm) sevincinden gülümsedi.

Bunun üzerine Hazret-i Ebu Bekir (ra) ve Hazret-i Ömer (ra) sordular: “Babam ve anam sana feda olsun ya Resûlallah! Bu saatte gülmezdin.
Seni sevindiren şey nedir? Allah seni hep sevindirsin!”

Resul-i Ekrem Efendimiz (asm): “Allah benim duâmı kabul buyurmuş ve ümmetimi bağışlamıştır.
Bunu öğrenen şeytan da toprağı alıp başına dökmeye ve ‘Mahvoldum! Helâk oldum!’ diye bağırmaya başlamıştır. Onun bu sabırsızlığı ve üzüntüsü beni güldürdü” buyurdu.3

Bir diğer hadislerinde Allah Resulü (asm): “Allah hiçbir günde Arefe Günündeki kadar kullarını ateşten kurtarmaz.
O gün Allah, rahmetiyle kullarına tecelli eder. Onlarla meleklere karşı iftihar eder. Ve ‘Onlar ne istiyorlar?’ diye sorar”4 buyurmuştur.

Teşrik Tekbirleri başladı

Teşrik Tekbirleri bu gün sabah namazından itibaren başladı. Bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar her farz namazın hemen ardından,
başka hiçbir kelime konuşmadan, Teşrik Tekbirleri getirmek her Müslüman için vaciptir. Bu hüküm umûmîdir. Yani namazını cemaatle kılan da,
yalnız kılan da, kurban kesen de, kesmeyen de, seferî olan da, olmayan da, kadın veya erkek tüm Müslüman’lar Teşrik Tekbirleri getirmelidirler.

Teşrik Tekbirleri, Farz namazdan selâm verdikten hemen sonra araya hiçbir söz karıştırmadan, “Allâhü Ekber, Allâhü Ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü Ekber, Allâhü Ekber Ve lillâhi’l-hamd” diyerek getirilir.
Mânâsı: “Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Hamd yalnız Allah içindir.”


Bin İhlâs-ı Şerif

Duâya çok ihtiyacımız var. Allah’ın dergâhına sığınmaya ekmek ve su kadar muhtacız. Arefe gününde elimizde böyle bir yüksek dergâha sığınma, O’na yalvarma,
O’ndan af dileme, O’ndan hayır ve hasenat isteme, O’ndan Cemalini, Rızasını ve Cennetini dileme fırsatımız var: Bin İhlâs-ı Şerif okumak.
Fırsat bulup okuyabilenler için, bugün, büyük bir rica kapısı açık bulunmaktadır.

Bin defa okumaya fırsat bulamayanlar için, paylaşarak yüzer defa da okunabilmekte ve açık bulunan rica kapısından Allah’ın dergâhına sığınmak mümkün olmaktadır.
6 İhlâs-ı Şerifler okunurken başta “Eûzübillahimineşşeytânirracîm” ile birlikte “Bismillahirrahmanirrahim” demeli; devamında
her İhlâs-ı Şerifin başında birer besmele çekerek okumalıyız.

Rabb-i Rahîm bu mübarek Arefeyi ve mübarek bayramı âlem-i İslâm’a ve yaşlı dünyamıza hayırlı eylesin.
Müslümanların dünyevî-uhrevî sıkıntılardan kurtulmasına ve dünya barışına vesile kılsın. Âmin.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
(Allah indinde zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!) [Taberani]
Tesbih: Sübhanallah,
Tahmid: Elhamdülillah,
Tehlil: Lâ ilâhe illallah,
Tekbir: Allahü ekber, demektir.
 
Üst Alt