Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Yılbaşı Felaketi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 53700" data-attributes="member: 149"><p><span style="font-size: 15px">YILBAŞI FELAKETİ</span></p><p><span style="font-size: 15px">(EVELEM YEKFİHİM)</span></p><p><span style="font-size: 15px">KUR'AN ONLARA YETMEDİ Mİ? </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">"Bizim sana indirdiğimiz bu kitap, (bu kur'an) onlara yetmedi mi ki, karşılarında okunup duruyor? Şüphesiz ki onda, iman edecek bir topluluk için rahmet, ilâhî ibret ve ikaz vardır" (Ankebut S.403 Elm.6-226)</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Başka delil, başka mucize mi istiyorlar? Karşılarında okunup duran mucizelerle dolu kur'anı kerim dururken nasıl o’na sarılmazlar, nasıl ondan istifade etmezler?..Bu mübârek âyet-i kerime, âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafâ sallellahu aleyhi vesellem efendimize inzâl edilen kur’anı kerim’in hükümlerine itâat ve teslimiyetin önemini bildiriyor. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bu temel esâs ve sünnetin dışına çıkanların, taklitçiliğe kapılanların düşeceği büyük felâketi haber veriyor. Son peygamber Muhammed Mustafâ sallellahu aleyhi vesellem ve ona ihsan edilen kur’anı kerim geldikten sonra insanların ebedi kurtuluşu için TEK REHBER, Allah’ın yüce kitabı kur’anı kerim olduğu bildiriliyor. Geçmiş ve geleceğe ait bütün ilim ve hikmetler kur’anda toplanmış olduğu hükmü ferman buyuruluyor.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bu sebeple bir kimse, Tevrat veya İncil’den bir ibâre veya meselâ Yusuf aleyhissalam’dan bir kıssa bulup; Kur’anda zikredilmeyen bir kıssayı benimseyerek okumuş olsa, Hak dinden uzaklaşmış ve sapıklığa düşmüş oluyor.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Â Y E T-İ K E R İ M E’ N İ N G E L İ Ş S E B E B İ</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bu âyet-i kerimenin nâzil olma sebebi şöyle olmuştur : Kur’an-ı kerimin ilk nâzil olduğu günlerde, müslümanlardan bazıları, yahudilerden işittikleri bazı şeyleri yazmış oldukları bir LEVHA ile Resulüllah’ın huzuruna gelmişlerdi, bunun üzerine Hazret-i peygamber :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“Bir kavmin, kendi peygamberinin getirdiğini bırakıp da başkasının, başkalarına getirdiğine rağbet etmeleri, sapıklıklarına kâfidir” buyurdu. (Sadeleşmiş Hak dini kur’an dili 6-227)</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu ve Hz. peygamberin mübarek sözünü şöyle tasdik ve teyid eyledi.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“Bizim sana indirdiğimiz bu kitap, (bu kur’an) onlara yetmedi mi ki, karşılarında okunup duruyor? Şüphesiz ki onda, iman edecek bir topluluk için rahmet, ilâhî ibret ve ikaz vardır” (Ankebut S.403 Elm.6-226)</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">HZ. HAFSA (radiyAllahu anha) VÂLİDEMİZ :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Mü’minlerin annesi Hazret-i HAFSA radiyAllahu anhâ vâlidemiz, bir levhâ üzerine Yusuf aleyhisselam kıssasından bahseden bir yazı eline geçirmiş ve onu peygambere okumuştu. Resulüllah’ın mübarek yüzü, renkten renge girerek buyurdu ki :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“Nefsim, kudret elinde olan yüce Allah’a yemin olsun ki, ben aranızda iken, size Yusuf aleyhis-selam gelse de siz ona uyacak olsanız, sapmış olursunuz. Ben, sizin peygamberden payınıza düşenim, siz de benim, ümmetlerden payımsınız”</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">HZ. ÖMER radiyAllahu anh :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Hz. Ömer bin Hattâb, radıyAllahu anh hazretleri de, bir gün bir adama uğramıştı, bir kitap okuyordu. Bir saat kadar dinledi, hoşuna gitti ve o adama :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“Bana bu kitabı yazıver” dedi, o da, peki deyip bir deri aldı, onu hazırlayıp içine dışına yazıverdi. Sonra Hz. Ömer onu alıp peygamber aleyhisselam’a getirdi ve memnun olur zannederek elindekini okumaya başladı. Bu arada, Resulüllah aleyhisselâm’ın mübârek yüzünde acâyıp bir renk peydâ olmaya</span></p><p><span style="font-size: 15px">başladı. Ensâr’dan olan bir zât hemen eliyle kitaba vurdu ve:</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“Anan kaybetsin seni ey Hattâboğlu, bu gün sen bu kitâbı okuyalı-beri, Resulüllah’ın yüzüne bakmıyor musun?“ dedi. Hz. Ömer ara verdi. O zaman peygamber aleyhisselam buyurdu ki :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“VAllahi Şayet Musâ (aleyhisselam) hayatta olsa, bana tâbi olmaktan başka yapacağı bir şey olmaz” .. “Ben, hem ilk ve hem son peygamber olarak gönderildim. Ve bana hem Allah kelâmının tamamı, hem sonuncusu verildi. Ve bana söz sadeleştirildi. Ve kısaltıldı da kısaltıldı. Dikkat edin, sizi mütehevvikler helâk’e sürüklemesinler” (Hak dini kur’an dili 6-227)</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">MÜTEHEVVİK demek ; her işe dalan, kararsız, seviyesiz ve hayrette kalmış ve şaşırmış, özenti meraklısı kişiler demektir. Görüldüğü gibi, Resul-i Ekrem sallellahu aleyhi vesellem :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“Bana Allah kelamının tamamı verildi” buyurmuştur. Yani daha önce nâzil olmuş bütün kitapların ilmi, kendisine verilmiş ve kur’an-ı kerîmde hepsi özetlenmiştir. Geçmiş zamanların ve geleceğin bütün ilmi, kur’anda toplanmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">HZ. ÂİŞE (RadiyAllahu anha) VÂLİDEMİZİN İLİM VE HASSÂSİYETİ Rivâyet edildi ki, Abdullah bin ÂMİR, Hz. Aişe radiyAllahu anhâ vâlidemize hediye</span></p><p><span style="font-size: 15px">vermişti. Hz. Aişe (r.a) vâlidemiz, bu kişiyi Abdullah bin AMR zannedip, reddetmiş ve şöyle demişti : </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“O, başka kitapları okuyor, Allah Taâla ise :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">“Bizim sana indirdiğimiz, kendilerine okunup duran bu kitap onlara yetmedi mi ki?” buyurmuştur. Dedi. Bunun üzerine yanındakiler; size hediyeyi veren Abdullah bin AMR değil, Abdullah bin Âmir’dir, dediler ve o zaman hediyeyi kabul etti. (6-228)</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Bu kıssada, mü’minlerin annesi Hz. Âişe vâlidemizin, kur’an hükümlerine olan vukufu, hemen kendini gösterdiği gibi, âhir zaman peygamberine gelen âyetlere rağmen gereksiz yere eski kitapların, kur’anda yer almayan hüküm ve beyanlarına itibar edenlerin düşeceği felaket hakkındaki hassâsiyeti de, kıyamete kadar ibret olacak şekilde ortaya çıkmıştır. Demek ki, değil hırıstiyanların sapık âdetlerine uymak, evvelki ümmetlere nâzil olmuş fakat bu gün hükmü kalkmış ilahî kitaplardan bir bahsi ele almak bile sapıklık olacağı Hz. peygamber aleyhisselam tarafından bizzat ifade buyurulmuştur.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Ayet-i kerimenin son kısmında şöyle buyuruluyor :</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Şüphe yok ki, kur’anda, iman edenler için, mutlak bir rahmet ve ilâhi bir ibret ve ihtar vardır.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Allahın yüce kitabı kur’an-ı kerim, son olarak nâzil olduktan sonra, başka levhâlardan ve kıssalardan ve bu gün hırıstiyanların elinde bulunan İncil ve Tevrat’tan fayda ummak kesinlikle haramdır, yanlıştır, sapıklıktır. Bu gibi sapmalar, Allah’ın son kitâbı olan kur’an hükümlerini anlamamak ve ona inanmamak demektir ki, “müslümanım” diyen bir insan için tam bir felâket olur.</span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">................................</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 53700, member: 149"] [SIZE=4]YILBAŞI FELAKETİ (EVELEM YEKFİHİM) KUR'AN ONLARA YETMEDİ Mİ? "Bizim sana indirdiğimiz bu kitap, (bu kur'an) onlara yetmedi mi ki, karşılarında okunup duruyor? Şüphesiz ki onda, iman edecek bir topluluk için rahmet, ilâhî ibret ve ikaz vardır" (Ankebut S.403 Elm.6-226) Başka delil, başka mucize mi istiyorlar? Karşılarında okunup duran mucizelerle dolu kur'anı kerim dururken nasıl o’na sarılmazlar, nasıl ondan istifade etmezler?..Bu mübârek âyet-i kerime, âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafâ sallellahu aleyhi vesellem efendimize inzâl edilen kur’anı kerim’in hükümlerine itâat ve teslimiyetin önemini bildiriyor. Bu temel esâs ve sünnetin dışına çıkanların, taklitçiliğe kapılanların düşeceği büyük felâketi haber veriyor. Son peygamber Muhammed Mustafâ sallellahu aleyhi vesellem ve ona ihsan edilen kur’anı kerim geldikten sonra insanların ebedi kurtuluşu için TEK REHBER, Allah’ın yüce kitabı kur’anı kerim olduğu bildiriliyor. Geçmiş ve geleceğe ait bütün ilim ve hikmetler kur’anda toplanmış olduğu hükmü ferman buyuruluyor. Bu sebeple bir kimse, Tevrat veya İncil’den bir ibâre veya meselâ Yusuf aleyhissalam’dan bir kıssa bulup; Kur’anda zikredilmeyen bir kıssayı benimseyerek okumuş olsa, Hak dinden uzaklaşmış ve sapıklığa düşmüş oluyor. Â Y E T-İ K E R İ M E’ N İ N G E L İ Ş S E B E B İ Bu âyet-i kerimenin nâzil olma sebebi şöyle olmuştur : Kur’an-ı kerimin ilk nâzil olduğu günlerde, müslümanlardan bazıları, yahudilerden işittikleri bazı şeyleri yazmış oldukları bir LEVHA ile Resulüllah’ın huzuruna gelmişlerdi, bunun üzerine Hazret-i peygamber : “Bir kavmin, kendi peygamberinin getirdiğini bırakıp da başkasının, başkalarına getirdiğine rağbet etmeleri, sapıklıklarına kâfidir” buyurdu. (Sadeleşmiş Hak dini kur’an dili 6-227) Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu ve Hz. peygamberin mübarek sözünü şöyle tasdik ve teyid eyledi. “Bizim sana indirdiğimiz bu kitap, (bu kur’an) onlara yetmedi mi ki, karşılarında okunup duruyor? Şüphesiz ki onda, iman edecek bir topluluk için rahmet, ilâhî ibret ve ikaz vardır” (Ankebut S.403 Elm.6-226) HZ. HAFSA (radiyAllahu anha) VÂLİDEMİZ : Mü’minlerin annesi Hazret-i HAFSA radiyAllahu anhâ vâlidemiz, bir levhâ üzerine Yusuf aleyhisselam kıssasından bahseden bir yazı eline geçirmiş ve onu peygambere okumuştu. Resulüllah’ın mübarek yüzü, renkten renge girerek buyurdu ki : “Nefsim, kudret elinde olan yüce Allah’a yemin olsun ki, ben aranızda iken, size Yusuf aleyhis-selam gelse de siz ona uyacak olsanız, sapmış olursunuz. Ben, sizin peygamberden payınıza düşenim, siz de benim, ümmetlerden payımsınız” HZ. ÖMER radiyAllahu anh : Hz. Ömer bin Hattâb, radıyAllahu anh hazretleri de, bir gün bir adama uğramıştı, bir kitap okuyordu. Bir saat kadar dinledi, hoşuna gitti ve o adama : “Bana bu kitabı yazıver” dedi, o da, peki deyip bir deri aldı, onu hazırlayıp içine dışına yazıverdi. Sonra Hz. Ömer onu alıp peygamber aleyhisselam’a getirdi ve memnun olur zannederek elindekini okumaya başladı. Bu arada, Resulüllah aleyhisselâm’ın mübârek yüzünde acâyıp bir renk peydâ olmaya başladı. Ensâr’dan olan bir zât hemen eliyle kitaba vurdu ve: “Anan kaybetsin seni ey Hattâboğlu, bu gün sen bu kitâbı okuyalı-beri, Resulüllah’ın yüzüne bakmıyor musun?“ dedi. Hz. Ömer ara verdi. O zaman peygamber aleyhisselam buyurdu ki : “VAllahi Şayet Musâ (aleyhisselam) hayatta olsa, bana tâbi olmaktan başka yapacağı bir şey olmaz” .. “Ben, hem ilk ve hem son peygamber olarak gönderildim. Ve bana hem Allah kelâmının tamamı, hem sonuncusu verildi. Ve bana söz sadeleştirildi. Ve kısaltıldı da kısaltıldı. Dikkat edin, sizi mütehevvikler helâk’e sürüklemesinler” (Hak dini kur’an dili 6-227) MÜTEHEVVİK demek ; her işe dalan, kararsız, seviyesiz ve hayrette kalmış ve şaşırmış, özenti meraklısı kişiler demektir. Görüldüğü gibi, Resul-i Ekrem sallellahu aleyhi vesellem : “Bana Allah kelamının tamamı verildi” buyurmuştur. Yani daha önce nâzil olmuş bütün kitapların ilmi, kendisine verilmiş ve kur’an-ı kerîmde hepsi özetlenmiştir. Geçmiş zamanların ve geleceğin bütün ilmi, kur’anda toplanmıştır. HZ. ÂİŞE (RadiyAllahu anha) VÂLİDEMİZİN İLİM VE HASSÂSİYETİ Rivâyet edildi ki, Abdullah bin ÂMİR, Hz. Aişe radiyAllahu anhâ vâlidemize hediye vermişti. Hz. Aişe (r.a) vâlidemiz, bu kişiyi Abdullah bin AMR zannedip, reddetmiş ve şöyle demişti : “O, başka kitapları okuyor, Allah Taâla ise : “Bizim sana indirdiğimiz, kendilerine okunup duran bu kitap onlara yetmedi mi ki?” buyurmuştur. Dedi. Bunun üzerine yanındakiler; size hediyeyi veren Abdullah bin AMR değil, Abdullah bin Âmir’dir, dediler ve o zaman hediyeyi kabul etti. (6-228) Bu kıssada, mü’minlerin annesi Hz. Âişe vâlidemizin, kur’an hükümlerine olan vukufu, hemen kendini gösterdiği gibi, âhir zaman peygamberine gelen âyetlere rağmen gereksiz yere eski kitapların, kur’anda yer almayan hüküm ve beyanlarına itibar edenlerin düşeceği felaket hakkındaki hassâsiyeti de, kıyamete kadar ibret olacak şekilde ortaya çıkmıştır. Demek ki, değil hırıstiyanların sapık âdetlerine uymak, evvelki ümmetlere nâzil olmuş fakat bu gün hükmü kalkmış ilahî kitaplardan bir bahsi ele almak bile sapıklık olacağı Hz. peygamber aleyhisselam tarafından bizzat ifade buyurulmuştur. Ayet-i kerimenin son kısmında şöyle buyuruluyor : Şüphe yok ki, kur’anda, iman edenler için, mutlak bir rahmet ve ilâhi bir ibret ve ihtar vardır. Allahın yüce kitabı kur’an-ı kerim, son olarak nâzil olduktan sonra, başka levhâlardan ve kıssalardan ve bu gün hırıstiyanların elinde bulunan İncil ve Tevrat’tan fayda ummak kesinlikle haramdır, yanlıştır, sapıklıktır. Bu gibi sapmalar, Allah’ın son kitâbı olan kur’an hükümlerini anlamamak ve ona inanmamak demektir ki, “müslümanım” diyen bir insan için tam bir felâket olur. ................................[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Yılbaşı Felaketi
Üst
Alt