Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Tasavvuf
Yavuz Sultan Selim Han ve Muhammed Bedahşî hazretleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="süreyya58" data-source="post: 21987" data-attributes="member: 1065"><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Blue"><strong>Yavuz Sultan Selîm Han Ridâniye Seferinde Şam'a geldi.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Blue"><strong>Kendisine Muhammed Bedahşî'den söz edilince, daha önce duyduğunu ve pek yakında ziyâretine gideceğini söyledi.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Blue"><strong>Yavuz Sultan Selîm Han zâten uğradığı her memlekette, mukaddes makamları,</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Blue"><strong>ilim adamlarını ziyâret etmeyi, tasavvuf büyükleriyle görüşmeyi,</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Blue"><strong>duâlarını almayı ihmâl etmezdi.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Şam'da kaldığı süre içinde, Şeyh Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin kabrini yaptırdı. Medreselere uğrayıp, talebeye yardımda bulundu.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu arada Emeviye Câmiine gitti.</span></p><p><span style="font-size: 12px">O civarda yaşayan ve herkes tarafından büyük hürmet gösterilen Muhammed Bedahşî'nin iki defâ evine giderek ziyârette bulundu.</span></p><p><span style="font-size: 12px">Yavuz Sultan Selîm Hanın Muhammed Bedahşî'yi ilk ziyâretlerinde,</span></p><p><span style="font-size: 12px">aralarında hiç konuşma olmadı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sultan onun büyük bir velî olduğunu anlayıp, huzûrunda edeple oturdu.</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Orada bir sükûnet başladı. Bir saatten fazla oturmalarına rağmen,</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>tek kelime konuşmadan ayrıldıla</strong>r.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İkinci defâ ziyâretlerinde,</span></p><p><span style="font-size: 12px">önce Muhammed Bedahşî konuşmaya başladı ve buyurdu ki:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen"><strong>"Sultânım, ikimiz de Allahü teâlânın seçkin kulları arasında bulunuyoruz. Boynumuzda kulluk halkası vardır. Allahü teâlânın huzûrunda sorumluyuz.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen"><strong>Ahzâb sûresi 72. âyetinde meâlen;</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen"><strong>"Biz emâneti (Allah'a itâat ve ibâdetleri) göklere, yere ve dağlara teklif ettik de, onlar bunu yüklenmekten çekindiler, ondan korktular da</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen"><strong>onu insan yüklendi.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen"><strong>İnsan (bu emânetin hakkını gözetmediğinden) cidden çok zâlim, çok câhil bulunuyor</strong>." buyrulduğu üzere,</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">emâneti ve mesûliyeti gökler ve yer yüklenmekten kaçındıkları hâlde, biz onu yüklendik. Omuzlarımıza ağır bir mesûliyet aldık.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">Siz ise Sultânım, yükünüzü biraz daha ağırlaştırdınız.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">Saltanat yükü üzerine, bir de hilâfeti yüklenerek taşınması güç bir yük altına gireceksiniz.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">Allahü teâlâya şükürler olsun ki, benim yüküm sizinkine nisbetle çok hafiftir. Diyebilirim ki, sizin yüklendiğinizi, dağlar ve taşlar yüklenip çekemez.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">İnsanlar da bu yükü taşıyamaz. Ama sizin bir de mânevî gücünüz vardır, ondan yeteri kadar faydalanıyorsunuz.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">Resûlullah efendimizin; "Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emirleriniz altında olanları</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">Cehennem'den korumalısınız! Onlara müslümanlığı öğretmelisiniz!</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">Öğretmez iseniz mesûl olacaksınız." mübârek sözleri sizin rehberinizdir.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">Çok meşakkatli, külfetli bir yolda bulunuyorsunuz.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: SeaGreen">Allahü teâlâ yardımcınız olsun."[/B]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Yavuz Sultan Selîm Han, Allahü teâlânın bu velî kulunu büyük bir dikkatle dinledi</span></p><p><span style="font-size: 12px">ve tek kelime olsun karşılık vermedi.</span></p><p><span style="font-size: 12px">Sükût ve edeb ile huzûrundan ayrıldı.</span></p><p><span style="font-size: 12px">Bunun üzerine, mecliste hazır bulunanlardan birisi;</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>"Sultânım, hiç konuşmadınız, hep dinlediniz?</strong>" diye sorunca,</span></p><p><span style="font-size: 12px">Yavuz Sultan Selim Han,</span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>"Büyük velîlerin meclis ve mahfelinde onlar konuşurlarken,</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>başkasının konuşması edeb dışı sayılır.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Bulunduğumuz makam edeb makâmı idi, bize sâdece dinlemek düşerdi.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Nitekim biz de öyle yaptık.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>O esrâr ve hikmet meclisinde, ben sâdece bir zerre sayılırdım.</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Benim konuşmamı lâyık görmüş olsaydı, elbetteki böyle bir işârette bulunurdu."</strong></span> buyurdu</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="süreyya58, post: 21987, member: 1065"] [SIZE="3"][COLOR="Blue"][B]Yavuz Sultan Selîm Han Ridâniye Seferinde Şam'a geldi. Kendisine Muhammed Bedahşî'den söz edilince, daha önce duyduğunu ve pek yakında ziyâretine gideceğini söyledi. Yavuz Sultan Selîm Han zâten uğradığı her memlekette, mukaddes makamları, ilim adamlarını ziyâret etmeyi, tasavvuf büyükleriyle görüşmeyi, duâlarını almayı ihmâl etmezdi.[/B][/COLOR] Şam'da kaldığı süre içinde, Şeyh Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin kabrini yaptırdı. Medreselere uğrayıp, talebeye yardımda bulundu. Bu arada Emeviye Câmiine gitti. O civarda yaşayan ve herkes tarafından büyük hürmet gösterilen Muhammed Bedahşî'nin iki defâ evine giderek ziyârette bulundu. Yavuz Sultan Selîm Hanın Muhammed Bedahşî'yi ilk ziyâretlerinde, aralarında hiç konuşma olmadı. [B]Sultan onun büyük bir velî olduğunu anlayıp, huzûrunda edeple oturdu. Orada bir sükûnet başladı. Bir saatten fazla oturmalarına rağmen, tek kelime konuşmadan ayrıldıla[/B]r. İkinci defâ ziyâretlerinde, önce Muhammed Bedahşî konuşmaya başladı ve buyurdu ki: [COLOR="SeaGreen"][B]"Sultânım, ikimiz de Allahü teâlânın seçkin kulları arasında bulunuyoruz. Boynumuzda kulluk halkası vardır. Allahü teâlânın huzûrunda sorumluyuz. Ahzâb sûresi 72. âyetinde meâlen; "Biz emâneti (Allah'a itâat ve ibâdetleri) göklere, yere ve dağlara teklif ettik de, onlar bunu yüklenmekten çekindiler, ondan korktular da onu insan yüklendi. İnsan (bu emânetin hakkını gözetmediğinden) cidden çok zâlim, çok câhil bulunuyor[/b]." buyrulduğu üzere, emâneti ve mesûliyeti gökler ve yer yüklenmekten kaçındıkları hâlde, biz onu yüklendik. Omuzlarımıza ağır bir mesûliyet aldık. Siz ise Sultânım, yükünüzü biraz daha ağırlaştırdınız. Saltanat yükü üzerine, bir de hilâfeti yüklenerek taşınması güç bir yük altına gireceksiniz. Allahü teâlâya şükürler olsun ki, benim yüküm sizinkine nisbetle çok hafiftir. Diyebilirim ki, sizin yüklendiğinizi, dağlar ve taşlar yüklenip çekemez. İnsanlar da bu yükü taşıyamaz. Ama sizin bir de mânevî gücünüz vardır, ondan yeteri kadar faydalanıyorsunuz. Resûlullah efendimizin; "Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emirleriniz altında olanları Cehennem'den korumalısınız! Onlara müslümanlığı öğretmelisiniz! Öğretmez iseniz mesûl olacaksınız." mübârek sözleri sizin rehberinizdir. Çok meşakkatli, külfetli bir yolda bulunuyorsunuz. Allahü teâlâ yardımcınız olsun."[/B][/COLOR] Yavuz Sultan Selîm Han, Allahü teâlânın bu velî kulunu büyük bir dikkatle dinledi ve tek kelime olsun karşılık vermedi. Sükût ve edeb ile huzûrundan ayrıldı. Bunun üzerine, mecliste hazır bulunanlardan birisi; [B]"Sultânım, hiç konuşmadınız, hep dinlediniz?[/B]" diye sorunca, Yavuz Sultan Selim Han, [COLOR="DarkRed"][B]"Büyük velîlerin meclis ve mahfelinde onlar konuşurlarken, başkasının konuşması edeb dışı sayılır. Bulunduğumuz makam edeb makâmı idi, bize sâdece dinlemek düşerdi. Nitekim biz de öyle yaptık. O esrâr ve hikmet meclisinde, ben sâdece bir zerre sayılırdım. Benim konuşmamı lâyık görmüş olsaydı, elbetteki böyle bir işârette bulunurdu."[/B][/COLOR] buyurdu[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Tasavvuf
Yavuz Sultan Selim Han ve Muhammed Bedahşî hazretleri
Üst
Alt