Van ili çevre özellikleri

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
ÇEVRE
Büyükşehir hayatından bir zaman için ayrılıp Anadolu'ya giden bir gözlemcinin ilk fark edeceği şey, buralardaki hızlı değişim ve dinamizmdir. Oysa Türkiye'de, genelde büyükşehirler değişimin, dinamizmin hızlı ekonomik kalkınmanın, refahın ve her türlü medeni imkanların bulunduğu merkezler olarak gösterilmiştir. Buna karşılık taşra veya Anadolu ise tutuculuğun, durgunluğun, yoksulluğun ve gayri medeni hayatın simgesi olarak algılanmıştır.
cevre01.jpg

Son yıllarda Anadolu'da gözlemlenenler bu yapının giderek sarsılmakta ve yepyeni bir yapılanma ve dinamizimin gelişmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Hangi toplumsal alanı ele alırsak alalım, Anadolu şehirlerinde, kasabalarında farklı bir yaklaşımın öne geçtiği, merkezdekinden değişik bir yapılanmanın sivrildiği, taşra halkının her bakımdan ayağa kalkmaya çalıştığı gözlenmektedir. Van şehri de bu değişim ve gelişmeden etkilenmekte ve bölge ili olma yolunda hızla ilerlemektedir. Fakat, bu değişim, beraberinde bir takım problemler de getirmektedir. Bunlardan bir tanesi, belki de en önemlisi, çevre sorunlarıdır.

Dağlar arasındaki çukur alanlar ve havza tabanındaki ovalar, Doğu Anadolu Bölgesi'nin başlıca yerleşim sahalarıdır. Bu alanlar iklim, toprak, eğim şartları ve diğer coğrafik özellikler bakımından çevresindeki yüksek sahalarla kıyaslandığında beşeri ve iktisadi açıdan yerleşime çok daha elverişlidir. Van Gölü'nün kıyısında kurulmuş olan Van şehri, yerleşime uygun özellikler taşıyan Erek Dağının hafif meyilli yamaçlarından göl kıyısına kadar olan Van Ova'sında yayılmıştır. Eski çağlarda iki tepe üstüne kurulmuş iken, şimdi ise Van Şehir Merkezi Van Ovasına kurulmuştur.

Van ilinin 1720 m. olan yükseltisi, ortalama sıcaklık değerini düşürmektedir. Türkiye'nin kara içindeki en büyük su kütlesi olan Van Gölü, Van ili ve çevresi için gerçek bir sıcaklık düzenleyicisidir. Bu büyük su kütlesi; soğuk rüzgârları yumuşatmakta, çevresindeki karaya oranla geç ısınıp geç soğuması dolayısıyla da yazları, sıcaklığın düşmesine ve kış aylarında ise nispeten yükselmesini sağlamakta, böylece sıcaklık toplamının büyümesini önlemekte ve kontinentaliteyi azaltıcı etki yapmaktadır. Komşu bölgelerle kıyaslandığında, Van Gölü, kışa biraz daha geç girilmesine, ilkbaharın biraz daha erken gelmesine ve yaz gecelerinin daha yumuşak geçmesini sağlayan en önemli unsurdur.

Van ilinin doğal bitki örtüsü, üç bin yıldan beri bölge insanı tarafından ya tarla açmak ya da satıp ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tahrip edilmiştir. Bundan dolayı, yerleşimin harplar sebebiyle gerilediği yerlerde yerleşim birimlerinden uzak ve dağlık bölgeler hariç hemen hemen orman varlığı kalmamıştır. Mevcut orman artıkları da çalılar, baltalık hatta korulu baltalıklardan ibarettir. Bu ormanlar rutubeti çok sonbahar, karı zengin kış mevsimi ve nemli ilkbahardan sonra yaz ve sonbahar öncesi meydana gelen tesadüfi yaz yağışlarıyla hafifleyen kurak periyodu atlatmaktadır. Bu surede kurak orman karakteri bariz olarak görülür.


cevrebcicek.jpg
cicek2.jpg

Bölge florasında Gymnospermae sınıfına ait iki familyadan dört tür bulunurken Angiospermae sınıfına ait 21 familyadan 93 tür oluşturmaktadır. Bunlar normlarına göre 19 adet ağaç türü, 34 adet ağaççık ve 43 adet çalı türü bulunmaktadır. Buralarda genel olarak ağaççık ve çalının hakim olmasının nedeni, vejetasyonun bozkır olması ve insanın baskısının olmasıdır. Bozkır alanlarda ağaçlar ancak nemli vadi tabanlarında ve bozkırla ormanlar arasındaki geçiş bölgelerinde bulunur. Bölgede hakim olan karasal iklim nedeniyle kışın ısınmak için bol ve ucuz enerji gereksinimi daha çok alışıla gelen civardaki ağaçları kesmekle karşılanmaktadır. Bu da ağaç populasyonunu azaltmaktadır. Bunun en bariz şeklinin Gymnospermae sınıfına ait türlerin azlığında görmekteyiz. Gymnospermae sınıfına ait türlere tarih boyunca insanoğlu aşırı bir şekilde yönelmiş ve bu türleri sınırsız bir şekilde kullanmıştır. Buna karşın Gymnospermae sınıfına ait türlerin tek gövdeli olması, dip ve kök sürgünü vermemesi ve adaptasyonun zorluğu da sayı olarak azlığına neden olarak sayılabilir.

Ormansızlığın sebebi, mıntıkanın karasal iklim şartları taşımasına ve ekolojik hassasiyete sahip olmasına bağlanabilir. Öncelikle ormanın yetişmesi için lüzumlu olan ortalama sıcaklığın yaz aylarında (daha doğrusu vejetasyon aylarında) nispeten düşük olması, yaz aylarnın kısa sürmesi, kışların karlı ve şiddetli geçmesi, ormanın yetişme sınırını üstten sınırlamaktadır. Vejetasyon devresine isabet eden yağış ve nispi hava nem miktarının çok düşük olması da, ormanı alttan sınırlamaktadır. Bu suretle ormanın yetişmesi üstten yağış ve alttan yukarıya doğru engellenmesi, mıntıkada orman kuşağının ancak dar bir sahada tutulması imkanını vermektedir.

Ormansızlaşmanın ikinci önemli sebebi ise, devamlı tahripler, gelişigüzel faydalanmalar ve orman içinde yapılan hayvan otlatmalarıdır. Orman içinde yaşayan küçük ve büyükbaş hayvanların uzun süren kışlarda yem ihtiyaçlarını karşılamak üzere, dal ve sürgünlerin kesilerek toplanması ve yemlik olarak istihsali ormanların yok olmasının önemli nedenleridir. Ormanlardan faydalanmanın diğer bir boyutu da yakacak odunların istihsalidir. Bu faktörler birbirini tamamlamak suretiyle ormanın hayatına kastetmişlerdir.

Ormanlar bilhassa (%80) oranında yapraklı ağaç, bunlarda özellikle meşe türlerinden oluşmaktadır. Bu meşelikler Van Gölü'nün güneyinde Kavuşşahap Dağları'nın göle bakan kuzey yamaçlarında ve Çatak çevresi vadi yamaçlarında dağınık ve önemli ölçüde tahrip edilmiş baltalıklar halinde rastlanır. Bu ormanlık alanlarda ardıç Juniperus ssp. ve meşe Quercus ssp. türleri hakim durumdadır. Ayrıca dişbudak, karaağaç, akçaağaç, çitlembik, yemişen alıç, ahlat v.s. yapraklılar da meşe ormanlarına karışan türler olarak bulunur. Akarsu boylarında söğüt ve kavak ağaçları Çatak ve Bahçesaray dereleri ile Adilcevaz çevresinde ceviz ağaçları, göl çevresinde ve adalarda badem (Amygdalus spp.) ağaçları yer yer yoğun olarak bulunmaktadır.


cevredag.jpg
cevredag2.jpg

Bir ceviz diyarı olan Bahçesaray'da (Müküs) ve Çatak'ta terör nedeniyle hayvancılığın yok olması sonucu halk, geçim sıkıntısı nedeniyle, gelen talep üzerine yöre halkı sahip olduğu ve tomruğu büyük değer taşıyan ceviz ağaçlarını bir bir kestirmeye başlamıştı. Ceviz kesimindeki kısıtlamayı bildikleri için de tomruğu cazip cevizler, önce hiç dalı kalmayacak şekilde iyice budanıyor, ardından da ağaç kurumaya başlayınca bir tutanak tutulup kesim için düzen hazırlanıyor ve cevizler kesiliyordu. Böylece yörenin bal kadar ekonomik girdi sağlayan ceviz ağaçları tükeniyordu. Bunu önlemek amacıyla bir takım koruma çalışmaları yürütülmektedir.

Bölgenin orman varlığı insanlar tarafından ciddi bir şekilde tahrip edilmiştir. Tahrip edilen bu sahaların otlatılması sebebiyle açık kalmakta, bu da yağış nedeniyle çığa, toprak kaymasına, sellere neden olmaktadır. Bu durum toprak erozyonu tahribatını artırmaktadır. Toprak erozyonu bölgenin önemli çevre sorunlarından olup, son yüzyılda önemli ölçüde artarak büyümektedir. Erozyon, verimli toprakları sürükleyip toprak verimliliğini azaltmasının yanısıra, bölgedeki dereler üzerine kurulan barajların ömrünü de kısaltmaktadır.

Ormansızlaşmanın beraberinde getirdiği diğer bir sorun da, doğal hayatta bulunan bazı türlerin, yaşam ortamının bozulması nedeniyle yok olmaları veya yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmalarıdır. Aşırı ve bilinçsizce avlanma bu tehlikeli süreci hızlandırmaktadır. Örneğin : Bölgedeki bütün derelerde yoğun olarak bulunan Su Samuru (Lutra lutra) ve Dağ Alabalığı", "Dere Alabalığı", "Büyük Benekli Alabalık" veya "Anadolu Alabalığı olarak bilinen veya halk tarafından "Çatak Alabalığı olarak adlandırılan Salmo Trutta Macrostigma populasyonunda ciddi azalma görülmektedir.

Bölgenin yaylalarını ve dağ yamaçlarını süsleyen birçok doğal bitki, doğal güzelliklerimiz yanında biyolojik zenginliğimizi ve gen kaynaklarımızı da oluşturur. Bunların bazıları süs bitkisi, bazıları ilaç, bazıları ise baharat veya yiyecek olarak değerlendirilmektedir. Toplanan bu bitkilerin bir kısmı şahsi tüketim için kullanılırken bir kısmı ticaret amacıyla toplanıp pazarlanmaktadır. Uckun (Rehum ribes) ve Çiriş (Eremurus spectabilis Bieb) gibi. Toplanan bu doğal ürünler sebzenin ve meyvenin kıt olduğu dönemlerde yöre insanının gıda gereksinimini karşılamakta, bu da doğal ürünleri yerel ekonomi ve aileler açısından, çok önemli kılmaktadır. Ancak, bu gibi bitkilerimiz doğal ortamların tahribatı ve aşırı söküm nedeniyle nesillerinin tükenmesi gibi tehditlerle karşı karşıyadırlar. Havza, ekolojik değeri yüksek alanlarıyla bitki ve hayvan türleri açısından, oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ancak turizm ve yerleşim gibi yatırımlar nedeniyle yaban hayatın zenginliği ve türlerin korunması zaman zaman tehlikeye girmektedir.

Van kentinin simgelerinden biri Van Gölü'dür. Van Gölü şimdiki Nemrut Dağı volkanı'ndan çıkan lavların bir set oluşturarak, Van Gölü çanağı'nın Muş Ovası'yla bağlantısını kesmiş daha sonra yöre sularının dışa akışının kesilmesiyle Van Gölü oluşmuştur. Yüzölçümü 3.713 km2 olan gölün suyu yüksek derecede alkali -sodalı- (PH 9,8) ve tuzlu (tuzluluk %0,19) dur. Göle çok sayıda dere veya küçük akarsu dökülmektedir. Van Gölü, koy ve körfezleri adaları ve iskelesiyle küçük bir denizi andırdığı için halk tarafından Van Denizi olarak tanımlanmaktadır.

Van Gölü'nde yaşamaya alışmış tek balık türü İnci Kefali (Chalcalburnus Tarichi)'dır. İnci kefali, ilkbaharda sürüler halinde göle akan derelere göç ederek yumurta bırakmaktadır. Bu dönem, dere ağızlarına tuzaklar kurarak rahat bir şekilde balık avlamak, yöre halkı tarafından bir alışkanlık haline gelmiştir. Son yıllarda aşırı avcılık ve yağış azlığı nedeniyle derelere gelen suyun azalması, dereler üzerindeki kum ocakları ve vb nedenlerle üreme alanının tahrip edilmesi nedeniyle populasyonunda ciddi azalma görülmektedir. Fakat son yıllarda balığın sürdürülebilir bir şekilde avlanması konusundaki çalışmalar, gelecek için balığın korunarak tüketileceği konusunda umut vermektedir.

Anadolu, barındırdığı biyolojik varlıkları nedeniyle dünyanın en önemli bölgelerindendir. Anadolu'nun önemli ve farklı bir parçası olan Doğu Anadolu Bölgesi'nde şiddetli bir karasal iklim hüküm sürmektedir. Yazları sıcak ve kurak, kışları sert ve soğuktur. Fakat, Van şehri ve civarı karasal iklim bölgesinde olmasına rağmen arazisinin morfolojisi ve Van Gölü'nün okyanus etkisi nedeniyle iklim değişimi göstermekte, bu da bölgenin diğer illerine göre farklı bir ekolojik sistemin ve bitki örtüsünün oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Van bölgesi, bu jeolojik, iklimsel, coğrafik ve topoğrafik bakımdan farklılığı nedeniyle çok farklı ve zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Nitekim, Türkiye'nin Önemli Bitki Alanları (ÖBA) projesini yürüten Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) de Van Gölü ve çevresini önemli bitki alanları kapsamına almış bulunmaktadır. Van Gölü'nün güney kıyıları, Erek Dağı, Artos Dağı, Müküs Vadisi, Çatak Vadisi, Norduz Bölgesi, Çuh Gediği, İspir Dağı, Tendürek Dağları, Süphan Dağı, Zilan Deresi, Pirraşit Dağı bölgenin önemli bitki alanlarıdır. Bu alanların her birisi bitki zenginliği ve floristik açıdan ayrı ayrı incelenmeye değer yörelerdir.

Bölge dağlık bir coğrafi yapıya sahip olduğundan Geofit bitkiler bakımından zengindir. Bu zenginlik, bazen turist adı altında bölgeyi dolaşan bazı yabancılar tarafından toplatılıp yurt dışına pazarlamakta bazen de yerel toplayıcılar yardımıyla köylüler tarafında toplanıp büyük şehirlere satılmaktadır. Örneğin: dondurma yapımında kullanılan, halk arasında salep olarak bilinen ve bir goefit bitkisi olan orkidenin yumruları uzun bir süredir aşırı bir derecede toplanarak satılmaktadır. Bu kaçak söküm nedeniyle, bazı orkide türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya oldukları bir gerçektir.

Oysa ülkemizin de dahil olduğu UNESCO üyesi ülkeler 1972, Paris, Dünya Kültürel ve Doğal Mimarinin Korunmasına Dair Sözleşmeyle tarihi yapılar, doğal ve ekolojik sitler, bitki ve hayvan türlerinin korunması ve gelecek kuşaklara iletilmesini kabul etmiştir. Avrupa konseyine üye ülkeler de 1979, Bern Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesiyle yabani flora (bitki türleri) ve faunanın (hayvan türleri) korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla bu sözleşmeyi imzalamışlardır.


cevre8.jpg
cevre7.jpg


1989 Önemli Kuş Alanları (ÖKA) envanterinde Van Gölü'nde ya da kıyısında yer alan ÖKA şunlardır: Ahtamar (Akdamar) Adası, Horkum Sazlıkları, Edremit Sazlıkları, Çelebibağı Sazlıkları, Van Sazlıkları, Erçek Gölü, Karasu Sazlığı, Sodalıgöl, Arin Gölü, Nemrut Gölü ve Bendimahi Deltası idi. Bunlardan Çelebibağı (350 ha) ve Bendimahi (230 ha) en büyükleriydi, diğerlerinin alanları 5-80 ha arasında değişmekteydi. İnce kum şeritleri sazlıkları gölden ayırmakta ve tatlı su karakterlerini korumalarını sağlamaktaydı. Bu sazlıklarda nesli tehlike altındaki türlerden yaz ördeği, dik kuyruk ve pasbaş ve patka gibi nesli tehlike altında ördek türleri önemli sayılarda bu alanlarda yaşamaktaydı. Erçiş yakınlarında yarımada da nesli tehlike altında olan toy kuşları bulunmaktaydı.

Çıkışı olmayan göle, su girişi, genellikle buharlaşmadan fazla olduğu için göl uzun bir süreden beri değişik hızlarda yükselişini sürdürmektedir. 19. ve 20. yüzyıllarda eskiden yarımada olan bir çok yer, ada haline gelmiştir. Bu nedenle bazı yerleşim merkezlerinin (örneğin Erçiş) göl kıyısından daha içerilerde yeniden kurulması gerekmiştir. 20. yüzyıl boyunca su seviyesi düzenli bir artış göstermiştir. Ancak 1986 yılında, su seviyesi yükselmeye başlayan gölde, 10 yıl içinde 2,16 metrelik bir artış olmuştur. Bunun sonucunda gölün kıyısında kalan sulak alanlar ÖKA yok olmuştur.

Yakın dönemde görülen su seviyesi yükselmeleri, bu sulak alanların Van Gölü'nün sodalı suları altında kalmalarına neden olmuştur. Küçük sulak alanların büyük bölümü yok olmuş, Bendi Mahi Deltası ve Çelebibağı sazlıklarında sodalı su bir kilometre kadar içeri girerek bitki örtüsünü tahrip etmiştir.



cevre05.jpg
cevre06.jpg



KENT COĞRAFYASI

Şehir, ortalama yüksekliği 1700 m civarında olan Van Ovasında kurulmuştur. Ovanın kenar kısımlarına doğru yükseklik 1800 m'yi bulur. Van Ovası'nın doğu kenarında yüksekliği 3204 m olan Erek Dağı dik bir duvar gibi yükselir. Bu kütle, ovanın doğusunu tamamıyla kapatır. Ovanın kuzeyinde Şahbağı (1968 m), kuzey-doğusunda ise Musakent tepesi (2407 m) bulunur. Ovanın içinde belirgin tepeler: Toprakkale Tepesi ve Van Kalesidir.

cevre02.jpg
Van Ovası, doğudan batıya, Van Gölü'ne doğru hafif eğimlidir. Bu durum drenaj açısından olumludur. Bu eğim sayesinde tarihi kerhizlerin (toprak altı su kanalları) yapımı mümkün olmuştur. Nitekim, kerhizlerin başlangıç noktaları Van şehrinin doğu ve güney doğusundadır. Yer altı suları kerhizlere kanalize olarak meyle uygun akar ve Van şehri içinde yüzeye çıkarlar. Kerhizlerin yüzeye çıktıkları nokta, başlangıç noktasından daha alçaktır. Değişen şehirde, bu kerhizlerin amacına uygun kullanımı gittikçe azalmaktadır.

CUMHURİYET ÖNCESİ KENT DOKUSU

M. Ö. 855 yıllarında Van Gölü kıyısında kurulmuş olan Van şehri; tarihi, askeri ve stratejik öneme sahip olmasının yanı sıra zaman zaman da önemli uygarlıkların kesişme noktası olmuştur.

Asur kaynaklarında dahi Van, bahçeleriyle süslü, ağaçlı bir yer olarak belirtilmiştir. XIX. yüzyılın sonlarında Van, bağlar ve bahçeler arasında seyrek dokulu bir yerleşim birimi özelliğine sahipti. Aşağı Şehir olarak nitelendirilen surlu kesim, Van şehrinin iş ve ticaret merkezini oluşturuyordu. Burada ticarethaneler, resmi daireler, camiler yer alırdı. Şehrin ikinci kısmını oluşturan ve surlu kesimin üstünde yer alan Yukarı Şehir ise, bahçeleri bol, güzel meyveleri ve zengin şarap üretimi ile ünlüydü. Bu bahçeler çaylarla ve Urartular döneminden kalan kanallarla sulanırdı. Şehrin bu bölümü daha çok ikametgâhlara ayrılmıştır. Bahçeler arasından girilip ana caddeye ulaşılınca yerleşme grupları seçilirdi. Van valisinin ve diğer idarecilerin özel malikaneleri, zengin Ermeni tüccarlarının evleri bu bölgedeydi. Amerikan misyonu, Dominik Fransız misyonu, Rus, İran, ve İngiliz konsoloslukları ve Gregoryan mezhebinin önemli kiliseleri ile bazı ülkelerin okulları da bahçeli kesimde yer almaktaydı. Şehirde Amerikan okulları gibi değişik ülke okul ve konsolosluklarının bulunması, sosyo-kültürel açıdan olduğu gibi şehirleşmenin seyrine de önemli bir katkıda bulunmuştu.

1895-1917 yılları arasındaki Ermeni ayaklanmaları, 1917'deki Rus işgali nedeniyle şehrin canlılığını ve kültürünü elinde bulunduran kesimin önemli bir kısmı ya göç etti ya da savaşlarda öldü. Bu durum şehrin kültür birikimi ve yaşam tarzı üzerinde oldukça vahim sonuçlar ortaya çıkardı. Şehrin, gelişmesi için gerekli kültürel birikimini kaybetmesi, bitmek tükenmeyen savaşlar, yeni çizilen siyasi sınırların ticaret hayatına getirdiği yasaklar, şehir halkının tarım ve el sanatlarına dayalı olan zayıf ekonomisi; kentin, uzun süre kendi içine kapalı kalmasına, zayıflamasına ve büyük şehirlere göç veren bir il halini almasına sebep oldu.

CUMHURİYETTEN SONRA KENT DOKUSU

Cumhuriyet döneminde Anadolu'nun belirli bölgelerinde sanayileşme ile birlikte şehirleşmenin de başladığını görüyoruz. Modernizmin bu etkileri Anadolu'nun her yerinde aynı zamanda görülmemiştir. Van ilinde modern anlamda şehirleşme son 20 yıl içinde değişik sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı hızlı bir döneme girdi. Son 15 yıldır bölgedeki olağanüstü durumdan ötürü şehre doğru göç hızlanmış ve şehirdeki gelişme giderek plansız yapılaşmaya ve gecekondulaşmaya yönelmiştir. Şehrin bir yanında modern kentlere özgü yapılar ve yaşantı biçimleri gözlenirken, diğer yanda ise bölgenin en gelişmemiş köyünde bile görülmeyecek sefaletler bulunmaktadır.

İlde 1980'lere kadar toprak evler yoğun bir şekilde bulunurdu ve apartman tipi beton evlerin oranı çok azdı. 1980'lerin ortasından sonra yapı kooperatiflerinin kurulmalarıyla kentte hızlı bir yapılaşma başladı, günümüzde de bu yapılaşma gelişerek devam etmektedir. Kent merkezinin hızlı gelişimi, yakın çevrede bulunan yeşil alanların azalmasına ve bir kısmının da tamamen yok olmasına neden olmuştur. Bu süreç içinde şehrin eski yerleşim alanlarında bulunan ve şehrin kimliğinde önemli bir yeri olan yeşil alanlar ve büyük bahçeli eski evler korunamadığı gibi, var olan yeşil alanlar küçülmekte veya tamamen yok olmaktadır. Yeşil alanların gerek miktarı ve gerekse kent dokusu içindeki dağılımı ihtiyacı karşılayacak düzeyde değildir.

Şehir, Cumhuriyet döneminde bahçelik kısımda yeniden kuruldu ve bu kesim zamanla yeni bir kimliğe büründü. Şehrin yeni merkezi, yeni kurulan Cumhuriyet Caddesi ve çevresi oldu. Cumhuriyet Caddesi, İskele Caddesi, K. Karabekir Caddesi, ve İpek Yolu civarındaki nüfus, kentin diğer kesimlerine oranla çok daha yoğundur. Eski yerleşim alanı olan Van Kalesi çevresindeki surlar içindeki kesim ise ölü bir şehir haline geldi.

Van'ın iş merkezleri, Cumhuriyet Caddesi etrafında yoğunlaşmıştır. Çok katlı yapılaşma son yıllarda kamu binaları ile başlamış olup, araç ve yaya trafiği açısından sıkıntılara sebebiyet vermektedir.

Son yıllarda İpek Yolu'nun doğu kısmı ve İkinisan Caddesi'nin kuzeyi arasında kalan bölgede yoğun yapılaşma ve kooperatifleşme görülmektedir. Selimbey, Şamranaltı, Şabaniye, Mithat Bey mahallelerinde eski kent dokusu halen devam etmekte olup konutlar genellikle büyük bahçeler içinde bulunmaktadır. Hacıbekir, Sıhke, Şabaniye, İstasyon, Fatih Mahalleleri civarı ise gecekondulaşmanın en yoğun olduğu yerleşim alanları olarak görülmektedir.

KENTİN YAPILANMASI VE YEŞİL ALAN OLUŞUMU

Son yıllarda, insanlığın karşı karşıya kaldığı köklü değişimlerinin etkisiyle, fiziksel çevre ve özellikle kentleşmede yoğun değişimler yaşandı. Plansız ve bilinçsiz yapılaşma, hızlı ve hazırlıksız kentleşme, açık-yeşil alanların aleyhine işleyen bir süreci beraberinde getirdi. Kentte artan hayat temposu, göçün getirdiği heterojen nüfus dağılımı ve buna paralel artan nüfus, şehirleşmeyi -özellikle açık-yeşil alanlar açısından- son derece sağlıksız bir yapıya büründürdü. Bu olumsuzluğun sonucu olarak kent içi yeşil alanlar giderek azalmış ve sonuçta insanın sağlıklı yaşamasına elverişsiz -özellikle doğal kaynaklar bakımından yetersiz- bir şehirleşme modeli ortaya çıkmıştır.

Yeşil alanlar, bir süre için de olsa kişiyi kentin gürültüsünden uzaklaştırıp, insanın yaşama sevinci duyabileceği ortamlardır. Van şehir merkezinde değişik yollarla gelmiş ve yeşil alan düzenlenmesinde önemli bir yer tutan çalı ve ağaçların halk tarafından yeterince tanınmaması ve bu ağaçlarla halk arasında ünsiyet kurulmaması sonucunda, insanlarla doğa arasındaki bağ zayıflamıştır. Bu da var olan büyük bahçelerin gerekli olan bakımlarının yapılmaması sonucunda, kurumalarına veya zayıflamalarına neden olmuştur. Şehrin yeşil dokusu tarihten gelen ve "Dünyada Van Ahrette İman" olarak da deyimleşen güzelliği büyük ölçüde yitirilmeye başlanmıştır.


cevre03.jpg
cevre04.jpg

KENTLEŞMENİN GETİRDİĞİ ALTYAPI PROBLEMLERİ

Kentte kanalizasyon sisteminin kurulduğu eski yerleşim yerlerinde yer altı su kirliliği olması beklenmemektedir. Bu bölgelerdeki yer altı suları sulama amacıyla kullanılabilir. Fakat, göç nedeniyle yeni kurulan Erek Mahallesi gibi yeni yerleşim birimlerinde atık sular fosseptik çukurlarının ya da yaygın bir şekilde açıkta akıtılması nedeniyle, yer altı sularının kirletilmesi ihtimalini gündeme getirmektedir. Bu açıdan yer altı sularının insan sağlığı açısından kullanılması tehlikelidir. Kentin, Van Gölü kıyılarına yakın olan İskele Mahallesi gibi yerleşim birimlerinde son yıllarda yükselen su seviyesi, sodalı göl sularının yer altı sularına karışma ihtimalini artırmaktadır. Bu yüzden bu suları sulama suyu olarak kullanmak sakıncalı bir hale gelmiştir.

Kentte Van Merkez, Muradiye ve Erciş, Başkale İlçelerinde kanalizasyon sistemi bulunmaktadır. Bunlardan Van Merkez, Muradiye ve Erciş Belediye Başkanlıklarına ait atıksu arıtma tesisi bulunmaktadır. Ancak sözkonusu kanalizasyon sistemlerinin yaklaşık %70-80 i tamamlanmış olup, sorunun çözümüne yeterli cevap olmamaktadır.

Van Ovası'nı kateden önemli bir akarsu yoktur. Başlıca akarsu, Turna Gölü (Keşiş Gölü) Barajının sularını boşaltan Değirmendere'dir. Değirmendere, kuzey-doğudan ovaya girer ve ovanın kuzey kenarını izleyerek İskele Mahallesi'nden Van Gölü'ne karışır. Ova içindeki yatağı, Akköprü çayını alır. Diğer akarsu, Dani (Gölardı) Göletinden çıkıp, kuzeyindeki Erek Dağı ve güneydeki dağlarından yan kolları olarak güneydoğudan ovaya giren deredir. Bu dere, geçtiği yerlerde sulama suyu olarak kullanıldığından aşağı kesimlerde kaybolur. Van Ovası'nın doğusundaki Erek Dağı'ndan kaynağını alan küçük bir dere olan Zernebat Suyu, Van şehri'nin içme suyunu temin etmede kullanılır. Bu üç akarsu ve çevreden gelen mevsimlik dereler taşıdıkları materyal ile Van Ovası'ndaki alüvyon birikiminde günümüzde de etkili olmaktadır. Son yıllarda kentin gelişmesine paralel olarak, alt yapı gelişmediğinden derelerin etrafında gelişen mahallelerdeki evlerin pis suları ve bir kısım çöpleri dere yataklarına deşarj edilmektedir. Bu da özellikle yaz aylarında pis kokuya ve sineğe neden olmaktadır.

ÇEVRE YÖNETİMİ VE ÇED ŞUBE ÇALIŞMALARI

SU KİRLİLİĞİ

31.12.2004 tarih ve 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında deşarj izin iş ve işlemleri ile denetimler devam ettirilmektedir. Yönetmeliğe uygun olarak 9 adet atıksu arıtma tesisi/sistemi işletmecisine deşarj izni verilmiştir

Van Gölünün kirliliğe karşı korunması çalışmaları çerçevesinde, ilimizde; O.C.İ Çimento A.Ş., Yüksek İhtisas Hastanesi, Erciş Şeker Fabrikası, M.T.A. Bölge Müdürlüğü, E.Ü.A.Ş. Van H.E.S Müdürlüğü, D.H.M.İ. Van Hava Limanı Müdürlüğü, Karayolları Bölge Müdürlüğü Van Bakımevi, Van F Tipi Cezaevi Müdürlüğü, T.O.K.İ Başkanlığı Edremit Konutları ve Merit Otel İşletmesinin Evsel Nitelikli Atıksularının arıtıldığı Arıtma Tesisleri ile Erciş, Muradiye ve Van Belediyelerine ait Atıksu Arıtma Tesisleri bulunmakta olup, Arıtma Tesisleri çalışır durumdadır.

Van Gölü sahil Bandında faaliyet gösteren toplam 65 Dinlenme Tesisi, Oteller, Günübirlik Tesisler, Yazlıklar, Piknik Alanları vb. İşletmelerin denetimleri yapılmıştır. Denetimler sırasında tespiti yapılan kirlilik kaynağının bertarafı için çalışmalar yapılmaktadır.

İş Termin Planı Genelgesi gereğince; kanalizasyon sistemi bulunmayan veya kanalizasyon sistemi bulunup arıtma tesisi inşa etmeyen Belediye Başkanlıkları ile Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüklerine kanalizasyon sistemi oluşturma ve arıtma tesisi yapımı için iş termin planı hazırlatılmış ve Bakanlığımız onayına sunulmuştur. İzleme ve kontrol çalışmaları devam etmektedir.

KATI ATIKLAR

İlimizdeki katı atıklar Van-Özalp karayolu 7.km de vahşi depolama şeklinde yapılmaktadır. İlimiz katı atık sorununun bir an evvel çözüme kavuşması için tüm Belediye Başkanlıkları ve Kaymakamlıkların katılım sağladığı toplantı düzenlenerek katı atık birliği kurulması kararı alınmıştır. Bu çerçevede Van Mahalli İdareleri Sürdürülebilir Çevre Yönetimi Birliği kurulmuş ve 01.03.2007 tarihi itibariyle fiilen çalışmaya başlamıştır. Birlik kanalıyla İlimiz ve ilçelerinde inşa edilecek olan Katı Atık Bertaraf Tesislerinin tamamlanmasından sonra katı atık sorunu çözümlenecektir.



cevre1.gif
cevre2.gif
HAVA KİRLİLİĞİ

İlimizde, özellikle, ısınma enerjisi temini için sosyo ekonomik şartlardan dolayı ucuz fakat, düşük kalorili kükürt oranı yüksek kömürlerin kullanılması, motorlu taşıt sayısının hızla artması ve az da olsa sanayi tesislerinin bacalarından atmosfere bırakılan istenmeyen maddeler hava kirliliğinin ana kaynakları olarak sıralanabilir. Bunların yanında inşaat yapım işleri esnasında oluşan kirlilik kaynak olarak söylenebilir. Ancak, tüm hava kirliliği içinde payı çok azdır. Ayrıca, taş ocaklarının oluşturduğu kirlilikte kaynak olarak söylenebilir.

Türkiye'de endüstri tesislerinden kaynaklanan hava kirliliğinin kontrol altına alınmasına ilişkin ayrıntılı düzenlemeler, esas itibariyle 22.07.2006 tarih ve 26236 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Endüstri Tesislerinden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde yer almaktadır. “Endüstri Tesislerinden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” çerçevesinde emisyon iznine tabi tesislerin bir kısmı iznini almış, bir kısmının ise izin işlemleri devam etmektedir.

13 Ocak 2005 tarih ve 25699 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” ve Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün 25.07.2007 tarih ve 2007/8 Nolu Genelgesi doğrultusunda, 26.06.2007 tarih ve 2007/06 nolu Mahalli Çevre Kurulu Kararı hazırlanarak, İlimizde satışa sunulacak yakıtların pazarlama ve tüketim aşamalarında uyulması gereken kurallar belirlenmiştir. Bu doğrultuda, Belediye Başkanlığı ve İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından Denetim Ekibi oluşturularak, İlimizdeki Apartman-Site, Otel, Hamam ve İş Merkezlerine yönelik denetimlere devam edilmektedir. Kamu kurum kuruluşları ve sitelerden kömür ve fuel-oil numuneleri alınmakta ve Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından akredite edilmiş laboratuvarlarda analizleri yaptırılmaktadır.

İlimiz ve ilçelerinde faaliyet gösteren kömür satıcıları 26.06.2007 tarih ve 2007/06 Nolu Mahalli Çevre Kurulu Kararı uyarınca denetlenmekte (özellikle açık kömür) ve Kömür Satış İzin Belgesi ile ilgili çalışmalara devam edilmektedir. Mahalli Çevre Kurulu Kararlarına göre; konutların ısıtılmasından n kaynaklanan hava kirliliğinin önlenmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır: açıkta kömür satmamak ve satın almamak, kömür satın alırken torbalı, kalorisi yüksek, nemi düşük, kükürttü düşük kömür almaya dikkat etmek gerekmektedir.

Hava Kalitesi İzleme İstasyonumuz, Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü hizmet sahası içerisinde 18.10.2005 tarihinden itibaren faaliyete başlamış olup, istasyonda; SO2 ve PM ölçümleri yapılmaktadır. Sonuçlar saatlik olarak, internet ortamından Pharmacies, Drugs, Medications adresinden takip edilebilmektedir.

İlimizde araç sayısının artışı ile beraber, egzoz emisyonlarından kaynaklanan hava kirliliğinin boyutu da önemsenecek düzeydedir. 2007 yılı Eylül ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı motorlu araç sayısı 49.060 adettit. İlimizde 2007 yılında egzoz emisyon ölçümü yapılan toplam araç sayısı 24.991 adetolup, 3 istasyonda egzoz emisyon ölçümleri yapılmaktadır.

TIBBİ ATIKLAR

22.07.2005 tarih ve 25883 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında sağlık kuruluşlarının tıbbi atıklarının kaynağında ayırma ve belediye başkanlıklarının tıbbi atık taşıma ve bertaraf işlemleri denetlenmektedir. Tıbbi atık bertaraf ücreti 2007 yılı için 75 YKr./Kg., bertaraf tesisi kurulması halinde 1,060 YTL olarak İlimiz Mahalli Çevre Kurulu kararı ile belirlenmiştir.Yıl içerisinde tüm Belediye Başkanlıkları ve hastanelerinin ilgili teknik personellerine iki kez tıbbi atık atık eğitimi verilmiştir.

İlimizdeki faal 15 hastanede yatak kapasitesi baz alınarak (20 yatak üstü geçici atık deposu/20 yatak altı konteyner) tıbbi atıklar ile ilgili olarak fiziksel düzenlemeler yapılmış, 57 sağlık ocağı bilgilendirilmiş,. Denetim ve izleme çalışmalarına periyodik olarak devam edilmektedir.

Tıbbi Tık-Evsel Atık Geçici Atık Depoları Tıbbi Atık-Evsel Atık Konteynerleri

GÜRÜLTÜ KONTROLÜ

01.07.2005 tarih ve 25862 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği” doğrultusunda görüntü ve gürültü kirliliğine yol açan şehir merkezinde ve yol güzergahlarında bulunan küçük imalathanelerin şehir dışına çıkarılma çalışmaları devam edilmektedir. Canlı müzik yapan eğlence yerlerine ve düğün salonlarına Gürültü Ölçüm ve İzleme Monitörleri taktırılarak mühürlenmiştir. Söz konusu Yönetmelik kapsamında Liste A ve B kapsamında olan toplam 83 adet işletmeye “Gürültü Kontrol İzin Belgesi” başvurusu yapmaları için tebligat yapılmıştır.

ATIK PİL VE AKÜMÜLATÖRLERİN KONTROLÜ

Yönetmelik kapsamında, 2006 yılında İlimizde faaliyet gösteren 6 adet işletmeye atık akümülatör geçici depolama izni verilmiştir. Ancak 2007 yılında bu işletmeler alım, satım, bakım ve onarım yapanlar kapsamına alınmış ve geçici depolama izinleri iptal edilmiştir.

31.08.2004 tarih ve 25569 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği kapsamında yapılan denetim çalışmalarına ait bir görüntü.

ÇED İZLEME VE KONTROL ÇALIŞMALARI

16.12.2003 tarih ve 25318 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği” kapsamında yönetmeliğe tabi işletmeler tarafından hazırlatılan Proje Tanıtım Dosyalarının ve ÇED Raporlarının izleme ve kontrol çalışmalarına devam edilmektedir.

22 adet firmanın kontrolü yapılıp, izleme ve kontrol formaları doldurulup Bakanlığa gönderilmiştir.

15.10.2007 tarihi itibariyle proje tanıtım dosyası sonuçlandırma yetkisi Valiliğimize verilmiş olup, bu kapsamda 4 adet işletmeye “ÇED Gerekli Değildir” belgesi düzenlenmiştir.

ÇEVRE EĞİTİMİ

Bakanlığımız ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında 1999 yılında yapılan Protokol gereği; 2005-2006 yılında 12 Okula, 2006-2007 yılında ise 10 Okula Çevre Eğitimi ve Ağaçlandırma konularında eğitim verilmiştir. 2007-2008 Eğitim-Öğretim yılında ise 5 okul Erciş İlçesi, 5 okul Muradiye İlçesi olmak üzere 10 okul eğitim kapsamımıza alınmıştır.

İlimizde; Hava Kirliliği, Soba Zehirlenmeleri, Kömür Satın Alırken Dikkat Edilecek Hususlar, Egzoz Emisyon Ölçümleri başlıkları altında toplam 12.000 adet broşür,3000 adet afiş dağıtımı yapılmıştır.


cevre9.jpg
cevre10.jpg



MAHALLİ ÇEVRE KURULU KARARLARI

15 Nisan 2004 tarih ve 25434 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Çevre ve Orman Bakanlığı Mahalli Çevre Kurulları Çalışma Usul ve Esasları Yönetmeliği” doğrultunda; İlimizdeki; genel çevre politikaları ve uygulamaları, ağaçlandırma ve doğal hayatı koruma faaliyetlerini düzenlemek amacıyla, 2006-2007 yılında toplam 19 adet Mahalli Çevre Kurulu Kararı alınmıştır.

Mahalli Çevre Kurulu Kararlarında başlıca; Baz İstasyonları yer seçimi izni, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği kapsamında olan iş ve işlemler,Tıbbi Atıkların bertaraf ücretlerinin belirlenmesi, Tesislerin Emisyon izinleri, Atıksu Arıtma Tesislerinin Deşarj İzinleri, İlimizde satışa sunulacak yakıtların pazarlama ve tüketim aşamalarında uyulması gereken kurallar, Uygulamalı Çevre Eğitimi, Araçların Egzoz emisyon Ölçümü, Anız Yangınlarının Önlenmesi ve Leyleklerin korunması, popülasyon hacminin belirlenmesi ile çevre politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasına yönelik konularında 2006 yılında 9 adet, 2007 yılında 10 adet olmak üzere toplam 19 adet Mahalli Çevre Kurulu Kararı alınmıştır.

HEDEFLERİMİZ

-Geçici atık akümülatör depolama alanlarının denetimi,

-20 adet atık pil toplama kutusunun şehrin muhtelif yerlerine bırakılarak atık pil toplama kampanyasının gerçekleştirilmesi,

-Hafriyat atıkları yer seçiminin gerçekleştirilmesi,

-İnşaat sezonunda, kum ve taş ocaklarının denetimi,

-ÇED Yönetmeliği kapsamında hazırlanan proje tanıtım dosyaları ile ÇED Raporlarında belirtilen taahhütlerin yerine getirilmesinin sağlanması,

-Yıl içinde en az 9 adet MÇK toplantısının yapılması,

-Etkin gürültü kontrol denetimlerinin sağlanması,

-Van Merkez Katı Atık Depolama Sahası İhalesinin gerçekleştirilmesi,

-Belediyeler bazında katı atık durumu tespiti ve sınıflandırılması çalışmalarının devamı,

-Üçer aylık periyotlar halinde din görevlilerine çevre korumacılığı eğitimi verilmesi,

-Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı en az 10 adet okula hava, su, toprak, gürültü kirliliği, katı atıklar ve geri kazanım ile ağaçlandırma ve doğal hayatı koruma konularında eğitim verilmesi,

-İl emisyon envanterinin çıkarılarak, emisyon izni almayan işletmelerin izinlerinin alınmasının sağlanması,

-Atık yağ üreticilerinin, atık yağlarının yönetmelik çerçevesinde bertarafının sağlanması,

-AB ve Bakanlığımızın işbirliği ile devam eden Özel Atıklar Eşleştirme Projesinde diğer illere eğitim verilmesi (pilot iller hariç),

-Arıtma tesislerinin tam verimle çalışmalarının sağlanması ve sürekli takip edilmesi,

-Günübirlik piknik ve dinlenme tesislerinin, yazlık tipi evlerin katı atık ve fosseptik denetimlerinin sürdürülmesi,

-Kömür Satış İzinlerinin verilmesine devam edilmesi, kış sezonu boyunca yakıt denetimlerinin sürdürülmesi,

-Hava Kirliliği Ölçüm İstasyonunun tam verimle çalışmasının sağlanmasıdır.

-Sağlık ve Belediye personeline tıbbi atık eğitimleri, Özel İdare, Kaymakamlıklar ve Belediye personeline ise 2872 Sayılı Çevre Kanunu Uygulamaları hakkında eğitim verilmesi,

-İl Emniyet Müdürlüğü ile birlikte, trafikte seyreden motorlu araçlarının egzoz emisyon ölçümlerinin yapılması ve sürekliliğin sağlanması,

AĞAÇLANDIRMA EROZYON KONTROL OR-KÖY ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMALARI

DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR MÜHENDİSLİĞİ

Van Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği ve Başkale Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği olmak üzere iki birimden oluşmaktadır. Sürdürülebilir Doğal Kaynak kullanımı ilkesine uygun olarak doğal kaynakları koruma misyonumuz olup bu doğal kaynakların gelecek nesillere aktarmak ise vizyonumuzdur.

Van bölgesi kuş göçlerinin güzergahı üzerindedir. Türkiye’nin en büyük sulak alanı olan Van Gölü’nün büyük bir kısmı ilimiz sınırlarındadır. İlimiz sınırlarında büyük bir çoğunluğu Van Gölü kıyılarında bulunan çok sayıda Sulak Alan bulunmaktadır. Bu sulak alanları sıralayacak olursak;

1- Van Sulak Alanı
2- Bendimahi Sulak Alanı
3- Çelebibağı Sulak Alanı
4- Çaldıran Sulak Alanı
5- Dönemeç Sulak Alanı
6- Edremit Sulak Alanı
7- Göründü Sulak Alanı
8- Karasu Sulak Alanı
9- Yaylıyaka Sulak Alanı

Yine il sınırlarımız içersinde Van Gölü kıyılarında bulunan bu Sulak Alanların dışında, Kuşların barındığı ve göç ederken konakladığı Erçek Gölü, Kaz (Çimenova) Gölü, Keşiş (Turna) Gölü, Ak Göl ile Zernek Baraj Gölü, Sarı Mehmet Baraj Gölü, Koç Köprü Baraj Gölü ve Sıhke Göleti gibi çok sayıda Doğal Göl ile Baraj ve Gölet de bulunmaktadır.

4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu doğrultusunda Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliğine verilen görevlere bağlı olarak, İlimiz genelinde Av Koruma Kontrol çalışmaları düzenli olarak yapılmaktadır. Av Kabahati işleyenler hakkında ise 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu ve Merkez Av Komisyonu Kararı doğrultusunda gerekli yasal işlemler yapılmaktadır.

Yasadışı avcılığın önlenmesi çalışmalarının yanı sıra Devlet Avlaklarında ve yukarda sayılan göl ile sulak alanlarda bulunan av ve yaban hayvanlarının takibi de yapılmaktadır. Bu bağlamda tüm sulak alanlarda göçmen kuşların göçleri takip edilmekte, Kuş gribine karşı Takip ve İzleme çalışmaları da yürütülmekte sulak alanlar civarındaki mahalle ve köylerde Kuş Gribi bilgilendirme çalışmaları da yapılmaktadır.

İl Av Komisyonu çalışmalarının sekretaryası Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği tarafından yapılmaktadır. Alınan kararlar Çevre ve Orman Bakanlığımız Merkez Av Komisyonuna gönderilmektedir.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde İlimiz sınırları içersinde Sokak Hayvanlarını Koruma faaliyetleri, Sivil Toplum Örgütleri ve İl Hayvanları Koruma Kurulu sekretarya çalışmaları yapılmaktadır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereğince her 3 ayda bir İl Hayvanları Koruma Kurulu toplanmaktadır. İlimizde Hayvan Barınağı yapımı çalışmaları başlatılmış olup, barınak yer tespiti için Van Belediyesi Başkanlığı ile birlikte çalışmalar yürütülmektedir.

Çevre ve Orman Bakanlığımızın oluru ile İl Müdürlüğümüz ile Yüzüncü Yıl üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dekanlığı arasında yapılan protokol ile Yüzüncü Yıl üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Hayvan Hastanesi, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 4. maddesiyle 4856 sayılı Kanuna dayanılarak yayınlanan “Av ve Yaban Hayatı üretme Yeri ve İstasyonları İle Kurtarma Merkezlerinin Kuruluşu, Yönetimi ve Denetimi” hakkında yönetmelik gereğince kurtarma merkezi olarak belirlenmiştir.Hasta veya yaralı av ve yaban hayvanlarının tekrar doğaya bırakılmak üzere tedavilerinin yapılması amacıyla belirlenen bu kurtarma merkezinde zaman zaman av ve yaban hayvanlarının tedavileri yapılmakta ve tekrar doğaya bırakılmaktadırlar.

Avcı Dernekleri ile koordinasyonu sağlamak Avcı Belgelerini ve Av İzinlerini tanzim etmek ve Avcı Eğitim Kursu çalışmalarını yürütmek Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği tarafından yapılmaktadır.

Soğuk ve Karlı günlerde; Sulak Alanlar başta olmak üzere, Yaban Hayatı Sahalarına yaban hayvanları için yemleme çalışmaları yine Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliği Av Koruma ekipleri tarafından yapılmaktadır.

AGM MÜHENDİSLİĞİ

İlimizde ağaçlandırma ve erozyonu önleme çalışmaları çerçevesinde; Van ili Merkez Toprakkale mevkiinde 164 ha. sahanın ağaçlandırma çalışmaları tamamlanmış ve sahaya ocaklar halinde meşe-badem ekimi ile akasya, akçaağaç, dışbudak dikimi gerçekleştirilmiştir. Erciş ilçesi Çelebibağ beldesinde 50 ha. Ağaçlandırma sahası tesisi yapılmış bakım çalışmaları devam etmektedir. Aynı şekilde Van merkez Topaktaş’ta 23 Ha Van Merkez Beyüzümünde 86 Ha Van merkez Çitörende 60 Ha Van Gevaş ilçesinde 70 Ha ağaçlandırma tesisi tamamlanmıştır.

Ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmaları için çalışma yapılabilecek hazine arazilerinin tespiti için çalışmalar aralıksız devam etmektedir. Ağaçlandırma ve erozyon kontrolü ile ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen talepler değerlendirilerek teknik destek, projelendirme, imkanlar ölçüsünde fidanlığımızda üretilen fidanlardan bedelli ve bedelsiz karşılanmaktadır.

Van İl Özel İdaresince sağlanan finansla 125 Ha (1.250.000 m²)ağaçlandırma alanının sulaması yapılmıştır. 2007 yılı içinde Ağaçlandırma sahalarımızın bakımı da yapılmıştır. Yaklaşık 310 Ha (3.100.000 m²) civarında bir sahanın ot alma, çapalama işlemi yaptırılmıştır.

Fidanlık mühendisliğinde, ilimizin orman ağacı ihtiyacını karşılamak üzere 2007 yılı için 273.000 adet (akasya,dışbudak,Akçaağaç,mazı ,sedir,sarıçam , gladiçya )fidan üretimi gerçekleştirilmiştir. Fidanlığımız, aşılı ceviz konusunda ihtisaslaşmış ve bu konuda başarılı sonuçlar elde etmiş fidanlıklar arasındadır.
 
Üst Alt