Tüp bebek caizmidir

(((__meftun__)))

Kurallara Uymadı
Üyemiz
Katılım
8 Ağustos 2011
Mesajlar
457
Tepkime puanı
5
tüp bebek caizmi, tüp bebek harammı, islama göre tüp bebek, dinen tüp bebekle ilgili hükümler, tüp bebek dinen caizmi, cübbeli ahmet hoca tüp bebek, tüp bebek harammıdır, tüp bebek caizmi, tüp bebek fiyatları, tüp bebek nasıl yapılır, tüp bebek nedir

TÜP BEBEK

Kadının çeşitli sebeplerle gebe kalamaması halinde
, doktorların erkek ve kadından alınan eşey hücreleri (sperm ve yumurta) laboratuarda dölleyerek oluşturdukları cenini, kadının döl yatağına (rahim) zerk etmeleri işlemine halk arasında tüp bebek denir. Bu işlem tıpta yapay dölleme ya da tüpte dölleme olarak anılmaktadır.

Nikâhlı eşler arasında sun'î tohumlama yoluyla çocuk sahibi olmak mümkün ve caizdir. Nitekim eş-Şirbînî
, bu konuda şöyle der: "Bir kadın ihtilam olmuş kocasının menisini cinsel organına yerleştirmek suretiyle gebe kalsa, doğan çocuk meşrûdur ve kadın bu işlemden dolayı günahkâr olmaz" (eş-Şirbînî, Muğnî'I-Muhtâc, III, 384). Aşılama ve ceninin gelişmesi aşamalarında tıbbî usullerden yararlanarak çocuk sahibi olmak da bu niteliktedir. Ancak spermin evli olmayan kimselerden alınıp aşılama yapılması veya doğumu gerçekleştirmede aracı bir kadın kullanılması bir çeşit zina olur. Bu durumda çocuğun annesi doğuran kadın, nesebini reddetmediği sürece bu kadının nikâhlı kocası da babası olur.

Kısaca sun'î âşılama veya tüp bebek uygulaması tıbbî bir tedavi yöntemi olup
, yalnız karı-koca arasında olmak şartıyla caizdir. Çünkü vücuttaki organların normal fonksiyonlarını yerine getirememesi halinde, tedavi olma hakkı ve görevi vardır. Hz. Peygamber, "Tedavi olunuz" buyurmuştur. Bir erkek veya kadının çocuk sahibi olmaya çalışması hem vazgeçilmez bir hak, hem de bir zarurettir. Çünkü evliliğin en önemli amaçlarından birisi neslin devamıdır. "Zarûretler sakıncalı olan şeyleri mübah kılar" kaidesince, erkek veya kadın tedavi imkânlarını kullanır (bk. eş-Şirbînî, a.g.e., III, 384, IV, 306; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm İlmihali, İstanbul 1991, s. 640; Halil Güvenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, İstanbul 1990, II, 153-156).

Hamdi DÖNDÜREN

*******************************

Burada çeşitli kaynaklardan derlenen ve Tüp bebek konusunu islami açıdan ele alan makaleleri okuyabilirsiniz.

Normal yollarla çocuk sahibi olmayan bir kadının zaruretten dolayı tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olması caizdir. Ancak normal yollarla çocuk sahibi olan bir kadının tüp bebek yöntemini kullanması caiz değildir. Çünkü kadının zaruret olmadan avret yerini başkasına göstermesi caiz değildir. Bu bakımdan çocuk sahibi olan kadının erkek çocuğu olması için tüp bebek uygulaması caiz değildir.


İslâmiyet neslin muhafazasına büyük ehemmiyet vermiştir. Bundan dolayı gayrimeşru beraberlikler
, bilhassa zina, bütün hak dinlerde yasaklanmış ve çirkin görülmüştür. Zinaya giden yolu kapamak için de nikâh yolu dâima açık tutulmuştur. “Tüp bebek” konusunu da öncelikle bu çerçeve içinde ele almak gerekir.

*Tüp bebek” iki şekilde gerçekleşmektedir. Birincisi
, aynı karı-koca arasında gerçekleşir. Bu şekil, neslin karışması gibi bir mahzur bulunmadığından ve bir zaruretten dolayı olduğundan meşrudur, helâl ve caizdir. Bu da şöyle olmaktadır:

Annenin rahmiyle yumurtalığı arasında bulunan kanala “tüp” adı veriliyor. Çocuğun teşekkülü için olgunlaşmış yumurtanın bu kanaldan
, yani tüpten geçerek rahme ulaşması ve orada babadan gelen meni ile (sperm) birleşmesi gerekir. Fakat bazan bu tüp tıkanmış oluyor; yumurta da rahme inemediğinden sperm hücreleriyle buluşamıyor. Neticede ise çocuğun teşekkülü için gerekli olan döllenme gerçekleşemiyor.

İşte tüpü kapalı olan bir kadın
, isterse tıbbın bu yeniliğinden istifade ederek çocuk sahibi olabilir. Şöyle ki:
Annenin yumurtalıklarında bulunan yumurta hücresi, geliştikten sonra hususî olarak yapılmış bir tüp içerisine alınır. Bu yumurta hücresi babadan alınan sperm hücresi ile döllendikten ve aradan bir buçuk gün gibi bir zaman geçtikten sonra meydana gelen “zigot,” yani ceninin ilk safhası annenin rahmine yerleştirilir. Bundan sonra çocuk, gelişmesini annenin rahminde tamamlar. Görüldüğü gibi, burada sperm hücreleri kocanın, yumurta da kendi hanımınındır.

Tüp bebeğin meşru olmayan
, dinimizin caiz görmediği şekline gelince; tüp yoluyla da olsa zayıflık, hastalık gibi birtakım sebeplerle doğum yapamayacak kadınlar vardır. Bazılarının da rahimleri ameliyatla alındığı için çocuk yapmaları mümkün olmamaktadır. İşte bu durumda erkekten alınan sperm hücreleri yabancı bir kadından alınan yumurta hücreleri ile bir tüpte birleştirilir. Döllenme tüpte gerçekleştikten sonra, mümkünse aynı kadının, değilse başka bir kadının rahmine yerleştirilir. Aradan belli bir müddet geçtikten sonra çocuk meydana gelir. Burada her ne kadar baba varsa da, anne yabancı bir kadındır.

Diğer bir şekli de şöyledir: Çocuğun doğmaması kadındaki bir hastalık sebebiyle olabileceği gibi
, hastalığın erkekte olması da mümkündür. Bu durumda kadın sağlamdır, çocuğu olabilir. Fakat erkeğin çocuğu olmamaktadır. Bu defa da yabancı bir erkekten alınan sperm hücreleri ile kadından alınan yumurta tüpte birleştikten sonra, döllenmiş yumurta kadının rahmine yerleştirilir. Vakti geldiğinde de çocuk doğar.

İşte
, ister yumurtanın başka bir kadından, isterse spermin yabancı bir erkekten alınması yolu ile olsun, her iki durumda da doğan çocuğun nesebi sıhhatli olmamakta, nesil karışmaktadır. Tüp bebeğin bu şekline, yani anneden veya babadan birisinin yabancı olması şekli —namus ve aile mahremiyeti mefhumunu ortadan kaldırdığından— bir çeşit zina sayılmaktadır.

Tüp bebeğin bu şekli bilhassa yabancı ülkelerde tatbik edilmektedir. Bugün Sağlık Bakanlığı’nın müsaadesi ve gözetimi altında yapılan
, dinimizce meşru sayılan birinci şekildir.

Evet
, nikâh neslin devam ve sıhhatini netice vermek için meşru kılınmıştır. Bu meşru yolun dışında çocuk sahibi olmayı dinimiz caiz görmemektedir. Zaten böyle bir işe yönelenler kadere rıza göstermeyenlerdir. Mü’minler bu nevi gayrimeşru muamelelere yaklaşmazlar. Çünkü şu ilâhî emirler onların en büyük tesellî kaynağıdır:

“Göklerin ve yerin mülkü
Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları hem erkek, hem kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi bütünüyle bilendir. Her şeye gücü yetendir.”1

1. Şûra Sûresi
, 49-50.

(Mehmed Paksu
, Helal – Haram)

***************************


Insan yaratilisinda mutlaka cocuk sahibi olma arzusu mevcuttur. Bu yuzden cogu zaman esler ne olursa olsun cocuk sahibi olmayi ister
, hayirli mi hayirsiz mi konusunu dusunmeye bile razi olmazlar. Halbuki bu konuda da insan gayet tedbirli ve temkinli olmali, hayirlisini ver Ya Rab, diyerek hakkinda pisman olmayacagi sonucu istemelidir.

Nitekim boyle dusunmeden ille de cocuk isteyenlerin bazilarini gormekteyiz:


-Keske
, hayirlisini ver Ya Rab!.. deseydik diye pismanliklarini izhar etmekteler.

Belli arizalar sebebiyle cocuklari olmayanlar icin tibbi buluslar da soz konusudur. Bunlarin en basinda tup bebek olayi gelmektedir. Zaten bize cok sorulan sorulardan biri de bu mevzudadir:


-Tup bebek icin ne dersiniz? denmekte
, dinen caiz olup olmayacagi hususu arastirilmaktadir.

Bu konunun bircok cihetleri vardir. Ancak ben ilk ana unsurunu ifade ederek gorusleri arz edeyim. Tup bebek caiz olabilir de olmayabilir de.


Olabilirin sarti sudur:


-Tup bebegin asli unsuru nikahli kari-kocadan olacaktir.


Bu
, su demektir: Baska kadindan, yahut da erkekten alinan sperm veya yumurtadan elde edilen tup bebekler caiz olmazlar. Cunku bebegin kendisi baskasindan alinmadir. Birinin oglu, kizi otekine verilmek gibi bir sey olur bu. Eslerin sperm ve yumurtasini belli mekanik yerlerde gelistirip yine sahiplerinin rahminden dunyaya getirmek suretiyle elde edilen tup bebek caiz olabilir. Bu konuda Diyanet Isleri Baskanligi Din Isleri Yuksek Kurulu'nun gorunumu "Gunumuz Meselelerine Fetvalar" kitabinda okumak mumkundur. Mezkur kitapta soyle denmektedir. Sayfa (106)'dan aynen:

Tup bebek Islam'a gore caiz midir?


Kadin veya esindeki bir kusur sebebiyle
, tabii iliski ile gebeligin gerceklesmesi mumkun olmadigi takdirde, dollendirilecek yumurta ve sperm, her ikisi de nikahli eslere ait olmak (yani bunlardan biri yabanciya ait olmamak), dollendirilmis olan yumurta, baska bir kadinin rahminde degil, yumurtanin sahibi olan kadinin rahminde gelismek ve yapilan islemin gerek anne ve babanin, gerekse dogacak cocugun maddi, ruhi ve akli sagligi uzerinde olumsuz bir etkisinin olmayacagi tibben sabit olmak sartiyla, normal yoldan gebe kalmasi ve anne olmasi mumkun olmayan evli hanimlarin, yukarida belirtilen sartlara uyarak, cesitli tibbi usullerle gebeliklerinin saglanmasinda, Islami hukumler acisindan bir sakinca yoktur.

Baska bir kadinin yumurtasi veya kocasi disinda yabanci bir erkekten alinan sperm ile bir kadinin gebeliginin saglanmasi ise
, insanlik duygularini rencide etmesi ve zina unsurlari tasimasi sebebiyle (caiz) degildir.

Ahmet Sahin

Kaynak: Zaman
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
İslama göre tüp bebek

Tüp Bebek uygulaması caiz midir?

Her çiftin en büyük hayali çocuk sahibi olmaktır. Ancak evin neşesi
, evliliğin meyvesi olarak görülen çocuk sahibi olmak fizyolojik nedenlerden dolayı bazı aileler mümkün olmayabiliyor. Bu aileler için tüp bebek bir ümit olarak görülüyor. Fakat bu konuda dini hassasiyetleri ihmal etmemek gerekir. Döllenmenin üç unsuru olan sperm, yumurta ve rahmin her üçü de birbirleriyle evli çifte ait olursa, tüp ve aşılama yollarıyla çocuk sahibi olmakta dinen bir mahzur yoktur. Bunun aksi olan sperm bankalarından her hangi bir sperm almak veya yabancı bir kadından yumurta almak neslin karışıp kirlenmesine sebebiyet vermesinden dolayı dinen caiz değildir.

Günümüzde çocuk sahibi olamayan çiftlerin aşılama veya tüp bebek çözümüne gitmeleri ve bununla beraber yumurta nakli veya bazı Avrupa devletlerinde mevcut olan sperm bankalarından sperm elde etmeleri yaygındır. İslam’a göre bu gibi uygulamalara gitmek doğru mudur? Sizinle bu ilk buluşmamızda bu hayati soruyu aydınlatmaya çalışacağız. Bundan sonra da sizden gelecek sorulara göre gündemimizi oluşturacağız.


Suni aşılamanın iki çeşidi tüp bebeğin de beş çeşidi vardır. Her ne kadar memleketimizde bunların bir kısmının uygulanması yasal olarak mümkün olmasa da yurt dışında ve özellikle Kıbrıs’ta bunların birçoğu uygulanmaktadır.


Suni Aşılamada İki Yol


1. Evli olan çiftlerden erkeğin spermini alıp herhangi bir yol ile hanımının rahmine yerleştirip normal ilişki halinde olduğu gibi tohumlama yapmaktır. Bu çeşit suni aşılamaya götüren unsur erkeğin yani kocanın sperminin zayıf olup münasip olan yere ulaşamamasından kaynaklamaktadır.

2. Kocasından başka bir kimsenin spermini kadının rahmine yerleştirip tohumlama yapmaktır. Bu çeşit suni aşılamaya götüren etken ise kocanın sperminin ölü olması veya yeterli şekilde canlı hücrenin bulunmamasıdır. Yahut tamamen keyfîdir.

Tüp Bebek Yöntemleri


1. Evli olan eşlerden erkeğin spermini
, kadının da yumurtasını almak suretiyle bunların yapay bir rahimde döllenmesi yani embriyo olması; münasip olan bir vakitte de bu embriyonun yumurta sahibi olan hanımın rahmine nakil olunmasıdır. Bu çeşit uygulamaya götüren unsur kadının yumurtalığıyla rahmi arasındaki kanalların tıkanık olmasıdır.
2. Erkeğin sperminin, hanımı olmayan bir başka kadının yumurtasıyla bir tüpte döllenmesi; münasip olan bir vakitte de tüpteki dölün adamın kendi hanımının yani yumurta sahibi olmayan hanımın rahmine nakil olunmasıdır. Bu çeşit uygulamaya götüren unsur evli olan eşlerden kadının yumurtalarının olmaması veya yetersiz olması lakin rahminin sağlam olmasıdır.
3. Evli olan çiftlerin haricindeki bir başka adam ve kadından elde edilen embriyonun, bu çiftin hanımının rahmine derç edilmesidir. Bu çeşit uygulamaya götüren unsur evli olan çiftlerin erkeğin sperminin ölü, kadının da yumurtasının muattal olması lakin rahminde bir problemin olmamasıdır.
4. Evli olan karı kocadan erkeğin spermini kadının da yumurtasını almak suretiyle bunların bir tüpte döllenmesi; münasip olan bir vakitte de tüpteki dölün yumurta sahibi olan hanımının rahmine değil de başka bir taşıyıcı annenin rahmine nakledilmesidir. Bu çeşit uygulamaya götüren faktör ise evli olan kadının rahminde embriyoyu taşımaya mani bir illetin olması ancak yumurtalarının sağlam olmasıdır.
5. Bu çeşit uygulama dördüncü çeşit uygulamanın aynısı olup ancak bunda, taşıyıcı anne olan kadın sperm sahibi olan adamın hanımıdır. Bu çeşit uygulama iki hanımlı olan kişi içindir ki, birinci hanımının yumurtası kendi spermiyle döllenip ikinci hanımın rahmine yerleştirilmektedir. Buna götüren etken de yumurtası alınan hanımın rahminde, taşıyıcı anne olan hanımın da yumurtasında problem olmasıdır. Yukarıda beyan edilen uygulamaların hükümlerine geçmeden evvel şunu ifade etmek isterim ki; İslam dini bazılarının dediği gibi tarihsel bir din değildir, bilakis evrensel bir dindir. Yani bu şu demektir: İslamiyet bundan 14 asır önceki insanlara hitap edip ihtiyaçlarına cevap verdiği gibi günümüzün insanlarına da hitap etmekte ve ihtiyaçlarına cevap vermektedir hatta gelecek asır insanlarına da hitap edip ihtiyaçlarına ve yeni yeni uygulamalarına cevap verecektir.

Hakkında âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf olmayan
, eski müçtehit İmamlarımızdan da hakkında bir bilgi bulunmayan birtakım yeni meseleler karşısında ehil olan kişilerin ferdî hüküm vermelerindense, ehil olan âlimlerin bir araya toplanıp ta aralarında müzakereler yapmak suretiyle bir hükme bağlamaları daha uygun görülmüştür.
Bundan dolayıdır ki yukarda beyan edilen uygulamaların hükümleri hakkında, İslam âlemindeki ilim adamlarından müteşekkil olan (el-Mecme’u’l fıkhî) İslam konseyi uzun müzakereler ve araştırmalar neticesi olarak 1985 tarihinde Umumi Hükümler ve Bu Uygulamaların Hükümleri diye iki temel başlık altında bir sonuca varmışlardır. Bu konuda almış oldukları kararları özetle ifade etmek isterim.

Müslüman Kadının Doktora Görünme Şartları

a) Müslüman bir kadının, aralarında cinsi birleşmenin helal olduğu kişinin haricinde herhangi bir kimsenin yanında hiçbir halde açılması caiz değildir. Ancak Şer’i şerîfin kabul ettiği meşru bir garazdan dolayı açılması caizdir.
b) Kadının kendisine eziyet veren bir hastalıktan dolayı veya cisminde tabi olmayan bir halin izalesine ihtiyacından dolayı, tedavi için kocasından başkasının yanında açılmasını Şer’i şerîf meşru bir garaz olarak itibar eder, ancak kadının bu açılması zaruret miktarıyla kayıtlanır. Mesela kolunda bil illet varsa vücudunun diğer yerlerine bakamaz.
c) Şayet kadının, İslamiyet’in meşru gördüğü şekilde kocasından başka bir kimsenin yanında açılması gerekirse; evvela bu yanında açılması gereken kimsenin Müslüman bir kadın olması, eğer mümkün değilse, ğayrı müslim olan bir kadın olması, bu da mümkün değilse kendine güvenilen Müslüman erkek tabip olması gerekir. Bu da mümkün olmadığı takdirde ğayrı müslim olan erkek olabilir. Yani bu tertibe (sıraya) riayet etmek vaciptir.
Bu işlemi yapan erkek tabiple, kendisine uygulama yapılan kadının halvette(tek başlarına bir odada) kalmaları da caiz değildir. Ya kadının kocası da orada olacak veya başka kadınlarda olacaktır.
Yukarıda geçen bu maddelerden de anlaşıldığı gibi, kadının gelişi güzel herhangi bir doktora gidip, “Doktor ile hasta arasında bir mahremiyet yoktur” diyerek rasgele sağını solunu göstermesi caiz değildir.

Tüp Bebek İçin İslami Hükümler


1. Hamile olamayan evli kadının ve bu kadının kocasının çocuğa olan ihtiyaçları
, caiz olan uygulama şeklinin bu kadında uygulanmasını meşru kılan bir gayedir.
2. Yukarıda beyan edilen suni aşılamanın birinci kısmı yani evli olan çiftlerden erkeğin spermini alıp herhangi bir yol ile karısının rahmine yerleştirip tohumlama yapmak yukarıda geçen umumi şartlar doğrultusunda caizdir. Ama bu cevaz kadının hamile kalabilmesi için bu işleme ihtiyaç duyması sabit olduktan sonradır.
Yani bu şu demektir: Kadın gebe normal yoldan kalabiliyorsa bir takım bahaneler ileri sürülerek bu işe teşebbüs etmek caiz değildir
3. Yukarıda beyan edilen tüp bebeğin birinci kısmı İslam nazarında kabul olunur ki bu da: Evli olan karı kocadan erkeğin spermini, kadının da yumurtasını almak suretiyle bir tüpte döllendirmek, münasip olan bir vakitte de tüpteki dölü yumurta sahibi olan hanımının rahmine nakletmek suretiyle yapılan uygulamadır. Lakin mevzu dışındaki birtakım şüphelerden dolayı (yumurtanın veya spermin başkasıyla karıştırılması gibi) tam olarak da salim değildir. Bundan dolayı yukarıda beyan edilen umumi şartların yerine gelmesi durumunda nihai derecede bir zaruret olmadıkça buna teşebbüs etmemek lazımdır.
4. İslam konseyi, caiz olan bu iki halde doğan çocuğun nesebinin tohum sahibi olan karı kocadan sabit olduğunu ve miras gibi diğer hukukunda bunun üzerine terettüp ettiğini takrir etmiştir (karara bağlamıştır).
5. Yukarıda geçen diğer uygulamalar ise İslam fıkhında haramdır. Zira döllenen ceninin tohumlarının sahipleri ya karı koca değillerdir veya da taşıyıcı olan kadın, tohum sahibi olan karı kocadan yabancıdır.

Kısaca; döllenmenin üç unsuru olan sperm
, yumurta ve rahmin her üçü de birbiriyle evli çifte ait olursa, tüp ve aşılama yollarıyla çocuk sahibi olmakta dinen bir mahzur yoktur.
Bunun aksi olan durumlarda sperm bankalarından herhangi bir sperm almak veya yabancı bir kadından yumurta almak, neslin karışıp kirlenmesine sebebiyet vermesinden dolayı dinen caiz değildir. Bu konuda: “Yumurta kadın için bir organdır, organ nakline izin varsa bunun da nakline izin verilmesi gerekir” denemez. Zira türeme ile alâkalı organların nakline kesinlikle izin yoktur. Nasip olursa ileriki sayılarda organ nakliyle alâkalı bir yazı hazırlarız.
İslam konseyi, tohumların karışması gibi ihtimallerin mevcudiyetinden dolayı, dinlerine bağlı olan kimselerin son derece zaruret olmadıkça bu işe girişmemelerini tavsiye etmiştir.
Bazı tüp bebek merkezleriyle görüşmelerimizde bu sorunu yani spermin veya yumurtanın veyahut ta embriyonun karışma ihtimallerini sorduk; cevaben Türkiye de evli olan çiftlerin haricinden sperm veya yumurta alınmasının yasak olması, dolayısıyla bunun ispatlanması durumunda ki, - bu da (dna) testiyle mümkündür - yasal işlemlere başvurulması bunun da yüklü miktarda cezayı müeyyidelere taalluk etmesinden dolayı hiç kimse buna cesaret edemez” demişlerdir. Ancak hastanelerde yaşanan çocuk karışma haberlerinin varlığı İslam konseyinin bu konudaki haklılığını gözler önüne koymaktadır.
Malum olan şudur ki İslam hukukunda bazı yasak olan şeyler zarurete binaen caizdir. Bundan dolayı bazı kimselerin: “Çocuk sahibi olmak zaruret midir? Tüp bebek uygulamasıyla hamile kalacak olan kadının mahrem yerlerini bu işi yapacak doktora göstermesi caiz midir? Bu zaruret sayılır mı?” diye sorularına üstadım Halil Gönenç hocamın Fetvalar adlı eserinde Muğni’l- Muhtâc kitabından naklen şöyle cevap verilmektedir:

Zaruretin çeşitleri
, tarifleri vardır. Bir kısmı şunlardır:
a) Can veya organ helakinden endişe etmek.
b) Ölüm veya şiddetli hastalık veya hastalığın artmasından veya uzamasından ya da arkadaşlarından geri kalmaktan endişe etmek, zarurettir. Bu gibi hallerde kendini kurtarmak için haram olan şey helal olur.
Buna göre çocuk sahibi olmak zarurettir. Çünkü hayatta çok önem taşıyan tenasül organı hasta olursa ve onu tedavi etmek suretiyle çocuk sahibi olmak mümkün ise, ölümden sonra ikinci sırada bir zaruret meydana gelir. (Günümüz meselelerine fetvalar c:2 s:159)
Yine hoca efendinin aynı eserinde: “Kadının daha önce ölmüş olan kocasının spermi ile hamile olması caiz midir değil midir?” konusunda, Muğni’l- Muhtâc ve Büceyremî kitaplarından naklen şöyle anlatılmaktadır:
Bir kadının daha önce ölmüş kocasının spermini kullanmasının mubah olup olmayacağı ve bundan hamile olduğu takdirde meydana gelen çocuğun babasının, kim olduğu hususunda ihtilaf vardır. Mâverdî’nin naklettiğine göre, bu menî inzâl halinde hürmetli ise de, idhal yani rahme konulma halinde aynı hürmete şâyân değildir. Çünkü idhal halinde meni sahibi öldüğünden, o kadının kocası sayılmaz ve ondan boşanmış sayılır. Bunun için meydana gelen çocuk da onun değildir ve vâris olamaz. Hatîbi Şirbî’nin beyanına göre ise, bu sperm zina mahsulü olmadığına göre ondan gelen çocuk, onun sahibine aittir. Aynı zamanda varistir.(Günümüz meselelerine fetvalar c:2 s:160)
Buradan da anlaşıldığı gibi tüp bebek merkezlerinde karı kocadan elde edilen embriyoların dondurularak muhafaza edilmesi daha sonradan kadının dul kalmasıyla bu embriyoların çözülüp rahmine derç edilmesi hakkındaki hüküm ulema arasında ihtilaflıdır. İhtiyatlı olan bundan kaçınmaktır.
Tüp bebek uygulamasında başkalarına ait sperm veya yumurta hücrelerini rahminde taşıyıp, onlar için çocuk dünyaya getiren anlaşmalı kadına taşıyıcı ana denilmektedir. Bu işlemin İslam’a göre haram olduğu yukarıda beyan edilmişti. Ancak bununla beraber şayet yapılsa, bu olayda, “Anne hamile olup çocuk doğuran mı yoksa yumurta hücresi veren kadın mıdır?” Bu konuda İslam konseyi şöyle karar almıştır:
Başka kadının yumurtasıyla hamile kalan ve bunu rahminde taşıyan taşıyıcı annenin hükmü, doğan çocuk için sütanne hükmündedir. Zira bu çocuğun taşıyıcı annenin cisminden ve uzvundan istifadesi (kazanması), süt çocuğun, sütannesinden istifade etmesinden daha fazladır.

Alıntıdır
 

akslm

Kurallara Uymadı
Üyemiz
Katılım
2 Ekim 2014
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
tüp bebek tedavisine başlıycam hastane önerisi olan var mı ? bide sağlıken olumsuz etkilenir miyim tedavi sürecim olumsuz geçerse ? şimdilik ...... hastanesini araştırdım bu konuda iyiler mi bilginiz var mı ?
 

ihvan

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
14 Şubat 2015
Mesajlar
1,512
Tepkime puanı
10
Birbirine helal olan (nikahlı) çiftlerden alınan numunelerle bebek sahibi olunuyorsa,
Bunun tüplüsü de tüpsüzü de caizdir.
Hayırlı olsun.
Dua ile.
 

caiz

Yeni Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
8 Temmuz 2015
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
tüp bebek yaptırmanın riskleri var mıdır ? dini olarak değil tıbbi olarak.
 
Üst Alt