Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Tevhide Davet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Tevhid Akidesi" data-source="post: 110824"><p>Evvela başlarken şunu diyeyim: Konuyu açarken onaylanacağı konusunda kuşkudaydım ama ilmî ahlâk gereği onaylanmasını da erdemli buldum. Bugün iki kişi oturup insan gibi bir fikri bile tartışamazken böyle şeylerin hoş bir davranış olduğunu itiraf etmeliyim.</p><p></p><p></p><p>Birincisi; Yazıda Kur'ân ve Sünnetten deliller ile konuşmuş hiçbir âlimi cahillikle itham ettiğimi hatırlamıyorum. Eğer böyle bir iddianız varsa belirtir misiniz?</p><p></p><p>İkincisi de; Âlim diyerek neyi kastettiğimize açıklık getirmemiz gerekecek sanırım. Âlim, "ilim sahibi kişi" demektir. Istılahî olarak ise İslâmî ilimlerde (Kur'ân, Hadis, Fıkıh, Usûl, Ferâİz...) yeterli bilgiye sahip kişi anlamında kullanıyoruz. </p><p></p><p>Eğer denilirse ki; "Bunun dışındaki ilimlerde söz sahibi olan kişiler de âlim değil midir?"</p><p></p><p>Derim ki; "Evet, teknik olarak öyledir. Lâkin biz burada bahsetmiş olduğum İslâmî ilimlerde yeterli bilgi ve edinimi olan âlimleri konuşuyoruz.</p><p></p><p>Kastetmiş olduğunuz âlimleri cahillikle suçladığımı kötülediğimi demeye getirmişsiniz. Asla öyle bir niyetim olmadığını bilmenizi isterim. Ben yalnızca İslâm dininin aslını bozan, kişiyi İslâm dininden çıkaran, elfâz-ı küfür ve ef'al-i küfür amellerini işlediklerinden bahsederek bilmeyen kimseleri bundan sakındırmak istedim. Madem ki, iddia sahibi delil getirmekle mükelleftir. O zaman ağzımızdan çıkan her sözü delillendirmemiz gerekir. Ben bahsettiğim ve henüz bahsini açmadığım bütün iddialarımı inşâAllah delillendireceğim. Delilini sormak istediğiniz sözlerime yanıt verebilirsiniz, buyrun, bekliyorum.</p><p></p><p></p><p></p><p>Müşrik ne demektir? </p><p></p><p>Lisanu'l-Arab'da şirk işleyen kimseye müşrik denildiği geçiyor. Peki şirk nedir? </p><p>Allah'a ortak koşmak demektir. Yani Allah'ın hakkı olan bir ibâdet, Allah dışında birisine yapılırsa bu şirk olmuş olur ve bunu işleyen de hükmen müşrik olmuş olur. </p><p></p><p>Mesela birisi elini kaldırsa ve dese ki; "Ey gavsı Geylani, sana bir Fatiha sen benim kaybettiğim şeyi bana buldur." gibi bir cümle kurarsa bu Allah'ı bırakıp başka bir şeye dua ettiğine dolasıyla şirk işlediğine delâlet eder. Çünkü dua bir ibâdettir. Duanın ibâdet olmasının delili şudur;</p><p></p><p>Nu’mân İbni Beşîr <em>radıyallahu anh</em>’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah <em>sallallahu aleyhi ve sellem </em>şöyle buyurdu:</p><p><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)">“Dua ibadettir.”</span> </strong><span style="color: rgb(184, 49, 47)"><em>(Ebû Dâvûd, Vitir 23; Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 3, 41, Daavât 1. Ayrıca bk. İbni Mâce, Duâ 1)</em></span></p><p></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)">Bahsetmiş olduğunuz ve sizin âlim olarak nitelediğiniz kişnin kitabında geçen de bu cümledir. Hemen delilini de verelim;</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"></span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)">[URL unfurl="true"]https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sikke-i-tasdik-i-gaybi/sayan-i-hayret-bir-tefeul-ve-muhim-bir-ihbar-i-gaybi/128[/URL]</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"></span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)">Bunu bir örnek olması için verdim. Yoksa tabii ki mesele bununla sınırlı değildir.</span></p><p></p><p></p><p></p><p>Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hayatı tevhid ile başlamış ve tevhid ile son bulmuştur. Keza sahabeler ve ondan sonra gelenlerin durumu da böyledir. Peki size göre onlar da mı tevhidi az biliyordur?</p><p></p><p>Ebû Hurayra (r.a) şöyle nakleder:</p><p></p><p>“Allah Teâlâ: <strong>«Yakın akrabalarını uyar!»</strong><em>(Şuara 214)</em> âyeti indiğinde Rasûlullah (s.a.v) ayağa kalktı ve şöyle buyurdu:</p><p></p><p><strong><em>«–Ey Kureyş topluluğu! </em></strong><em>(Veya buna benzer bir kelime söyledi)</em><strong><em> Kendinizi </em></strong><em>(Allah’tan)</em><strong><em> satın alarak </em></strong><em>(Cehennem’den kurtarınız)</em><strong><em>! Ben Allah’tan gelen hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam!...</em></strong><em>" <span style="color: rgb(184, 49, 47)">(Buhârî, Tefsîr, 26/2; Müslim, İman, 348-351. Bkz. Tirmizî, Tefsîr, 27/2; Nesâî, Vesâyâ 6)</span></em></p><p></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)">Görüldüğü üzere daha risaletin başında iken insanları tevhide davet ediyordu ve vefat edeceği zaman başını, Aişe annemizin göğsüne yasladığında bile şöyle buyuruyordu:</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"></span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"><strong>"Allah Yahudilere ve Hristiyanlara lânet etsin. Peygamberlerinin kabirlerini mescide çevirdiler." </strong></span><span style="color: rgb(184, 49, 47)"><em>[Buhârî, Salât 54; Müslim, Mesâcid 20, (530); Ebû Dâvud, Cenâiz 76; Nesâî, Cenâiz 106, (4, 95, 96).]</em></span></p><p></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)">Tevhid, bütün peygamberlerin ortak davasıdır.</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"></span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"><strong>"Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur.Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! </strong></span><span style="color: rgb(184, 49, 47)"><strong><u>Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur.</u></strong></span><span style="color: rgb(0, 0, 0)"><strong>"</strong> (A'râf 59)</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"></span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"><strong>"Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u </strong><em>(gönderdik)</em><strong>. O dedi ki: «Ey kavmim! </strong></span><span style="color: rgb(184, 49, 47)"><strong>Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka ilahınız yoktur.</strong></span><span style="color: rgb(0, 0, 0)"><strong> Hâla sakınmayacak mısınız?»"</strong> (A'râf 65)</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"></span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"><strong>"Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona, “Benden başka ilâh yoktur, şu halde bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım." </strong>(Enbiyâ 25)</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"></span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)">Eğer ki kastettiğiniz zümre, günümüzde bulunan kimseler ise bu gayet doğaldır. Çünkü ilimsizce konuşan insanlar her dönemde olmuştur. Bunlar ilimleri olmadan, duydukları şeyleri aktarırlar. Öte yandan görüş farklılıkları olan da vardır. Bu da her dönemde olmuştur. Mesela Ebu Hanife (rahimehullah) ile İmam Şafiî (rahimehullah) farklı görüşler öne sürmüşlerdir ama bu bölünmek manâsına gelmez, bilâkis her ikisi de Ehl-i Sünnet'in imamıdır. İmam Şafiî ile İmam Ahmed (rahimehullahu ecmâin) farklı görüşlere sahiptirler ama İmam Ahmed, İmam Şafiî'nin öğrencisidir.</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)">Bir diğeri ise haricilerdir ki bunlar; tevhid konusunda aşırı gitmiş ve büyük günah işleyenleri tekfir etmiş ve daha pek çok cürüm işlemişlerdir. Onlar hakkında bir hadiste Rasûlullah (sav) şöyle buyurur:</span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"></span></p><p><span style="color: rgb(0, 0, 0)"><strong>"</strong></span><strong><em>Bu ümmet içinde öyle bir kavim çıkacak ki siz onların namazlarının yanında kendi namazlarınızı küçük göreceksiniz. Onlar; Kur’an’da okuyacaklar, fakat Kur’an onların boğazlarını geçmeyecek. Onlar okun avdan çıkdığı gibi dinden çıkacaklar…’</em> buyurdu.” </strong><em>(Buhari 6796, 6797; Müslim 147)</em></p><p></p><p>Başka bir hadis ise şöyledir;</p><p><em><strong>"Zamanın sonunda yaşları küçük, akılları zayıf bir kavim meydana çıkacaktır. Onlar mahlûkatın hayırlısı olan Nebinin sözünü söyleyecekler. Fakat bunların imanları boğazlarından öteye geçmeyecektir. Onlar okun avdan çıkışı gibi dinden çıkacaklar. Siz onlara nerede rastgelirseniz, onları öldürünüz. Çünkü bunları öldürmekte, öldüren kişiye kıyamet gününde ecir ve sevab vardır’</strong></em><strong> buyurdu.”</strong><em> (Buhari 6795, 6796; Ebu Davud 4765, 4767)</em></p><p></p><p>Tabii ki hariciler de kendi içinde bölünmüşlerdir ve her biri kendilerinde olanla övünmektedir. Ama bu zaten pek çok hadiste bize haber verilmiştir. Yani bölünmeler oluyor diye Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın, uğruna; insanları ve cinleri yarattığı, kitaplar ve nebiler indirdiği tevhidi anlatmamak mı gerekir? Halbuki bununla emrolunmuşken...</p><p></p><p>Biz her "tevhid" diyenin arkasından gitmeye çağırmıyoruz. Bizim kendisini çağırdığımız şey; Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün sünnetidir. </p><p></p><p></p><p>Öncelikle bu söz bâtıl bir sözdür. Allah'ın bazı esmaları vardır ki, bunlara insanlar da mazhar olabilirler. Bazıları da vardır ki, onlar Allah'a hastır. Mesela "el-Halîk" (Yaratan, yoktan var eden) bunlardandır. Eğer siz bu ve bunun gibi esmaları, yaratılmışın alabileceğine itikad ediyorsanız bu şirk olur. Çünkü Allah'tan başka hiçkimse bir şey yaratamaz. el-Mudill de böyledir.</p><p></p><p>Bunun delili; Rasûlullah (sav)'in Cuma hutbelerinde ve diğer konuşmalarında okuduğu, sahabelere öğrettiği ve Ehl-i Sünnet âlimlerinin yazmış olduğu kitapların baş kısmında geçen<strong> "Hutbetu'l-Hace"</strong> duasıdır. Bu duanın yalnızca baş kısmını, bizi ilgilendiren kısmını almakla yetineceğim.</p><p></p><p style="text-align: right">إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ وَنَسْتَغْفِرُهُ وَنَعُوذُ بِاللهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِناَ وَمِنْ سَيِّئاَتِ أَعْمَالِناَ، مَنْ يَهْدِهِ اللهُ فَلاَ <strong><span style="color: rgb(184, 49, 47)">مُضِلَّ</span></strong> لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ هاَدِيَ لَهُ</p><p></p><p>Şüphesiz hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah’ın hidayete ilettiğini kimse <strong><span style="color: rgb(184, 49, 47)">saptıramaz</span></strong>. Saptırdığını da kimse hidayete iletemez. </p><p><em>(Müslim, Cuma: 13; Nesai, Cuma: 24)</em></p><p></p><p>"Dilediğini saptırma, delalete düşürme" Allah'a has olan bir özelliktir. Yalnızca Allah dilediğini saptırabilir ve dilediğine de hidayet edebilir. Nitekim İbrahim aleyhisselam, babasının; Nuh aleyhisselam, oğlunun; Nebi(sav), amcası Ebu Talib'in hidayete ermelerini istemesine rağmen bunu beceremediler.</p><p></p><p>Evliya burada sadece vesile olabilir. Tıpkı peygamberlerin ve davetçilerin imana vesile olması veya patronun rızka vesile olması gibi... Oysa rızık da, hidayet de Allah'tan başkasına nispet edilmez.</p><p></p><p></p><p></p><p>Vahded-i vucud inancı ile İslâm/Tevhid inancının iki farklı inanç olduğuna inanıyoruz. Biz Allah'ın, Âlemlerin Yaratıcısı ve onlardan bağımsız olduğuna, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arşa istiva eden olduğuna inanıyoruz. Ama diğer inancın sahipleri ise evrenin, bizzat Allah'ın parçası olduğuna itikad ediyorlar ki, bu inanç; Dünya üzerindeki necis maddelerin ve eksikliklerin de Allah'a nispet edilmesine kapı açar ki, bu tabii ki küfür sözüdür. Çünkü Allah'a eksiklik izafe etmek küfürdür. O, bütün eksikliklerden uzak ve yücedir.</p><p></p><p>Buna kılıf uyduran bazı kimseler de var tabii. Onlar diyorlar ki;</p><p><em>"Bu sizin söylediğiniz gibi değildir. Mesela çiçeğe bakan birisi onun güzelliğini, onun sanatçısına/yaratıcısına izafe eder."</em></p><p>gibisinden sözler söylüyorlar. Ama garip olan şu ki, bu sadece bir te'vil ve fasid bir te'vil yani geçersiz. Bu sözleri söyleyen birisinin ne dediği ortadayken onu çeşitli te'villerle aklama çabası niye?</p><p></p><p></p><p>Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın mahluk suretine girdiğini ve ... sonrasını yazmak istemiyorum. (SubhanAllah!) Bu derece iğrenç ve rezil şeylerin olduğu bir kitap hakkında konuştuğunuzu biliyorsunuzdur, değil mi?</p><p></p><p>Okumadıysanız rica ediyorum, lütfen "Kimya hatun" denilen şeyi okuyun ve ona göre kararınızı gözden geçirin.</p><p></p><p></p><p></p><p>Size göre olgunluk, Allah'a eksiklik izafe etmek midir?</p><p></p><p><strong>"Söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular."</strong> (Tevbe 74)</p><p></p><p>Bu ayet, Nebi (sav)'i alaya alan ve yalanlayanlar hakkında nazil olmuştur. Şimdi bu olayın mı, yoksa Celaleddin Rumi'nin sözlerinin mi daha ağır olduğu konusunu düşünün ve kararınızı verin...</p><p>Buna rağmen bunu aklamaya çalışıyorsanız el-Mudill ismi hakkında biraz daha tefekkür etmenizi rica ediyorum.</p><p></p><p>Ayrıca "toplumca ahlâksız bireyler" diyerek herkesi genellemeniz, ne kadar doğru?</p><p></p><p></p><p>Âlemlerin Rabbi olan Allah'a eksiklik izafe edilmesini, biyoloji dersi gören çocukla mı kıyas ediyorsunuz? </p><p>Hem de <strong>"O'nun benzeri hiçbir şey yoktur."</strong> (Şura 11) diye ayet varken?</p><p></p><p>Rasûlullah (sav), insanların en hayırlısı, en üstünü ve en kamil olanı idi, keza diğer peygamberler de insanlardan hayırlı idi. Buna rağmen "şehevî tüm şeylerden" arınmış diyerek kastettiğiniz bir vaziyette değillerdi. Evlenirlerdi ve her insan gibi ihtiyaçlarını karşılarlardı.</p><p>Muhtemelen yazmaya devam etseydiniz, Celaleddin Rumi ve yolundan gidenlerin, peygamberlerden daha üstün olduğuna dair bir şeyler yazacakmışsınız ki durumun vahametini de görmüş olduk böylece. </p><p></p><p><strong>"Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten </strong><em>(söz)</em><strong> dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar." </strong><em>(Furkan 43-44)</em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Tevhid Akidesi, post: 110824"] Evvela başlarken şunu diyeyim: Konuyu açarken onaylanacağı konusunda kuşkudaydım ama ilmî ahlâk gereği onaylanmasını da erdemli buldum. Bugün iki kişi oturup insan gibi bir fikri bile tartışamazken böyle şeylerin hoş bir davranış olduğunu itiraf etmeliyim. Birincisi; Yazıda Kur'ân ve Sünnetten deliller ile konuşmuş hiçbir âlimi cahillikle itham ettiğimi hatırlamıyorum. Eğer böyle bir iddianız varsa belirtir misiniz? İkincisi de; Âlim diyerek neyi kastettiğimize açıklık getirmemiz gerekecek sanırım. Âlim, "ilim sahibi kişi" demektir. Istılahî olarak ise İslâmî ilimlerde (Kur'ân, Hadis, Fıkıh, Usûl, Ferâİz...) yeterli bilgiye sahip kişi anlamında kullanıyoruz. Eğer denilirse ki; "Bunun dışındaki ilimlerde söz sahibi olan kişiler de âlim değil midir?" Derim ki; "Evet, teknik olarak öyledir. Lâkin biz burada bahsetmiş olduğum İslâmî ilimlerde yeterli bilgi ve edinimi olan âlimleri konuşuyoruz. Kastetmiş olduğunuz âlimleri cahillikle suçladığımı kötülediğimi demeye getirmişsiniz. Asla öyle bir niyetim olmadığını bilmenizi isterim. Ben yalnızca İslâm dininin aslını bozan, kişiyi İslâm dininden çıkaran, elfâz-ı küfür ve ef'al-i küfür amellerini işlediklerinden bahsederek bilmeyen kimseleri bundan sakındırmak istedim. Madem ki, iddia sahibi delil getirmekle mükelleftir. O zaman ağzımızdan çıkan her sözü delillendirmemiz gerekir. Ben bahsettiğim ve henüz bahsini açmadığım bütün iddialarımı inşâAllah delillendireceğim. Delilini sormak istediğiniz sözlerime yanıt verebilirsiniz, buyrun, bekliyorum. Müşrik ne demektir? Lisanu'l-Arab'da şirk işleyen kimseye müşrik denildiği geçiyor. Peki şirk nedir? Allah'a ortak koşmak demektir. Yani Allah'ın hakkı olan bir ibâdet, Allah dışında birisine yapılırsa bu şirk olmuş olur ve bunu işleyen de hükmen müşrik olmuş olur. Mesela birisi elini kaldırsa ve dese ki; "Ey gavsı Geylani, sana bir Fatiha sen benim kaybettiğim şeyi bana buldur." gibi bir cümle kurarsa bu Allah'ı bırakıp başka bir şeye dua ettiğine dolasıyla şirk işlediğine delâlet eder. Çünkü dua bir ibâdettir. Duanın ibâdet olmasının delili şudur; Nu’mân İbni Beşîr [I]radıyallahu anh[/I]’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah [I]sallallahu aleyhi ve sellem [/I]şöyle buyurdu: [B][COLOR=rgb(41, 105, 176)]“Dua ibadettir.”[/COLOR] [/B][COLOR=rgb(184, 49, 47)][I](Ebû Dâvûd, Vitir 23; Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 3, 41, Daavât 1. Ayrıca bk. İbni Mâce, Duâ 1)[/I][/COLOR] [COLOR=rgb(0, 0, 0)]Bahsetmiş olduğunuz ve sizin âlim olarak nitelediğiniz kişnin kitabında geçen de bu cümledir. Hemen delilini de verelim; [URL unfurl="true"]https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sikke-i-tasdik-i-gaybi/sayan-i-hayret-bir-tefeul-ve-muhim-bir-ihbar-i-gaybi/128[/URL] Bunu bir örnek olması için verdim. Yoksa tabii ki mesele bununla sınırlı değildir.[/COLOR] Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hayatı tevhid ile başlamış ve tevhid ile son bulmuştur. Keza sahabeler ve ondan sonra gelenlerin durumu da böyledir. Peki size göre onlar da mı tevhidi az biliyordur? Ebû Hurayra (r.a) şöyle nakleder: “Allah Teâlâ: [B]«Yakın akrabalarını uyar!»[/B][I](Şuara 214)[/I] âyeti indiğinde Rasûlullah (s.a.v) ayağa kalktı ve şöyle buyurdu: [B][I]«–Ey Kureyş topluluğu! [/I][/B][I](Veya buna benzer bir kelime söyledi)[/I][B][I] Kendinizi [/I][/B][I](Allah’tan)[/I][B][I] satın alarak [/I][/B][I](Cehennem’den kurtarınız)[/I][B][I]! Ben Allah’tan gelen hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam!...[/I][/B][I]" [COLOR=rgb(184, 49, 47)](Buhârî, Tefsîr, 26/2; Müslim, İman, 348-351. Bkz. Tirmizî, Tefsîr, 27/2; Nesâî, Vesâyâ 6)[/COLOR][/I] [COLOR=rgb(0, 0, 0)]Görüldüğü üzere daha risaletin başında iken insanları tevhide davet ediyordu ve vefat edeceği zaman başını, Aişe annemizin göğsüne yasladığında bile şöyle buyuruyordu: [B]"Allah Yahudilere ve Hristiyanlara lânet etsin. Peygamberlerinin kabirlerini mescide çevirdiler." [/B][/COLOR][COLOR=rgb(184, 49, 47)][I][Buhârî, Salât 54; Müslim, Mesâcid 20, (530); Ebû Dâvud, Cenâiz 76; Nesâî, Cenâiz 106, (4, 95, 96).][/I][/COLOR] [COLOR=rgb(0, 0, 0)]Tevhid, bütün peygamberlerin ortak davasıdır. [B]"Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur.Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! [/B][/COLOR][COLOR=rgb(184, 49, 47)][B][U]Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur.[/U][/B][/COLOR][COLOR=rgb(0, 0, 0)][B]"[/B] (A'râf 59) [B]"Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u [/B][I](gönderdik)[/I][B]. O dedi ki: «Ey kavmim! [/B][/COLOR][COLOR=rgb(184, 49, 47)][B]Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka ilahınız yoktur.[/B][/COLOR][COLOR=rgb(0, 0, 0)][B] Hâla sakınmayacak mısınız?»"[/B] (A'râf 65) [B]"Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona, “Benden başka ilâh yoktur, şu halde bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım." [/B](Enbiyâ 25) Eğer ki kastettiğiniz zümre, günümüzde bulunan kimseler ise bu gayet doğaldır. Çünkü ilimsizce konuşan insanlar her dönemde olmuştur. Bunlar ilimleri olmadan, duydukları şeyleri aktarırlar. Öte yandan görüş farklılıkları olan da vardır. Bu da her dönemde olmuştur. Mesela Ebu Hanife (rahimehullah) ile İmam Şafiî (rahimehullah) farklı görüşler öne sürmüşlerdir ama bu bölünmek manâsına gelmez, bilâkis her ikisi de Ehl-i Sünnet'in imamıdır. İmam Şafiî ile İmam Ahmed (rahimehullahu ecmâin) farklı görüşlere sahiptirler ama İmam Ahmed, İmam Şafiî'nin öğrencisidir. Bir diğeri ise haricilerdir ki bunlar; tevhid konusunda aşırı gitmiş ve büyük günah işleyenleri tekfir etmiş ve daha pek çok cürüm işlemişlerdir. Onlar hakkında bir hadiste Rasûlullah (sav) şöyle buyurur: [B]"[/B][/COLOR][B][I]Bu ümmet içinde öyle bir kavim çıkacak ki siz onların namazlarının yanında kendi namazlarınızı küçük göreceksiniz. Onlar; Kur’an’da okuyacaklar, fakat Kur’an onların boğazlarını geçmeyecek. Onlar okun avdan çıkdığı gibi dinden çıkacaklar…’[/I] buyurdu.” [/B][I](Buhari 6796, 6797; Müslim 147)[/I] Başka bir hadis ise şöyledir; [I][B]"Zamanın sonunda yaşları küçük, akılları zayıf bir kavim meydana çıkacaktır. Onlar mahlûkatın hayırlısı olan Nebinin sözünü söyleyecekler. Fakat bunların imanları boğazlarından öteye geçmeyecektir. Onlar okun avdan çıkışı gibi dinden çıkacaklar. Siz onlara nerede rastgelirseniz, onları öldürünüz. Çünkü bunları öldürmekte, öldüren kişiye kıyamet gününde ecir ve sevab vardır’[/B][/I][B] buyurdu.”[/B][I] (Buhari 6795, 6796; Ebu Davud 4765, 4767)[/I] Tabii ki hariciler de kendi içinde bölünmüşlerdir ve her biri kendilerinde olanla övünmektedir. Ama bu zaten pek çok hadiste bize haber verilmiştir. Yani bölünmeler oluyor diye Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın, uğruna; insanları ve cinleri yarattığı, kitaplar ve nebiler indirdiği tevhidi anlatmamak mı gerekir? Halbuki bununla emrolunmuşken... Biz her "tevhid" diyenin arkasından gitmeye çağırmıyoruz. Bizim kendisini çağırdığımız şey; Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün sünnetidir. Öncelikle bu söz bâtıl bir sözdür. Allah'ın bazı esmaları vardır ki, bunlara insanlar da mazhar olabilirler. Bazıları da vardır ki, onlar Allah'a hastır. Mesela "el-Halîk" (Yaratan, yoktan var eden) bunlardandır. Eğer siz bu ve bunun gibi esmaları, yaratılmışın alabileceğine itikad ediyorsanız bu şirk olur. Çünkü Allah'tan başka hiçkimse bir şey yaratamaz. el-Mudill de böyledir. Bunun delili; Rasûlullah (sav)'in Cuma hutbelerinde ve diğer konuşmalarında okuduğu, sahabelere öğrettiği ve Ehl-i Sünnet âlimlerinin yazmış olduğu kitapların baş kısmında geçen[B] "Hutbetu'l-Hace"[/B] duasıdır. Bu duanın yalnızca baş kısmını, bizi ilgilendiren kısmını almakla yetineceğim. [RIGHT]إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ نَحْمَدُهُ وَنَسْتَعِينُهُ وَنَسْتَغْفِرُهُ وَنَعُوذُ بِاللهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِناَ وَمِنْ سَيِّئاَتِ أَعْمَالِناَ، مَنْ يَهْدِهِ اللهُ فَلاَ [B][COLOR=rgb(184, 49, 47)]مُضِلَّ[/COLOR][/B] لَهُ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ هاَدِيَ لَهُ[/RIGHT] Şüphesiz hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah’ın hidayete ilettiğini kimse [B][COLOR=rgb(184, 49, 47)]saptıramaz[/COLOR][/B]. Saptırdığını da kimse hidayete iletemez. [I](Müslim, Cuma: 13; Nesai, Cuma: 24)[/I] "Dilediğini saptırma, delalete düşürme" Allah'a has olan bir özelliktir. Yalnızca Allah dilediğini saptırabilir ve dilediğine de hidayet edebilir. Nitekim İbrahim aleyhisselam, babasının; Nuh aleyhisselam, oğlunun; Nebi(sav), amcası Ebu Talib'in hidayete ermelerini istemesine rağmen bunu beceremediler. Evliya burada sadece vesile olabilir. Tıpkı peygamberlerin ve davetçilerin imana vesile olması veya patronun rızka vesile olması gibi... Oysa rızık da, hidayet de Allah'tan başkasına nispet edilmez. Vahded-i vucud inancı ile İslâm/Tevhid inancının iki farklı inanç olduğuna inanıyoruz. Biz Allah'ın, Âlemlerin Yaratıcısı ve onlardan bağımsız olduğuna, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arşa istiva eden olduğuna inanıyoruz. Ama diğer inancın sahipleri ise evrenin, bizzat Allah'ın parçası olduğuna itikad ediyorlar ki, bu inanç; Dünya üzerindeki necis maddelerin ve eksikliklerin de Allah'a nispet edilmesine kapı açar ki, bu tabii ki küfür sözüdür. Çünkü Allah'a eksiklik izafe etmek küfürdür. O, bütün eksikliklerden uzak ve yücedir. Buna kılıf uyduran bazı kimseler de var tabii. Onlar diyorlar ki; [I]"Bu sizin söylediğiniz gibi değildir. Mesela çiçeğe bakan birisi onun güzelliğini, onun sanatçısına/yaratıcısına izafe eder."[/I] gibisinden sözler söylüyorlar. Ama garip olan şu ki, bu sadece bir te'vil ve fasid bir te'vil yani geçersiz. Bu sözleri söyleyen birisinin ne dediği ortadayken onu çeşitli te'villerle aklama çabası niye? Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın mahluk suretine girdiğini ve ... sonrasını yazmak istemiyorum. (SubhanAllah!) Bu derece iğrenç ve rezil şeylerin olduğu bir kitap hakkında konuştuğunuzu biliyorsunuzdur, değil mi? Okumadıysanız rica ediyorum, lütfen "Kimya hatun" denilen şeyi okuyun ve ona göre kararınızı gözden geçirin. Size göre olgunluk, Allah'a eksiklik izafe etmek midir? [B]"Söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular."[/B] (Tevbe 74) Bu ayet, Nebi (sav)'i alaya alan ve yalanlayanlar hakkında nazil olmuştur. Şimdi bu olayın mı, yoksa Celaleddin Rumi'nin sözlerinin mi daha ağır olduğu konusunu düşünün ve kararınızı verin... Buna rağmen bunu aklamaya çalışıyorsanız el-Mudill ismi hakkında biraz daha tefekkür etmenizi rica ediyorum. Ayrıca "toplumca ahlâksız bireyler" diyerek herkesi genellemeniz, ne kadar doğru? Âlemlerin Rabbi olan Allah'a eksiklik izafe edilmesini, biyoloji dersi gören çocukla mı kıyas ediyorsunuz? Hem de [B]"O'nun benzeri hiçbir şey yoktur."[/B] (Şura 11) diye ayet varken? Rasûlullah (sav), insanların en hayırlısı, en üstünü ve en kamil olanı idi, keza diğer peygamberler de insanlardan hayırlı idi. Buna rağmen "şehevî tüm şeylerden" arınmış diyerek kastettiğiniz bir vaziyette değillerdi. Evlenirlerdi ve her insan gibi ihtiyaçlarını karşılarlardı. Muhtemelen yazmaya devam etseydiniz, Celaleddin Rumi ve yolundan gidenlerin, peygamberlerden daha üstün olduğuna dair bir şeyler yazacakmışsınız ki durumun vahametini de görmüş olduk böylece. [B]"Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten [/B][I](söz)[/I][B] dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar." [/B][I](Furkan 43-44)[/I] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Tevhide Davet
Üst
Alt