Teravih namazı varmıdır?

E

eneseylul

Kayıtsız
Misafir
Iyi günler hocam benim sorum 1-)teravih namazı varmıdır.peygamber efendimiz teravih namazını yasaklamışmıdır.yada kılıyorsa ne şekilde kılmıştır. Bu konuda beni ve işyerimdeki tüm arkadaşlarımı bilgilendirirseniz çok sevinicez.şimdiden çok teşekkür ederim.2-)birde ben allah kabul etsin namaz kılıyorum ama işyerinde kılamıyorum.akşamları akşam namazından sonra kılıyorum kazalarımı bu şekilde kılınmasıda kabul olurmu makbulmüdür.açıklayabilirseniz sevinirim. Iyi günler,iyi çalışmalar hocam
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
İyi günler, teravih namazının Peygamberimiz tarafından yasaklanması hakkında herhangi bir bilgimiz yok. Böyle birşey duymadık. Bugünkü gibi olmasa da Peygamberimizin teravih namazı kıldığı hakkında bazı rivayetler olduğu söyleniyor. Bazıları ise böyle birşey olmadığını idda ediyor. Esas olarak Hz Ömer döneminde teravih namazı ön plana çıkmış, tavsiye edilmiş ve uygulamaya başlanmıştır.

Namazlarınızı vaktinde kılmak için elinizden gelen gayreti göstermeniz gerekir. Buna rağmen vaktinde kılmanız mümkün olmuyorsa. İlk fırsatta bunları kılmanız yapılabilecek en iyi şeydir.
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Teravih namazı, bin dört yüz seneden beri bu Ümmet’in ibadetlerinden biri olarak kılınmaktadır.

Teravih namazı, Ramazan ayına mahsus yirmi rekattan ibaret bir müekked sünnettir. Bu namaza Peygamber Efendimiz (asm) ile dört halife (Hulefa-i Raşidîn) devam etmişlerdir. Bu namazın cemaatle kılınması da, bir kifaye sünnettir. (Büyük İslam İlmihali)
 

Firariyim

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Şubat 2012
Mesajlar
705
Tepkime puanı
2
Teravih Namazı Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında cemaatle mi kılındı?

Değerli kardeşimiz;
"Resulullah (s.a.s) Ramazanda mescitte gece bir namaz kıldı. Sahabenin çoğu da onunla birlikte o namazı kıldı. İkinci gece yine aynı namazı kıldı. Bu kez O'na tabi olarak aynı namazı kılan cemaat daha fazla oldu. Üçüncü gece Hz. Muhammed (s.a.s) mescit'e gitmedi. Orayı dolduran cemaat onu bekledi. Resulullah (s.a.s) ancak sabah olunca mescide çıktı ve cemaata şöyle buyurdu:

"Sizin cemaatla teravih namazını kılmaya ne kadar arzulu olduğunuzu görüyorum. Benim çıkıp, size namazı kıldırmama engel olan bir husus da yoktu. Ancak ben size, teravih namazının farz olmasından korktuğum için çıkmadım." (Buharî, Teheccud, 57).

Ebû Zer (r.a)'dan nakledildiğine göre, Resulullah (s.a.s) Ramazan ayının sonuna doğru bazı gecelerde ahsabına, gecenin üçte birini geçinceye kadar teravih namazını kıldırmıştır. (İbn Mâce, İkametu's-Salâ, 173).

Ebû Hureyre (r.a)'nın naklettiği bir başka hadiste de Rasûlüllah (s.a.s)'in Ramazan ayında, ashabtan bir grubu, Ubey b. Kab (r.a)'ın arkasında cemaatle namaz kılarken gördü ve "Doğru yapıyorlar, yaptıkları şey ne güzeldir" diyerek tasvip ettikleri haber verilmiştir. (Ebû Dâvud, İkâmetu's-Salâ, 190; Nureddin TURGAY, Şamil İslam Ans.)

Peygamber Efendimiz (sav) teravihi cemaatle kıldırdıkları zaman sekiz rek`at olarak kıldırmışlar, Ashâb da evlerinde bu namazı yirmi rek`ata tamamlamışlardır. Yirmi rek`atın tamamının mescidde kılınmaya başlaması, Hz. Ömer (ra) zamanından itibarendir. O zaman Sahâbeden buna muhalefet eden hiç kimse çıkmamış, bir nevi icma` hâsıl olmuştur. Zamanımıza kadar da bu şekilde kılınmaya devam edilmiştir. (Mehmet Dikmen, İslam İlmihali)
 

Firariyim

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Şubat 2012
Mesajlar
705
Tepkime puanı
2
Hz. Ömer, teravih namazı için “güzel bir bidat” demiş midir? Demişse eğer, bidatın güzeli olur mu?

Değerli kardeşimiz;
Ramazan’ın son on günü içinde Rasûl-i Ekrem’le beraber iki ya da üç gece kılınan, üçüncü veya dördündü gece mescidin cemaatle dolup taşması üzerine “Size (de) farz kılınmasından endişe ettim” buyurarak iştirak etmediği namazın teheccüd olduğu görülür. Nitekim İmam Buhârî bu hadisi “teheccüd bâb”ında zikreder. Aslında Buhârî bu hadisi “terâvih namazı” bölümünde “Ramazanda kıyam eden kimsenin fazileti” bab başlığı altında da zikreder. Yine o, aynı başlık altında “Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan umarak ramazanda kıyâm ederse, önceki günahları affedilir” hadisini zikrettikten sonra İbn Şihâb (ez-Zührî)’den şu bilgileri nakleder:

“Rasûlullah’ın (asm) sağlığında uygulama böyleydi. Sonra Ebû Bekir’in (r.a) hilafet dönemi ile Ömer’in (r.a) halifeliğinin ilk yıllarında da uygulama öyleydi. Urve b. Zübeyr, Abdurrahman b. Abdilkâri’den naklen şöyle anlattı: Bir ramazan gecesi Ömer b. el-Hattâb (r.a) ile mescide çıktık. Baktık ki, insanlar dağınık gruplar halinde; kimi tek başına kimi de cemaatle namaz kılıyordu. Bunun üzerine Ömer, “Bana öyle geliyor ki, bunları bir imam arkasında toplasaydım daha iyi (doğru, faziletli, ideal) olacaktı” dedi. Sonra kararlılık göstererek Übeyy b. Ka’b’ın arkasında onları topladı.

Başka bir gece yine Ömer’le birlikte çıktık. İnsanlar, imamlarıyla birlikte namaz kılıyorlardı. (Bu düzeni ve huzur halini gören) Ömer şöyle dedi: “Bu güzel bir çığır ve uygulama oldu”(Ni’me’l-bid’atü hâzihi). Ne var ki, namazlarını gecenin sonuna tehir ederek şimdi uyuyanların seher vakti, şu anda kıyamda olanların / namaz kılanların vaktinden daha faziletlidir”. O sırada insanlar gecenin evvelinde kıyam ediyorlardı / teravih kılıyorlardı” (Buhârî, Salâtü’t-terâvîh 1).

Hz. Ömer’in “Bu güzel bir çığır ve uygulama oldu” diye tercüme ettiğimiz sözü, kimileri tarafından “güzel bir bidat oldu” diye tercüme edilip “o halde her türlü bidat terk edilmelidir” şeklinde anlaşılmaktadır. Oysaki bu, yanlış bir anlayıştır. Hz. Ömer’in sevinerek söylediği cümlesindeki “bid’at”, şer’î terim olarak değil, sözlük anlamında (lugavî) kullanılmıştır. Nitekim rivayetten da anlaşılacağı üzere bir kısmı tek başına kılıyor olsa bile, cemaatle kılanlar da vardır. Bu açıdan cemaatle kılınması yeni değildir. Hz. Ömer efendimizin (ra) yaptığı şey, Hz. Peygamber efendimizin (asm) yaptığı gibi, mescitte bulunan herkesin bir imama uyarak kılmasıdır.

Hz. Ömer’in bu uygulaması, bir çığır açması ve dönüm noktası olması bakımından dikkat çeker. Rasûl-i Ekrem’in râşid halifesi ve yoluna uyulması tavsiye edilen Hz. Ömer gibi hakşinas bir şahsiyetin görüş ve uygulaması ciddiye alınmalıdır. Bu konuda ona sahabeden herhangi bir muhalefetin olmadığı veya tenkidin yöneltilmediği de bilinir. Aksine başta Leys b. Sa’d olmak üzere pek çok ilim sahibi, Hz. Ömer’in ortaya koyduğu sünnete saygı gösterilmesi ve uyulması gerektiği kanaatindedir.

Alimler bu hususta Hz. Muhammed'in (asm) şu hadisine göre hareket etmişlerdir: "Benden sonra benim sünnetimden ve raşit halifelerin sünnetinden ayrılmayın" (Tirmizî, İlim, 16; İbn Hanbel, IV, 126). Diğer yandan Abdullah b. Abbas (r.a)'ın Ramazan ayında teravih namazını yirmi rekat olarak kıldığı ve arkasından da üç rekat vitir namazını kıldığı rivâyet edilmiştir. İmam Ebû Hanife'ye Hz. Ömer (r.a)'ın bu hususta yaptığı uygulama sorulunca, şöyle demiştir: Teravih namazı hiç şüphesiz müekked bir sünnettir. Hz. Ömer, bu namazın cemaatle ve yirmi rekat kılınmasını şahsi bir ictihadı ile yapmadığı gibi, bir bid'at olarak da emretmemiştir. O, kendisinin bildiği şer'î bir esasa ve Hz. Muhammed (s.a.v)'in bir vasiyetine dayanarak böyle yapmıştır." (et-Tahtavî, Haşiye, 334)

Teravih namazının Asr-ı saadet ruhuna uygun olarak eda edilmesi için çaba sarf edilmelidir. Ancak temelini sarsacak derecede onu polemik konusu yapmaktan da kaçınılmalıdır.
 

sofiabi

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
27 Haziran 2011
Mesajlar
66
Tepkime puanı
3
Teravih namazı vardır tabii, müslümanlar boşuna mı kılıyor. Yok diyenler kendilerini kandırmaya devam ediyor!
 
Üst Alt