Temizlik Maddelerinin İnsanlara ve Çevreye Verdiği Zararlar

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Konu: Temizlik Maddelerinin İnsanlara ve Çevreye Verdiği Zararlar

Amaç: Bayanların, hamile bayanların, annelerin, çocukların temizlik maddelerinden gördüğü zararlar konusunda kendilerini uyarmak, önlem almalarını sağlamak ve nano teknolojinin temizlik konusunda sağladığı faydalardan yararlanmalarını sağlamak.
naylonposet.jpg

PİYASADA SATILAN TEMİZLİK VE TEMİZLİK MADDELERİ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
21.Yüzyılın Devrimi Olarak Adlandırılan Nano Teknolojinin Faydaları Nelerdir?

Temizlik hastası[/SIZE][/FONT], hamile ve küçük çocuğu olan bayanlar bu yazı temizlik yaparken mutlaka bilmeniz gereken konuları ele alıyor. Aşağıdaki yazıya ayıracağınız 10 dakika sizin, bebeğinizin ve çocuğunuzun sağlığı için çok önemli!

Kendinizi, çevrenizdekileri ve çevreyi tehlikeye atmadan nasıl temizlik yapabilirsiniz?

Temizlik yaparken uzmanların dikkat etmenizi istediği konular nelerdir?

Temizlik için küçük, zararsız ve pratik formüller nelerdir?

21. Yüzyılın son devrimi Nano Teknoloji ve temizlik için yararları nelerdir?

Artık hiçbirimiz anneannelerimiz gibi evi süpürmüyor, çamaşırı küllü sularla yıkayıp güneşte kurutmuyor, yerleri arap sabunuyla fırçalamıyoruz. Buna vaktimiz yok. Temizlik için "hoş kokulu", "beyazdan daha beyaz yapan", "iz bırakmadan pırıl pırıl yıkayan", "mikroplardan arındıran" yardımcılarımız var. En azından reklâmlarda bize anlatılan ve market reyonlarında bunları tercih etmemizin sebebi bunlar.

Her ne kadar evimize getirip kullandığımızda bunların etkisinin reklâmlarda anlatılandan çok uzak olduğunu görsek bile yapacak bir şeyimiz olmadığından bunları tekrar tekrar alıp kullanmaktayız. Ancak evimizi, eşyalarımızı, giysilerimizi ve yediğimiz yemeğin artıklarını temizlerken (!) bedenimizi, suyu, toprağı, havayı, doğal ortamları nasıl kirlettiğimizin farkına varmıyoruz. Üstelik da pahalı ve temizlikte bizi uğraştıran bu deterjanlar uğruna.

Çevreyi ve insan sağlığını tehdit eden temizlik maddeleri yerine ev temizliği konusunda çevreye karşı sorumlu pek çok seçenek bulunuyor. Tüm Avrupa da ve Amerika da bu temizlikçilerin kullanılmasına özen gösterilmekte. Fakat pahalı olduklarından ya da yeterince iyi temizlemediğinden olsa gerek ülkemizde bunların kullanım oranı çok düşük.

İtiraf edelim ki çoğumuz, ev temizlemek, ovmak ve yıkamaktansa başka bir iş yapmayı tercih ederiz! Çünkü düşündüğümüzde iyi bir temizliğe başlayalım dediğimizde maalesef tüm günümüzü harcarız. Üstelik de bu temizlik sadece bizi rahatlatır. Tekrar kirlenmemesi için eşimizin ve çocuklarımızın peşinde koşarız. Bir ara bıkıp da aman boş ver kirlensin dediğimizde ve uzun süre temizlik yapmadığımızda ise artık mevcut kirlerin, kireç lekelerinin temizlenmesi ya çok zor olmakta ya da hiç temizlenemeyecek bir hal almaktadır.

Üreticiler, önemli bir çoğunluğu evlerinin "tertemiz", "dezenfekte edilmiş", "mikropsuz" olması gerektiğine inandırmak konusunda son derece başarılı olmuşlar ve bunu yapabilmek için gereken ürünleri satmayı sürdürüyorlar: Tuvalet ve fırını temizlemek için asit, banyoyu dezenfekte etmek için fenol, mobilyaları cilalamak için damıtılmış petrol ürünleri, çamaşırlarımızı beyazlatmak için klor ve yalnızca evlerimizi temiz tutmak için çeşit çeşit diğer zehirli kimyasal maddeler...

Günlük yaşamda kullandığımız ürünler 55 bin’in üzerinde kimyasal çeşidi içeriyor ve her yıl bunlara binin üzerinde yenisi ekleniyor.

Bu ürünlerin büyük kısmı doğrudan kanalizasyona akıp sonunda da su sistemlerimize karışıyor. Sözünü ettiğimiz kimyasallar, sonunda "fazla yüklenme" olasılığı yaratarak vücudumuzda depolanıyor ve zehirli olma düzeyine ulaştığında çeşitli hastalıklara yol açıyor. (Kronik yorgunluk sendromu, alerjiler, karaciğer sorunları, lenf kanseri gibi.)

Evsel temizlik malzemeleri sadece toprağı ve su kaynaklarını değil, teneffüs ettiğimiz havayı da tehdit ediyor. Sprey boyalar, fırın temizleyiciler, dezenfektanlar, mobilya parlatıcıları ve diğer tüm sprey ürünler, birkaç gün sonra soluyacağımız havanın bir parçası oluyor.

Temizlikte kullanabileceğimiz çeşitli doğal maddeler olsa da bunları kullanmak çoğunlukla zahmetli. Bizimse bunlar için çok fazla vaktimiz olmuyor.

PEKİ, SADECE SU YA DA NEMLİ BİR BEZ, KİR VE KİRECİN ORTADAN KALDIRILMASI VE ORTAMIN HİJYENİK OLMASI İÇİN YETERLİ OLABİLİR Mİ?
Cevap mı? Kocaman bir EVET!
Çoğunuz duymasa ve bilmese de 21. Yüzyılın en önemli devrimi Nano Teknoloji ile mümkün.

Nano Teknoloji mi? O da nedir? Pahalı mı? Ben evimde nasıl yapacağım? Gibi sorular geldi tabi aklınıza.
Öyle uzun teferruatlara girmeyeceğim. Geliştirildikçe hayatımızın her alanında kullanacağımız bir teknoloji. Fakat şu an bile kullanım alanı gerçekleştirilen yerler var. Sadece sizler için yararlarını sıralayacağım. Fakat öncelikle evde temizliğinde sıkıntı çektiğimiz yüzeyleri bir hatırlayalım;

Duş kabinlerimizde lavabolarımızda ve küvetlerimizde zamanla oluşan ve çıkmayan kireç lekeleri, üstelik reklâmlarda kolayca çıkarttığı söylenen birçok çeşit ürünü denememize rağmen. Klozet ve tuvaletlerde oluşan ve çok kötü görünen idrar lekeleri? Bunun için neredeyse her gün tuvalet temizleriz ve bir dolu çamaşır suyu harcarız. Lavabodaki kireç lekelerini ovalım derken lavabolar zamanla parlaklığını (saydamlığını, camsı görüntüsünü) kaybeder ve matlaşır. Matlaşan yüzey daha fazla kir, kireç ve bakteri oluşturur. Hem eski görünür hem de temizlik için bir dolu uğraştırır. Ocağa dökülen ve yapışan yemek artıkları hiç de reklâmlardaki iki fısla kolayca temizlenmez. Uğraştırır, uğraştırırken de çizilir ve daha sonra da paslanır.

Neyse artık daha fazla sizi sıkmadan merak ettiğiniz konuya gelelim. Nano teknolojinin bu yüzeyler üzerindeki faydaları nelerdir?

Duş kabinleri, lavabolar, küvetler, klozetler, fayanslar, ocaklar vb. kir ve kirecin uzaklaştırılmasının zahmetli olduğu yerlerde nano teknoloji ürünleri bir kez uygulandığında 2 yıl boyunca şu faydaları sağlıyor:

•Temizlik aralıkları azalıyor
•Temizlik deterjan gerektirmeden nemli bir bezle veya su ile kolaylıkla yapılıyor
•Kir ve kirecin uzaklaştırılması %90 oranında kolaylaşıyor
•Temizlik maddelerine harcanan paralardan ve temizliğe harcanan zamandan %90 oranında tasarruf ediliyor
•Koruma yapılan eşyalar anti-bakteriyel özellik kazanıyor
•Bakteri, küf ve yosun oluşumu önleniyor
•Kir ve kireç koruma yapılan eşyaların gözeneklerine kadar nüfuz edemiyor
•Yemek artıkları yüzeye yapışmadığından nemli bir bez ile deterjan gerektirmeden kolaylıkla siliniyor
•Nano teknolojik koruma uygulanan eşyalar zamanla matlaşmıyor, temizlik işlemi sırasında meydana gelen ufak çizilmeler önleniyor, eşyalar ilk günkü ışıltısından hiçbir şey bir şey kaybetmiyor

Hadi canım madem böyle bir şey var neden reklâmlarda bangır bangır bağırmıyorlar, diye sorabilirsiniz.

Fakat bir düşünün temizlik maddelerinin piyasası çok büyük ve bunlar yerli ve yabancı çok büyük şirketlerin elinde. Aklımızın almayacağı kadar büyük yatırımlar yapılmış zamanında. Koca koca makineleri var. Bu sektörde çalışan milyonlarca çalışanları var. Ya duş kabini, lavabo vb. yapı malzemelerini üreten ve satanlar ne yapacaklar. Bu ürünler eskimediği sürece değiştirilmeyecekler. Yani teknoloji var üretildi ve ucuz fakat ne Avrupa ne de Türkiye buna hazır değil. Uzmanların bunun parlayacağı yıl olarak belirttikleri yıl ise aslında çok da uzak sayılmaz 2015.

Özellikle Almanya bu teknolojiyi fazlasıyla kullanır durumda. Bu ürünlerin Almanya’daki geliştiricisi ve satıcısı Percenta AG. Türkiye de ise bu ürünler yurt dışından ithal edilerek satılmaya başlandı. Tabi reklâm kampanyaları için daha vakit var ama çok da uzun zaman alacağa benzemiyor.

Bu ürünlerin Türkiye Temsilciliğini üstlenen şirket ise Bekbars Nano Teknolojik Yüzey Koruma Sistemleri. Bu şirket dışında birkaç firma daha var.

Ürünlerin kullanımı gayet kolay!
Herkes evinde rahatça uygulayabilir. Hiçbir zararlı etkisi yok. Tamamen doğal. İçeriği nano boyutunda (metrenin bir milyarda biri büyüklüğünde) cam, seramik, gümüş, elmas parçacıklarından oluşuyor. Taşıyıcı ortam su ve alkolden oluşuyor. Yani bu parçacıklar suyun ve alkolün içerisindeler. Su ve alkol yardımı ile bu parçacıkları yüzeye sürüyoruz. Su ve alkol tamamen uçup gidiyor. Geriye yalnızca nano parçacıkları kalıyor. Atomlardan daha küçük olan bu parçacıklar sürülen (uygulama yapılan) yüzeyin atomlarına yerleşiyorlar ve özellikleri kaybolana kadar (2 sene) yukarıda bahsettiğim faydaları sağlıyorlar. Dolayısıyla her 2 sene de bir tekrarlanması yeterli.

Nano Teknoloji ürünlerinin fiyatları da gayet uygun!
Örneğin normal boyutlarda 1 duş kabini iç camı, 2 adet lavabo içi, 1 adet ocak yüzeyi ve 1 adet klozet içi için 50ml’lik bir set yeterli. Fiyatı ise sadece 35 TL.

Saydığım yüzeylerin tamamı 5m2 ediyor ve ev içinde temizliğinde zorluk çekilen eşyaların en başında bunları gösterebiliriz. 2 yıl boyunca saydığım bu yüzeylerin tamamında deterjan kullanmanıza gerek kalmayacak, ovalamaya son, kireç derdine son, yüzeyler eskimeyecek ve mikrop üremeyecek. Yani tam bir hijyen. Deterjanların zararlı etkilerinden kurtulabilirsiniz. Basit bir hesapla 24 ay süren bir etki 35 TL’ye bölündüğünde aylık masrafın yalnızca 1,5 TL olduğu ortaya çıkıyor. Bizlerse saydığım yüzeylerden sadece klozete 2 hafta da bir 1 adet çamaşır suyu kullanıyoruz hem de marka belirtmeyelim ama siz anlarsınız “en yoğunundan” fiyatı ise 2,5 TL. Yani tüm yüzeyleri hesaba katarsak kireç çözücü, çamaşır suyu, banyo ve tuvalet temizleyici, ocak temizleyici derken aylık temizlik maddesine verdiğimiz para neredeyse 35 TL’yi buluyor. Aylık 20- 35 TL yerine 2 senede bir 35 TL vermek çok daha akıllıca. Üstelik bahsedilen yararlar hiçte yabana atılır cinsten değil.

Nano parçacıkları yüzeye kiri, kireci, lekeyi iten bir özellik kazandırıyor. Kir, kireç ve leke yüzeye yapışamıyor. Nemli bir bezle veya su ile rahatlıkla temizlenebiliyor. Tam yatay olmayan lavabo veya dikey olan duş kabini gibi yüzeylerde ise su tutunamadığından boncuk gibi yuvarlanıyor. Dolayısıyla su ve kireç lekesi zaten %90 oranında azalıyor. Doğal olarak sizin de temizlik aralıklarınız azalıyor. Her duş sonrası silmek zorunda kaldığınız duş kabini camınızı ayda bir kere temizlemeniz yeterli oluyor.

Her yüzey için geliştirilmiş bir nano teknolojik yüzey koruma ürünü mutlaka vardır. Ankastre ürünler ve bunları kullanırken yaşanan sıkıntılar malum. Kolay temizlenememesi, çabuk çizilmesi, sildikten sonra bezin dalga dalga izler bırakması, kararıp kalan parmak izlerinin çıkmaması, ankastre ürünlerin eski görünümünden uzaklaşması krom ve paslanmaz çelik parlaklığını kaybetmesi. İnanın bu teknoloji hayatınızda ki birçok işi kolaylaştıracak, kendinize ve çevrenize daha fazla vakit ayırabileceksiniz. Temizlik işleminden kaynaklanan yorgunluklara bel ve sırt ağrılarına son verecek. Temizliğinde yarım gününüzü harcadığınız eşyalar için artık 15-20 dakika ayırmanız yeterli olacak.

EVİMİZDE KULLANDIĞIMIZ TEMİZLİK MADDELERİNİN ZARARLARI NELERDİR?

“Kimse” düşman olmasın diye marka vermeyeceğim. Genel isimleri ile evimizde kullandığımız temizlik maddelerinin içeriklerini ve zararlarını şöyle sıralayabiliriz:

Çok amaçlı temizleyiciler
Bu tür temizleyicilerin birçoğu amonyak ve klor içerir ve birlikte kullanıldıklarında ölümcül amonyum klorür gazını oluştururlar. Amonyak akciğerlerimiz için tehlike oluştururken, klorla karıştırıldığında kansere yol açan bileşikler oluşturabiliyor.

Ovarak temizleyenler
Ovarak temizleme için kullanılan tozların neredeyse tümü, beyazlatıcı ve leke çıkarıcı etkisi olan klorlu çamaşır suyu içerir. Toz halindeki klor suyla karıştığında, göz, burun, boğaz ve ciğerler için tahriş edici olabilen klor gazını oluşturur. Kloru asla amonyakla (tuvalet temizleyicisi ya da kullandığınız diğer temizlik malzemelerinin içinde bulunduğu gibi) karıştırmamalısınız, ortaya çıkacak gazlar öldürücü olabilir! Kullandığınız tozların içinde deterjan ile karışık olarak "hidratlı doğal magnezyum" da bulunabilir ve bunların kanserojen asbest ile kirlenmiş olma olasılığı vardır.

Dezenfektanlar
Dezenfekte edici temizlik maddeleri, solunursa tehlikeli olacak birtakım uçucu kimyasallar içerirler. Deri ve solunum sisteminin iç zarları yoluyla kolayca emilebilen kresol, bu kimyasalların en sık kullanılanlarından biridir. Kresol, karaciğer, böbrek, akciğer, pankreas ve dalakta hasara neden olabildiği gibi, merkezi sinir sistemini etkileyerek depresyon, sinirlilik ve hiperaktiviteye de yol açabilir. Dezenfektanlarda bulunabilecek diğer maddeler ise fenol, etanol, formaldehit, amonyak ve klordur.

Fırın temizleyiciler

Fırın temizleyicilerde çeşitli zehirli maddeler bulunmakla birlikte en büyük tehlikeyi deriyi yakıp geçebilen asit ile gözler ve ciğerler için son derece tahriş edici olan amonyak oluşturur. Sprey tüplerindeki fırın temizleyicileri ise minik asit ve amonyak damlacıklarını kolayca solunabilecek, cilde ve gözlere temas edebilecek formda havaya dağıttıkları için tehlikelidir.

Bulaşık deterjanları
Piyasada satılan bulaşık deterjanlarının çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve klor bulunur. Yanlışlıkla yutulursa çok önemli sağlık sorunlarına yol açar. Bu nedenle bulaşıklarınızın çok iyi durulanması gerekir. Düşük düzeyde klor gazları tehlikesiz kabul edilse de bulaşık yıkama süreci boyunca, küçük miktarlarda dışarı verilen klorun etkisiyle oluşan solunum zorluğu, göz yanması, yorgunluk, baş ağrısı gibi belirtilere yol açabilir. Bunun yanında klor, kanalizasyon sistemine karıştığında organiklerle birleşerek son derece tehlikeli bir kimyasal madde olarak bilinen trihalometanı meydana getirir. Klor aynı zamanda kanalizasyon sistemindeki maddeleri parçalama fonksiyonu olan yararlı bakteri ve mikroorganizmaları da çabucak öldürür. Bulaşıklar için kullanılan deterjanların da ana maddeleri petrol kaynaklı ve bu sebeple bakterilerce ayrıştırılıp doğaya tekrar kazandırılamıyor, genellikle de çeşitli kimyasal katkı maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve renklendiriliciler içeriyor.

Elde bulaşık yıkarken;
Formülünde klor olmayan fosfor ve fosfatsız sıvı deterjanları kullanın ya da bir kalıp saf sabunu tavaya rendeleyerek üzerini örtecek kadar su ekleyin ve hafif ateşte eriyinceye kadar pişirin. Uygun bir kaba döküp, sıvı deterjanları kullandığınız gibi kullanın.

Buzdolabı
Kokuları çekmesi için hem buzdolabı hem de dondurucu bölümlerinde birer kutu karbonat bulundurun.
Ayda bir kez buzdolabını durdurup tüm yiyecekleri dışarı çıkarın. Temizliğinde mutlaka organik temizleyiciler kullanın. Çok pahalı bulursanız sadece sirke ile silin.

Çamaşır deterjanları
Çamaşır ürünlerinin çoğu doğal ortamda ayrıştırılıp geri kazanılmayan malzemeler; fenol, amonyak, naftalin ve diğer zararlı kimyasal maddeleri içerirler.

Mümkünse fosfat içermeyen deterjanları tercih edin veya toz sabun kullanın. Toz sabuna geçmeden önce çamaşırlarınızı bir kez sadece çamaşır sodası ile yıkayın. Bu yolla deterjan kalıntılarının sabun ile reaksiyona girip çamaşırlarınızı sarartma riskini ortadan kaldırmış olursunuz. Çamaşır sodasını sabunla beraber kullanırsanız çamaşırlarınızda hem parlaklık hem de ağartıcılara ödediğiniz paranın daha azını harcayarak beyazlık sağlarsınız.

Tuvalet ve su giderleri
Yarım bardak karbonat ile yarım bardak sirkeyi tuvalete dökün. Fokurdama yaratan bu kimyasal reaksiyon sonunda tuvaletiniz kokulardan arınmış ve temizlenmiş olacaktır. Yine fırçaladıktan sonra üzerine bir kova kaynar su döküp sifonu çekin.

Lavabo ve tuvalet açıcıların ana maddesi, cildi eritip geçebilecek özellikte aşındırıcı bir madde olan asittir. Yanlışlıkla yutulursa iç dokuları yakarak özafagus, mide ve bağırsak sistemine zarar verir.

Bunlar yerine;
Öncelikle lavabo pompası ya da tesisatçı kılavuzu kullanın. Uygunsa lavabonun altını sökerek temizleyin. Mekanik çözümler daima kimyasal çözümlerden üstündür.

Tıkanmış olan gidere, yarım bardak karbonat ve yarım bardak sirke döküp 15 dakika bekletin. Daha sonra sıcak su dolu bir çaydanlığı gidere boşaltın.

Mobilyalar
Mobilya cilalarının, özellikle de aerosol olanların normal kullanımı sırasında çıkan gazların kazara solunması ya da yutulması ciddi bir tehlike oluşturur. Bu cilaların yapımında pek çok zehirli madde kullanılır. İnsan için kanser yapıcı olduğundan şüphelenilen fenol, cilaların çoğunda bulunur. Fenol deriye temas ederse, şişme, soyulma, yanmaya neden olup kurdeşen ya da sivilceler oluşturabilir. Dahili olarak çok az miktarda bile alınması dolaşım sisteminin çökmesine, çırpınma, soğuk ter, koma ve ölüme neden olur. Mobilya ve yer cilalarında sık sık karşılaşılan diğer kimyasallar ise nitrobenzen (çok zehirli), akrilonitril, amonyak, deterjanlar, yapay kokular, nafta ve damıtılmış petrol ürünleridir.

Cam ve ayna temizleyiciler
Cam temizleyicilerin çoğu su, amonyak ve biraz da mavi boya karışımından başka bir şey değildir. Amonyak içeren cam temizleyicileri fazlasıyla tahriş edici gazlar yayar ve kazara göze püskürtülürse zararlı olabilir. Kimi cam temizleyicilerinde, camın üzerinde bir tabaka oluşturan ve camı su-sirke karışımıyla silmek istediğinizde renkli çizgiler oluşmasına neden olan parafin de bulunur. Böyle bir durum oluşmuşsa, kimyasal kullanmadan pencerelerinizi temizleyebilmek için mumlu tabakayı çıkarmak amacıyla alkolle biraz ovmanız gerekecektir.

Duvarlar
2 kaşık mısır nişastası ile yarım bardak sirkeyi 4 litre suda karıştırın. Süngerle uygulayıp yumuşak bir bezle kurulayın.
4 litre sıcak suya 2 kaşık boraks karıştırın. Süngerle uygulayıp yumuşak bir bezle kurulayın.

Dolaplar
Formika dolap ya da tezgâh üstlerini temizlemek için 2 ml bitkisel kaynaklı sıvı sabun veya yeterince arap sabunu, büyük bir fincan sirke ve 2 ml zeytinyağını, 125 ml ılık suya katıp karıştırın. Dolaplara püskürtüp süngerle temizliğinizi yapın ve ıslak bezle iyice durulayın.

Halılar ve kilimler
Halı ve döşemelik kumaşların temizliği için hazırlanmış şampuvanların birçoğunun aktif maddesi, genellikle leke çıkarıcı olarak kullanılan bir çözücü olan perkloretilen'dir. Bu madde kanserojen olarak bilinir ve hemen görülebilen etkileri sersemleme, baş dönmesi, uyku hali, mide bulantısı, titreme, iştah ve oryantasyon kaybı olabilir. Uzun dönemli maruz kalma sonucu karaciğer ya da merkezi sinir sistemi zarar görebilir. Halı şampuanlarında, yine insanlar için kanserojen etkilerinden şüphelenilen naftalin, etanol, amonyak ve deterjanlar bulunabilir. Halı ve kilimler çoğunlukla naylon, lateks, polyester, poliüreten, pvc/vinil klorid, akrelik gibi plastik malzemelerden yapılır. Plastik malzemeler doğal malzemelere göre çok daha fazla toz çeker ve tutar. Doğal malzemelerden oluşan bir duvardan duvara halınız varsa bile büyük olasılıkla zeminde poliüreten kullanılmıştır. Mümkünse sentetik malzemelerden ve duvardan duvara halılardan kaçınılmalıdır.

Küf temizleyiciler
Küf temizleyicilerde; deriyle teması ve solunması durumunda zararlı, yutulması durumunda ise ölümcül bile olabilecek fenol, kerosen, pentaklorofenol gibi kimyasallar ve pestisitler (zirai ilaç) bulunur. Bu ürünlerde göz, boğaz, deri ve ciğerler için tahriş edici olan ve insanlarda kanser yapıcı etkilerinden şüphelenilen formaldehit de bulunabilir. Banyo

Koku Gidericiler
Oda deodorantlarının çoğu hiçbir şekilde havadaki kötü kokuları yok etmez. Bazıları rahatsız edici kokuları, hoş kokularla örtmeye çalışır, bazıları da burun yollarını yağlı bir tabakayla kaplayıp koku alma duyumuzu engelleyen bir kimyasal yayar. Oda deodorantlarında bulunan kimyasal maddelerden bazıları naftalin, fenol, kresol, etanol, ksilen ve formaldehit'tir.

Birçok bitki havadaki kirliliği emerek etkisiz hale getirir. Ne kadar çok bitki bulunursa etkileri o kadar artar. En etkili bitkiler arasında sarısabır, İngiliz sarmaşığı, incir ağacı, kasımpatı ve kurdele çiçeğini sayabiliriz.

Aerosoller
Amonyak, sentetik koku maddeleri ve diğer zehirli maddeleri içeriyor. Artık sera etkisine ve ozon tabakasının tahribine yol açan CFC’ları içermiyor olsalar da, yeni nesil itici gazlar üretime yeniden kazandırılamayan kapları ile insan ve çevre sağlığını tehdit etmeyi sürdürüyor. Laboratuar çalışmaları yeni nesil itici gazların içerdikleri bütan, izobütan ve propan gazları sebebiyle kalp, merkezi sinir sistemi ve akciğerler için zararlı olduklarını gösteriyor. Kötü kokuları maskelemek için aerosollerde kullanılan maddeler burundaki geçitleri kaplayarak ve sinirleri işlevsiz kılarak koku hissini zayıflatıyor. En iyisi mümkün olduğunca aerosol kullanmamak ve önerdiğimiz karışımları pompalı spreylerle kullanmak.

Deterjanlar ve fosfat
Çamaşır ve bulaşık deterjanlarının performansını artırmak ve suya yumuşaklık vermek için kullanılan fosfatın, çevre üzerindeki etkileri başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerin en önemli çevre sorunlarından biri haline gelmiştir. Örneğin; Avustralya’da atık su sistemlerine aktarılan fosforun yüzde 30’u, fosfatın da yüzde 20’si deterjan kaynaklıdır.

Fosfat, ırmakları, gölleri ve fazla akıntı olmayan körfezleri istila eden zehirli mavi-yeşil alglerin (yosunların) ana nedenidir. Deniz, akarsu ve göllerde en belirgin kirlenme çeşitlerinden biri, aşırı üretim anlamına gelen ötrofikasyondur. Suyun yeşil ve bulanık bir renge dönüşmesine, kıyılarda fosfatla beslenen yosunların (alglerin) birikmesine yol açar. Aşırı fosfat ile birlikte insan tarafından sulak alanlar ve denizlere yüklenen diğer bitki besin maddeleri, bu yosunların çok büyük miktarda üremesine, hızlı büyümesine sebep olur. Bu yosunların dibe çöküp ayrışması sonucu, dip suların oksijeni tükenir ve hidrosülfit gazı (çürük yumurta kokusu) ortaya çıkar. Bu, suda yaşayan canlı hayatın sonunu hazırlar. İzmir Körfezi, Köyceğiz Gölü fosfat kaynaklı kirlenmenin ve ötrofikasyonun iki örneğini oluşturuyor.

Deterjanlardaki fosfor oranı 3 ile çarpıldığında fosfat oranına ulaşılır. Örneğin; yüzde 8 fosfor, yüzde 24 fosfata eşdeğerdir.

KİMYASALLAR ÇOÇUKLARI ANA RAHMİNDE DE BULUYOR!

Özellikle hamile bayanların mutlaka okuması ve bilmesi gereken uyarılar bulunmakta. Ailenizde, akrabalarınızda, komşularınızda, arkadaşlarınızda hamile bayanlar varsa mutlaka uyarınız!

Günlük yaşamımızda kullandığımız ürünlerde bulunan zararlı kimyasallar, henüz doğmamış bebeklerin yaşamına göbek kordonundan girebiliyor. Bebekleri henüz gelişme aşamasında etkileyen kimyasalların arasında hayvanların fiziki ve mental gelişimini etkileyen maddeler de bulunuyor.

Göbek kordonuyla beslenen bebekler vinil kaplama, temizlik malzemeleri, elektronik ve parfümlerden gelen kimyasal maddelere maruz kalıyor. Bu kimyasalların yaşamın her anında, hatta anne rahmindeyken yaşamına henüz başlamadan en savunmasız zamanlarında insan bedenine ulaştığını görmek insanı şok ediyor.

Göbek kordonlarından alınan örnekleri inceleyerek yapılan araştırmada ortaya çıkan sonuçlar, endişe verici. Kimyasallar; konserve tenekelerinden elektrikli ev aletlerine, böcek zehrinden deodorantlara ve diş macunlarına kadar geniş yelpazede, günlük kullanımımızın bir parçası olan tüm ürünlerde bulunuyor ve bu yolla kanımıza işliyor.

Araştırmada incelenen örneklerde, parfümlerde kullanılan suni kokular, su geçirmeyen kaplamalar, teflon gibi yapışmayan yüzeylerde kullanılan bileşimlerde kullanılan maddelere de rastlandı. Ayrıca yanmayı önleyici maddelerin hayvanlarda davranış ve öğrenme bozukluklarına yol açtığı ortaya koyuldu. İncelenen göbek kordonlarının %50’sinde Avrupa Birliği yasalarına göre su temelli organizmalar için aşırı derecede zehirli olarak sınıflandırılmış triklosana (anti bakteriyel ajanlar) rastlandı.

Gelişmekte olan bir bebeğin kimyasal maddelere maruz kalmasının neler getireceği henüz bu konuda yeterli bilimsel araştırma yapılamadığından halen bilinmiyor.

Günlük yaşamımızda kullandığımız ürünlerde bulunan zararlı kimyasalların, henüz doğmamış bebeklerin yaşamına göbek kordonundan girdiğini ortaya koyuyor. Bebekleri henüz gelişme aşamasında etkileyen kimyasalların arasında hayvanların fiziki ve mental gelişimini etkileyen maddeler de bulunuyor.

HAMİLE BAYANLAR VE KÜÇÜK ÇOCUĞU OLANLAR EV İÇİ TEHLİKELERE DİKKAT!

Ev temizleme ürünleri:
Birçok temizlik ürünü yıllardır kullanımda ve temiz evler ile doğumsal kusurlar arasında bir bağlantı henüz kurulamadı. Temizlik maddelerini ara sıra tesadüfen solumanın gelişmekte olan bebeğe zararlı bir etkisi olduğunu henüz hiçbir çalışma gösteremedi. Eğer temizlik ürünlerine maruz kaldıysanız bunun için kaygılanmayın ama hamileliğin kalan süresi boyunca makul ölçüde temizlik yapın.

Aşağıdaki uyarılara dikkat edin!

• Ürünün kuvvetli bir kokusu ve dumanı varsa doğrudan solumayın. Havalandırması iyi olan bir yerde kullanın ya da hiç kullanmayın.
• Aerosoller yerine pompalı spreyler kullanın.
• Hiç bir zaman(hamile değilken bile) klorlu ürünleri amonyaklı olanlarla birleştirmeyin, bu karışım öldürücü dumanlar çıkarabilir.
• Etiketlerinde zehirli olduğuna ilişkin uyarı bulunan fırın temizleyici ve leke çıkarıcı ürünleri kullanmaktan kaçının.
• Temizlik yaparken lastik eldivenler kullanın, Bu yalnızca ellerinizi korumakla kalmaz, deriden zehirli kimyasal maddelerin emilimini de engeller.
• Temizlik yaparken her zaman bulunduğunuz ortamı havalandırmaya özen gösterin.


ANNELER! HİJYEN SAĞLAMAK İÇİN KULLANDIĞINIZ KİMYASAL MADDELER ÇOCUKLARINIZA ZARAR VERİYOR!

Temizlik Hastası Annelere Kötü Haber
İngiliz bilim adamları evde dezenfektan, deterjan ve böcek ilacı gibi maddeleri fazla kullanan annelerin çocuklarında akciğer hastalıkları saptadı.

European Respiratory Journal dergisinin mart sayısında yayımlanan bir habere göre; evlerde çok sık kullanılan dezenfeksiyon ve koku gidericiler çocukların ciğerlerine zarar veriyor. İngiltere`nin Bristol Üniversitesi`nden John Henderson ve ekibi, hamilelerin evde kimyasal ürünleri kullanma sıklığı ile bunların çocukların solunum yollarına etkilerini inceledi. Araştırma, 7 bin 162 çocuğun katılımıyla gerçekleştirildi. Hamileliğin son döneminde ve doğumun hemen ardından, bu kimyasal ürünleri evde çok sık kullanan annelerin çocuklarının ciğerlerinde hırıltı, 8 yaşından itibaren ise bu çocukların solunum yeteneklerinde azalma olduğu görüldü. Daha önce yapılan benzer araştırmalar da bu tür kimyasal ürünleri kullanan kişilerde astım riskinin fazla olduğunu göstermişti. Henderson, bu ürünlerle ilgili başka araştırmalar da yapacaklarını dile getirdi.

Hamileyken ya da doğumdan hemen sonra evde dezenfektan, koku giderici gibi kimyasal ürünlerin çok sık Kullanımının çocukların ciğerlerine zarar verebileceği ortaya çıktı.

İngiltere`nin Bristol üniversitesi`nden John Henderson ve ekibi hamilelerin evde bu tür kimyasal ürünleri kullanma sıklığı ile bunların çocukların solunum yollarına etkilerini inceledi.

Araştırmaya 7 bin 162 çocuk katıldı. Annelerse çamaşır suyu, dezenfektan, böcek ilacı, halı temizleyicisi gibi 15 ürüne ilişkin soruları cevapladı.

Hamileliğin son döneminde ve doğumun hemen ardından bu kimyasal ürünleri evde çok sık kullanan annelerin çocuklarının ciğerlerinde hırıltı, 8 yaşından itibaren ise bu çocukların solunum yeteneklerinde azalma olduğu
görüldü.

Henderson, bu ürünlerden en fazla hangisinin zararlı olduğunun bilinmediğini ancak çoğunun benzer maddeler içerdiğini belirterek, sonuçların doğrulanması ve ayrıntılar için başka araştırmalar gerektiğini söyledi. Daha önce yapılan benzer araştırmalar da bu tür kimyasal ürünleri kullanan kişilerde astım riskinin fazla olduğunu göstermişti. Araştırma"European Respiratory Journal" dergisinin mart sayısında yer alıyor.

BAYANLAR EVİMİ BEYAZLATAYIM DERKEN CİĞERLERİNİZİ KARARTMAYIN!

Temizlik yaparken deterjanlar hakkında bilmeniz gereken çok önemli ayrıntılar konu ediliyor. Bunları mutlaka bilin!

•Temizlik maddeleri bilinçsizce kullanıldığında etkileri sonradan ortaya çıkan ciddi ve kalıcı zararlar verir!

•Yüzeyin temizlenmesi imkânsız bile olsa çamaşır suyu, kireç çözücü ve tuz ruhu gibi maddeleri birbirine karıştırmayın!

•Unutmayın bu temizlik maddeleri solunduğunda tek başına bile çok zararlı!

Genellikle ev kadınları tarafından bilinçsizce yapılan ev temizlikleri ileride büyük sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, bu temizlikler sırasında yapılan yanlışların ileride çok ciddi sağlık sorunlarına sebep olabileceği konusunda bayanları uyardı.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Görgüner, hemen hemen her evde `bahar ve bayram temizliği` adında yapılan temizlikler sırasında bayanların yaptığı bazı dikkatsizlik ve yanlışların ciddi sağlık sorunlarını ortaya çıkardığını açıkladı.

Yapılan temizlik sırasında kullanılan temizlik malzemelerinin bilinçsiz bir şekilde kullanımının ciddi akciğer ve solunum rahatsızlıklarını ortaya çıkardığını söyleyen Prof. Dr. Görgüner, ev hanımlarının temizlik sırasında dikkatli olması gerektiğini vurguladı.

Görgüner, alınacak basit tedbirlerle doğabilecek rahatsızlıklara karşı önlem alınabileceğini ifade etti. Bayanların lavabo ve fayansları temizlemek için çamaşır suyu ve tuzruhunu karıştırarak temizlik yaptıklarını belirten Görgüner, bu durumun çok sakıncalı olduğunu söyledi. Görgüner, bu karışım sonucunda çok fazla klor gazının ortaya çıktığını, bu klor gazının akciğerlerde tahribat yaptığını, bunun sonucunda astım benzeri yakınmaların ortaya çıktığını kaydetti.

Yapılan temizliklerden sonra bayanların genellikle hastanelerin acil servislerine astım şikâyetiyle geldiklerini kaydeden Görgüner, `Bu astımdan daha farklı bir durumdur. Biz buna tıpta RADS(reaktif havayolları disfonksiyon sendromu) diyoruz.

Bu karışıma maruz kalmak ne kadar yoğun olursa akciğerlerdeki yıpranma o kadar kalıcı oluyor, bazı kişilerin akciğerlerinde geri dönüşümsüz değişiklikler ortaya çıkabiliyor ve sürekli nefes darlığı çeken hastalar haline gelebiliyorlar. Bu yüzden bayanların çok dikkatli olmaları gerekiyor. Bayanlar doğal temizlik maddelerini seçmeliler. Tek başına çamaşır suyu da tehlikeli; ama çamaşır suyu ve tuzruhu çok daha zararlıdır. Bayanlar evimi beyazlatayım derken ciğerlerini karartmasın.` şeklinde konuştu.

Bahar başlangıcında ve bayramlarda servislerine nefes darlığı şikâyeti ile gelen bayanların sayısında çok artış olduğunu bildiren Prof. Dr. A. Metin Görgüner, bu rahatsızlığın ilk defa ABD`de havuz temizleyen işçilerde tespit edildiğini açıkladı.

Ev tozlarında akarlara dikkat edilmeli yapılan temizliklerde tozların alınması sırasında teneffüs yoluyla `akar` adı verilen zararlı hayvancıklar akciğerlere giderek astım ve bronşit gibi solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olabiliyor. Bu akarlar alerjik astımı bulunan hastalarda ciddi solunum rahatsızlıkları meydana getirebiliyor. Bu yüzden temizlik yapanların toz alırken maske takmaları ya da odayı havalandırmaları gerekiyor. Yurdun farklı bölgelerindeki tozlar üzerinde yapılan araştırmalarda akar adı verilen zararlı hayvancıkların en çok nemli bölgelerde yaşadığı tespit edilmiş. Rakımı yüksek bölgelerde akarlara çok daha az rastlanılmış. Özellikle deniz kenarında yaşayan hanımlar temizlik sırasında çok dikkat etmeli. Toza, işi gereği sürekli maruz kalan temizlik işçileri ise mutlaka tedbir almalı.

Görgüner`den hanımlara birkaç öneri: Toz çekecek eşyaları duvara asmayın. Temizlik yaparken maske kullanın. Banyo ve tuvaletleri kuru tutun. Temizlik yaparken nemli bez kullanın. Doğal temizlik ürünleri kullanın. Sigara içmeyin, içilen yerde bulunmayın. Özel filtreli hava temizleyiciler kullanın.

DOKTORLAR BAHAR VE BAYRAM TEMİZLİĞİNDE KULLANILAN TEMİZLİK MADDELERİNE DİKKAT EDİLMESİ GEREKTİĞİ KONUSUNDA UYARDILAR!

Doğum ve Çocuk Hastanesi Başhekimi Dr. Ali Erdal Karakaya, evlerde bahar temizliğinin yapan bayanların kullandıkları malzemeleri konusunda dikkatli olmalarını istedi.

Temizlik maddeleri kullanımı konusunda özellikle bayanların dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Ali Erdal Karakaya, aksi takdirde telafisi mümkün olmayan sağlık sorunlar yaşanılabileceğini söyledi. Özellikle Nisan-Mayıs aylarında evlerde yapılan bahar temizliğinde kullanılan malzemelerin kaliteli olmasına dikkat edilmesine dikkat çeken Dr. Karakaya, "Tuzruhu, çamaşır suyu, deterjan gibi maddelerin kullanımında mutlaka maske ve eldiven takılması gerekir. Temizlik yapayım derken sağlığınızdan olmayın. İnsan sağlığı hiçbir zaman ihmale gelmez. Daha önceki dönemlerde bu vakalarla çok karşılaştım" uyarılarında bulundu.

Ailelerin temizlik yaparken kullandıkları malzemeleri özellikle çocuklardan uzak tutmaları gerektiği uyarısında da bulunan Dr. Ali Erdal Karakaya "Çamaşır suyu, yağ sökücü, tuz ruhu gibi temizlik ürünlerinin çocuklardan uzak tutulması lazım. Bu ürünler çocukların rahatlıkla ulaşabilecekleri yerlere bırakılması durumunda çok büyük tehlikeler oluşturabilir. Bu malzemeleri normal içecek ve yiyecek kaplarına kesinlikle bırakmayınız. Çoğu zaman yanlışlıkla su zannederek içilen bu tür ürünler sağlık için geri dönülmez bir risk oluşturuyor. Özellikle yağ sökücüler yanlışlıkla içildiği takdirde yemek borusu ve mideye ciddi zararlar verir. Bunun tedavisi çok uzun zaman alır ve yemek borusunda ciddi yanmalara yol açar. İyileşme sürecinde yemek borusu daralarak iyileşir. Bazen bu tür vakaların tedavisi yıllar alabiliyor. Ürünün kullanıldıktan sonra kapalı bir yere kilitli olarak bırakılması ile olası olumsuz vakaların önüne geçilebilir. Bu benim başıma gelmez diyen annelere de bu vakaların nerdeyse doğan 5 çocuktan birinin başına gelebildiğini hatırlatmak istiyorum. " dedi.

Dr. Ali Erdal Karakaya bu ürünler kullanılırken temizlenen ortamın muhakkak havalandırılması ve koruyucu maske ile eldiven kullanılması gerektiğini de söyledi.

SAĞLIĞIMIZ VE DETERJANLAR

Bize dayatılan Yaşam Tarzında olmazsa olmazların arasına sokulan Deterjanlar nedir? Çevre ve insan sağlığına getirdiği riskler nelerdir? Bu riskleri en aza indirmek için neler yapılabilir?

Çamaşırda, bulaşıkta, banyoda, tuvalette, vücut ve çevre temizliğinde yaygın olarak kullanılan bu kimyasallar üzerinde, uzun uzun düşünmek zorunda olduğumuzu hatırlatmak istiyoruz.

Prof.Dr. İsmet Dökmeci’nin bu konuda yazmış olduğu bir makalede söyledikleri çok önemli:

Deterjanların insan sağlığına verdiği zararlar nelerdir?
Deterjan içerisinde bulunan yüzey-aktif madde dışında önemli oranda (%70–90) bulunan temizleyici, beyazlatıcı, yumuşatıcı, köpürtücü, parlaklık verici ya da antiseptik özellik veren katlı maddelerinin çoğu da yüzey-aktif madde gibi insan organizmasına gıdalardan, solunum yollarından, deri teması ve diğer yollardan girdiklerinde dokularda olumsuz etkilere neden olmaktadırlar. Birçok kanser türünün ise deterjanların olumsuz etkilerinden dolayı oluşabildiği bildirilmektedir. Ayrıca akciğer tahribatı, akciğer iltihabı, alerjik reaksiyonlar, santral sinir sistemi, kalp, böbrek ve kan damar rahatsızlıkları, endokrin ve bağışıklık sistemi bozuklukları gibi önemli rahatsızlıkların kaynağı üretimde kullanılan katkı maddeleri ve dolayısı ile deterjanlar olabilmektedir.

Deterjanın kullanım yerleri ile temas sonucu vücudumuza giren miktarı, yapacağı zarar yönünden önemlidir. A.B.D'de bir günde insan vücuduna giren deterjan yüzey-aktif maddesinin en çok 0,3–3 mg arasında olduğu belirtilmesine karşın ülkemizde bazı yörelerde yapılan çalışmalar içme sularında dahi çok yüksek miktarlarda deterjan bulunduğunu ortaya koymuştur.

Her ne kadar vücudumuza giren günlük deterjan miktarı bilinmese de, bunun çok yüksek düzeyde olması güçlü bir olasılıktır.

Sonuç olarak medeniyet gereği olan temizlik işlerimizde kullandığımız deterjanların vazgeçilmez yararlarının yanında çevre kirlenmesi ve özellikle sağlığımız açısından zararlarından korunabilmek için üretimlerinin kontrol altında tutulması zorunludur. Sağlık Bakanlığı tarafından sağlığa ve çevre kirlenmesine en az zararlı bileşimlerin saptanıp bu standardın dışında deterjan üretimine izin verilmemesi gerekmektedir.

Ayrıca üretici firmaların deterjan kullanımını özendirmek için giriştikleri reklâm kampanyalarının abartılı ve gerçeği yansıtmaması da tüketicinin kafasında ‘madem süper ötesi temizlik sağlıyor, madem tüm zorlu kiri pası çıkarabilmekte o zaman neden her ay reklâmlarda formülü yenilenir ya da geliştirilir olarak gösterilmeye çalışılmaktadır?’ Sorusunu tekrar ettirmektedir.

Deterjanların çevreye olan olumsuz etkileri nelerdir?
İnsan ve diğer canlıların yaşam ortamı olan su, hava ve toprağın endüstriyel teknolojinin gelişmesine paralel olarak çeşitli sentetik maddeler ve diğer toksik atıklarla hızla kirlenmeye yüz tutması daha şimdiden Dünyanın bir çok yöresini yaşanmaz duruma getirmiştir. Çevreyi koruyucu önlemler almadan gelişi güzel sanayileşen ülkelerde denetimsizlik, düzensiz kentleşme, hızla artan nüfus ya da toplumun eğitimsizliğinden kaynaklanan sorumsuzluk sonucu, sağlıklı yaşamamız için vazgeçilmez bir gereksinim olan doğanın kirlenmesi alabildiğince artmaktadır. Ne gariptir ki insanlar kendilerinin meydana getirdikleri bu manzara karşısında panik içinde çare arayışına girişmekte ve sonuçta faturasını ağır biçimde kendisine ve nesillerine ödetmektedir.” dedikten sonra

“Son dönemlerde kamuoyunda deterjanların doğaya, dolayısıyla insan sağlığına olan zararları merak ve endişeyle tartışılmaktadır. İhmaller ve sorumsuzluklar sonucu ortaya çıktığına inandığımız çevre kirlenmesi sorunu bugünün insanlarının gelecek nesillerine bırakacağı kötü bir mirastır.” İfadesi ile konunun nesiller boyu önemini vurgulamaktadır.

Deterjanlar günlük hayatımıza nasıl girdi?
Bu asrın başında sabun elde edilmesinde kullanılan yağların kıt bulunması, temizleyici başka maddelerin bulunması için çalışmaların başlamasına neden oldu. Ham petrolden sentetik yolla elde edilen deterjan üretilmesine başlandı. Özellikle II. Dünya Harbi sırasında Avrupa ve Amerika'da yaygın olarak kullanılan sentetik temizleyiciler bulaşıcı hastalıkların yayılmasının önlenmesinde ve temizlik işlerinde büyük kolaylıklar sağlamıştır. Ancak bu maddelerin rast gele üretilmesi ve çevreye yayılmasıyla 1960'lı yıllarda A.B.D gibi bazı batı ülkelerinde deterjanların doğa kirlenmesinde önemli rol oynadığı belirlenmiş ve bu konuda bir dizi önlemler alma zorunluluğu ortaya çıkmıştır.”

“Deterjanlara temizleyici özellik veren yapısındaki yüzey-aktif maddelerdir. Üreticiler çoğunlukla deterjanlar içinde pahalı olan bu maddeleri düşük oranda (%10–30) kullanmakta, onun yerine ucuz olan bentonit, kaolin, değişik tuzlar, asitler ve silikatlar gibi temizleyici özellikleri olan suda az eriyen inorganik maddeler karıştırmaktadırlar. Bir deterjanın yapısındaki biyolojik bozulmaya (biyodegredasyon) uğratmayan maddelerin oranı onun çevre kirlenmesi ve sağlığa olan zararlarının göstergesidir. Bu maddelerin su ve toprakta bozulmadan kalıp, akarsularla göl ve denizlere ulaşması buralarda yaşayan canlıları ve onlarla beslenen insanların sağlığını tehdit etmektedir.
Son 25 yıl içerisinde birçok ülke deterjan üretiminde biyodegredasyonu hızlı yüzey-aktif maddeler ve katkı maddeleri kullanmaktadırlar. Yüzey-aktif maddesi Lineer alkil benzen (LAB) ve benzeri yapıda olan deterjanlar su ve toprakta daha hızlı biyodegredasyona uğradığından deterjan üretiminde öncelikle tercih edilmektedir. Örneğin A.B.D, 1963 yılından bu yana LAB dışında yüzey-aktif maddenin deterjanlara katılmasına izin vermemektedir.” Açıklamasını yapmaktadır.

Ülkemizde üretilen deterjanlara yakın zamana kadar katılan dedosil benzen (DDB) yüzey-aktif maddesi kimyasal yapısında sağlam halkalı gruplar içerdiğinden su ve toprakta bakteri ve enzimlerin etkisiyle oldukça güç çözünmekte dolayısıyla doğada giderek birikmekte idi. Bu tehlikeli gidişi durdurmak için DDB yasaklanmış ve onun yerine LAB kullanılmaya başlanmıştır.

LAB’ın kimyasal açıklaması ise, “Bir alkan molekülünden bir hidrojen atomunun koparılmasıyla türeyen ve genel formülü, CnH2n+1 olan tek değerli grup. Alkil grubu genellikle R ile gösterilir. Birer alkil olan metil (CH3-), etil (C2H5) ve propil (CH3-CH2-CH2-) grupları birer alkan olan metan (CH4), etan (C2H6) ve propandan (C3H8) türemiştir. Alkilleme: Petrol rafinasyonunda, alken (olefin) moleküllerine alkil gruplarının eklenmesi işlemidir.”

Gıda Mühendisi İsmail Erbay bir makalesinde de:
Temizlik maddelerinin zararlarından arınmak için ne yapılabilir?

Temizlik mamullerinin içerisindeki kimyasallar insan vücudunda karbon yapımızı kırarak veya oksijeni tüketerek tamiri imkânsız hastalıklara yol açarlar. Sentetik temizlik ürünleri vücuduma dokunmasın gitsinler istiyorsanız yapılacak bir şey vardır:

1-Çamaşır makinesinde: Çamaşırlarınızı 8.000 kg ( 8 ton) su ile durulamanız gerekir.
2-Bulaşık makinesinde: Bulaşıklarınızı 6.000 kg (6 ton) su ile durulamanız gerekir.
3-Banyo ve tuvaletinizde kullandığınız kir ve kireç çözücülerin bıraktığı kimyasal artıklardan kurtulmak için klozet, küvet, lavabo, duş kabini vb. yapı malzemelerini 5.000kg (5 ton) su ile durulamanız gerekir.
4-Banyoda: Şampuan veya vücut jeli kullanmışsanız 2.000 kg (2 ton veya 250 orta boy kova dolusu) su ile durulanmanız gerekir.

Küçük çocuğu olup ta boğaz iltihabı geçirtmeden, bademcik problemsiz büyütebilen anne var mı? İnanın bu işin baş müsebbibi bulaşık, banyo ve tuvalette kullanılan deterjanlardır.

Bu mamulleri kullandığınız zaman bir diğer tesir ve etkisi ise çevre kirliliğidir. Bunların içerisindeki kimyasalların başlıca özellikleri bulundukları yerde oksijeni tüketmeleridir. Oksijensiz bir yerde ise hayat olmaz.

Nitekim 1978 yılında Marmara denizinde 126 balık çeşidi varken bu gün bu sayı 25 çeşide inmiştir. 2050 yılına kadar da denizlerdeki canlıların %98 inin yok olacağı tahmin edilmektedir.(Oxford başta olmak üzere amerikan üniversitelerinin açıkladıkları raporlardır.)

Bizim kullanmamamız belki çok bir şeyi değiştirmeyecek ama bizim bu hesabı verenlerin içerisinde olmamamız gerekmektedir. Temizliğin tabii yollarla yapılması gerektiğini sevdiklerimize tanıdıklarımıza bildirmek bir görevdir.

TEMİZLİK MADDELERİNİN ZARARLI ETKENLERİ EN ÇOK KADINLAR ZARAR GÖRÜYOR!

Peki deterjanlardan nasıl zehirleniyoruz, nasıl korunuruz?
Kimya mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı’nın hazırladığı “Nasıl Zehirleniyoruz, Nasıl Korunuruz” adlı kitapta,
deodoranttan makyaj malzemesine, bebek bezinden bilgisayara kadar günlük yaşamda kullanılan birçok ürünün içerdiği bazı kimyasal maddelerin sağlığı tehdit edebileceği belirtildi. Dharma yayınlarından okurla buluşan kitaba göre, dünya genelinde yılda insan yapımı 85 bin değişik cins sentetik madde üretiliyor ve her yıl 1000 adetin üstünde yeni sentetik madde buna ilave ediliyor. Kaynak taraması ve araştırmalardan da yararlanılan kitapta, kimyasal ürünlerin yiyecek ve içeceklerin yanında depolanmaması, kullanılmadan önce etiketinin mutlaka ayrıntılı biçimde okunması, hamilelerin toksik maddelerle mümkünse temas etmemesi ve ürünlerin kendi ambalajlarında
saklanması uyarılarında bulunuluyor. Kitapta ayrıca, kimyasal içerikli maddeler yerine hemen her evde
bulunabilecek sirke, limon suyu, soda, çamaşır sodası, sabun gibi malzemelerin kullanılması da öneriliyor.

Kitaba göre, günlük hayatta kullanılan ürünler ve içerdikleri kimyasal maddeler de şöyle:

Fırın temizleme maddeleri: Kimi malzemeler, kostik ve amonyak içerdiğinden, özellikle sprey şeklinde olanların havada zerrecikler oluşturduğu için cilde, göz ve akciğerlere zarar verebiliyor. Kullanımları sırasında iyi bir havalandırma sağlanması, cilt temasını önlemek için de lastik eldiven kullanılması öneriliyor.

Mobilya ve yer cilaları: Bu ürünlerin bazılarının içeriğinde bulunan ve kanserojen bir madde olan fenol, ciltle temas ettiğinde de soyulma, kabarıklık, yanma ve sivilceler oluşmasına yol açıyor.

Eviye ve tuvalet açıcıları: “Kostik” isimli madde, astım hastalarında astım krizlerini tetikleyebiliyor. Ayrıca, kostiğin cilt ile temasında da anında cilt sorunları yaşanabiliyor.

Bulaşık yıkama sıvıları: Renklendirilmiş olanlar kurşun veya kanserojen etki yaratabilecek maddeler içerebildiğinden, bunların renksiz olanlarının seçilmesi tavsiye ediliyor.

Bulaşık makinesi deterjanı: Su ile temas ettiğinde aktive olarak toksik klor gazı çıkarabileceğinden bu gazların mutfakta yoğunlaşması halinde baş ağrısı, yorgunluk ve göz yanması meydana geliyor.

Piyasada satılan bulaşık deterjanlarının çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve klor bulunur. Yanlışlıkla yutulursa çok önemli sağlık sorunlarına yol açar. Bu nedenle bulaşıklarınızın çok iyi durulanması gerekir. Düşük düzeyde klor gazları tehlikesiz kabul edilse de bulaşık yıkama süreci boyunca, küçük miktarlarda dışarı verilen klorun etkisiyle oluşan solunum zorluğu, göz yanması, yorgunluk, baş ağrısı gibi belirtilere yol açabilir. Bunun yanında klor, kanalizasyon sistemine karıştığında organiklerle birleşerek son derece tehlikeli bir kimyasal madde olarak bilinen trihalometanı meydana getirir. Klor aynı zamanda kanalizasyon sistemindeki maddeleri parçalama fonksiyonu olan yararlı bakteri ve mikroorganizmaları da çabucak öldürür.
Bulaşıklar için kullanılan deterjanların da ana maddeleri petrol kaynaklı ve bu sebeple bakterilerce ayrıştırılıp doğaya tekrar kazandırılamıyor, genellikle de çeşitli kimyasal l katkı maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve renklendiriliciler içeriyor.

Çamaşır deterjanları: Çamaşır ürünlerinin çoğu doğal ortamda ayrıştırılıp geri kazanılmayan malzemeler; fenol, amonyak, naftalin ve diğer zararlı kimyasal maddeleri içerirler.

Tuvalet ve su giderleri: Lavabo ve tuvalet açıcıların ana maddesi, cildi eritip geçebilecek özellikte aşındırıcı bir madde olan asittir. Yanlışlıkla yutulursa iç dokuları yakarak özafagus, mide ve bağırsak sistemine zarar verir.

Mobilyalar: Mobilya cilalarının, özellikle de aerosol olanların normal kullanımı sırasında çıkan gazların kazara solunması ya da yutulması ciddi bir tehlike oluşturur. Bu cilaların yapımında pek çok zehirli madde kullanılır. İnsan için kanser yapıcı olduğundan şüphelenilen fenol, cilaların çoğunda bulunur. Fenol deriye temas ederse, şişme, soyulma, yanmaya neden olup kurdeşen ya da sivilceler oluşturabilir. Dahili olarak çok az miktarda bile alınması dolaşım sisteminin çökmesine, çırpınma, soğuk ter, koma ve ölüme neden olur. Mobilya ve yer cilalarında sık sık karşılaşılan diğer kimyasallar ise nitrobenzen (çok zehirli), akrilonitril, amonyak, deterjanlar, yapay kokular, nafta ve damıtılmış petrol ürünleridir.

Cam ve ayna temizleyiciler: Cam temizleyicilerin çoğu su, amonyak ve biraz da mavi boya karışımından başka bir şey değildir. Amonyak içeren cam temizleyicileri fazlasıyla tahriş edici gazlar yayar ve kazara göze püskürtülürse zararlı olabilir.
Halılar ve kilimler: Halı ve döşemelik kumaşların temizliği için hazırlanmış şampuanların birçoğunun aktif maddesi, genellikle leke çıkarıcı olarak kullanılan bir çözücü olan perkloretilen'dir. Bu madde kanserojen olarak bilinir ve hemen görülebilen etkileri sersemleme, baş dönmesi, uyku hali, mide bulantısı, titreme, iştah ve oryantasyon kaybı olabilir. Uzun dönemli maruz kalma sonucu karaciğer ya da merkezi sinir sistemi zarar görebilir. Halı şampuanlarında, yine insanlar için kanserojen etkilerinden şüphelenilen naftalin, etanol, amonyak ve deterjanlar bulunabilir. Halı ve kilimler çoğunlukla naylon, lateks, polyester, poliüreten, pvc/vinil klorid, akrelik gibi plastik malzemelerden yapılır. Plastik malzemeler doğal malzemelere göre çok daha fazla toz çeker ve tutar. Doğal malzemelerden oluşan bir duvardan duvara halınız varsa bile büyük olasılıkla zeminde poliüreten kullanılmıştır. Mümkünse sentetik malzemelerden ve duvardan duvara halılardan kaçınılmalıdır.

Küf temizleyiciler: Küf temizleyicilerde; deriyle teması ve solunması durumunda zararlı, yutulması durumunda ise ölümcül bile olabilecek fenol, kerosen, pentaklorofenol gibi kimyasallar ve pestisitler (zirai ilaç) bulunur. Bu ürünlerde göz, boğaz, deri ve ciğerler için tahriş edici olan ve insanlarda kanser yapıcı etkilerinden şüphelenilen formaldehit de bulunabilir.

Koku Gidericiler: Oda deodorantlarının çoğu hiçbir şekilde havadaki kötü kokuları yok etmez. Bazıları rahatsız edici kokuları, hoş kokularla örtmeye çalışır, bazıları da burun yollarını yağlı bir tabakayla kaplayıp koku alma duyumuzu engelleyen bir kimyasal yayar. Oda deodoratlarında bulunan kimyasal maddelerden bazıları naftalin, fenol, kresol, etanol, ksilen ve formaldehit'tir.

Aerosoller: Amonyak, sentetik koku maddeleri ve diğer zehirli maddeleri içeriyor. Artık sera etkisine ve ozon tabakasının tahribine yol açan CFC’ları içermiyor olsalar da, yeni nesil itici gazlar üretime yeniden kazandırılamayan kapları ile insan ve çevre sağlığını tehdit etmeyi sürdürüyor. Laboratuvar çalışmaları yeni nesil itici gazların içerdikleri bütan, izobütan ve propan gazları sebebiyle kalp, merkezi sinir sistemi ve akciğerler için zararlı olduklarını gösteriyor. Kötü kokuları maskelemek için aerosollerde kullanılan maddeler burundaki geçitleri kaplayarak ve sinirleri işlevsiz kılarak koku hissini zayıflatıyor.

Deterjanlar ve fosfat: Çamaşır ve bulaşık deterjanlarının performansını artırmak ve suya yumuşaklık vermek için kullanılan fosfatın, çevre üzerindeki etkileri başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerin en önemli çevre sorunlarından biri haline gelmiştir. Örneğin; Avusturalya’da atıksu sistemlerine aktarılan fosforun yüzde 30’u, fosfatın da yüzde 20’si deterjan kaynaklıdır.

Fosfat, ırmakları, gölleri ve fazla akıntı olmayan körfezleri istila eden zehirli mavi-yeşil alglerin (yosunların) ana nedenidir. Deniz, akarsu ve göllerde en belirgin kirlenme çeşitlerinden biri, aşırı üretim anlamına gelen ötrofikasyondur. Suyun yeşil ve bulanık bir renge dönüşmesine, kıyılarda fosfatla beslenen yosunların (alglerin) birikmesine yol açar. Aşırı fosfat ile birlikte insan tarafından sulak alanlar ve denizlere yüklenen diğer bitki besin maddeleri, bu yosunların çok büyük miktarda üremesine, hızlı büyümesine sebep olur. Bu yosunların dibe çöküp ayrışması sonucu, dip suların oksijeni tükenir ve hidrosülfit gazı (çürük yumurta kokusu) ortaya çıkar. Bu, suda yaşayan canlı hayatın sonunu hazırlar. İzmir Körfezi, Köyceğiz Gölü fosfat kaynaklı kirlenmenin ve ötrofikasyonun iki örneğini oluşturuyor.

Deterjanlardaki fosfor oranı 3 ile çarpıldığında fosfat oranına ulaşılır. Örneğin; yüzde 8 fosfor, yüzde 24 fosfata eşdeğerdir.

ZARARSIZ AMA PAHALI BİO-KİMYASAL TEMİZLİK MADDELERİ

Önce gıdada sonra da tekstilde başlayan organik trend şimdi de temizlik sektörüne sıçradı. İnsan sağlığına ve çevre dengesine zarar veren kimyasallar içeren temizlik maddelerine karşı tüm dünyada bir sorgulama başladı. Hatta işi ileri götürenler evlerini bir zamanlar ninelerinin kullandığı arap sabunuyla temizliyor, bulaşıklarını yıkıyor.
Önce gıdada başlayan ekolojik trend, sonra organik ipliklerle tekstile, şimdi de bio-kimyasallarla temizlik sektörüne sıçradı. Dünyada insan sağlığına ve çevre dengesine daha az zarar veren kimyasallardan oluşan ürünlere organik (biodegrable) temizlik maddeleri adı veriliyor.

Öyle doğallar ki, çamaşırlarınızı ya da bulaşıklarınızı bu deterjanlarla yıkadıktan sonra suyunu çiçeklerinize gübre niyetine dökebiliyorsunuz. Daha pahalı olan bio-temizlik malzemeleri Türkiye’de henüz yaygın değil ve çok pahalı. Bugün kullandığımız temizlik ürünlerinin çevreye zararı yüzde 80 civarındayken, organik temizlik maddelerinde bu oran yüzde 20’lere düşüyor. Bunu bile çok bulanlar ise nineleri gibi çamaşırlarını toz sabunla yıkıyor, halılarını ve yerleri arap sabunuyla siliyor, banyolarını karbonat ve sirke ile arındırıyor.

Türkiye’de bu organik temizlik akımının başını Buğday Derneği çekiyor. Marketlerde satılan ve evlerimizde kullandığımız ve bol miktarda asit, fosfat, klorür ve adını telaffuz edemediğimiz kimyasallar içeren temizlik malzemelerinin insan sağlığına ve çevre dengesine verdikleri zararlara dikkat çeken dernek, Türkiye’de organik temizlik ürünlerinin yaygınlaşması için çalışmalar yapıyor. Avrupa ve Amerika’da doğada parçalanması çok zor ve geç olan, bu sebeple çevre dengesini altüst eden kimyasallardan oluşan deterjan ve temizlik malzemelerine karşı savaş açılmış durumda. Ülkemizde ise firmaların canı isterse uygulayabilecekleri ve sadece çamaşır deterjanlarıyla ilgili TSE standartları var. Bunun ötesinde üretici firmaların üzerinde herhangi bir denetim veya yaptırım yok.
Peki, inatçı kirlerden bir sıkışta bizi kurtaran, beyaz tülleri bembeyaz yapan, hatta kötü mikropları anında yok eden bu temizlik malzemelerinin içeriği hakkında bir bilgimiz var mı? Maalesef yok, hatta bunlarla ilgilenmiyoruz bile. Üstelik temizliğe büyük önem veren toplumumuz gerekenden fazla deterjan ve temizlik malzemesi tüketiyor. Ama bu, bizim çok daha temiz olduğumuz anlamına gelmiyor. Aksine, bu durum ülkemizin ekolojik dengesini daha hızlı bir şekilde bozduğu gibi, gelecek nesilleri daha hastalıklı bir toplum haline getiriyor. İsraf olan milli servet ise cabası...

Organik temizlik trendi ve uzmanlar, tabii ki ninelerimiz gibi çamaşırları küllü sularla, bulaşıkları da arap sabunuyla yıkamayı önermiyor. Ama bu ürünleri bilinçli olarak tüketmemizde ısrar ediyorlar. İnatçı kirleri bir çırpıda temizleyen malzemelerin birer asit olduğunu hatta kimyacılar arasında canavar asidi olarak tabir edildiğini bilerek kullanmamızı öneriyorlar.
 
Üst Alt