Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
tefekkür ufkunda insan......
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="elifgibi" data-source="post: 5424" data-attributes="member: 149"><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Bu lütfa şükrâne olarak;</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">ZERREDEN KÜRREYE HER ŞEYDE HİKMET VE İLÂHÎ KUDRET AKIŞLARINDAN NASİP ALMALIYIZ...</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Yani her şeyi “bizi yaratan Rabbimiz’in adıyla” okumalıyız. Böyle okumalıyız ki, sır ve hikmet tecellîlerine nâil olabilelim.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Her ilimde ayrı ayrı hikmetler gizlidir. O ilimleri tahsilde en temel maksat da zaten o hikmetlere âşina olmak ve ehl-i irfan olarak yaşayabilmektir. Dolayısıyla coğrafya okurken de tefekkürde derinleşecek ve Cenâb-ı Hakk’ın ilâhî azametini düşüneceğiz.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">-Dünya eksen eğikliği 23 derece 27 dakika değil de 22 derece olsa ne olurdu? Elbette iklimler alt üst olur, dünya yaşanmaz bir gezegen olurdu. Havada biraz oksijen azalsa ne olur, artsa ne olurdu? Elbette ki damarlar patlar, bütün varlıklar kan-revan içinde kalırdı. Bütün varlıkların uzuvları infilâk ederdi.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Bu ve benzeri ilâhî tecellîleri idrak edebilmek, ancak takvâ mektebinde okumakla mümkündür.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Âyet-i kerimelerde Cenâb-ı Hak; “Göğü tavan kıldık.” (Bakara, 22; Enbiyâ, 32) buyuruyor.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">-Atmosfer bir delinse ne olur? Fezadan bir sürü maddeler dünyamıza doğru geliyor, fakat atmosfer onları engelliyor.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">-Diğer taraftan güneşi düşünelim. Eğer o koskoca ateş parçası gelişigüzel dolaşsa kâinatı nasıl yakardı?</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">-Yine Cenâb-ı Hak, dünyanın ortasında bir ateş okyanusu yarattı. Mağma diyoruz ona, yanardağlar oradan fışkırıyor. Bir tüpün gazını atması gibi, o içini birden atsa, dünya nasıl kavrulur giderdi. Cenâb-ı Hakk’ın lütfuyla iki ateş arasında; mağma ile güneş arasında nasıl huzurlu ve rahat bir hayat yaşayabiliyoruz? Cenâb-ı Hak, yerin ve göğün yaratılışını düşünmemizi istiyor.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Düşünebiliriz ki nefs içimizdeki mağma, iblis de dışımızdaki cehennem yangını. Bu durumda şayet nefis ve iblis engelini bertaraf edebilirsek, ancak o zaman mânevî dünyamız huzur içinde olur. Kalbimiz, Cenâb-ı Hak’la dostluk kurar. Böyle bir dostluğun müjdesini de Cenâb-ı Hak şöyle bildirmektedir:</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">“İyi bilin ki, Allâh’ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Yunus, 62)</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">-Gökyüzü ne kadar, biliniyor mu? Ne kadar yıldız var, biliniyor mu? «Sahralarda ve denizlerde ne kadar kum tanesi varsa, o kadar yıldız var.» deniliyor. Aradaki mesafeler ne kadar, kaç kilometre biliniyor mu? Sonsuz… Işık yılı deniyor. Yani saniyede 300 bin kilometre mesafe alan ışıkla o kadar seneler tarif ediliyor. Aklın varamayacağı sonsuzluk âlemi… Âyet-i kerîmede buyuruluyor:</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">“Hayır; yıldızların yerleri üzerine yemin ederim; ki bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz!” (el-Vâkıa, 75, 76)</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Bir rakam yazsak, onun sağına bütün sıfırları koysak, kâinatı bütün sıfırlarla doldursak, o mesafeyi okuyabilecek miyiz? Kâinatı öyle bir dolaşacağız ki, bir hiç olduğumuzu göreceğiz. Allâh’ın bize olan lütuflarını göreceğiz. Her an: “Aman yâ Rabbi!” diyeceğiz. Allâh’ın bize verdiği nimetleri düşüneceğiz. Bu kadar mahlûkat bize çalışıyor. Âyet-i celîlede:</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">“O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size âmâde kılmıştır. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (el-Câsiye, 13) buyuruluyor.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Yani şu kâinat müzesinde uyanık bir gönülle dolaşabilmek ve tefekkür ederek görebilmek meselesi, tekrar tekrar hatırlatılıyor.</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">Niçin? Elbette ki en güzel şekilde kulluk için. Kullukta da en mühim mesele;</span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal"></span></strong></span></p><p><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: teal">HAYATIN HER SAFHASINDA Allâh İLE OLMAK</span></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="elifgibi, post: 5424, member: 149"] [SIZE=5][B][COLOR=teal]Bu lütfa şükrâne olarak; ZERREDEN KÜRREYE HER ŞEYDE HİKMET VE İLÂHÎ KUDRET AKIŞLARINDAN NASİP ALMALIYIZ... Yani her şeyi “bizi yaratan Rabbimiz’in adıyla” okumalıyız. Böyle okumalıyız ki, sır ve hikmet tecellîlerine nâil olabilelim. Her ilimde ayrı ayrı hikmetler gizlidir. O ilimleri tahsilde en temel maksat da zaten o hikmetlere âşina olmak ve ehl-i irfan olarak yaşayabilmektir. Dolayısıyla coğrafya okurken de tefekkürde derinleşecek ve Cenâb-ı Hakk’ın ilâhî azametini düşüneceğiz. -Dünya eksen eğikliği 23 derece 27 dakika değil de 22 derece olsa ne olurdu? Elbette iklimler alt üst olur, dünya yaşanmaz bir gezegen olurdu. Havada biraz oksijen azalsa ne olur, artsa ne olurdu? Elbette ki damarlar patlar, bütün varlıklar kan-revan içinde kalırdı. Bütün varlıkların uzuvları infilâk ederdi. Bu ve benzeri ilâhî tecellîleri idrak edebilmek, ancak takvâ mektebinde okumakla mümkündür. Âyet-i kerimelerde Cenâb-ı Hak; “Göğü tavan kıldık.” (Bakara, 22; Enbiyâ, 32) buyuruyor. -Atmosfer bir delinse ne olur? Fezadan bir sürü maddeler dünyamıza doğru geliyor, fakat atmosfer onları engelliyor. -Diğer taraftan güneşi düşünelim. Eğer o koskoca ateş parçası gelişigüzel dolaşsa kâinatı nasıl yakardı? -Yine Cenâb-ı Hak, dünyanın ortasında bir ateş okyanusu yarattı. Mağma diyoruz ona, yanardağlar oradan fışkırıyor. Bir tüpün gazını atması gibi, o içini birden atsa, dünya nasıl kavrulur giderdi. Cenâb-ı Hakk’ın lütfuyla iki ateş arasında; mağma ile güneş arasında nasıl huzurlu ve rahat bir hayat yaşayabiliyoruz? Cenâb-ı Hak, yerin ve göğün yaratılışını düşünmemizi istiyor. Düşünebiliriz ki nefs içimizdeki mağma, iblis de dışımızdaki cehennem yangını. Bu durumda şayet nefis ve iblis engelini bertaraf edebilirsek, ancak o zaman mânevî dünyamız huzur içinde olur. Kalbimiz, Cenâb-ı Hak’la dostluk kurar. Böyle bir dostluğun müjdesini de Cenâb-ı Hak şöyle bildirmektedir: “İyi bilin ki, Allâh’ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Yunus, 62) -Gökyüzü ne kadar, biliniyor mu? Ne kadar yıldız var, biliniyor mu? «Sahralarda ve denizlerde ne kadar kum tanesi varsa, o kadar yıldız var.» deniliyor. Aradaki mesafeler ne kadar, kaç kilometre biliniyor mu? Sonsuz… Işık yılı deniyor. Yani saniyede 300 bin kilometre mesafe alan ışıkla o kadar seneler tarif ediliyor. Aklın varamayacağı sonsuzluk âlemi… Âyet-i kerîmede buyuruluyor: “Hayır; yıldızların yerleri üzerine yemin ederim; ki bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz!” (el-Vâkıa, 75, 76) Bir rakam yazsak, onun sağına bütün sıfırları koysak, kâinatı bütün sıfırlarla doldursak, o mesafeyi okuyabilecek miyiz? Kâinatı öyle bir dolaşacağız ki, bir hiç olduğumuzu göreceğiz. Allâh’ın bize olan lütuflarını göreceğiz. Her an: “Aman yâ Rabbi!” diyeceğiz. Allâh’ın bize verdiği nimetleri düşüneceğiz. Bu kadar mahlûkat bize çalışıyor. Âyet-i celîlede: “O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size âmâde kılmıştır. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (el-Câsiye, 13) buyuruluyor. Yani şu kâinat müzesinde uyanık bir gönülle dolaşabilmek ve tefekkür ederek görebilmek meselesi, tekrar tekrar hatırlatılıyor. Niçin? Elbette ki en güzel şekilde kulluk için. Kullukta da en mühim mesele; HAYATIN HER SAFHASINDA Allâh İLE OLMAK[/COLOR][/B][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
tefekkür ufkunda insan......
Üst
Alt