Tasavvuf ve Edep

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Edeb-i Erkan; Tasavvuf yolunun yolcusu, ona bir, uyurken uyanıkken, kendisine kendisinden daha yakın olan Rabbinin huzurunda bulunduğunu hatırlayacak, bütün hareketlerini, sözlerini edebe uygun olarak yapacak, söyleyecektir.
Direkler anlamına gelen "Erkan" sözü de yol törelerini bildirmektedir; bu bakımdan her hususta, tarikat erkânına da riayet etmesi gerektir.
Bu çeşit harekette bulunmayanlar hakkında "Edeb-erkan bilmez" sözü kullanılır.

Edeb erenlere

Bu deyim, biraz ayıp bir şey söyleneceği, toplulukta bahsedilmeme,si gereken utanılacak bir söz edileceği zaman, "Hasa huzurdan, Hasa huzurunuzdan, sözüm meclisten dışarı" deyimleri yerine kullanılır. Edeb Yâ HU

Edebi edebsizden öğre; Tasavvufun en mühim unsurlarından biri, belki de birincisi "Edeb" tir. Tasavvufta Edeb, her şeye ve her hususa teşmil edilmiştir.

Ehl-i irfan arasında aradım, kıldım Taleb, Her Hüner makbul imiş, illa Edeb, illa Edeb sözü, sûfîlerin hareketlerinde en mühim şiardır. Canlıya, cansıza-ki zaten onlarca her şeyin canı vardır-insana, hayvana karşı sufi, daima edebi koruyacaktır.
Mesela kapı hızlı örtülemez; mümkün olduğu kadar sessiz örtülecektir. "Kapıyı kapat, kapattım" denemez; Allah kimsenin kapısını kapamasın, kapatmasın; "Kapıyı ört", yahut "sırla" denecektir. Lambayı, mumu, ELEKTRİĞİ söndürmek sözü, edebe aykırıdır; kimsenin ışığı sönmesin; ", ELEKTRİĞİ dinlendirmek", "Sırlamak" sözleri kullanılacaktır Lambayı. ELEKTRİĞİ yakmak gibi bir sözde de anlam bakımından iltibas vardır; bu sözler yerine "uyarmak, uyandirmak" sözü söylenir.
Hızlı konuşmak, birisi konuşurken sözünü kesmek, yahut bir başkasıyla konuşmaya kalkışmak, gizli konuşmak, kulağa bir şey söylemek, işaret etmek, bütün bunlar, edep haricidir. Gezerken yere, ayak sesi duyurmadan basılacaktır; çünkü yerin de canı vardır ve bizi Basının üstünde taşımaktadır.
Kapıdan içeriye girilirken, hele dışarıya çıkılırken arka dönülemez.
Bunun için de ayakkabılar, dışarıya değil, içeriye doğru çevrilir; dışarıya çevirmek, git, bir daha gelme demektir.
Odadan çıkılırken de arka çevrilemez, uyuyan kişinin uyandırılması gerekirse, hafifçe yastığına, parmaklarla vurularak ve hafif sesle "Agah ol erenler" denir, bu suretle uyandırılır.
Yatan, yastığını öpüp yorganıyla da görüşerek, yani üste gelen ucunu öperek sağ yanına yatar; kalkarken de böyle kalkar. Bir şey alınır, verilirken mutlaka onunla görüşülür, yani hafifçe bir yanından öpülür, yahut öpülür gibi dudağa götürülür.
Yemek yenirken Ağız şapırdatılmaz; çay, kahve içilirken ses çıkarılmaz. Fincan, kadeh, tabağa konurken görüşülerek ve ses çıkarmadan konur; alınırken de görüşülerek alınmıştır zaten. Gülünürken kahkaha, edebe aykırıdır.
Bir yere gidilip makam sahibiyle görüşüldükten sonra yerine diz çöküp oturana makam sahibi "Aşk olsun" deyince gelen kişi, yere şükür Secdesi eder ve "Eyvallah" der. Kalkarken de öyle kalkar.
Hasılı tasavvuf ehli, her halini daima gören, bilen sahibinin, Rabbinin murakabası altındadır; bu yüzden de her hususta edebe riayet etmesi şarttır.

İktizâ ederse sufi, Mürşit, yahut tarikatte ulu tanınan birisi tarafından "Edeb Yâ HU" diye uyandırılır.
Hemen her dergâhta da ta'lıyk, yahut Celi sülüsle yazılmış bir "Edeb Yâ HU" Levhası bulunur.

Gaybî Sun'ullah, bir şiirini,

Edebdir tac-ı Rabbani, komazlar onu başa Anı, Olagör Gaybî Ruhani, Edeb gözle, Edeb gözle beytiyle bitirir (Bizdeki yazma; 67. b.).

"Edebi edebsizden öğren" atasözü de edebe riayet etmeyenlerin sözlerinden, hareketlerinden ibret alınmasını öğütleyen bir atasözüdür

Kürşad Salih YAMAN
 
Üst Alt