şehrin tarihçesi

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
ŞEHRİN TARİHÇESİ
Kültepe kazılarında yapılan araştırmalar, çevrede M.Ö. 3.500 yıl öncesine kadar uzanan bir yerleşme bölgesi çıkarmaktadır. Bu kazılarda ele geçenler ilk Tunç Çağı'nın izlerini taşır. Ayrıca, Eğriköy höyüğü, Fraktin, Şimşekkaya, Erkilet, Taşçı, Yağmurluköy vc Hanyeri'nde yapılan kazı1arda, buradaki insanlık tarihinin çok eskilere gittiğinden söz cdilmektedir.

Kayseri ve çevresindeki yazılı tarih ise, Asur Ticaret Kolonilerinin bu çevreye gelmeleri ve M.Ö.2500 yıllarına doğru da Hitit İmparatorluğu'nun yerleşmesiyle başlar ve kanisti adıyla şehir kurulur.

Kayseri, bu dönemde Hitit Halkı'nın yerleşme alanıdır ve sık sık da, Ege Göç Kavimleri'nin işgallerine uğramaktadır. Hititlerin bu bölgedcki etkinlikleri, M.Ö. 900 yılı dolaylarında Tabal Krallığı'mn kurulmasıyla yeni bir şekil alır. Artık, çevrenin etkinliği de artmaktadır. Eğe çevresinden, Suriye bölgesinden, hatta Batı'dan gelen ticaret kervanlarının önemli ıığrak yerlerinden birisidir. Geç Hitit Dönemi diye de adlandırılan bu devirde, söz sahipliği Asurlıılar'ın elindedir. Ancak, bunların etkinlikleri de fazla sürmez. M. Ö. 612'de Med'1er, Asurluların çevredeki etkinliklerine son verirler. Bunun peşinden çevrede Kilikya Devleti kurulur. Bunun ömrü de uzun olmaz. M. Ö. 550'de pers'1er Med yönetimine son vererek kendi devletlerini kurarlar. Şehrin adı Mazaka olur. Pers'1erin bu bölgeye gelip yerleşmelerinden sonra şehir Mazak adını alır. Ba adı alasıya kadar Kayseri'nin adı Kanisti'dir. L.Dareios döneminde bu bölgede Kapadokya Karallığı'nın etkinliği artar. Ne var ki, bu da uzun sürmez ve M.Ö. 334'te Makedonyalılar Persler'i yenerek bölgeye yerleşirler.

İskender'in ölümünden sonra bölge yine el değiştirir ve bu defa M.Ö.280'de Persler yeniden Kapadokya Krallığını kurarlar. Kayseri, Pers Kralı IV. Ariaretes Esebes'in döneminde ''Evsebia'' adını alır. Pontus Krallığı kendi hükümranlığını ilari eder. Bunun hemen arkasından, birkaç yıl sonra Roma orduları görüldü. Romalılar'ın buradaki söz sahipliği fazla sürmedi. Romalılar geri çekilirler ve şehirde Kapadokya Hükümdarlığı'nın yönetimi hakim olur. Bunların etkinliği de pek fazla devam etmez. O dönemin istilaları, mevcut kavimlerin birbiri aleyhine seyrettiği için, Kayseri bunun dışında kalamaz. Bu defa, M. Ö. 77'de ermeni Kralı Dikran şehri yağmalar. 9 yıl sonra da yani M.Ö. 66'da Romalı Paypeius, kendilerine bağlı bir devlet kurar. M. S .17 . Yılında ise Kayseri ve çevresi Kapadokya hakimiyetinden tamamen çıkarak Rom,alıların denetimine geçer. Şehir, Kapadokya'nın son kralı Arkilaius z.amanında Kaisaraeia'' adını alır. Bugünkıi adının da buradan geldiği bilinmektedir.


Şehir Tepeden Ovaya İniyor
Kuruluş tarihi M.Ö. 11. yüzyıl olarak tah-min edilen Kayseri'nin bugün bulunduğu yere, yani ovaya ne zaman indiği konusunda kesin ve yeterli bilgi yoktur. Bazı yazarlara göre 4. yüzyılda yörenin önde gelen din adamlarından Başpiskopos Basilius, bu-günkü şehrin bulunduğu alanda büyük bir öksüzler yurdu yaptırmıştır. "Basileias" adı verilen bu yapı topluluğu, dönemine göre başlı başına bir şehir niteliği taşıyordu. Çünkü içinde kilisesi, piskopos sarayı, kitaplığı, rahiplerin oturması için yerler, gez-ginler, hastalar ve fakirler için misafirha-neler ve cüzzamlılar için bir hastanesi vardı. Gabriel, buranın şimdiki Kayse-nin ilk çekirdeğini teşkil ettiğini belirt-mektedir (Gabriel, 1954). Ancak bu yapı topluluğundan günümüzde hiçbir eser mevcut değildir.

Tarihin çok eski devirlerinden beri Türkiye'deki şehirler çeşitli nedenlerden dolayı yer değiştirmişlerdir. Bu değişiklikte, korunma endişesi, ekonomik nedenler, askeri nedenler ve doğal olaylar rol oynamıştır.Kayseri'nin yer değiştirmesinde ise bu saydığımız nedenlerden bazılarının etkili olduğu kuvvetle muhtemeldir. Gabriel'in belirttiğine göre Basilius'un inşa ettirdiği yapı topluluğunun bir çekim alanı oluşturdu ğu düşüncesine katılmak mümkündür. Bunun yanında korunma endişesinden de kaynaklanan bir yer değiştirme söz konusu olabilir. Her ne kadar ilk yerleşme yerinin, savunmanın daha kolay olması açısından ova dan yüksekte ve korunaklı bir alanda olması bu fikirle çelişiyor gibi gözükse de, Strabon, "Genellikle Mazaka bir kentin kurulması için uygun bir yer değildir. Çünkü burada ne su vardır, ne de doğal bir şekil de tahkim edilmiştir; ve valilerin ihmali yüzünden surları da yoktur." şeklinde bilgi vermektedir (Strabon, 1987). Bu durum da şehrin savunmasını güçleştirmiş olmalı ki, ova da kurulan şehrin etrafı 3. veya 4. yüzyılda surlarla çevrelenmiştir. Bunun yanında şehrin geçirdiği bir deprem de bu yer değiştirmede rol oynamış olabilir.
 
Üst Alt