Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
BÖLGELERİMİZ VE ŞEHİRLERİMİZ
Bölgeler ve Şehirler
Doğu Anadolu Bölgesi
Kars
Sefil Baykuş Türkü Hikayesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 30923" data-attributes="member: 1208"><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Sefil Baykuş Türkü Hikayesi</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Sefil baykuş ne yatarsın bu yerde </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yok mudur vatanın illerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Hani ya! Bülbül gibi şakıyan; aşkı gözlerden okuyan dillerin hani?.. Hey gidi onbeş yaşın Suna'sı hey ! . Toprağa girecek yaş mı bu ! ..</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Varıp türküye sorsan "Ey türkü nedir bu Sefil Baykuş öyküsü... neyin nesi bu Suna kız". Türkü dillenir. Öyküler meseleyi.</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Recep derler bir genç vardı, Kars'ın Kağızman'ında Recep'in babası Ağa Dede adlı bir rençberdi. Oğlunun okuma-yazma yaşına gelince, Hafız Lütfi Efendi'ye yolladı onu. Eskiden nerde şimdiki okullar. Varsa yoksa medreseler. İşte Recep'te gözlerini Hafız Lütfi Efendi'nin medresesinde açtı çevreye.. Sesi güzel olduğu için de hocası onu çok seviyordu. Recep oniki yaşına gelince, medresede ders vermeye başladı. İyi, hoş ama, Yaşının da ergenliğe geçiş dönemi: Öğrenciler arasında kızlar da var. Hele bunlar arasında emmisinin kızı Suna var ki, bir içim su.. Suna da onun yaşlarında, çocuk daha. Ama, Recep'in ilgisini anlıyor. İçten içten de boş değil Recep'e. Recep derseniz günden güne tutuluyor Suna'ya. Uykuları kaçar oluyor, rahat, huzur hak getire. Medreseyi terkedip, dağlara düşüyor. Elinde sazı, çalıp; söylüyor. Yaktığı türküler de hep Suna'nın üstüne. derken, mesele Recep'in babasının kulağına gidiyor. Babası olgun adam..Varıp Sunâ nın babasına açıyor konuyu. "Valla kardeş durum böyleyken böyle bizim oğlan deli divana. Dağlara düştü. Suna der de başka birşey demez.... Allah kısmet etmişse, baş-göz edelim çocukları. Elin akıllısından, bizim delimiz iyidir" diyor.</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Suna'nın babası dinliyor kardeşini. Sonra da: "İyi ya kardaşım. Anşa evdeyken, Suna'yı nasıl veririm. Elalem ne der. Büyüğü dururken, küçüğünü verdi. Törelere karşı geldi demezler mi? Suna olacağına, Anşa olsun" der. Recep'in babası ilkin hık-mık eder, sonra da: "Gençtir. Çabuk unutur. EI kızı geleceğine, Anşa olsun" der. Eee devir eski devir, töreler baskırı. Emmioğlu, emmikızıyla evlenecek. Onunda ilkin büyüğü gelin olacak. Kim ne der. Haber Recep'in kulağına gelince, vurulmuşa döner... Ama, ağzını açıp da babasının kararına karşı gelmek ne haddine, boynunu büküp oturur. Suna derseniz, olanlardan habersiz. Ona kalsa, ömür boyu bekleyecek Recep'i. "Anşa evlenir giderse sıra bana gelir. Bende Recep'e varırım" hesap ediyor Suna. Ama, iş açığa çıkıp durumu öğrenince iki göıü, iki çeşme Suna'nın. Ağlamak için kenar köşe anyor. Sonra da iki elinin arasına alıyor başını. Haykıra haykıra ağlıyor. Başka da birşey gelmiyor elinden. "Hayır Recep beni istiyor, ben de Recep'i" dese, kim dinler. Üstelik elaleme rezil olur. Babasının anasının da yüzüne bakamaz. Boynunu büküp bekliyor.</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Uzun sözün kısası, Recep'le Anşa'nın düğünü yapılıyor. Başgöz olup çekiliyorlar evlerine. Ama, nerde Suna; nerde Anşa. Recep'in gönlü illaki Suna diyor. Kimseye belli etmek istemiyor. İçini türkülerle döküyor, dertli dertli çalıp, türküler yakıyor Suna'ya. Gece gündüz demeyip, dağ-bayır; ova yayla dolaşıp duruyor. Medreseyi de, hafızlığı da bırakıyor... Bir tek "Hıfzı" takma adı kalıyor hafızlığından. Türküleri de dilden dile dolaşmaya başlıyor. Duyan duymayana; bilen bilmeyene söylüyor.~Kağızman'l ı Hıfzı'nın türkülerini.</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Suna derseniz içine kapanık. Arada bir ablasına gittiğinde görüyor Hıfzı'yı. O kadar!.. Onda da dertlenip dönüyor eve. İçine atıyor hep. Hıfzı, Suna'yı alsa kaçsa; töreler! hlâki babasının, emmisinin şerefi. Bakıyor oluru yok, Sunâ sız yaşamak zor, çareyi gurbette anyor. "Alır başımı giderim. Olaki unuturum. Gözden ırak olan, gönülden de olurmuş" diye teselliyi gurbette aramaya çıkıyor. Babasına da geçimi sebep gösteriyor. "Baba bu geçimle iki ay baş edemez. Ben Anşa'yı alıp gurbete gidiyorum. Üç-beş kuruş biriktirir döneriz" diyor. Babası karşı koymak istiyorsa da Hıfzı kararlı. Çok geçmeden de yükünü sırtlayıp, yollara düşüyor. Şura senin, bura benim. Vara vara Çukurova'ya varıyorlar. Toprağı bereketlidir Çukurova'nın diye duymuştur. Gidip bir çiftliğe yerleşiyorlar. Ufak tefek işlerine bakıyorlar çiftliğin. Kendisi at arabasını süriiyor. Tarlaya gidip geliyor. Ekim dikimle uğraşıyor. Anşa da, çiftlikte yemek yapıyor, ortalığı temizliyor. İnek sağıyor. Geçinip gidiyorlar. İyi. Hoş. Ama, Suna aklından çıkmıyor Hıfzı'nın. Unuturum diye çıktığı gurbet, daha çok yakıyor içini. Rüyalarına giriyor Suna. Derdini bir tek kavalına anlatıyor. Anşa hiç bir şey anlamıyor. Ağzını açıp iki çift laf etmiyor zaten Hıfzı'yla. İki yabancı gibiler evde. Bunlar böyleyken, acaba Suna ne yapar? Suna ne durumdadır? Haberi Suna'dan verek.</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Hıfzı Kağızman'dan çıkıp gurbet yoluna düşünce, Suna'nın içini de kurt kemirmeye başladı. Eriyip akmaya başladı Suna. Yanaklarındaki on beş yaşın pembeliği, yerini, limon rengine bıraktı yavaş yavaş. Sararıp soldu Suna. İlaçtı yatırdı boş!. . Kimse çare olamadı Suna'nın derdine. Bir de şu var; yaşlılardan bazısı ancak evlenirse iyileşir bu, diyor. İsteyeni de çok Suna'nın. Babası uygun birini kestirip, işini bitirdi. Kimse de Sunâ ya bir şey sormadı. Bir yandan, sırtı kesiliyor, düğün hazırlığı yapılıyor; öteki yandan derdine çare aranıyor Suna'nın. Küt küt öksürüyor, soğuk soğuk terliyor Suna. Kimsenin olmadığı yerlere çekilip için için de ağlıyor. O kadar. Bir tek rüyalarda teselli buluyor. Rüyalarında Hıfzı'yı görüyor hep. Kuş olup uçuyor Hıfzı. Gelip evin bahçesine konuyor. Sonra kocaman kanatlarını vurup iniyor aşağı kaptığı gibi havalara uçuyor Suna'yı. Suna da kollarını kanat gibi çarpıyor. O da Hıfzı'yla uçuyor. Dağları ovaları geçip, gözden kayboluyorlar. Sonra ılık bir ter basıyor yeniden. Açıyor gözlerini ağlıyor ağlıyor.</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Uzun sözün kısası; ince hastalık yakıp kavuruyor Suna'yı.. Gün güne de eriyip akıyor. Bir deri, bir kemik kalıyor... Öte yandan düğün günü de gelip çatıyor... Bir yanda saz söz; bir yanda davul zurna. Yeniyor içiliyor. Buz gibi şerbetler dağıtılıyor... Gelinlik elbisesi de çok yakışıyor Suna'ya. Düğünün ikinci gecesinde Suna yataklarda.. Bakıyorlar olacak gibi değil, erteliyorlar düğünü. Suna'nın son yatağa düşüşü oluyor bu. Bir daha çıkamıyor yataktan. Hıfzı'nın adını sayıklaya sayıklaya, son nefesini veriyor. Evin şenliği, yasa dönüyor. Gelinlik elbiseleriyle koyuyorlar mezara Suna'yı. Başına da "Murad almamış gelin" diye yazıyorlar.</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Suna'nın son nefesini verdiği gece, Hıfzı sabaha kadar uyuyamıyor. Kan ter içinde dönüp duruyor yatağında. Gözlerinde Suna'nın hayali. "tez gel" diye yalvarıyor. Gözlerini kapasa, rüyasında Suna. Sabahı iple çekiyor Hıfzı. Sabahın erkeninde kalkıp, Anşa'ya: "Tez hazırlan memlekete döneceğiz. Zaten gurbetin hayrı yok. Elimiz görüyor, cebimiz görmüyor. Hasretlik de cabası". Varıp çiftlik sahibine anlatıyor durumu. Tez elden yola çıkıyorlar. Şura senin; bura benim. Günlerce yol tepip, ulaşıyorlar Kağızman'a. Tez varıp Suna'yı soruyor Hıfzı. Ağlayarak durumu anlatıyorlar... Olduğu yere yıkılıyor Hıfzı. Başı ellerinin arasında, saatlerce ağlıyor. Sonra sazını alıp, Suna'nın mezarına gidiyor. Mezar taşına bir baykuş konmuş, figan etmektedir. Bir kenara da Hıfzı çekilir.... Vurur sazın tellerine.</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Sefil baykuş ne gezersin bu yerde </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yok mudur vatanın illerin hani </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Küsmüş müsün selamımı almazsın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Şeyda bülbül gibi dillerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Ecel tuzağını açamaz mısın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Açıp da içinden kaçamaz mısın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Azat eyleseler uçamaz mısın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Kırık mı kanadın kolların hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Aç mısın, yok mudur ekmeğin aşın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Odan ne karanlık, yok mu ataşın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Hanidir güveyin, hani yoldaşın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Hani kapın bacan, yolların hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Kara yerde mor menevşe biter mi </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yaz baharda ishak kuşu öter mi </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Bahçede alışan, çölde yatar mı </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Uyan garip bülbül güllerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Burda yorgan döşek, yastık var mıdır </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Bu geniş dünyada yerin dar mıdır </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Dalın tahta duvar, önün yar mıdır </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yeşil başlı Suna'm güllerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Körpe maral idin dağlarımızda </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Dolanırdın solu sağlarımızda </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Taze fidan idin bağlarımızda </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Felek mi budadı dalların hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Düğününde acı şerbet içildi </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Gelinlik esvabın dar mı biçildi </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">İlikle düğmele göğsün açıldı </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">N'oldu kemer-beste belleri hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Alışmış kaşların var mı karası </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Ala idi gözlerinin binası </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Kocaldın mı on beş yaşın Suna'sı </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yok mudur takatin, hallerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Aç kapıyı emmim kızı gireyim </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Hasta mısın halin sual edeyim </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Susuz değil misin bir su vereyim </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Çaylarda çalkanan seslerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yatarsın gaflette gamsız kaygusuz </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Ninni balam ninni kalma uykusuz</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Hem garip hem çıplak, hem aç hem susuz </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Felek fukarası malların hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Her gelip geçtikçe selam vereyim </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Nişangah taşına yüzler süreyim </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Kaldır nikabını yüzün göreyim </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Ne çok sararmışsın alların hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Civan da canına böyle kıyar mı </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Hasta başın taş yastığa koyar mı </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Ergen kıza beyaz bezler uyar mı </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Al giy allı, balam şalların hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Daha seyrangaha çıkarmaz mısın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Çıkıp da dağlara bakamaz mısın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Kaldırsam ayağa, kalkamaz mısın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Ver bana tutayım ellerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Bir kuzu koyundan, ayrı ki durdu </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yemez mi dağların kuşiyle kurdu </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Katardan ayrıldın, şahin mi vurdu </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Turnam, teleklerin tellerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Uyandın da taş yastığa dayandın </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Aslı hanım gibi kavruldun yandım </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yeller mi savurdu, küllerin hani</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Hıfzı sorar da Suna durur mu? Suna'nın cevabını da şöyle dillendirir halkımız:</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Emmioğlu küsmemişim ben senden </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Ölüm lal eyledi, dillerim yoktur </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Eğdi kametimi, büktü belimi </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Kalkamam ayağa hallerim yoktur</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Haber edin kuşlar çeksin yasımı </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Yuva yapsın püskülümü gesimi </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Koymadılar doldurayım tasımı </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Havuzdan ayrıldım, sellerim yoktur</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Bende Hıfzı gibi tezden uyandım </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Uyandım da taş yastığa dayandım </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Aslı Hanım gibi, kavruldum yandım </span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Sam yeli savurdu, küllerim yoktur</span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span></em></strong></p><p><strong><em><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo"></span></span><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: indigo">Kaynak:Yaşar Özürküt Türkülerin Dili</span></span></p><p></em></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 30923, member: 1208"] [SIZE=3][COLOR=indigo]Sefil Baykuş Türkü Hikayesi [/COLOR][/SIZE][B][I][SIZE=3][COLOR=indigo]Sefil baykuş ne yatarsın bu yerde Yok mudur vatanın illerin hani Hani ya! Bülbül gibi şakıyan; aşkı gözlerden okuyan dillerin hani?.. Hey gidi onbeş yaşın Suna'sı hey ! . Toprağa girecek yaş mı bu ! .. Varıp türküye sorsan "Ey türkü nedir bu Sefil Baykuş öyküsü... neyin nesi bu Suna kız". Türkü dillenir. Öyküler meseleyi. Recep derler bir genç vardı, Kars'ın Kağızman'ında Recep'in babası Ağa Dede adlı bir rençberdi. Oğlunun okuma-yazma yaşına gelince, Hafız Lütfi Efendi'ye yolladı onu. Eskiden nerde şimdiki okullar. Varsa yoksa medreseler. İşte Recep'te gözlerini Hafız Lütfi Efendi'nin medresesinde açtı çevreye.. Sesi güzel olduğu için de hocası onu çok seviyordu. Recep oniki yaşına gelince, medresede ders vermeye başladı. İyi, hoş ama, Yaşının da ergenliğe geçiş dönemi: Öğrenciler arasında kızlar da var. Hele bunlar arasında emmisinin kızı Suna var ki, bir içim su.. Suna da onun yaşlarında, çocuk daha. Ama, Recep'in ilgisini anlıyor. İçten içten de boş değil Recep'e. Recep derseniz günden güne tutuluyor Suna'ya. Uykuları kaçar oluyor, rahat, huzur hak getire. Medreseyi terkedip, dağlara düşüyor. Elinde sazı, çalıp; söylüyor. Yaktığı türküler de hep Suna'nın üstüne. derken, mesele Recep'in babasının kulağına gidiyor. Babası olgun adam..Varıp Sunâ nın babasına açıyor konuyu. "Valla kardeş durum böyleyken böyle bizim oğlan deli divana. Dağlara düştü. Suna der de başka birşey demez.... Allah kısmet etmişse, baş-göz edelim çocukları. Elin akıllısından, bizim delimiz iyidir" diyor. Suna'nın babası dinliyor kardeşini. Sonra da: "İyi ya kardaşım. Anşa evdeyken, Suna'yı nasıl veririm. Elalem ne der. Büyüğü dururken, küçüğünü verdi. Törelere karşı geldi demezler mi? Suna olacağına, Anşa olsun" der. Recep'in babası ilkin hık-mık eder, sonra da: "Gençtir. Çabuk unutur. EI kızı geleceğine, Anşa olsun" der. Eee devir eski devir, töreler baskırı. Emmioğlu, emmikızıyla evlenecek. Onunda ilkin büyüğü gelin olacak. Kim ne der. Haber Recep'in kulağına gelince, vurulmuşa döner... Ama, ağzını açıp da babasının kararına karşı gelmek ne haddine, boynunu büküp oturur. Suna derseniz, olanlardan habersiz. Ona kalsa, ömür boyu bekleyecek Recep'i. "Anşa evlenir giderse sıra bana gelir. Bende Recep'e varırım" hesap ediyor Suna. Ama, iş açığa çıkıp durumu öğrenince iki göıü, iki çeşme Suna'nın. Ağlamak için kenar köşe anyor. Sonra da iki elinin arasına alıyor başını. Haykıra haykıra ağlıyor. Başka da birşey gelmiyor elinden. "Hayır Recep beni istiyor, ben de Recep'i" dese, kim dinler. Üstelik elaleme rezil olur. Babasının anasının da yüzüne bakamaz. Boynunu büküp bekliyor. Uzun sözün kısası, Recep'le Anşa'nın düğünü yapılıyor. Başgöz olup çekiliyorlar evlerine. Ama, nerde Suna; nerde Anşa. Recep'in gönlü illaki Suna diyor. Kimseye belli etmek istemiyor. İçini türkülerle döküyor, dertli dertli çalıp, türküler yakıyor Suna'ya. Gece gündüz demeyip, dağ-bayır; ova yayla dolaşıp duruyor. Medreseyi de, hafızlığı da bırakıyor... Bir tek "Hıfzı" takma adı kalıyor hafızlığından. Türküleri de dilden dile dolaşmaya başlıyor. Duyan duymayana; bilen bilmeyene söylüyor.~Kağızman'l ı Hıfzı'nın türkülerini. Suna derseniz içine kapanık. Arada bir ablasına gittiğinde görüyor Hıfzı'yı. O kadar!.. Onda da dertlenip dönüyor eve. İçine atıyor hep. Hıfzı, Suna'yı alsa kaçsa; töreler! hlâki babasının, emmisinin şerefi. Bakıyor oluru yok, Sunâ sız yaşamak zor, çareyi gurbette anyor. "Alır başımı giderim. Olaki unuturum. Gözden ırak olan, gönülden de olurmuş" diye teselliyi gurbette aramaya çıkıyor. Babasına da geçimi sebep gösteriyor. "Baba bu geçimle iki ay baş edemez. Ben Anşa'yı alıp gurbete gidiyorum. Üç-beş kuruş biriktirir döneriz" diyor. Babası karşı koymak istiyorsa da Hıfzı kararlı. Çok geçmeden de yükünü sırtlayıp, yollara düşüyor. Şura senin, bura benim. Vara vara Çukurova'ya varıyorlar. Toprağı bereketlidir Çukurova'nın diye duymuştur. Gidip bir çiftliğe yerleşiyorlar. Ufak tefek işlerine bakıyorlar çiftliğin. Kendisi at arabasını süriiyor. Tarlaya gidip geliyor. Ekim dikimle uğraşıyor. Anşa da, çiftlikte yemek yapıyor, ortalığı temizliyor. İnek sağıyor. Geçinip gidiyorlar. İyi. Hoş. Ama, Suna aklından çıkmıyor Hıfzı'nın. Unuturum diye çıktığı gurbet, daha çok yakıyor içini. Rüyalarına giriyor Suna. Derdini bir tek kavalına anlatıyor. Anşa hiç bir şey anlamıyor. Ağzını açıp iki çift laf etmiyor zaten Hıfzı'yla. İki yabancı gibiler evde. Bunlar böyleyken, acaba Suna ne yapar? Suna ne durumdadır? Haberi Suna'dan verek. Hıfzı Kağızman'dan çıkıp gurbet yoluna düşünce, Suna'nın içini de kurt kemirmeye başladı. Eriyip akmaya başladı Suna. Yanaklarındaki on beş yaşın pembeliği, yerini, limon rengine bıraktı yavaş yavaş. Sararıp soldu Suna. İlaçtı yatırdı boş!. . Kimse çare olamadı Suna'nın derdine. Bir de şu var; yaşlılardan bazısı ancak evlenirse iyileşir bu, diyor. İsteyeni de çok Suna'nın. Babası uygun birini kestirip, işini bitirdi. Kimse de Sunâ ya bir şey sormadı. Bir yandan, sırtı kesiliyor, düğün hazırlığı yapılıyor; öteki yandan derdine çare aranıyor Suna'nın. Küt küt öksürüyor, soğuk soğuk terliyor Suna. Kimsenin olmadığı yerlere çekilip için için de ağlıyor. O kadar. Bir tek rüyalarda teselli buluyor. Rüyalarında Hıfzı'yı görüyor hep. Kuş olup uçuyor Hıfzı. Gelip evin bahçesine konuyor. Sonra kocaman kanatlarını vurup iniyor aşağı kaptığı gibi havalara uçuyor Suna'yı. Suna da kollarını kanat gibi çarpıyor. O da Hıfzı'yla uçuyor. Dağları ovaları geçip, gözden kayboluyorlar. Sonra ılık bir ter basıyor yeniden. Açıyor gözlerini ağlıyor ağlıyor. Uzun sözün kısası; ince hastalık yakıp kavuruyor Suna'yı.. Gün güne de eriyip akıyor. Bir deri, bir kemik kalıyor... Öte yandan düğün günü de gelip çatıyor... Bir yanda saz söz; bir yanda davul zurna. Yeniyor içiliyor. Buz gibi şerbetler dağıtılıyor... Gelinlik elbisesi de çok yakışıyor Suna'ya. Düğünün ikinci gecesinde Suna yataklarda.. Bakıyorlar olacak gibi değil, erteliyorlar düğünü. Suna'nın son yatağa düşüşü oluyor bu. Bir daha çıkamıyor yataktan. Hıfzı'nın adını sayıklaya sayıklaya, son nefesini veriyor. Evin şenliği, yasa dönüyor. Gelinlik elbiseleriyle koyuyorlar mezara Suna'yı. Başına da "Murad almamış gelin" diye yazıyorlar. Suna'nın son nefesini verdiği gece, Hıfzı sabaha kadar uyuyamıyor. Kan ter içinde dönüp duruyor yatağında. Gözlerinde Suna'nın hayali. "tez gel" diye yalvarıyor. Gözlerini kapasa, rüyasında Suna. Sabahı iple çekiyor Hıfzı. Sabahın erkeninde kalkıp, Anşa'ya: "Tez hazırlan memlekete döneceğiz. Zaten gurbetin hayrı yok. Elimiz görüyor, cebimiz görmüyor. Hasretlik de cabası". Varıp çiftlik sahibine anlatıyor durumu. Tez elden yola çıkıyorlar. Şura senin; bura benim. Günlerce yol tepip, ulaşıyorlar Kağızman'a. Tez varıp Suna'yı soruyor Hıfzı. Ağlayarak durumu anlatıyorlar... Olduğu yere yıkılıyor Hıfzı. Başı ellerinin arasında, saatlerce ağlıyor. Sonra sazını alıp, Suna'nın mezarına gidiyor. Mezar taşına bir baykuş konmuş, figan etmektedir. Bir kenara da Hıfzı çekilir.... Vurur sazın tellerine. Sefil baykuş ne gezersin bu yerde Yok mudur vatanın illerin hani Küsmüş müsün selamımı almazsın Şeyda bülbül gibi dillerin hani Ecel tuzağını açamaz mısın Açıp da içinden kaçamaz mısın Azat eyleseler uçamaz mısın Kırık mı kanadın kolların hani Aç mısın, yok mudur ekmeğin aşın Odan ne karanlık, yok mu ataşın Hanidir güveyin, hani yoldaşın Hani kapın bacan, yolların hani Kara yerde mor menevşe biter mi Yaz baharda ishak kuşu öter mi Bahçede alışan, çölde yatar mı Uyan garip bülbül güllerin hani Burda yorgan döşek, yastık var mıdır Bu geniş dünyada yerin dar mıdır Dalın tahta duvar, önün yar mıdır Yeşil başlı Suna'm güllerin hani Körpe maral idin dağlarımızda Dolanırdın solu sağlarımızda Taze fidan idin bağlarımızda Felek mi budadı dalların hani Düğününde acı şerbet içildi Gelinlik esvabın dar mı biçildi İlikle düğmele göğsün açıldı N'oldu kemer-beste belleri hani Alışmış kaşların var mı karası Ala idi gözlerinin binası Kocaldın mı on beş yaşın Suna'sı Yok mudur takatin, hallerin hani Aç kapıyı emmim kızı gireyim Hasta mısın halin sual edeyim Susuz değil misin bir su vereyim Çaylarda çalkanan seslerin hani Yatarsın gaflette gamsız kaygusuz Ninni balam ninni kalma uykusuz Hem garip hem çıplak, hem aç hem susuz Felek fukarası malların hani Her gelip geçtikçe selam vereyim Nişangah taşına yüzler süreyim Kaldır nikabını yüzün göreyim Ne çok sararmışsın alların hani Civan da canına böyle kıyar mı Hasta başın taş yastığa koyar mı Ergen kıza beyaz bezler uyar mı Al giy allı, balam şalların hani Daha seyrangaha çıkarmaz mısın Çıkıp da dağlara bakamaz mısın Kaldırsam ayağa, kalkamaz mısın Ver bana tutayım ellerin hani Bir kuzu koyundan, ayrı ki durdu Yemez mi dağların kuşiyle kurdu Katardan ayrıldın, şahin mi vurdu Turnam, teleklerin tellerin hani Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın Uyandın da taş yastığa dayandın Aslı hanım gibi kavruldun yandım Yeller mi savurdu, küllerin hani Hıfzı sorar da Suna durur mu? Suna'nın cevabını da şöyle dillendirir halkımız: Emmioğlu küsmemişim ben senden Ölüm lal eyledi, dillerim yoktur Eğdi kametimi, büktü belimi Kalkamam ayağa hallerim yoktur Haber edin kuşlar çeksin yasımı Yuva yapsın püskülümü gesimi Koymadılar doldurayım tasımı Havuzdan ayrıldım, sellerim yoktur Bende Hıfzı gibi tezden uyandım Uyandım da taş yastığa dayandım Aslı Hanım gibi, kavruldum yandım Sam yeli savurdu, küllerim yoktur [/COLOR][/SIZE][LEFT][SIZE=3][COLOR=indigo]Kaynak:Yaşar Özürküt Türkülerin Dili[/COLOR][/SIZE][/LEFT] [/I][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
BÖLGELERİMİZ VE ŞEHİRLERİMİZ
Bölgeler ve Şehirler
Doğu Anadolu Bölgesi
Kars
Sefil Baykuş Türkü Hikayesi
Üst
Alt