Ramazan giderken

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Bir mübarek ramazan ayının sonuna daha geldik....bizlere bir şeyler öğretebildimi bilmiyorum..?
Misafirimiz gidiyor O’na karşı yaptığımız kusurlara, yanlışlıklara ,eksiklere rağmen, gelecek yıl’a daha güzel, bereketli geleceğini müjdeleyerek…

Çocukluğumdan beri ramazanın yirmisinden itibaren, beni garip bir hüzün kaplardı. içime bir neşesizlik, çalışmalarıma bir isteksizlik gelirdi..
Her sabah yatağımın içinden kalbimde bir derin acıyla uyanırdım ve kendi kendime "Bir gün daha gitti, bir gece daha gitti. Bugün yirmi beşi, yarın yirmi altısı, öbür gün..." daha ziyade sayamazdım.
Bu bana yakınımdan birinin öleceği günü hesap etmek gibi sanki bir şeyi kaybediyormuşum görünürdü.

İşte ramazan-ı şerifin sonuna eriyoruz. Mübarek ay bizi terk edip gidiyor. Fakat bana öyle geliyor ki, o bu yıl bizden küskün ve muğber olarak ayrılıyor.
Zira bu yıl geçen yıllardan daha çok hissiyat ,ruhani olmadan kuru, ihlasız ,ibadetsiz geçti sanki...
Zira devirler değişiyor. Devirlerle beraber gönüller de değişiyor. Gitgide hepimizden Allah korkusu ,sevgisi kalkıyor. Peygamberin emrine itaat azalıyor. Birtakım bidatler eski adetlerin yerini tutuyor. Kur’an-i Kerim’in yerine birtakım batıl kitaplara itikat ediliyor. Gençlerimizde terbiye ,kalbinde, şefkat ve merhametten eser yok sanki..
Misafirimiz gidiyor, ama bize küs mü gidiyor barışık mı ,razı mı gidiyor onu bilemiyorum...

Ramazan gelmeden ben, ‘ben şunu yapacağım, bunu yapacağım…’ diye devam ederiz. Ramazan, on bir aylık yoldan gelir kapımızı çalar, bu defada bayrama ertelenir ve bayram için söylenir aynı şeyler. Sonra bayram gelir, çatar ve gider. Ama yapılan hiçbir şey yoktur. Bütün bunlara rağmen vefalı, bereketli misafirimiz, bunu hoşgörüyle karşılar ve bir sonra ki ziyaretine, yine kucağı dolu, ve bin bereketle gelir. Hiçbir şey eksiltmez cömertliğinden.

Ama biz her nedense her geçen yıl o’na karşı cömertliğimizi kısarız, sanki bize kötülük yaparmışçasına. Bu sene de gidiyor Ramazan. O’na karşı yaptığımız kusurlara, eksiklere yanlışlıklara rağmen, gelecek yıl’a daha güzel, bereketli geleceğini müjdeleyerek.

Elveda ey ramazan, elveda! Asır bizi aldattı, sen bize küstün. Halimiz ne olacak? Nerede şifa, nerede çare bulacağız? On bir ayı nasıl geçireceğiz? Senin bereketin olmadan. Bizi bereketinden, bolluğundan mahrum etme. Elveda evimizin bereketli, gönlümüzün vefalı, sadık misafiri…

Ya bizi de al götür Ramazan..!Ya da sen gitme bizde kal..
Kal halimizde...sözümüzde...özümüzde ,ibadetimizde, kalbimizde kal gitme ey seni yana yakıla bekleyenlerin sultanı GİTME...

Sen gidersen korkum odur ki yine nefsimin elinde oyuncak olur kendime zulm ederim...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
RAMAZAN MUHASEBESİ..
Başlarken hiç bitmeyecekmiş gibi gelen Ramazan ayının sonuna yaklaştık. Ramazan ayı fırsatlar ayıdır" demiştik. Bu fırsatları ne ölçüde değerlendirdiğimizi ölçmek için bu ayın bir muhasebesini yapmaya ihtiyacımız var.
Hz. Peygamber bir hadisinde "Ameller sonuçlarına göre değerlendirilir" buyurmuştur. Her işin sonunda bir değerlendirmesini ve sağlamasını yapmak gerekir. Buradan hareketle biz de Ramazan ayını sonlandırırken bu ayı ne ölçüde değerlendirdiğimizin bir muhasebesini yapalım.

Allah ve Resulünün ifadelerinden anladığımıza göre tuttuğumuz oruçların sabır ve metanetimizi artırması gerekirdi. Şöyle bir düşünelim, bu ayda sabır imtihanından başarıyla geçtik mi yoksa orucun etkisiyle sabırsızlandık, hırçınlaştık, kavga ettik, darıldık, olur olmaz şeylere kızdık, çekilmez bir insan mı olduk?

Gösteriş yaptık mı?
Oruç tutan kimse gösterişten uzak durmalı, sevabını yalnız Allah'tan beklemeliydi. Biz gösterişten uzak durmayı ve karşılığını yalnız Allah'tan beklemeyi başarabildik mi? Yoksa yerli yersiz oruçlu olduğumuzu dile getirip insanlardan saygı beklentisi içine girdik mi?

Oruç kalbimizi yumuşatmalı, yardımseverlik duygularımızı güçlendirmeliydi. Biz bu ayda hiç yoksulları düşündük mü? Yediklerimizden onlara da yedirdik mi? Onların karnının doyması, yüzünün gülmesi için çaba sarf ettik mi? Yoksa değişen bir şey olmadı mı?
Orucun yiyecek, içecek ve arzularımıza karşı zaafımızı gidermesi ve irademizi güçlendirmesi gerekiyordu? Biz bunlara karşı daha dirençli hale geldik mi yoksa eskisinden daha fazla yedik, içtik ve eğlendik mi?


Oruçlu iken gıybetten, dedikodudan, kötü sözden uzak durmalıydık. Bunu başarabildik mi yoksa başkalarının eksik kusuruyla yatıp kalktık, iyi kötü demeden ağzımıza gelini söyledik mi?

Ramazan'dan sonra...
Oruç Allah'ın emir ve yasaklarına karşı hassasiyetimizi, kulluk görevimizi hakkıyla yerine getirme gücümüzü artırmalıydı. Bundan sonra 'Allah'ın emir ve yasaklarına daha fazla uyacağım; ibadetlerime devam edeceğim' diyebiliyor muyuz? Yoksa ramazanla beraber inanç ve ibadetle ilgili hassasiyetimiz de gidecek mi?

Oruçla nefsimiz terbiye olmalı, hizaya sokulmalıydı. Birilerine haksızlık etmişsek hakkını teslim etmeli, kırmışsak özür dilemeli, gönlünü almaya çalışmalıydık.
Bize karşı haksızlık yapılmış ve af talebinde bulunulmuşsa affedebilmeliydik.

Nefsimizi nasıl görüyoruz? Hakkı teslime, gönül almaya, affedebilmeye hazır mıyız? Yoksa egomuz, öfkemiz, kinimiz ve nefret duygularımız olduğu gibi yerinde duruyor mu?

Bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesine eriştik. Bu geceyi yakınlarımızın halini hatırını sorarak, Kur'an okuyup dua ve tevbe ederek yeterince değerlendirdik mi? Yoksa sıradan bir gece olarak mı geçirdik?
Bu konularda başarılı olduysak Ramazan ayını iyi değerlendirmişiz demektir. Değilse bir dahaki Ramazanı beklemeden eksikliklerimizi gidermeye çalışalım.

Bayram öncesi yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüğümüz daha var: Ramazan ayını idrak etmiş olmanın şükrünü eda için verilen Fıtır sadakası. Nisap miktarı mala sahip olan bütün Müslümanlar fıtır sadakası vermekle yükümlüdür.
Bunun için zekattaki gibi malın üzerinden bir sen geçme şartı yoktur. Hatta bazı alimlere göre -nisap miktarına ulaşacak malı olmasa bile- gücü yeten her Müslüman'ın fıtır sadakası vermesi gerekir. Aile reisi aile fertlerinin; eşinin ve çocuklarının da fıtır sadakasını vermelidir.

Fıtır sadakasının bayramdan önce verilmesi müstehap/daha güzeldir. Ancak ihmal edilmişse bayram günlerinde veya sonrasında mutlaka telafi edilmelidir.
Prof.Dr. Himmet KONUR
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Her sene Ramazan sonu O Ramazan ayının muhasebesini yaparim; artısını, eksisini , toplamasını, çıkartmasını, bölünmesi...Ramazana neler sığdırabildim neler yaptım neler yapamadım ,kimleri ziyaret edebildim, kime faydam dokunabildi..acaba..?

Bir Ramazan ayı daha geçti yakalayamadık yine ...imanın tadına vara..vara yaşayamadık ,yaşayamadım...
hy..
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
ramazanehrielveda.jpg
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Ramazan'da elde ettiğimiz gönül zenginliğini, Ramazan bereketini, elde ettiğimiz sevapları, bundan sonra nasıl israf etmeden yaşayabiliriz? Bu derslere çalışmalıyız son günlerde. Çünkü gidiyor Ramazan; isteseniz de 11 aydan önce gelmeyecektir. 11 aya kadar kim öle kim kala vesselam…
 
Üst Alt